Moskova

Moskova

18 Ağustos 2011 Perşembe

19 metrekarelik hayatlar...


















Herhalde Moskova’da son 20 yılda dünyada başka hiçbir metropolde olmadığı kadar yeni inşaat yapıldı. Ancak, geçmişten gelen konut açığı o kadar büyük ki aradaki fark bir türlü kapanmıyor. Moskovalıların Sovyet döneminden kalma en büyük sıkıntılarından biri olan “küçük daire”ler sorunu çözülemiyor. Kommersant gazetesinin incelemesine göre, Moskova’da bir kişiye ortalama 18.7 metrekare konut, daha doğrusu yaşam alanı düşüyor. Başka bir ifadeyle Moskova’nın 11.5 milyonluk nüfusun a düşen yaşam alanının toplamı 212.5 milyon metrekare. Bu rakam 22 metrekare olan Rusya ortalamasının da altında. Ama diğer büyük başkentlerle kıyaslayınca fark daha iyi anlaşılıyor. Almanya’da bu rakam 60, İngiltere’de ise 62 metrekare. Hollanda’da 74 metrekare. Fransa 37 metrekareyle Avrupa başkentleri arasında gerilerde, ancak yine de Moskova’nın çok önünde. ABD’de ise 65 metrekare. Hesaplamalara göre Rusya’nın konut alanında Avrupa’nın bugünkü düzeyini yakalayabilmesi için 75, ABD’yi yakalayabilmesi için tam 212 yıl geçmesi gerekecek.

Bir kilometrekareye düşen insan sayısı açısından ise Moskova önde. Çünkü Avrupa’nın en kalabalık ve sıkışık başkentlerinden biri olan Londra’da bir kilometrekareye yaklaşık 5000 kişi düşerken Moskova’da bu rakam tam iki katı, yani 10 bin. Biraz da bu nedenle Moskova Belediyesi kentin yayılması için çaba gösteriyor. 8 Mart’ta 3.Koltso’nun içinde yeni inşaatlar yasaklanmıştı.

Kaynak:http://www.moskovalife.com/

11 Ağustos 2011 Perşembe

Rusya'da halkın nabzı: Mutluluk nerede gizli, en mutlu insanlar nerede yaşıyor?














VTsİOM kamuoyu araştırmaları merkezi tarafından yapılan bir ankette Rusya'da yaşayan halkın "mutluluk barometresi" ölçüldü. Buna göre, "Etrafımda mutsuz insanlardan daha fazla mutlu insanlar var" diyenler çoğunlukta. Mutlu insanların nerede yaşadığı sorusuna da ilginç yanıtlar verildi:

Rusya vatandaşları için yüzde 28 oranla mutluluk herşeyden önce "ailevi huzur" demek. Daha sonra mutluluk, yüzde 14 ile maddi durumun iyi olması, yüzde 12 ile istikrarlı bir hayat, yüzde 10 çocukların ve torunların sevgisi, yüzde 5 yakınlar ve aile fertleri, yüzde 5 iyi iş, yüzde 4 özgürlük ve harmoni, yüzde 2 konut sorunun halli, yüzde 1 dostlara güven duymak demek...

Nerede mutlu olunacağı sorusuna yüzde 8 Rusya, yüzde 7 Moskova, yüzde 5 ABD, yüzde 5 Almanya, yüzde 3 İsviçre, yüzde 2 Fransa, yüzde 2 İsveç, yüzde 1 İngiltere, İtalya, Norveç, Finlandiya, Avustralya, BAE, Kanada, Çin cevabı verdi.

Anket katılımcılarının yüzde 33'ü "Etrafımda mutlu insanlar var" derken yüzde 24'ü "mutsuzlar" olduğunu söylüyor. Yüzde 36 işe "eşit" olduklarını vurguluyor.

Yüzde 38 ve 39'luk oranlarla en fazla büyük ve orta büyüklükte şehirlerde yaşayanlar, yüzde 48 oran ile 18-24 yaşında olanlar kendini daha mutlu hissediyor.

Kaynak: http://www.turkrus.com/

3 Ağustos 2011 Çarşamba

Arshavin, Sharapova ve Anzhi yazmakta direnen Türk basınına son çağrı!



