Moskova

Moskova

29 Mart 2010 Pazartesi

Lubarov: Rus illüstrasyon sanatının dahisi












Rus resim sanatının yaşayan önemli isimlerinden Vladimir Semyonovitch Lubarov( Владимир Любаров ), Moskova'da, 4 Eylül 1944’de doğdu.
Vova’nın, yani Vladimir’in babası ve annesi, beyaz yakalı mütevazı Sovyet işçileriydi. Moskova'ya oğullarının doğumundan hemen önce taşındılar. Moskova Nehri'nin sol kıyısında, Zamoskvoreche içinde Tshipok Sokağında çeşitli ailelerin bir arada yaşadığı bir komün evine yerleştiler.
Çocukluk yıllarında, Sovyet askerlerinin faşistleri yendiği savaş resimleri çizmek en çok hoşuna giden uğraşılardandı.
1955-1962 yıllarında Moskova’da realist ressamların ilk eğitimlerini aldığı Surikov Enstitüsü Güzel Sanatlar Lisesi’nde öğrenim gördü. Anatomi ve perspektif öğrendi, klasik sanata aşina oldu
İlginçtir; 1962 yılında bir araba garajında oto boyama işinde çalıştı.
1963-1969 yılları arasında ise Moskova Enstitüsü’nde tanınmış Rus sanatçısı Andrei Goncharov’dan Grafik Tasarım dersleri aldı.
Lubarov, Rus iilüstrasyon sanatının önde gelen bir ismi olarak pek çok sergiye ve kitaba imzasını attı.

26 Mart 2010 Cuma

Zemfira: Rus pop-rock müziğinin divası













Zemfira Talğatovna Ramazanova (Земфира Талгатовна Рамазанова) Rus pop-rock şarkıcısı.
Bence genç nesil Rus şarkıcıları arasında en başarılı olanlardan biri.
Zemfira, 1998 yılında kurulan aynı adlı Zemfira (Земфира) rock grubunun vokalistidir.
26 Ağustos 1976 tarihinde Ufa, Başkortostan'da doğmuştur. Zemfira'nın babası Tatar kökenli bir tarih öğretmeni, annesi ise Başkort kökenli doktor.
Albümleri:
Земфира (Zemfira) (1999)
Прости Меня Моя Любовь (Prosti menya moya lübov/Beni Affet Aşkım) (2000)
14 Недель Тишины (Çetırnadtsat Nedel Tişını/Sessizliğin 14 Haftası) (2002)
Вендетта (Vendetta) (2005)
Zemfira.Live (2006)
Спасибо (Spasibo/Teşekkürler) (2007)

25 Mart 2010 Perşembe

İhtişamlı Rus Mutfağı

Çok farklı kültür ve damak tatlarına sahip olan Rusya, imparatorluk döneminin ihtişamını sergileyen zengin mutfağıyla ünlü…

Rus mutfağı denince ilk akla gelen deniz ürünleri, ülkenin mutfak kültürünü diğerlerinden farklılaştıran başlıca öğelerden biri olarak bilinir. Diğer öğünlerde olduğu gibi, kahvaltıda da havyar, lakerda ve balık çeşitlerini tüketen Ruslar, bu özellikleriyle dünya mutfakları arasında farklı bir yere sahiptirler. Mersinbalığı ile birlikte tüketilen ve Wolga-Schnitte olarak bilinen esmer lakerda ekmeği ile kristal, heykel gibi birçok sanat eserine de ismini veren dünyaca ünlü Rus Yumurtası Rusya'da kahvaltı sofrasının vazgeçilmezlerindendir. Bu özellik, Rusların proteine dayalı beslenme alışkanlıklarının bir yansıması olarak da görülebilir. Rus kahvaltı sofrasında reçel, marmelat gibi tatlı çeşitleri rağbet görmezken; süt, kahve, kokulu siyah çay ve meyve suları tipik kahvaltı içecekleridir.
Her bölgenin coğrafi koşullarına uygun ayrı bir mutfak kültürü ve damak tadı var. Kuzey Rusya'da 'Shchi' (lahanalı ve balıklı bir çorba), lahanalı yemekler, çavdar ağırlıklı bir içki olan 'Kvass' ve genelde arpa içerikli yemekler tercih edilirken, Don bölgesinde 'Ucha' denilen ve domatesle hazırlanan balık çorbası, Güney Rusya'da ülkenin dünyaca ünlü 'Borsc çorbası' tercih ediliyor. Ormanlık bölgelerin mutfağında ise av etleri, tütsülenmiş etler, kurutulmuş balıklar, mantar ve orman yemişleri başrol oynuyor. Bizim şiş kebaba Ruslar 'Şaşlık' diyorlar. Etler biraz daha iri doğranıp aralarına soğanlar yerleştirilerek şişe diziliyor. Mantar, hemen hemen her yemekte yer alıyor. Tatlılar, yaban mersini ve ribes gibi orman yemişleri ve balla hazırlanıyor. Yabanmersini, ribes, fındık ve bal gibi. Bal, ayrıca Sibirya'nın bazı bölgelerinde kuvvetli içkilerin yapımında da kullanılıyor.

