Kaynak: https://sarapdumanlari.wordpress.com/
Turgenyev’in 1852 yılında, rejimle başının dertte olduğu
bir sırada, hatta belki biraz da bu yüzden yazdığı Mumu adında uzunca bir
hikaye var.
Yazarın toprak köleliğine olan tepkisinin açıkça
hissedildiği, Rus toplumunun yeni bir hayat özlemini açığa vuran yapıtlardan. Bundan
olsa gerek ki sansürden geçişi kolay olmamış. Ancak 1854’te okurlarla
buluşabilmiş.
Hikayeye adını veren Mumu adlı köpek Rus edebiyatının
olağanüstü güzellikteki hayvancıklarından bir tanesi. Tıpkı Tolstoy’un
Holstomer’i, Çukovski’nin
timsahı, Bulgakov’un Şarik’i ve Platonov’un ineği gibi.
Hikayenin bizdeki bilinirliği başta Turgenyev’in diğer
yapıtları olmak üzere, Rus edebiyatının ölmez eserlerinin ne yazık ki çok
gerisinde. Halbuki Türkçe okur, efsane yayıncı Hilmi Çığıraçan sayesinde 1935
gibi nispeten erken bir tarihte tanışmış Mumu‘yla (çev. Samizade Süreyya
Erdoğan).Turgenyev yapıtlarının Türkiye’deki en büyük destekçisi MEB 1950’de
bir kere daha basmış hikayeyi (çev. Şahin Akalın). Hepsi bu.
Bunun gibi harikulade anlatılara genel ilgisizlik elbette
düşündürücü ancak işin beni daha çok şaşırtan tarafı hayvan haklarına duyarlı
okurların bu eserleri bir türlü keşfedememiş olması. Yakın zaman önce İş
Bankası Kültür Yayınları’nın Günay Çetao çevirisiyle yayımladığı Holstomer buna
iyi bir örnek. Ne yalan söyleyeyim, bu yapıtlarınEtin Cinsel Politikası gibi
tatsız tuzsuz kitaplar kadar merak uyandırmayışına hayıflanmadan edemiyorum.
Mumu Sovyetler Birliği’nde sinema, tiyatro ve
canlandırma çalışmalarına ilham vermiş.
Bunlardan biri Valentin Karavayev’in
1987 tarihli animasyonu.
Açık konuşmak gerekirse, Karavayev’in çalışması blogda daha
önce paylaştığım canlandırmalar kadar çekmedi beni. Hikayeye ayak uydurmakta
zorlandığı hissine kapıldım. Bununla birlikte hiçbir şey için değilse bile
hikayenin kahramanları Gerasim ve Mumu’yu bir arada görmek için
izlemeye değer.
Youtube’da İngilizce altyazılı hali mevcut.
Uyarı. Bundan sonrası hikayenin finaline dair bilgi içerir:
Turgenyev, Mumu‘yu annesinin Moskova’daki konağında
geçen bir hadiseden yola çıkarak yazmış. Başkahraman Gerasim hikayenin sonunda
pılını pırtısını toplayıp köyüne dönüyor. Ancak Gerasim’in gerçek hayattaki
prototipi Andrey adlı toprak kölesi tüm olanlara rağmen hanımına, yani yazarın
annesine sadakatle hizmet etmeye devam etmiş, ki bu da hikayenin kendisi kadar
düşündürücü bir ayrıntı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder