Moskova

Moskova

28 Kasım 2021 Pazar

PwC anketi: Rusya'da iş yapmak ne kadar zor? En büyük dert ne?


Kaynak: https://turkrus.com/

 

Rusya’daki şirket temsilcilerine ülkedeki iş yapma iklimiyle ilgili fikirleri soruldu. PricewaterhouseCoopers (PwC) anketine katılanların yüzde 87’si Rusya’da iş yapmanın zor olduğunu söyledi. 

Ülkede iş yapma şartlarının "çok zorlu" olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 34.

2018’de ise bu cevabı verenlerin oranı yüzde 30 idi.

Anket katılımcıları ülkede iş yapmanın önündeki en büyük engeller olarak ise şunlara işaret etti:

Aşırı vergi yükü: %66

İdari bariyerler, bürokrasi: %57

Devlet denetimlerinin artması: %46

Devlet desteğinin olmaması: %52

Haksız rekabet: %50

Pizza Sovyetler Birliği'ne nasıl girdi?


Kaynak: https://turkrus.com/

 

Rusya'nın tarihsel yolculuğunu yiyecekler üzerinden izlemek mümkün. Yabancı yeme-içme kültürünün sembol ürünlerinden pizza Sovyetler Birliği'ne nasıl girdi? Russia Beyond portalı bu sevilen yemeğin coğrafyadaki yolculuğunu özetledi.

Rusya'da batı tarzı yeme-içme alışkanlıklarının gelişmesinde 1980 Moskova Olimpiyatları'nın rolü büyük. İtalyan mutfağının dünya kültürüne armağanı pizzanın Moskova'da ortaya çıkışı 1980'lerin başına rastlıyor. 

Kırmızı-beyaz kareli masa örtüleriyle ilk pizzeria Gorki Sokağı'nda, yani bugünkü adıyla Tveskaya'da açıldı. Yer bulmanın hiç de kolay olmadığı mekanda pizzanın yanı sıra İtalyan makarnaları ve Lambrusco şampanyaları servis edilmekteydi.

Sovyetler Birliği'nin bir diğer ünlü pizzacısı da 1980'lerin ortasında Kırım, Simperopol'de açıldı. Klasik margarita ve neapolitana yerine "Sovyet usulü" pizza yapan bu işletme bugün hala faal.

Bu örnekleri Kiev, Riga ve Lvov gibi diğer Sovyet şehirlerinde açılan otantik menülü yeni mekanlar izledi. Gerçek İtalyan ve Amerikan pizzaları hazırlayan restoranların açılması ise 1980'lerin sonlarına rastladı.

Gorbaçov ve Reagan yakınlaşması sonrası iki ülke arasında ortak girişimlere izin verilmesi, Sovyet vatandaşlarını Amerikan usulü pizzalarla tanıştırdı.

Bu girişimlerin en ünlüsü 1988'de Vorobyovı Gorı'da dev bir tırda müşteri ağırlayan Rus-Amerikan ortaklığı Astro Pizza. Tırdan bir dilim pizza almanın maliyeti ise 1 ruble 25 kapik, yani bugünün kuruyla 300 rubleydi.

1990'da Moskova'da iki Pizza Hut şubesinin açılması ise bir başka dönüm noktası. Birkaç ay içinde iki şube günde 5 bin pizzalık bir üretim hacmine ulaştı. O andan itibaren ülkenin her köşesinde bir pizzacı açılması için çok beklemek gerekmedi.

22 Kasım 2021 Pazartesi

Tolstoy'un trajik ölümü


Zamanını dolduran her ihtiyar gibi Tolstoy’un ölümünde de acıdan çok bir hüzün vardır. Hele bir de ihtiyar küskün ayrılmışsa bu, tabloyu daha da dayanılmaz kılar.

 

Engin Toprak

Kaynak: https://www.gazeteduvar.com.tr/

 

Büyük yazar, fikir ve düşünce insanı Lev Nikolayeviç Tolstoy’un 20 Kasım 1910’da trajik sayılabilecek ölümünün ardından tam 111 yıl geçti. Fakat aradan geçen onca zamana rağmen Tolstoy tüm zamanların en çok tartışılan şahsiyetlerinden biri olma özelliğini hep korudu. Hayat felsefesi, dine ve kiliseye bakışı en az romanları kadar tartışma konusu olageldi. Kimine göre tek kişilik bir devrim provasıydı yaptıkları, kimine göreyse ‘bunamış bir ihtiyar’ ve ‘sapkın bir deliden’ başkası değildi. Hem, kiliseye ve otokrasiye; küçük bir sınıfın halk üzerindeki ‘Tanrı vergisi’ sınırsız imtiyazlarına tek başına kafa tutan biri sizce de ‘deli’ sayılmaz mıydı?