Rus mutfağının özellikleri
Her ne kadar bünyesinde ayrı mutfak kültürlerini barındırsa da Rus mutfağının en büyük ortak özelliği, ülkenin hemen her yerinde yetişen aromatik otlar ve baharat. Bunlar antik çağlardan beri Rus damak tadının vazgeçilmez lezzetleri. Dereotu, anason, nane, soğan ve sarımsak gibi aromatik bitki ve sebzelerin yanı sıra tarçın, tarhun otu, karabiber, safran gibi baharat, tatlı ve tuzlu su balık yemeklerinde, et ve sebze yemeklerinde kullanılıyor.Rus mutfağının bir diğer ortak özelliği de 'Smetana' denilen ekşi krema ve tereyağıyla hazırlanan soslar. Çorba, sebze, et, tavuk ve balık çeşitleri genelde ekşi krema ve soslarla sunuluyor. Ekşi krema bizim süt kremasına benziyor ancak tadı biraz daha ekşi.Rus mutfağı sadece zenginliği ile değil, çarlık döneminden kalma ihtişamlı yemek sunumu ile de dikkat çekiyor. Yemeğin tadı kadar sunumu da çok önemli bir detay. İhtişamlı aksesuarlar sofra atmosferine seçkin bir hava veriyor.


Ordövr tabağı-Zakuski
Rus mutfağının dünyaca tanınan en ünlü yemeklerinden biri: 'Zakuski'. Rusların meze olarak adlandırdıkları bu tabak aslında çeşitli soğuk ve sıcak büfe yemeklerinden oluşuyor. Rus geleneklerine göre en az 3-4 çeşit içeren Zakuski, tepsi içinde masa ortasına konan zengin bir ordövr tabağı. İçinde füme somon ya da mersinbalığı, söğüş et, haşlanmış deniz ürünleri, çeşitli salatalar, soslu patates, domates, biber, patlıcan ve enginar dolmaları, yumurta, havyar ve çeşitli kızartmalar yer alıyor. Beraberinde Zakuski votka içiliyor.
Rus mutfağında çorba her şey demek. Çünkü içeriğinde yok yok. Balıktan, sebzeye, ete kadar değişik besinleri içeren çorbalar komple bir öğün sayılabiliyor.Çeşitli sebzelerin yanı sıra et ya da balıkla hazırlanan 'Ucha çorbası' defneyaprağı, karabiber, maydanoz, yabani rezene gibi baharatla zenginleştiriliyor.Artık dünya mutfağının çorbalarından olan Borsc ve Shtci, balık ve etin yanı sıra pancar, lahana ve patates ile hazırlanıyor. Her ikisinin de özelliği smetana denilen ekşi krema ile sunulması.
'Rassol'nik çorbası'nın özelliği salamura salatalıkla hazırlanması. 'Soljanka çorbası' ise mantar ya da balıkla hazırlanıyor. Acı sevenlere önerilir.'Okroska', balık ve etle zenginleştirilmiş soğuk bir çorba. Bir diğer soğuk çorba ise ıspanakla hazırlanan "Botwina ". Rus mutfağının en çok kullanılan sebzeleri; lahana, pancar, turp, patates, fasulye, mantar, soğan ve salatalık. Dondurucu iklim nedeniyle meyve ve sebze açısından zengin değil. Ancak diğer bölgelere göre daha ılıman bir iklim sergileyen yerlerde patlıcan, kabak, biber ve domates yetiştiriliyor.


