Moskova

Moskova

17 Nisan 2011 Pazar

Genel sayım sonuçları: Rusya'da hangi kentlerin nüfusu 1 milyon sınırını aştı?

Rusya’da 2010 yılında yapılan genel sayımların ön sonuçları, "milyonluk şehirler" açısından kan kaybına işaret ediyor. Son veriler, ülkede nüfusu 1 milyonun üzerinde olan kent sayısının 2002’den bu yana 13’ten 12’ye gerilediğini ortaya koydu. Moskova’nın nüfusu 10,126 milyondan 11,514 milyona yükseldi. Hangi kentin nüfusu ne kadar? Milyonluk şehirler hangileri?
Rusya’da Ekim 2010’da yapılan genel sayımların ön sonuçlarına göre, başkent Moskova’nın nüfusu 2002 sayımlarında bu yana 10,126 milyondan 11,514 milyona, St.Petersburg’un nüfusu 4,661 milyondan 4,848 milyona yükseldi.

Diğer kentlerin 2002 ve 2010 sayımlarına yansıyan nüfusları şöyle:
(milyon)

Novosibirsk: 1,425- 1,473
Yekaterinburg: 1,293-1,350
Nijni Novgorod: 1,311- 1,250
Samara: 1,157-1,164
Omsk: 1,134-1,154
Kazan: 1,105-1,143
Çelyabinsk: 1,077-1,130
Rostov: 1,068-1,089
Ufa: 1,042-1,062
Volgograd: 1,011-1,021

Kaynak: TurkRus.com

Tatil küçük bir hayattır

Hakan Aksay
T24


Tatil yapmak bir sanattır. Yaşamak gibi.

Zaten her tatil küçük bir hayata benzer. Başlarken nasıl biteceğini bilemezsiniz. Umduklarınızın ne kadarı gerçekleşir, hangi sürprizlerle karşılaşırsınız?..

Bu yıl tatilinizi nasıl geçireceksiniz?

Evinizde, televizyonun önündeki tanıdık koltuğunuzda geçirecekseniz, diyecek sözüm yok.

Deniz kenarında bir otelde dinlenmesini, plajda saatlerce yatmasını sevenlere de bir şey demeyeceğim.

Ama hareketli bir tatil derseniz, bilmediğiniz diyarları gezip görmek isterseniz, aynı anda hem enerjik bir tempo hem de sakin bir dinlence imkânı arıyorsanız size hiç tereddütsüz nehir gezisini öneririm.

Nerede mi? Rusya’da. Hazır vizeler de kalkmışken…

Rusya’yı küçük ve sihirli bir ayna gibi yansıtan Volga Nehri üzerinde, size bir süre için ev, hatta vatan olacak sempatik gemilerden birine binmenizi salık veririm.

Bu tercihi yapmakla, tatil denilen küçük hayatınıza adım atmış olursunuz. Gerisi kendiliğinden gelir.

Geminin güvertesinden, sakinleştirici ve dinlendirici etkisi şaşılacak kadar güçlü olan nehrin sularına dalıp gidebilirsiniz.

Suların karayla birleştiği yerde kentler, köyler ve en çok da rengarenk doğal manzaralar oynaşır. Her şey bir film şeridi gibi geçer gözlerinizin önünden.

Bazen film şeridi durdurulur. O anda sanki yabancı bir filme kısa bir süre için katılma şansınız vardır. Gemiden inip yolları, meydanları, müzeleri, kiliseleri, kent pazarlarını gezebilir, insanlarla tanışabilirsiniz.

Sonra tekrar binersiniz geminize ve film şeridi yeniden dönmeye başlar...

Sakinliğin keyfini çıkarabilirsiniz. Ama küçücük gemi, daha hareketli bir tatil için şaşılacak kadar büyük imkanlar sunar. Bunu gerçekten istemeniz ve çevrenize dikkatle bakmanız yeter...

Bu sözleri “edebiyat yapmak” olarak değerlendirmemeniz için, yıllardır Volga üzerinde defalarca (sanırım 12-13 kez) küçük hayatlar yaşadığımı söylemeliyim. En sevdiğim tatillerden biridir bu nehir gezileri.

Laf aramızda, ben toplu halde yapılan gezilerin bir kısmına katılmam. Anlatılanların çoğunu dinlemem. Rehberlerin ve organizatörlerin bir şeyler öğretme gayretinin önemli bir bölümünü tembelce geçiştiririm. Ama geziyi hissetmeyi, izlemeyi ve yaşamayı severim.

Zaman zaman gittiğim kentler, gördüğüm nehir ve göller, bindiğim gemiler üzerine bir şeyler okurum, notlar alırım. Okuduklarımı başkalarına öneririm.