Eğitim hakkının sadece belirli bir sınıfa ait olamayacağını belirterek kendi topraklarındaki köylü çocukları için kütüphaneler ve okullar kurdu. Bununla da kalmayıp imtiyazlı özel mülkiyete karşı çıktı ve toprakların köylüler arasında adilce dağıtılması gerektiğini savundu. Dinin, belirli bir zümrenin elinde adeta kırbaca dönüştüğünü belirterek İncil’i yeniden ele alıp kendi versiyonunu yazdı.

Tüm bunları kendi varlığına tehdit olarak gören otokrasi çevreleri Tolstoy’a karşı o güne kadar benzeri görülmemiş amansız bir karalama kampanyasına girişti. Kiliseden aforoz edildi ve hakkında çeşitli söylentiler yayıldı. Fikirlerini savunanlara sürekli baskı uygulanarak yalnızlaştırılmaya çalışıldı. Sarayın ve kilisenin paralı kalemşorları ve balo entelektüelleri tarafından durmadan eleştirildi. Çehov’un sonraki dönemde ‘omurgasız avareler’ diye eleştireceği bu imtiyazlı ve sözde aydın sınıf tüm baskı araçlarını kullanarak onu yıldırmaya çalıştı.

Fakat Tolstoy’un beklenmedik trajik ölümü Rusya’da olduğu gibi tüm dünyada da adeta bir deprem etkisi yarattı. Başta otokrasi çevreleri olmak üzere Rus insanını, Rus fikir ve sanat dünyasını derin bir suçluluk duygusu içinde bıraktı.

18 Kasım 2010’da tüm Rusya Patriği Kirill adına Rusya Yayıncılar Birliği'ne cevaben gönderilen bir mektupta aradan geçen yüz yıla rağmen bu suçluluk duygusunu tüm çıplaklığıyla okumak mümkündü: “...Kilise, büyük yazarın manevi kaderine her zaman üzüntüyle yaklaşmıştır. Bazı çevrelerin; tarihçilerin ve yayıncıların öne sürdüğü gibi kiliseden aforoz edilme ya da karalama gibi iddiaların gerçeklikle bir alakası yoktur. Böyle bir şey ne ölümünden önce ne de sonrasında olmuştur.” (1) Rusya Yayıncılar Birliği Başkanı S.V. Stepaşin, büyük yazarın ölümünün 100. yılı vesilesiyle Patrik Kirill’e bir mektup yazmış; günümüz Ortodoks kilisesinin Tolstoy’a karşı tavrında bir değişiklik olup olmadığını sormuştu.

Zamanını dolduran her ihtiyar gibi Tolstoy’un ölümünde de acıdan çok bir hüzün vardır. Hele bir de ihtiyar küskün ayrılmışsa bu, tabloyu daha da dayanılmaz kılar. Onun bir gece yarısı Yasnaya Polyana’dan başlayıp küçük bir köy istasyonu olan Astapovo’da son bulan yolculuğu başlı başına bir trajedi ürünüdür. Ki bundan olsa gerek Tolstoy’un Astapovo’da geçirdiği her dakika, Rus insanının belleğinde bir ömür kadar uzun ve bir ömür kadar ağırdır.

Çünkü o, böylesi ağır bir baskıyı hiç mi ama hiç hak etmemişti. Ömrünün son yıllarında yaşadığı olumsuzluklardan dolayı bazı ruhsal sorunlar yaşadığı da bilinen bir gerçektir. Kiliseden aforoz edilmesi ve karalama kampanyalarına maruz kalması ondaki ruhsal çöküntüyü daha da derinleştirecekti.

Günümüz modern otokrasilerinin de zevkle başvurduğu bu silahın, yoksullaştırılmış; cahil bırakılmış ve kendisine Tanrıdan başka sığınacak kapı bırakılmamış yığınlar üzerinde etkisi şüphesiz büyüktü. Öyle ki hakkında çıkarılan bu kasıtlı söylentilere zaman zaman en yakınındaki insanların bile inandığını görmek onu müthiş üzüyordu. Bunların başında karısı Sofya Andreyevna geliyordu. Sofya Andreyevna, zengin ve fakir arasındaki derin uçuruma karşı çıkan; halkın mülksüzlüğüne ve yoksulluğuna üzülen ve bunun için de topraklarını köylüleri arasında paylaştırmayı düşünen bu ‘bunamış ihtiyarı’ yola getirme görevini doğal olarak kendinde görüyordu.