Çorbalar- Supy
Sebzeler-Ovoschi
Et- Masnye Bliuda
Antik çağlarda Rus sofralarında dana ve sığır etleri pek nadir görülürdü. Çünkü bu hayvanlardan tarım için yararlanılırdı. Günümüzde ise pek çok gelenek gibi bu da değişti. Şimdilerin Rus mutfağında haşlama, ızgara ve kızarmış etler revaçta. En çok da ünü sınırlar ötesine taşan 'Beef-Stroganoff' adlı et ve mantarla hazırlanan yemek. Odun sobasında pişirilen dil, yürek, böbrek ve karaciğer gibi sakatatlar ise eski geleneksel et yemeklerini oluşturuyor.Et tercihleri coğrafi yapıya göre değişebiliyor. Örneğin; Ukraynalılar domuz ve ördek etini, Asya bölgesi ise at, keçi ve inek etini tercih ediliyor. Sibirya'da ayı ve geyik eti yeniyor. Tavuk ise tüm ülkenin geleneksel et yemeklerini oluşturuyor. Her bölgenin ortak özelliği ise et yemeklerinin elma, tuzlu mantar ve ham orman yemişleri ile yenmesi.


Balık-Ryba
Gerek tatlı su gerekse tuzlu su balıkları açısından çok zengin olan Rus mutfağında bu besinler çeşitli usullerle hazırlanıyor. Haşlama, ızgara ya da kızarmış balıklar değişik soslarla sunuluyor.


Tatlılar- Sladkie Bliuda
Her ne kadar Rus mutfağının özellikleri arasında tatlılar pek söz sahibi olmasa da değişik meyvelerle hazırlanıp ihtişamla sunulması dikkat çekiyor. Orman meyveleri, konserve meyveler, meyve şekerlemeleri ve bal genelde tatlıların baş malzemelerini oluşturuyor. 'Risel ve Kompot', komposto meyve, jöle ve peynirle hazırlanıyor. 'Pasha ve Kulic' Ortodoks Rusların Paskalya bayramının geleneksel tatlıları olarak tanınıyor. Pasha, meyve şekerlemeleriyle süslenmiş piramit şeklinde bir pasta. Kulic ise üzeri kremayla kaplı büyük bir ekmek şeklinde kek. Pudin, İngiliz pudinglerine benziyor. Varenk, çilek, vişne ya da reçel içeren bir hamur tatlısı.

24 Mart 2010 Çarşamba

Yüzyılın problemini çözdü 1 milyon doları reddetti

44 yaşındaki Rus Dr.Grigory Perelman Dünyanın en zeki insanı olduğunu ispat etti.

Dünyanın en zor matematik sorularından birini çözen Perelman kendisine sunulan 1 milyon dolarlık ödülü ise reddetti.

Dünyanın en zeki adamı olarak kabul edilen Doktor Grigory Perelman St. Petersburg'da bakımsız ve böceklerle dolu bir apartman dairesinde oturuyor. Ancak "her istediğime sahibim" diyor.

100 yıldır matematikçilerin çözemediği "Poincare Conjecture" adı verilen matematik problemini çözen Perelman, çözümü de internet üzerinden gönderdi.

ABD'deki 'Clay Matematik Enstitüsü'nün koyduğu 1 milyon dolarlık ödülü reddeden Perelman; "Meşhur olmak istemiyorum. Kahraman falan değilim" dedi.

Perelman'ın komşusu Vera Petrovna, "Bir kere dairesine girdim ve şoke oldum. Sadece bir masası, bir klozeti ve daha önceki oturanlar tarafından bırakılmış kirli bir yatağı vardı. Apartmandaki hamam böceklerinden kurtulmaya çalışıyoruz, ama onun dairesinde saklanıyorlar" dedi.