Ama keyifle okunacak kitaplar pek fazla sayılmaz. Onlar da Türkçe değildir.

Daha doğrusu yakın zamana kadar öyleydi...

Sonra Değişim Yayınları’ndan “Volga Volga” adında Türkçe bir kitap çıktı, Volga’nın ve Volga üzerinde yaşayacağınız küçük hayatın anahtarını sunan...

Artık anahtarı nasıl kullanacağınız size kalmış...

Hayat sizin hayatınız, tatil de sizin tatiliniz.

Dahası, Volga sizin Volga’nız... Hiç değilse bir süreliğine...

Herkesin kendi Volga’sını keşfetmesi ve tatil süresince kaliteli bir küçük hayat yaşaması için büyük çaba sarfetmiş kitabın yazarı Yusuf Nuraydın.

Küçük bir kitap...

Küçük bir tatil...

Ve küçük bir hayat...

Tercih size kalmış artık...

13 Nisan 2011 Çarşamba

Votka hesabıyla Rusya'da refah: 1990'da 33 şişeden, 2009'da 171 şişeye!..














2010’da yapılan Rusya genel nüfus sayımıyla birlikte yayınlanmaya devam eden veriler, ülkde refahın SSCB’in son yıllarına göre büyük sıçrama yaptığını vurguluyor. Uzmanlar, 1990’dan 2009’a, ortalama aylık gelirin satınalma gücünün yüzde 45 arttığını söylüyor ve bunu “ votka hesabı” ile açıklıyor. Peki “yoksulluk verileri” ne durumda?

Kommersant gazetesinin haberine göre, Yüksek Ekonomik Okulu uzmanlarının raporunda, 1990’da ortalama maaşla 33 şişe votka alınırken, 2009’da 171 şişe alınabilediğine atıf yapılıyor.

Bu arada yoksulluk sınırı olarak kabul edilen aylık 5 bin 600 rublelik gelirin altında yaşayan kitlenn 18,5 milyon kişi olduğu istatistiklerde vurgulanıyor. Yani nüfusun yüzde 13,1’lik kısmı bu sınırın altında yaşam mücadelesi veriyor.

Kaynak:http://www.turkrus.com/

Devlet üniversitesi: "20 yılda zengin-yoksul uçurumu had safhaya çıktı"














“Aslında iki Rusya var. Birinde insanlar yurtdışına tatile gidiyor, tüketim tercihleri var. Diğerleri ise, 20 yıl öncesinden kötü yaşıyor.” Rusya’da veriler, Sovyetler Birliği’nin dağılışından bu yana ülkede zengin-yoksul uçurumunda yaşanan ciddi artışı gözler önüne seriyor. Yüksek Ekonomi Okulu’nun araştırması, son 20 yılda ülkede en zengin kesiminin gelirlerinin yarı yarıya arttığına, en yoksulların gelirlerinde ise yüzde 75 düşüş olduğuna işaret ediyor. İşte ayrıntılar:
Vedomosti gazetesinin haberine göre, Devlete bağlı Yüksek Ekonomi Okulu, “1989-2009 yılları arasında Rusya’da yaşam seviyesi” adlı araştırma raporunu yayımladı.

Rapora göre bu yıllar arasında Rusya’da toplumun en zengin yüzde 20’lik kesiminin gelirlerinde yüzde 50 artış olurken, en yoksul yüzde 20’lik dilimin gelirleri ise yüzde 75 azaldı.

Yüksek Ekonomi Okulu Müdürü Yevgeni Yasin, “Rusya’nın içinde aslında iki ayrı ülke var. Birinde insanlar yurt dışına tatile gidiyor, tüketim tercihinin ne demek olduğunu biliyorlar, diğerleri ise, 20 yıl öncesinden daha kötü bir yaşam sürüyor” değerlendirmesini yaptı.

Rapordan diğer bazı veriler şöyle:

-1989-2009 yılları arasında ülkede genel anlamda hizmet fiyatlarındaki ciddi artışa karşın, sinema, tiyatro, dinlenme tesisleri gibi yerlere gidebilenlerin sayısı yarı yarıya azaldı.

-Hane başına düşen televizyon sayısı 1’den 1,6’ya, bin kişi başına düşen otomobil sayısı 3’e yükseldi.

-Sigaraya, alkole, yerli otomobillere, giysi ve ayakkabıya harcanan kişi başı reel gelir sırasıyla 3,2, 2,88, 2,33 ve 2,26 kat arttı.

-Halkın yalnızca yüzde 20’lik kesimi için konutlara erişim 20 yıl öncesinden daha kolay hale geldi.

Kaynak: http://www.turkrus.com/

SSCB'nin dağılmasına üzülenler azalıyor, ama çoğunluk hala pişman...