Karısı ile arasındaki görüş ayrılıkları evdeki huzurunu da kaçırmıştı. Sanırım bu yönüyle hep kendisiyle özdeşleştirilen 'Anna Karenina'nın ölümsüz karakteri Levin’den pek de şanslı sayılmazdı. O da en az Rus romanlarında aşina olduğumuz o asi karakterler kadar aşkta kaybedenlerin hep ilk sıralarında yer aldı. Ve belki de sırf bu yüzden ömrünün son günlerini herkesten ve her şeyden uzakta yaşamaya karar vermişti. Bir gece yarısı ansızın evini terk etmeye karar vermesinin nedeni belki de buydu, kim bilir.

Tıpkı Aleksandr Griboyedov’un zehir zemberek karakteri Çatski gibi: ‘Arabam! Çabuk arabamı getirin!’ diye bağırarak sahneden ayrıldığı zaman yüreğinde ne sevdiği kız Sofiya’ya ne de ait olduğu soylu sınıfına karşı en ufak bir his kalmamıştı artık. Son damla da düşmüş ve bardak taşmıştı çünkü. Peki ya Nikolay Leskov’un İhtiyar Herasim’ine ne demeli! Dünyalar kadar zenginken, bir gün aniden tüm servetini yoksullara dağıtıp elinde bir tek deve derisinden tulumuyla çöllere inip vahşi hayvanların içinde insanlardan uzakta yaşamaya karar vermemiş miydi?

Fakat yine de hiçbiri asilikte Kont Tolstoy kadar ileri gitmedi. Ve yine hiçbiri kendini Tanrı’nın yeryüzündeki patent sahibi olarak gören bu çarpık düzene onun kadar kafa tutmadı.

Tolstoy’un takipçisi ve aile doktoru Duşan Makovitski, sonradan 'Yasnaya Polyana Anıları' adıyla kitaplaştıracağı günlüklerinde o kaçış gecesini aynen şöyle tarif eder:

“Sabah. Saat üç. Lev Nikolayeviç elinde şamdanla beni uyandırdı. Sırtında sabahlığı, ayakkabılarını çorapsız olarak giymişti. Yüzü acı içindeydi. Tedirgindi. Fakat bakışları kararlıydı. Bana: ‘Gitmeye karar verdim. Siz de benimle geliyorsunuz’, dedi. ‘Yalnız, rica ediyorum Sofya Andreyevna’yı uyandırmayınız. Çok fazla eşya almayacağız, sadece en gerekli olanları... Aleksandra(2) üç gün sonra yanımıza geliyor, eksikleri o getirecek.”

“Zavallı Makovitski, büyük yazarın evini ebediyen terk etmeye karar verdiğini henüz kavrayamamıştı... Hatta, yola çıkarlarken Tolstoy’un tüm parasının, günlüğünün sayfalarının arasında kalan elli rubleden ve de kesesindeki bozuk paralardan ibaret olduğunu bile bilmiyordu... Çok geçmeden Şökino istasyonuna doğru yola çıktılar. Çiftlik ve Yasnaya Polyana köyü geride kalmıştı... İhtiyar Kont, dört atın çektiği hafif yaylı üstü açık bir arabanın içinde, üzerinde köylülerin giydiği cinsten uzun kollu pamuklu bir ceket ve başında üst üste geçirilmiş iki şapkayla oturuyordu... Yanında oturan ve eskimiş bir posta sarınmış doktoru Makovitski’nin, büzülmüş sarı bir şapkanın altında duran yüzü sakin ve hareketsizdi. Öndeki üçüncü ata binmiş arabacı Filya ise elindeki meşaleyle karanlık yolu aydınlatıyordu...” (3)

Güneye doğru giden bir trene bindiler. Fakat ihtiyar, yorgunluğun ve ‘kırgınlığın’ da etkisiyle iyice bitkin düşmüş; artık konuşamaz ve yürüyemez olmuştu. Tren, yolcu ikmali için kısa bir süreliğine birkaç haneden oluşan küçük Astapovo İstasyonu'nun peronuna yanaştığında Doktor Makovitski zaman kaybetmeden istasyon şefini görmeye gitti. Kont Tolstoy’un çok hasta olduğunu ve dinlenmesi gerektiğini söyledi, hastayı evine kabul etmesini rica etti ondan. Aynı zamanda bir Tolstoy hayranı olan istasyon şefi yazarın birçok kitabını da okumuştu. Tereddüt etmeden kabul etti. Hatta rahat etmesi için ona kendi yatağını bile verdi. Tolstoy, bitkin bir şekilde kendisine gösterilen yatağa uzandığında tek kişilik karyolanın üzerinde 'Savaş ve Barış'ın ilk cildi duruyordu.