Perelman'ın yaptığı çözümün, evrenin şeklinin belirlenmesine yardımcı olabileceği kaydediliyor.

Sıcaklıklar artıyor

Hafta sonu Moskova’da hava sıcaklıklarının artacağı bildirildi.
Rusya Meteoroloji Uzmanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Moskova’da hafta sonu olan 27-28 mart tarihlerinde uzun zamandır özlemle beklenen gerçek ilkbahar havasının yaşanarak, hava sıcaklığının +12 dereceye kadar çıkması bekleniyor.
Sıcaklığın cumartesi +5, +7 dereceye kadar, pazar günü ise +7, +12 dereceye kadar çıkacağı bildiriliyor.
Öte yandan, 3 sene önce 2007 yılının 30 mart tarihinde +17.5 derecelik rekor bir sıcaklık meydana geldiğinin altı çiziliyor.

http://www.gazetem.ru/

Votka tüketimi

Yılda kişi başı 18 litre alkol tüketilen Rusya’da, votka üzerindeki düşük vergi oranının, Ruslar arasında aşırı alkol tüketimini teşvik ettiği ileri sürülüyor.
Rusya'da hükümetin, marketlerde yarım litre votkanın minimum 89 rublenden (yaklaşık 3 dolar) satılması koşulu tepki topluyor. Ancak araştırmacılar, votkadan alınan düşük vergi oranının tüketimi körüklediğini savunuyor.
Yeni Ekonomi Okulu (NES) tarafından yapılan araştırmada, Rus hükümetinin 1994-2008 yılları arasında ülke genelinde 10 bin Rus vatandaşını izleyerek yaptığı çalışma baz alınırken, araştırma sonucunda aşırı alkol tüketiminin ülkedeki ortalama yaşam süresini 10 yıl kısalttığı ortaya çıktı.
Rus devlet istatistiklerine göre, ülkede yılda kişi başına 18 litre alkol tüketildiği belirtilirken, Rus araştırmacılar gerçek rakamın 15 litre civarında olduğunu savunuyorlar.
Moskova Araştırma Enstitüsü Psikiyatri Bölümü Başkanı Aleksandır Nemtsov da, yaptığı açıklamada, ülke genelinde kişi başına yıllık alkol tüketiminin 15 litre olduğunu ve hükümetin 10 yılı içinde bunu 8 litreye düşürme hedefini çok iddialı bulduğunu söyledi. Nemtsov, "Mevcut sosyal, siyasi ve sahip olduğumuz yoksulluk koşullarında tüketimi bu oranda önümüzdeki 15-20 yıl içinde düşürmek çok zor" dedi.
Rusya'da erkek nüfusunun yüzde 2-5'i alkolik olarak nitelendirilirken, erkeklerin yüzde 40'ının da aşırı oranda alkol tükettiği belirtiliyor.
http://www.gazetem.ru/

İlginç ve önemli bazı blgileri de Suat Taşpınar'dan aktaralım:
"Acı haberi Washington Post'un Moskova muhabiri yazdı. Rusya tarihinde ilk kez bu yıl bira tüketimi votkadan fazla olacakmış. Votkaya 6.3, biraya 6.5 milyar dolar harcanacakmış. Rusların milli içkisi tahtından oluyormuş.
Aslında votkayı ilk bulan Fransızlar. Ama onlar ilaç niyetine kullanmış. Votka, 1386'da ilk kez Rusya'ya gelip Çar'ın huzuruna çıktıktan sonra terfi etmiş, 'içkilerin kralı' olmuş ve Ruslarla anılagelmiş. Gerçi daha votka yokken de Ruslar içkiye düşkünmüş. Çar Vladimir'in 988'de Ruslara din ararken önce İslam'ı incelediği, alkol yasağını görünce Hıristiyanlığı seçtiği söylenir. 2. Dünya Savaşı'nda 30 milyon Sovyet vatandaşının öldüğünü, savaş sonrasından bugüne dek ise 27 milyon kişinin alkol yüzünden can verdiğini eklersek, votkanın gücü anlaşılır.
Son yıllarda bira tutkusu arttı. Adam başı tüketim son beş yılda 15 litreden 42 litreye çıktı. Özellikle gençler biracı. Sokaklarda çoluk çocuğu bile elinde bira şişesiyle görmek olağan manzara.
Eski tüfekler dertli, "Kapitalizm Rus karakterini yumuşattı. Votka yerine bira içilir oldu. Rusya votka demektir" diyorlar. Haksız da değiller. Her millet kendi içkisiyle anılmalı. Türkler rakı, Fransızlar şarap, Almanlar birayla... Ruslar ise her zaman votkayla."
(Bira sizin olsun, votka bizimdir!, Suat Taşpınar, Radikal,29 Ekim 2002 )