Yıllardır söylemekten dilimizde tüy bitti: Türk basını, Rusça özel isimleri yazarken, İngiliz kaynaklardaki yazılışı esas alarak hata yapıyor. Türk Dil Kurumu'nun "Yabancı Özel Adların Yazılışı" bölümünde, "Rusça Adların Yazılışı"na değinilirken de "Rusça özel adlarda Rus harflerinin ses değerlerini karşılayan Türk harfleri kullanılır" deniyor. Yani Arshavin değil Arşavin, Sharapova değil Şarapova, Anzhi değil Anji. Biz pes ettik; konuyu enine boyuna araştıran Kemal Ülker'in bir yazısını özetleyerek paylaşmak istedik:

"Türk Dil Kurumu'nun "Yabancı Özel Adların Yazılışı" bölümünde, "Rusça Adların Yazılışı" altbaşlığı altında şunlar söyleniyor: "Rusça özel adlarda Rus harflerinin ses değerlerini karşılayan Türk harfleri kullanılır: Bolşevik, Brejnev, Çaykovski, Çehov,Dostoyevski,Gogol, Gorbaçov, İlminskiy, İlyiç, Katayev, Klyaştornıy, Malov, Mendeleyev, Prokofyev, Puşkin, Şolohov, Tolstoy, Yeltsin; Moskova, Omsk, Orenburg, Petersburg, Volga, Yenisey."

Rusça özel adların Türkçe yazılışı konusunda internette daha ayrıntılı bilgi bulmak da mümkün:

1. Rusça özel adlarda Rus harflerinin ses değerlerini karşılayan Türk harfleri kullanılır; vurguya bağlı söyleyiş ayrılıkları göz önüne alınmaz:
Çaykovski, Gogol, Puşkin, Tolstoy; Omsk, Orenburg, Petersburg, Volga.
Ancak Moskva kelimesi Türkçe söylenişine uygun olarak Moskova biçiminde yazılır.

2. Rusça e harfi, kelimelerin başında ve kelime içinde ünlüden sonra ye ses değerindedir ve ye olarak yazılır:
Yenisey (Rusça yazılışı Enisei), Katayev (Rusça yazılışı Kataev), Dostoyevski (Rusça yazılışı Dostoevskiy), Fadeyev (Rusça yazılışı Fadeev), Mendeleyev (Rusça yazılışı Mendeleev), Yeltsin (Rusça yazılışı Eltsin).

3. Rusça x harfi, Türkçede h'ye çevrilir:
Çehov (Rusça Çexov), Şolohov (Rusça Şoloxov).
Bu harfi batı dillerinde olduğu gibi ch veya kh ile yazmak doğru değildir.

4. Özel adların sonundaki y'ler korunur:
Klyaştornıy, İlminskiy.
Ancak, Çaykovski, Dostoyevski gibi birkaç örnekte y'siz yazılışlar yerleşmiştir.

5. Rusçada ünsüzler için kullanılan inceltme işaretleri Türkçede kullanılmaz:
Bolşevik, Gogol.
Ancak inceltme işaretinden sonra e veya i geldiği zaman bu işaret y’ye çevrilir:
Prokofyev, İlyiç.

6. Soyadlarında kullanılan -ov ve -ev ögeleri söylenişte f 'li olmasına rağmen bu söyleniş yazıya geçirilmez:
Brejnev, Gorbaçov, Malov.

Trotskiy'in adının Türkçe yazılışı bağlamında 4. maddede yer alan "Özel adların sonundaki y'ler korunur" kuralı çok büyük önem taşıyor.
Trotskiy'in adının dilimize yıllar önce yanlış bir biçimde Troçki olarak aktarıldığnı ve bu yanlıştan dönülmesi gerektiğine ilk olarak işaret eden kişi Nail Satligan oldu. Satlıgan'ın bu tespiti tam olarak ne zaman yaptığını bilmiyorum. Ama bundan tam 20 yıl önce, o zamanki adıyla PGB Sosyalizm ve Sınıf Bilinci çevresi Satlıgan'ın gündeme getirdiği bu düzeltmeye destek verdi ve bunun gerekçesini 1990 yılının Mart ayında Kardelen Yayınları tarafından yayımlanan Trotskiy'in Sonuçlar ve Olasılıklar kitabının Türkçe çevirisine konan Yayınevinin Notu'nda şu şekilde açıkladı:

"Son olarak ... Lev Davidoviç Trotskiy'in adının yazılışı üzerinde durmak istiyoruz. Bilindiği gibi Trotskiy'in adı bu güne dek Türkçede en çok 'Troçki' olarak yazılmış, ancak bu konuda genel bir karışıklık (örneğin ilk adının 'Leo' ya da 'Leon', soy adının ise 'Trotski' veya 'Trotsky' diye yazılması) hüküm sürmüştür. Bütün bu yazılışlar, Rusça özel adların Türkçeye aktarılmasında uyulması gereken kurallara ters düştükleri için yanlıştır. Trotskiy'in ilk adına ilişkin yanlışlık, batı dillerinde 'vaftiz adları'nın her dilde başka başka karşılıklarının bulunmasından ve Türkiye'deki çevirmen ve yayımcıların, çeviri hangi dilden yapılmışsa, Rusçadaki aslı 'Lev' olan adın o dildeki karşılığını aynen ve kaynak dildeki yazılışıyla Türkçeye aktarmalarından kaynaklanmaktadır. 'Trotskiy' soy adına gelince; Rusçanın imlâsı da -sesli harflerde, vurguya bağlı olarak meydana gelen küçük ses değişiklikleri dışında- Türkçeninki gibi harf ve ses karşılıklığına dayandığına göre Kiril alfabesindeki harflerin, Lâtin alfabesi harflerinin Türk dilindeki ses karşılıkları göz önünde tutularak Türkçeye aktarılması gerekir. Buna göre Lev Davidoviç'in soyadının doğru yazılış biçimi 'Trotskiy'dir. Yanlışın kökleşmesini önlemek için bundan böyle biz de kurala uyacağız." (s. 4)

Yaygın olarak kabul görüyor olsa da, bizi birileri ikna edici argümanlarla uyardığında, eleştirdiğinde bir yanlıştan dönmeyi neden bu kadar zor buluyoruz acaba? Kendisine Trotskist, Marksist diyen her birey ve örgüt hem kendi dışına yönelik olarak, hem de kendi içinde yaptığı tartışmalarda gerçeği, olay ve olguları ezip büzmemeye, onları çarpıtmamaya büyük bir özen göstermelidir. Bu, bırakın bilimsel sosyalist olmayı, herşeyden önce entellektüel dürüstlüğün temel bir gereğidir."

Kaynak: http://www.turkrus.com/

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Moskova'nın 'mavi' hali














Moskova'da yazlık bir hafta sonu geçiren genç pop şarkıcısı Mavi, Radikal Hayat için yazdı: İşte kentin tadını çıkarmak için iki günlük program önerisi...

Türkiye’den Rusya’ya seyahat için vize zorunluluğunun kalkmasını fırsat bilen biri olarak hemen ucuz uçak bileti sitelerini tavaf edip, yüksek sezon Bodrum biletleri fiyatına Moskova gidiş dönüş biletimi aldım. İstanbul sıcağından biraz olsun uzaklaşırım umuduyla kendimi kuzeylere attım. Ama uçaktan iner inmez şok edici gerçekle karşılaştım: Sizler de benim gibi Moskova üzerine fantastik-gerilim türünde “O kadar soğuk oluyor ki dışarıda on dakika geçirdikten sonra burnunuz düşüyor. Kışın herkes işe buz patenleriyle gidiyor” gibi cümleler duyduysanız hazır olun. Sizi bu aylarda bambaşka bir şehir bekliyor! Çoluklu çocuklu tüm şehir ahalisinin 35 derece sıcakla baş etmek için yeni sulanmış çimlere yatmak olsun, fıskiye havuzlarına salacak sahilindeki çocuklar gibi umarsızca dalmak olsun, süs şelalelerine dillerini dayamak olsun, ürettikleri muhtelif su aktivitesi şehri cıvıl cıvıl bir hale getirmiş. Moskovalılar bu mevsimde güneş enerjisiyle çalışır gibi hoplayıp zıplıyor. Sabah akşam bira tüketiyor, uçan balonlarla oynuyor, kesinlikle İngilizce konuşmuyor, yabancıları sevmiyor ama hiç rahatsız da etmiyor. Bu yazıda anlatacak ve tavsiye edeceğim programlar rahatlıkla iki güne sığdırabilir, yani İngilizce yaşayan arkadaşlarımızın ‘long weekend’ dedikleri kaçışlara uygun olabilir. Eğer bir turla gidiyorsanız ve her turist gibi Kremlin’in altını üstüne getirip dostlarınıza onlarla ne yapacaklarını bilemeyecekleri matruşkalardan sayısız adet aldıysanız, Rus ezgileri eşliğinde Borş çorbanızı içtiyseniz ve birkaç kere kaybolup en sonunda Kiril alfabesini çözdüyseniz artık siz de biraz şehrin tadını çıkarabilirsiniz. Buyurun bakalım iki günlük programa:

1. GÜN

Gorki Parkı
Scorpions’ın ‘Wind of Change’ şarkısından zihinlere kazınan Gorki Parkı, Moskova’nın en büyük ve ünlü parklarından biri olarak şehirdeki park kültürünü de özetleyen bir güzelliğe sahip. Parkın her noktasına müzik yayını yapan hoparlörler dış kapıdan başlayarak yerleştirilmiş. Böylelikle şezlonglarda Miles Davis dinleyerek bulmaca çözmek, Cardigans eşliğinde rollerblade yapmak ve havuzbaşında tango yapan orta yaşlı çiftleri izleyerek pembe hayallere dalmak mümkün. Çocuklarının kaykaylarını taşıyan genç babalar, bisikletliler, genç müzisyenler, dizüstü bilgisayarlarıyla ağaç altında çalışanlar, düğünden önce buraya gelip arkadaşlarıyla eğlenen gelinler, hepsi bir arada...
Belediyenin yerleştirdiği rengarenk hamakların sökülüp evlere götürülmediğini ya da minik şortlarıyla yoga yapan yirmi güzel kadına nasıl çalıların arasından bir cengaverin çıkıp “Abulaaa bacağını kaldırmana yardım edeyim mi?” demediğini anlamak güç. Ama zaten seyahatler biraz da bu soruları uyandırmak ve alıştığımız ‘normal’i sarsmak için değil midir?

Manej Meydanı
Büyük bir Kremlin turundan sonra serinleme bahanesiyle Manege Meydanı’na ve sonrasında tabii ki yine ortadaki fıskiye havuzunun etrafındaki kalabalığa karışabilirsiniz. Buradaki üçkağıt yanımızdaki – varsa - aile fertlerini “Ya şurada bir tuvalet var mıdır acaba” diye kandırıp üç katlı yeraltı çarşısına sokmak ve hiçbir yerde göremeyeceğiniz sayıdaki ayakkabı mağazalarında gezinmek. Çaktırmayın, keyfinize bakın. Zaten Che Guevera’nın matruşka yapılıp satıldığı bir meydanda kimse sizden – o kadar da - siyasi bir duruş beklemiyor.

Maksim Gorki Müzesi
Adından da anlaşılacağı üzere Maksim Gorki’nin ev-müzesi. Dekorasyonunda Dali ve Gaudi etkileri görülen ancak en çok ‘yaşanmışlık’ ve ‘koleksiyonerlik’ taşan; hem kendisi, hem verdiği duygusu güzel olan evi kesinlikle gezmenizi öneriyorum. Dünyanın dört bir yanından objeler, etkiler ve mobilyaların yanı sıra anılar, fotoğraflar ve ölmeden önce son yazdığı satırlar dahil iç dünyasına şahit olmak için.
Adres: Malaya Nikitskaya ul 6/2
Metro: Pushkinskaya

Bolşoy Tiyatrosu
Bu biraz çekinceli bir öneri. Sebebi de Bolşoy binasının senelerdir restorasyonda olması ve tüm gösterilerin arka taraftaki ‘New Stage’de gerçekleştirilmesi. Bilet fiyatları çok astronomik değilse ve değeceğini düşündüğünüz bir gösteri varsa gitmişken görün derim. (bolshoi.ru/en/)
Metro: Belorusskaya

Torro Grill&Wine Bar:
Her damağa, tercihe uygun ızgaralar. Biftek de var, domuz pirzolası da ve hatta kalamar da. Yanında Şili ve Arjantin şarapları ya da kendi yapımları birayla. Üç plaza binasının ortasında olduğu için etrafta hafta sonu da çalışan kravatlılar, yanda yine bir havuz, arkada yine altın kubbeli bir kilise, arkasında ayışığı, ev şarapları da pek leziz.
Adres: Ul. Lesnaya 5b

Uruk Cafe
Madem turistik bir gezi yapmıyoruz, Rus spesiyalleri yerine, Rusların ‘tercih ettiği’ spesiyalleri deneyelim. Uruk Cafe, şık ve rahat bir Özbek restoranı. Bitişiğinde nargile kafesi , hatta akşam canlı müziği bile var. Ama ‘üçü bir arada’ya girmeden öğle yemeğine giderseniz çok memnun kalacaksınız. Başlangıçlardan beyaz mantar, yemek olarak da Lahman tavsiye ediyorum, yanında da ‘şerbet’. Demliklerde kekikli siyah çay da şahane. (www.urukcafe.ru)
Adres: Tsvetnoi bulv.30, str. 1
Metro: Tsvetnoi Bulvar