Haber çabuk duyuldu. Önce birkaç gazeteci geldi Astapovo’ya. Doktorlar, rahipler ve aile üyeleri izledi onları. Başkent gazeteleri istasyon şefi Ozolinş’i sürekli telgraf çekmeye zorluyor, olup biten her şeyden Tolstoy’un sağlığında meydana gelebilecek en ufak bir değişiklikten anında haberdar olmak istiyorlardı. Karısı Sofya Andreyevna ise, doktorların ve çocuklarının ortak kararıyla içeriye alınmadığı gibi onun Astapovo’ya gelişinden de Tolstoy’a bahsedilmedi. Sofya Andreyevna, yaralı ve suçlu bir hayvan gibi evin çevresinde dolanıp duruyor, zaman zaman pencereden bakarak durumu anlamaya çalışıyordu.

Hasta günlerce: ‘Beni uyandırmayın, beni rahatsız etmeyin, istemiyorum bu ilaçları’ diye söylenip durdu...

Aleksandra Lvovna Tolstaya’nın anılarında yazdığına göre Tolstoy, hayatının son dakikalarında iki kadının hayaletini gördü. Birincisinden oldukça korktu. Öyle ki odanın tüm perdelerini çekmelerini rica etti. Ya da kim bilir, belki de gördüğü dışarıda pencerenin önünden ayrılmayan Sofya Andreyevna’dan başkası değildi. İkincisini gördüğüne ise çocuklar gibi sevindi. Gözlerini kocaman kocaman açarak tavandaki bir noktada sabitledi ve neşeyle birkaç kez üst üste: “Mariya! Mariya!” diye bağırdı... Bu da Kasım 1906’da tıpkı kendisi gibi akciğer iltihabından ölen kızı Mariya’dan başkası değildi. “Mırıldanmak, acı içinde kıvranmak ve ara ara nefessiz kalmak gibi ölüm esnasında normal sayılabilecek haller dışında onu en çok zorlayan ise, yanındakilere söylemek istediği bir şeyi çok istemesine rağmen söyleyememesiydi. Bunun için kendini çok zorladı. Görünen o ki oldukça mühim bir meseleydi. Fakat tüm çabalarına rağmen ne yazık ki konuşamadı, gücü yetmedi buna.”

Sofya Andreyevna, Tolstoy’un kendisiyle konuşmak istemiş olabileceğini ima ederek herkesi suçladı. Oysa, Yasnaya Polyana’dan ayrılmadan önce Tolstoy’un karısına hitaben bıraktığı kısa mektup her şeyi özetliyordu aslında.

"Karım Sofya Andreyevna’ya,

Gidişimle seni üzdüğümün farkındayım, beni bağışla. Fakat şunu da bilmeni isterim ki, bundan başka bir seçeneğim de yoktu. Bana inanacağını ve anlayışla karşılayacağını umuyorum. Biliyorsun, son zamanlarda evdeki durumum iyice çekilmez bir hal almıştı, ki kalsaydım durum daha da kötüleşecekti. Ama her şey bir yana, bugüne kadar içinde bulunduğum lüks şartlarda artık daha fazla yaşamaya devam edemeyeceğim de ayrı bir gerçekti. İşte sırf bu yüzden hayatımın son günlerini gözlerden uzak ve de huzur içinde yaşamak için dünyevi olan her şeyden kendimi arındırıyorum. Bununla, benim durumumdaki her ihtiyarın yaptığı şeyi yapıyorum aslında.

Lütfen beni anla ve arkamdan gelme. Nerede olduğumu öğrensen bile sakın böyle bir şeyi yapmaya kalkışma. Zaten gelişin her ikimiz için de şartları daha da ağırlaştırmaktan başka bir işe yaramaz. Hem bunun kararımı hiçbir şekilde etkilemeyeceğini de bilmelisin.

Benimle paylaştığın kırk sekiz yıl için ve bana karşı her zaman dürüst olduğun için sana sonsuz minnettarım. Sana karşı bir hata yaptıysam affına sığınıyorum. Ben de aynı şekilde seni tüm yüreğimle affediyorum. Naçizane tavsiyem, gidişimin doğuracağı yeni şartları olduğu gibi kabullenmeniz ve bundan dolayı da bana kızmamanızdır.