VE BİR FIKRA
Türkiye ve Mısır’ın talebi
Rus turistlerin en gözde ülkeleri olan Türkiye ve Mısır, Rusya yönetimine başvurarak bir rica iletti: - Lütfen Rus turistler pasaport için ayık değil sarhoş halde fotoğraf çektirsin.

23 Mart 2010 Salı

Leylek














Türk ve Doğu Slav (Rus, Ukrayna, Belorus) halklarının ilişkileri çok eski dönemlere uzanmaktadır. Türkler ve Ruslar yüzyıllar boyunca farklı nedenlerle sürekli etkileşim halinde olmuşlardır. Aynı coğrafyayı paylaşmaları, birbirleriyle komşu olmaları her iki halkın maddî ve manevî kültüründe büyük izler bırakmıştır.

Her halkın kendine özgü kültürü içerisinde geleneklerin özel yeri vardır. Bu gelenekler halkın bütünlüğünü koruyan ve onu geleceğe taşıyan önemli bir taraftan doğa, diğer taraftan toplumla olan ilişkilerinin yasası niteliği taşımıştır.

Türklerin ve Rusların yılın belirli günlerinde, aile ve toplum yaşamının en önemli anlarında, hastalık, doğal afetler vs. karşısında yerine getirdikleri, kendilerine özgü birçok gelenekleri olmuştur.

Bazen bu geleneklerin ilginç bir şekilde örtüştüğünü görmek mümkündür. Bu durum bazı bilim adamlarının dikkatini çekmiştir.

Birbiriyle örtüşen geleneklerin bazıları Pagan düşüncelerinin izleridir. Onların araştırılması bizi daha eski dönemlere götürmektedir.

Rusça’da “leylek” anlamında olan “aist” kelimesi de dikkat çekicidir.
Diğer Slav dillerinde görülmeyen ve sadece Rusça’da olan “aist” kelimesi Eski Türk inanç ve gelenekleri ışığında incelenebilir. Rusça’da bu kelimenin kesinlikle yabancı olduğu ve gagasının uzunluğu nedeniyle Türkçe “agıs” (ağız) kelimesinden geldiği kanaati vardır. Bir görüşe göre ise aist, ayıısıt kelimesinden gelmiş olabilir. Ayıısıt Türkçe ana tanrıça Humay’ın isimlerinden biridir.

Eski inanışlara göre bir ailenin çocuğa sahip olması yalnız Humay’la ilgilidir. Humay’ın çeşitli görüntüleri arasında onun kuş şeklinde görünmesi de yer almaktadır. Ruslarda da şöyle düşünce olmuştur; ailelere çocukları leylekler gagasında getirir.

Kaynak : Leyla HACIZADE ,“ESKİ TÜRK VE RUS GELENEKLERİNİN ETKİLEŞİM İZLERİ”

17 Mart 2010 Çarşamba

Klasik Rus edebiyatında halk edebiyatının etkileri

Puşkin’in Rus edebiyat dilini yaratmada halk edebiyatından ne büyük yardımlar gördüğü bilinen bir gerçektir.
Puşkin,dadısı Rodionovna’dan, ta çocukluğunda dinlediği masallar için “bunların her biri bir şiirdi”, atasözleri için ise “dilimizin altın madeni” demektedir. Puşkin’den sonra gelen büyük Rus yazalarının hepsi, Lermontof, Gogol, Turgenyev, Tolstoy ve Dostoyevski“ halkın ruhu ile kaynaşmanın” yolunu Puşkin’in açtığı gelenekten öğrenmiştir.