2. GÜN

Sandunov Bath House
Karşınızda aristokrasiden bugüne uzanmış, buhar odalarında ve sıcak – soğuk havuzlarında, mimari ayrıntıları izleyerek kendinizi şımartacağınız Sandunov Banyosu! Biraz yaşını belli ediyor ve biraz cep yakıyor olsa da gitmişken bir ziyaret etmekte fayda var. (www.sanduny.ru)
Adres: Neglinnaya ulitsa, 14

Yakitoria
Hamamdan çıkmış ve acıkmış bünyelere güzel bir ‘miso çorbası’ üstü ‘dragon roll’ ya da aile boyu hamburger öneriyorum. Yemeği beklerken de restoranın minik kütüphanesinden Taschen kitaplarına göz atabilirsiniz. Yakitoria bir tasarım harikası ile çöplüğü olmak arasında bir yerde duruyor. Ama karınlar doyduktan sonra her şey kusursuz görünüyor. (yakitoriya.ru)
Adres: 1-ya Tverskaya-Yamskaya ul 1/29 Mayakovskaya

Pabeda (Victory) Park
Gorki Parkı’nı sevme sebeplerimin çoğu burası için de geçerli. Burada o sebeplere ek olarak zafer anıtları, savaş müzesi, uzun bir yürüyüş yolu ve nehir gibi uzanan havuzlar mevcut. Uçan balonla yürüyüp akşamüstü birası içmek, savaştan hiç söz etmemek ve havuz kenarına uzanıp tüy gibi hissetmek tavsiyeler dahilinde.

Kapriz Club
Kapriz kulüp Moskova’daki onlarca dans–striptiz kulübünden biri. Farkıysa dans edenlerin erkek, müşterilerin kadın olması. Kadınlardan istenen giriş ücretinin 20 katı istendiğinden içeride müşteri olarak erkek görmek pek mümkün değil. Masalardaki mönülerde ‘romantik akşam yemeği’, ‘eve kadar bırakma’, ‘masada sohbet’, ‘tam gün şehir turu’ gibi hafif imalı hizmetler, etrafta da el kadar şortlarla gezen garsonlar olan mekanda saatler ilerledikçe şovların temaları değişiyor, tansiyon yükseliyor.
Adres: Akademika Sakharova pr. 14 (clubkapriz.ru/capris_dancer )

Baba Marta
Sofya’da klip çekip Bulgar yemekleriyle başı dönmüş biri olarak Moskova’da da bir Bulgar restoranına gittim son akşam. Bol mezeli ve Bulgar rakılı bu yemekten ev yapımı limonatalarından içmeden kalkmamak lazım. Bir de ‘şopslka’ salatasına koydukları baharatı satın almayı kafaya koyup, çıkarken unutmamak lazım. (www.babamarta.ru)
Adres: Gogolevsky Bulvar No. 8

Capital City Moskova Kulesi
Bu öneri ancak söz konusu kuleler resmi olarak açıldıktan sonra gerçekleştirilebilir olsa da ben “Dostların kadar büyüksün” kontenjanından Avrupa’nın en yüksek binası olan ‘Moscow Tower’ın en tepesine çıktım. Capital City projesinin mimarlarından Türk arkadaşım, beni 68 kat asansörle başlayıp sonra da 10 kat merdivenle devam eden bir yolculuğa davet etti. Biraz sızlansam da tepeden Moskova manzarası hakikaten çok güzeldi. Hem ofis, hem residence olarak kullanılması planlanan bu bina dışarıdan da içeriden de sürprizlerle dolu. Dış tasarımını zaten minik bir internet aramasıyla bulabileceğiniz için, ben içeriden bilgileri sunayım. Hareket sensörlü duvarın içinden çıkan adamlar mı istersiniz, yoksa asansörlere yaklaştığınız anda dönüp serinletmeye başlayan yüzlerce fırıldak mı? En hoşuma gideni borsa endeksi bilgilerinin ve şiirlerin iki ayrı yönden gelip ortada birbirlerine çarparak, harflerin havaya dağıldığı dijital pano. Yolunuz Moskova’nın bu ‘Manhattan Bölgesi’ne düşerse biraz modern mimari görüp ortadaki alışveriş merkezinin tepesindeki dev matruşkalar sergisini gezersiniz.