Lev”

 

Dipnotlar

1.    Tüm Rusya Patriği Kirill adına Kültür Sekreteri Rahip Tihon. Rossiskaya Gazeta, 18 Kasım 2010.

2.    Aleksandra Lvovna Tolstaya. Tolstoy’un küçük kızı. Tüm hayatını babasına adamıştır. Yazarın vasiyeti gereği tüm eserlerinin tek telif sahibidir.

3.    Pavel Basinski. Rossiskaya Gazeta 9 Kasım 2010 tarihli makalesinden alınmıştır.

19 Kasım 2021 Cuma

Rusya'da kaç etnik grup yaşıyor?


Kaynak: https://turkrus.com/

 

Son nüfus sayımına göre Rusya'da 193 farklı etnik grup yaşıyor. Bu sayı yüksek olsa da Rusya, dünyada etnik çeşitlilik konusunda ilk 50 ülke arasında değil. Zira nüfus sayımında etnik kimliğini beyan eden 137 milyon insanın yüzde 80,9'u kendini Rus olarak tanımlamış. 

Kalan 192 etnik grubun toplam payı ise yüzde 19,1.

Peki, Rusya'da Ruslardan sonra en kalabalık diğer etnik gruplar hangileri?

İkinci sırada Tatarlar bulunuyor. Bunu Ukraynalılar, Başkırlar, Çuvaşlar ve Çeçenler izliyor.

Resmi yayın organı Rossisyskaya Gazeta'ya bağlı RBTH'nin haberine göre, madalyonun öbür yüzünde sayıları yok olmanın eşiğine gelmiş gruplar bulunuyor.

Aralarında Ketlerin, Aleutların, İtelmenlerin ve Nenetslerin de bulunduğu 47 etnik grubun büyüklüğü 50 bin kişinin altında.

17 Kasım 2021 Çarşamba

Ruslar robotlara hazırlanıyor



Kaynak: https://turkrus.com/

 

Rusların gözüyle hangi mesleklerde robotların daha kısa süre içinde insanların yerini almaları bekleniyor? Önde gelen insan kaynakları sitesi Rabota.ru’nun anketinde bu soruya cevap arandı.

“Sizce yapay zeka, bazı mesleklerde insanların çalışmalarının yerini alabilecek mi?” sorusuna verilen yanıtlar şöyle:

Evet, bu olmaya başladı: %45

Evet, ancak henüz bunu konuşmak için erken: %30

Hayır, makineler insanların yerini alamaz: %25


“Yapay zeka sizce hangi mesleklerde daha hızlı kullanılacak?” sorusuna verilen cevaplar ise şöyle: 

IT, telekomünikasyon: %59

Bankacılık, finans, yatırım: %34

Üretim, sanayi: %33

Muhasebe: %27

Pazarlama: reklam, halkla ilişkiler: %25

Ulaşım, lojistik: %23

Güvenlik: %20

Eğitim: %13

Perakende: %10

Tasarım: %9

Borş çorbası endeksi


Kaynak: https://turkrus.com/

 

Rusya'nın en meşhur çorbası borş da enflasyonun pençesinde. Argumentı i Faktı dergisi, çorbayı hazırlamak için gerekli malzemelerin fiyatının son 5 yılda yüzde 40 arttığını yazdı. Eğer aynı malzeme ile çorba Türkiye'de yapılacak olsa, maliyeti lira bazında en az dörde katlandı. 

Borş endeksi olarak bilinen malzemelerin toplam fiyatının son 5 yıldaki değişimi şu şekilde:

2016 - 229 ruble 25 kapik, (2016 kuruyla 10,5 TL)

2017 - 234 ruble 55 kapik,

2018 - 245 ruble 54 kapik,

2019 - 257 ruble 59 kapik,

2020 - 267 ruble 65 kapik,

2021 - 325 ruble 38 kapik. (2021 kuruyla 45 TL)

 

Çorbanın geleneksel tarifinde kullanılan ve araştırmaya konu olan malzemeler şunlar: 

500 gr dana eti,

500 gr patates,

500 gr lahana,

300 gr pancar,

300 gr havuç,

150 gr soğan,

20 gr tuz, 200 gr smetana.