Kazak Abdal

Eşeği saldım çayıra,
Otlaya karnın doyura
Gördüğü düşü hayıra.
Yoranın da ...

Kazak Abdal nutkeyledi,
Cümle halkı ta'neyledi
Sorarlarsa kim söyledi,
Soranın da ...

Bu dizeler kültürümüzden birazcık nasibini almış herkesin aşina olduğu dizeler... Peki bu düzelerin sahibi Kazak Abdal'ın hikayesini biliyor muyuz?

Bilmeyenlere söyleyelim; çok ilginç bir hikayesi var:

Kazak Abdal, rivayete göre Romanya Türklerindendir. Onyedinci yüzyılda yaşadığı sanılan bir ozandır. Şiirlerinin bir kısmı hiciv örnekleriyle doludur. Dili yalın ve sadedir. Rahat okunur. Şiirleri güncelliğini halen korumaktadır.Kazak Abdal'ın, Bektaşi gelenekleri içinde, yaşam öyküsü ilgi çekicidir. Bu öykü Turgut Koca'nın Bektaşi Şairleri ve Nefesleri kitabında şöyle anlatılmaktadır:

''Rus Çarı'nın kızı bir çocuk doğurur. Fakat bu çocuk, annesinden süt emmez. Bu duruma ne hekimler, ne de papazlar çare bulamazlar. Sonunda Deliorman dergahından, Rusya'dan Tuz parası almak üzere gelen Demir Baba'ya: ''Sen keramet ehli bir azizsin. Bu çocuğu tutulduğu hastalıktan kurtar.'' diye yalvarırlar. Demir Baba da: ''Bu çocuğun süt emmesini sağlar isem, tekkeme nezreder misiniz?'' der. Kabul ederler. Demir Baba çocuğa: ''Em!'' der. Çocuk, anasının memesini emer. Delikanlılık çağına erince, Demir Baba dergahına gönderirler. Böylece Demir Baba, çocuğu evlat edinir. Adını Ahmed kor. Bu çocuk daha sonraları Balım Sultan'a giderek, el alır ve adı da ''Kazak Abdal'' olur''. söylence böyle bitiyor.

15 Mart 2010 Pazartesi

Rus kadınının profili















Rusya genelinde "Rus kadınını nasıl tanımlarsınız?" konulu anket düzenledi.

Kamuoyu Araştırma Merkezi (FOM) tarafından mart ayı başında yapılan ankette 2 bin kişinin Rus kadınları ile ilgili görüşleri alındı. 'Rus kadınını tanımlayın' sorusuna yüzde 13 oranla 'zeki', 'akıllı', 'doğru kararlar alır' tanımlaması yapıldı. 'İyimser', 'mutlu' ve 'yaşamayı seven' tanımlamaları da yüzde 11'er oranda kaldı.

Siyaset ile ilgili Rus halkı kadından yana görüş bildirirken ankete katılan kadınlar arasında 'kadınlar siyasette aktif olmalı' diyenlerin oranı yüzde 59. Erkeklerin arasında da kadınların siyasette aktif olması gerektiğini düşünenlerin oranı da yüzde 45 oldu.'Rusya'da kadınlar için hayat zor mu, kolay mı?' sorusuna katılımcıların yüzde 53'ü 'zor' seçeneğini kullandı. Hem erkek için hem kadın için aynı diyenlerin oranı ise yüzde 34. Kadınların ise bu konuda fikri farklı. Anket sonuçları kadınların yüzde 63'ü Rusya'da kendileri için hayatın çok zor olduğunu düşünüyor.
Ankette 'Aile reisi kim olmalı? Kadın mı erkek mi?' sorusuna kadınların olması gerektiği yönünde tercih kullananların oranı sadece yüzde 5. Ancak 'fark etmez' diyenlerin oranı da hayli yüksek: yüzde 45. 'Aile reisi erkektir' diyenlerin oranı yüzde 48 iken, kadınlar arasında bu fikre katılanların oranı yüzde 40, erkekler arasında yüzde 57 oldu.

'Rus kadınının dış görünüşünü tanımlayın' sorusuna ankete katılanların yüzde 17'si: güzel, bakımlı şeklinde tanımlarken, diğer yüzde 17'si ise 'uzun saçlı', 'güzel, mavi gözlü', 'uzun boylu, uzun saçlı, sempatik', şeklinde tanımlamalar kullandı.

10 Mart 2010 Çarşamba

Rus Ruletinin Kökeni


















Dünya üzerinde kumar oynamayan tek bir toplum vardır, Eskimo'lar. Onların dışında en ilkel kabilelerden en gelişmiş toplumlara kadar kumar oynanır. İnsanlar bulabildikleri her şeyi bir kumar aracı olarak kullanabilirler. Hayvan kemikleriyle başlayan kumar, günümüzde en yaygın olarak internet üzerinden oynanıyor.

Kumarın en popüler aleti rulet, on sekizinci yüzyılın ikinci yarısında Fransa'da ortaya çıktı. Önce Montecarlo gazinolarında oynanan rulet zamanla bütün dünyaya yayıldı. Basit olması, şansa bağlı olması, kişilerle muhatap olmadan oynanabilmesi uluslararası ününü arttıran en önemli etkenlerdir.

Rulet, dönen yatay bir tabla ve bir bilyadan oluşan, döndürülen tabla durduğunda buyanın numaraların birinin üstünde kalması esasına dayanan basit bir şans oyunudur.

Rus ruleti (Русская рулетка), altıpatlarla oynanan ölümcül bir şans oyunudur. Tabancaya tek bir kurşun yerleştirilir ve kurşunun yeri belli olmayacak şekilde top çevrilir.

Rus Ruleti'nde döner tablanın yerini revolver tabancanın mermi sürülen haznesi, buyanın yerini de mermi alır. Kazanç paradan ziyade cesaretin ispatı ve gurur duygusudur. Ortaya sürülüp de kaybedilen şey ise kişinin hayatıdır.

Oyuncular sırayla tabancayı şakaklarına dayarlar ve tetiği çekmek suretiyle şanslarını denerler. Rusça ifadesi oyunun doğduğu ülkeye işaret etmektedir.

Rus Ruleti'nde Smith Wesson veya Colt türü, toplu tabir edilen, 6 mermi alan revolver tabancalar kullanılır. İki kişi ile de oynanır ama en yaygın olanı altı kişi ile oynananıdır. Altı kişi bir masanın etrafına otururlar, tabancadaki mermiler boşaltıldıktan sonra tek bir mermi sürülür, altı haznesinden sadece birinde mermi bulunan kovan döndürülür. Eğer dolu olan hazne, namlu ve tetik hizasında ise tetik düşürüldüğünde silah patlar ve oyun sona erer. Eğer değilse sadece bir 'klik' sesi duyulur ve silah bir sonraki kişiye verilir. Oyuncunun topu tekrar çevirmesine veya silahı kontrol etmesine izin verilmez.

Silahın ateşlenme ihtimali altıda birdir. Gerçi bilimsel olarak eşittir ama silahı ilk kullananın mı yoksa sona kalanın mı yaşam şansının daha yüksek olduğu tartışılır. Rus Ruleti oynamak yasadışıdır. Zaten birçok ülkede ateşli silah bulundurmak ve kullanmak da yasadışıdır ama bu acımasız oyunun açığa çıkandan çok daha fazla sayıda oynandığı sanılıyor.

Yapılan araştırmalarda resmi Rus tarihinin hiçbir yerinde Rus Ruleti ile ilgili bir bahse rastlanamamıştır. 'Rusya Tarihi' uzmanları da bu konuda sağlam kaynaklara dayanan bir bilgi veremiyorlar. Ortada sadece rivayetlere dayanan hikayeler var.