Evde yapacaklara ayrıntılar:

Yapımı için malzemeler

 8 su bardağı su

500 gram dana eti

1 yemek kaşığı tereyağı

2 yemek kaşığı zeytinyağı

1 adet kuru soğan

1 adet kereviz

1 adet havuç

Yarım lahana

2 diş sarımsak

3 adet domates

2 yemek kaşığı üzüm sirkesi

1 adet defneyaprağı

1 çay kaşığı tuz

Yarım çay kaşığı karabiber

Yarım çay kaşığı kimyon

Pancarları haşlamak için:

3 adet orta boy pancar

Yarım çay bardağı üzüm sirkesi

1 tatlı kaşığı tuz

Servisi için:

Yarım su bardağı krema (smetana)

Çeyrek demet dereotu

 

Borş çorbası tarifi: Nasıl yapılır? 

Pancarları bir fırça yardımıyla iyice yıkayın.

Saplarını ve köklerini ayıklayın ancak soymayın.

Derin bir tencerede tuz ve üzüm sirkesi eklediğiniz bol suda pancarları yarım saat kadar haşlayın.

Bu esnada dana etini iri parçalar halinde doğrayıp ayrı bir tencerede bol suyla haşlayın.

Yumuşayan pancarların suyunu süzün ve kabuklarını soyun.

Pancarlarınızı küp küp doğrayın.

Soğan, havuç ve kerevizi de pancarlarla aynı boyutta doğrayın.

Lahanayı ince ince kıyın, sarımsağı güzelce ezin.

Domatesleri rendeleyin.

Haşlanan etlerin suyunu bir kenara alın.

Tereyağı ve zeytinyağını tencerede kızdırın.

Kereviz, havuç ve kuru soğanı sırayla ekleyip kavurun.

Ardından sarımsakları da ilave edin ve 10 dakika pişirin.

Lahana ve kimyonu da ilave edip 10 dakika daha pişirin.

Son olarak domates rendesini de ilave edin ve suyunu çekene kadar kavurun.

Haşlanmış et ve pancar parçalarını, defneyaprağı ile birlikte malzemelere ekleyin.

Et suyunu da ilave edip 10 dakika kadar pişirin.

Pişme süresinin sonuna doğru defneyaprağını çıkarın.

Üzüm sirkesi, tuz ve karabiberi ekleyip çorbayı lezzetlendirin ve kıvamı koyulaşana kadar kısık ateşte pişirin.

Çorbayı kaselere bölüştürdükten sonra üzerine 1 tatlı kaşığı krema (smetana) ve kıyılmış dereotu ilave edin.

Rusya'da ev yapımı alkollü içkiye savaş hazırlığı: Ya tutarsa?


Kaynak: https://turkrus.com/

  

Rusya'da evde imbik kullanılarak damıtılan ev yapımı "samagon" içkilerin bütçede yarattığı vergi kaybı yaklaşık 100 milyar ruble (1,4 milyar dolar). Vergi kaybına dur demek isteyen yetkililer evde alkol üretimine düzenleme getirmeye hazırlanıyor. Bunun nasıl yapılacağı merak konusu.

Federasyon Konseyi Bütçe ve Finans Piyasaları Komitesi, devletin imbik üretim ve satışına dair yeni bir düzenleme getirmesini önerdi. Konuyu haberleştiren Finanz.ru portalı, pandemi döneminde evde içki yapımının arttığına dikkat çekerken Alkollü İçecek Üreticileri Birliği'nin bu durumun önüne geçilmesi için yetkililere başvuruda bulunduğunu yazdı.

Ancak kimi sektörel gözlemcilere göre yasal ve yasa dışı alkol ürünlerinin tüketicileri tamamen farklı demografik gruplar. Buna göre, aylık geliri 18 bin rublenin (2 bin 500 TL) altında kalan kesim hiçbir şekilde yasal alkol ürünü tüketmiyor.

Bütçe ve Finans Piyasaları Komitesi'nin dile getirdiği öneride bireysel üreticilere alkol üretim lisansı verilmesi ve satış lisansı alma şartlarının kolaylaştırılması var. Senatörlerin bir diğer önerisi de Maliye Bakanlığı'nın alkollü içeceklere uyguladığı vergi oranını sabitlemesi yönünde. Önceki gün bakanlığın yeni yıldan itibaren asgari alkollü içecek fiyatlarını yüzde 7,4 arttıracağı açıklanmıştı.

Senatörler, alkol fiyatlarının artması durumunda kaçak üretimin patlamasından endişe ettiklerini dile getirdi.