Bu hikayelerden biri Rus Ruleti'nin 1870'li yıllarda Rusya hapishanelerinde ortaya çıktığıdır. O tarihlerde hapishanelerde gardiyanlar silahlarına tek bir mermi sürüp mahpuslara vererek onları kafalarına ateş etmeye zorluyor ve bir çeşit bahis oynuyorlarmış.

Bir başka hikayeye göre ise Rus Ruleti'ni yaratanlar, Çarlık Rusyası'nın ruhsal çöküntü içinde olan gözü kara subaylarıymış. Onlar bu oyunu birbirlerini etkilemek için oynarlarmış ama bir farkla, onların silahlarında bir değil beş mermi varmış, yani ölüm olasılığı altıda beşmiş.

Rus Ruleti'nin adının geçtiği ilk yazılı eser George Surdez'in 1937 yılında yazdığı kısa bir hikayedir. Bu hikayede Rus Ruleti 1917 yılında Romanya'da görevli bir Rus çavuşunun ağzından anlatılır. Çavuşun hikayesi ikinci rivayete de uygundur. Cephede her şey kötüye giderken, subaylar sadece canlarını değil, prestijlerini, ailelerini hatta ülkelerini kaybetme korkusuyla yaşarlarken, umutsuzluğa kapılan bazıları içinden tek bir mermi çıkarıp beş mermi bıraktıkları silahları ile Rus Ruleti oynamaya başlarlar. Aslında bu davranış tam bir intihar teşebbüsüdür. Bu hikayede Rus çavuşunun anlattıkları, özellikle sonradan Rus Ruleti adını alacak kısmı geniş ilgi toplar.

1917 yıllarında Çarın subaylarının sert, zorba biraz da sefih yaşam tarzları dillere düşmüştü. Bunalım içinde olan subaylar içkinin de verdiği delice cesaretle düello yapıyorlar, kumar oynuyorlardı ama Rus Ruleti oynadıklarına dair gerçek hiçbir belge ve ipucu yoktur. Büyük bir ihtimalle hikayede anlatılanlar yazarın hayal gücünün eseridir.

Rus Ruleti'nin kökeni hakkında elde hiçbir belge yok ama 'cuckoo' adı verilen bir başka ölümcül oyunun o zamanlar Rus subayları arasında çok yaygın olduğuna dair oynayanların bizzat anlattıkları bilgiler var. Bu oyunda evde ışıklar söndürülüyor, herkes koltuk, büfe gibi bir ev eşyasının arkasına saklanıyor, biri kafasını çıkarıp 'cuckoo' diye bağırınca karanlıkta o sese doğru ateş açılıyordu. Benzer çeşit bir ölüm oyunu olmasına rağmen 'cuckoo' oyunun da Rus Ruleti'nin başlangıç noktası olduğu sanılmıyor. Yani Rus Ruleti'nin kökeni de, Ruslarla ilgisi de hala meçhul.

1 Mart 2010 Pazartesi

En soğuk kışı yaşadık

2009-2010 kış mevsimi Moskova için son 10 yılın en soğuk kışı oldu.
Meteoroloji uzmanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, 2009-2010 kış sezonu Moskova’ya aşırı kar yağışı getirdi ve son 10 yılın en soğuk kışı oldu.
Ocak ayında rekor derecede düşük sıcaklıklar hissedilirken, şubat ayı ocak ayına göre biraz sıcak olmasına rağmen bol kar yağışlı geçti. Sonuç olarak 2009-2010 kış mevsiminde görülen soğuklar mevsim normallerinin 2.5 derece altında yer aldı.
Ayrıca, bu kış sezonunda kar yağışı rekor üstüne rekor kırdı. Şubat ayının sonlarına doğru 4 gün sürekli olarak hiç durmadan yağan kar Moskova’nın her tarafını beyaza bürürken, kar kalınlığı da büyük rekorlara imza attı. Moskova’nın birkaç farklı yerinde aşırı kardan dolayı çatılar çöktü. Çatılardan sarkan saçak buzları da ölüm ve yaralanmalara neden oldu.