Şu anda Rusya'da alkol satış lisansına sahip işletme sayısı 210 bin. Ülkedeki 160 bin kırsal yerleşim yerinin yüzde 45'inde lisans sahibi bir işletme bulunmuyor.

13 Kasım 2021 Cumartesi

Ruslar özgürlükten ne anlıyor?


Kaynak: https://turkrus.com/

 

Rusya'da her 4 kişiden 3'ü özgürlüğü "ülkeyi kim yönetirse yönetsin, kendi iradesine göre yaşama olanağı" olarak tanımlıyor. Bilimler Akademisi Sosyoloji Enstitüsü'nün araştırması, Rusya'nın "değerler profilinin" 2000'li yılların başında son halini aldığı ve o günden beri değişmediği iddiasında.

Enstitünün 2021 mart ayında gerçekleştirdiği son araştırmaya göre, Rusya vatandaşları için en önemli değerler adalet ve özgürlük. Ruslar adaleti yaklaşık olarak Avrupalılar gibi tanımlasa da özgürlük konusundaki görüşleri farklı. "Özgürlük siyasi haklarla sağlanır" fikrine destek verenlerin oranı yalnızca yüzde 30. Çoğunluk ise özgürlüğün ülkedeki siyasal düzenden bağımsız bir şey olduğu kanısında.

Ankette katılımcılara "iyi bir toplumu" nasıl tanımladıkları da soruldu. Buna göre, yüzde 51'lik bir kesime göre iyi bir toplum olmanın şartı sosyal adalet. İnsan hakları ve ifade özgürlüğünü iyi bir toplumun olmazsa olmazı görenlerin oranıysa yüzde 41.

Rusya halkının demokrasi anlayışı da Batı toplumlarından farklı. Muhalefetin varlığını demokrasinin bir parçası olarak görenler çoğunlukta olsa da katılımcıların yüzde 60'ına göre, muhalefetin görevi iktidarı değiştirmekten ziyade hataların düzeltilmesi için eleştiride bulunmak olmalı. 

Batılı demokrasilerde normal karşılanan azınlık hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, iktidarın seçimler yoluyla değişebilirliği, çok partili rejim gibi özellikler Rusya'da halkın kısmen önemli bulduğu konular. Ankette bu nitelikleri olmazsa olmaz sayanların oranı yüzde 5 ile 17 arasında değişmekte.

Putin: İnsanların iletişim ve eğitim için meta evrenlere ihtiyacı var


Kaynak: https://tr.sputniknews.com/

 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, insanların mesafelere rağmen aralarında iletişim kurmak ve eğitim görmek için meta evrenlerin sunduğu olanaklardan yararlanmaları gerektiğini belirtti.

Artificial Intelligence (AI) Journey 2021 uluslararası yapay zeka ve veri analizi konferansında konuşan Putin, “Metaverse terimi, 30 yıl önce ünlü bilim kurgu yazarı (Neal Stephenson) tarafından önerilmişti. Onun kitabında, insanlar kelimenin tam anlamıyla gerçek dünyanın kusurlarından kaçarak kurtuluşu meta evrende buluyor. Ancak bu yaklaşım bugün bizim için fazla karamsar ve bence bu yoldan kesinlikle gitmeye değmez. Aksine, insanların uzun mesafelere bakmaksızın iletişim kurabilmeleri, birlikte çalışabilmeleri, okumaları, ortak yaratıcı, iş projelerini uygulayabilmeleri için meta evrenlerinin sunduğu olanakları kullanmak gerekir” ifadesini kullandı.

Putin, bunun, şirketler için ulaşmaları gerektiği yeni zirve olduğunu da sözlerine ekledi.

6 Kasım 2021 Cumartesi

En uzun bacaklar, en çok kazanan youtuber: Rekorlar ülkesi Rusya


Kaynak: https://turkrus.com/

 

Russia Beyond portalı Guinnes Rekorlar Kitabı'na girmeyi başaran Ruslarla ilgili bir derleme yayınladı. Derlemede dünyanın en uzun bacaklı insanı da var, en çok çocuk doğuran kadını da. İşte rekortmenlerden bazıları:

Dünyanın en uzun bacakları. Rus basketbolcu Yekaterina Lisina'nın sol bacağı 132,8, sağ bacağı ise 132,2 santimetre uzunluğunda. Lisina'nın takımı 2008 Pekin Olimpiyatları'nda bronz madalya almıştı.

En çok çocuk doğuran kadın. Bundan 200 yıl önce Çarlık Rusyası'nın Şuya Vilayeti'nden bir kadın 16 kere ikiz, 7 kere üçüz ve 4 kere de dördüz doğurarak toplamda 69 kere çocuk yapmıştı. Çocuklardan yalnızca ikisi yetişkinliği göremedi. 

Donduktan sonra canlanan en yaşlı canlı. 2018 yılında yapılan bir keşif sonucu Sibirya'da permafrost altında donmuş halde bulunan bir kurt 42 bin yıl sonra yeniden hayata döndürüldü.

Dünyanın en yüksek denge ipi. Moscow City'deki iki kule arasında yerden 350 metre yükseklikte kurulan ip Eyfel Kulesi'nden bile daha yüksekti. 

En çok kazanan Youtuber. Ünlü minik Youtuber Anastasiya Radzinskaya 5 yaşındayken ayda 500 bin dolar kazanarak bu rekoru eline geçirmişti.

Klimanjaro'ya tırmanan en yaşlı dağcı. 86 yaşındaki emekli öğretmen Angela Vorobyova 4 bin 600 metre yüksekliğe tırmandığında kanındaki oksijen seviyesi yüzde 89 ve nabzı dakikada 70'ti. Yani bütün değerleri normaldi. 

En uzun dövme seansı. 23 yaşındaki dövme sanatçısı Aleksanr Pakostin 2019'da kesintisiz 60 saat, 30 dakika çalışarak üç boyutlu 15 dövme işledi. Pakostin bu süre boyunca verdiği en uzun mola 5 dakikaydı.

Lenin, Sovyetskaya... İşte Rusya'da en sık rastlanan sokak isimleri


Kaynak: https://turkrus.com/

  

Rusya'ya Sovyetler Birliği zamanından miras kalan geleneklerden biri de pek çok sokak isminin bütün şehirlerde aynı olması. Sokak isimlerinin benzersizliği konusunda başkent Moskova yüzde 51'le ilk, Samara ise yüzde 17'yle son sırada.  

Tataristan'da 100 sokağın ismi cumhuriyetle aynı. Çeçenistan'da İkinci Dünya Savaşı kahramanı Hanpaşa Nuradilov'un adını taşıyan 19 sokak var.

İşte Rusya'da en sık rastlanan 10 sokak ismi:

1. Tsentralnaya (Merkez). Yandex verilerine göre tüm Rusya'da bu adı taşıyan sokak sayısı 11 bin 493.

2. Molodyojnaya (Gençlik). Tüm Rusya'da 9 bin 242 Gençlik Sokağı var.

3. Şkolnaya (Okul). 8 bin 353 adet.

4. Sovetskaya (Sovyet). 8 bin 121 adet.

5. Sadovaya (Bahçe). 7 bin 313 adet.

6. Lesnaya (Orman). 7 bin 23 adet.

7. Novaya (Yeni). 6 bin 847 adet.

8. Lenin. Sovyetler Birliği'nin kurucusunun adını taşıyan sokak sayısı 5 bin 776. Tarihsel figürler arasında sokaklara adı en çok verilen ikinci isim kozmonot Yuri Gagarin.

9. Mira (Barış). 5 bin 432 adet.

10. Naberejnaya (Rıhtım). Irmaklar ve göller ülkesi Rusya'da bu adı taşıyan 5 bin 260 sokak var.

5 Kasım 2021 Cuma

Rusya'da yılın kelimesi Sputnik


Kaynak: https://turkrus.com/

  

Rus Dili Enstitüsü, Sputnik kelimesinin eskiye nazaran 10 kat daha fazla kullanılmaya başlandığını açıkladı. Enstitü, kelimenin en çok aşılama ve Rus aşısının ülke dışında tanınması bağlamlarında kullanıldığına dikkat çekti. Kelime Rusçada esasen "yol arkadaşı, yoldaş" anlamına geliyor. 

Bu yıl en çok kullanılan ikinci kelime ise Afganistan oldu. Taliban'ın ülke yönetimini yeniden ele geçirmesinden sonra kelimenin kullanılma sıklığı 6,5 kat artış gösterdi.

Üçüncü sırada Severnıy Potok (Kuzey Akım) ifadesi var. Rusya'nın Avrupa'ya doğal gaz taşıyan yeni boru hattı bu ismi taşıyor.

2021'de en çok başvurulan diğer kelimeler şöyle:

Pepepis (nüfus sayımı)

QR-kod (kare kod)

Antiprivivoçnik (aşı karşıtı)

Antivakser (aşı karşıtı)

Vıborı (seçimler)

Neraboçiy (tatil günü)

Smertnost (ölüm oranı).