SSCB, zamanla hafifleyen ama devam eden nostalji... Son 10 yılda Rusya’da SSCB’nin dağılmasından üzüntü duyduğunu söyleyenlerin oranında hızlı bir düşüş yaşanıyor. 2000 yılı Aralık ayında, 1998 ekonomik krizinin etkileri de sürerken yapılan ankette yüzde 75’lik kitle pişmanlık beyan etmişti. Bu yılın Mart ayında oran yüzde 58’e düştü.

Levada Center anketine göre, yüzde 52’lik kitle “Dağılma önlenebilirdi”, yüzde 29 “Dağılma kaçınılmazdı” diyor. Kalanı kararsız.

1991 Martı’nda SSCB’nin dağılması için yapılan referandum konusunda yüzde 23 “SSCB’nin korunması için oy kullandım”, yüzde 2 “Dağılmasını destekledim”, yüzde 5 “Nasıl oy kullandığımı hatırlamıyorum”, yüzde 45 “Oy vermeye gitmedim” diyor.

Kaynak: http://www.turkrus.com/

Ucuzluğun başkenti Moskova!


















Moskova’nın dünyanın en pahalı kentlerinden biri olduğunu artık herkes biliyor. Peki, Rusya’da en ucuz gıda maddelerinin Moskova'da satıldığını biliyor muydunuz?

İnanması zor da olsa gerçek bu! Halk Meclisi’nin her ay 14 kalem üründe yaptığı araştırmaya göre en ucuz Rus kenti Moskova. Araştırmaya konu olan 14 ürün arasında patates, lahana, soğan, havuç, et, tavuk, şeker, ekmek, tereyağ, peynir, ay çiçek yağı ve yumurta var. 14 ürünlük sepetin Moskova’daki toplam fiyatı 1487 ruble(52 dolar), Rostov ve Stavropol’deki fiyat biraz daha pahalı: 1596 ruble. En pahalı Rus kenti ise 2011 ruble, yani 71 dolarla uzakdoğudaki Habarovsk kenti.

Uzmanlara göre taşranın daha pahalı olmasının nedeni dağıtım ağlarının yetersiz olması ve rekabetin azlığı. Buna karşılık Moskova, dağıtım merkezi. Dolayısıyla, örneğin Moskova’dan Kemerovo’ya gönderilen balık ulaşım giderleri de eklenince hemen pahalanıyor. Ayrıca Moskova’da rekabet çok olduğu için diğer kentlere göre en ucuz ürünler burada.

Tabii, Moskova’nın en ucuz Rus kenti olması, genelde pahalı olmadığı anlamına gelmiyor!

Kaynak:http://www.moskovalife.com/

İnsanlığın uzayda 50. yılında Yuri Gagarin'i anmak













Yuri Gagarin, bir sohbetinde, uzaydaki ilk insanlı yolculuğu tamamladıktan sonra dünyaya dönerken ıslıkla Şostakoviç'in 1951'de bestelediği "Anavatan Duyar" adlı ezgiyi çaldığını söyler:

"Anavatan duyar, anavatan bilir, oğlunun gökyüzünde uçtuğu yeri..."

***
Gagarin, 1934'te Klushino'daki bir kolektif çiftlikte dünyaya geldi. Dört kardeşin üçüncüsüydü. İkinci Dünya Savaşı'nı gördü. Kardeşleri Naziler tarafından esir alındı. Savaştan sonra öğrenimine devam ettiği teknik okulda bir hobi olarak başlayan havacılık eğitiminin ardından Sovyet Hava Kuvvetleri'nde pilot oldu.
Sovyetler Birliği 1960 yılı başında kozmonot seçmek üzere bir tarama programı başlattığında 3000 başvurunun arasından seçilen ilk 20 kişiden biriydi. NASA'nın aksine, kozmonotlarını 30 yaşın altında genç pilotlardan seçen Vostok programının altı kozmonotundan biri oldu. "Vostok 1" uçuşuna seçilmesinde, kokpitte avantaj sağlayan 1.57'lik boyunun yanı sıra, güler yüzlü, sıcak kanlı bir mizacı olması ve basit bir çocukluk geçirmesinin önemli rol oynadığı söylenir.
Bir yılı aşkın bir uçuş eğitiminin ardından 11 Nisan 1961'de Vostok 1 uçuşu için geri sayım başlar.
12 Nisan 1961'de, 108 dakika süren yörünge yolculuğunun ardından dünyaya dönerken bir ıslık tutturur. Anavatanı aşağıda onu beklemektedir.

***
Henüz 15 yıl önce, Berlin'de Reichstag'ın kubbesine zafer bayrağını diken Kızılordu erinin yüreğiyle, kozmosa Sovyetler Birliği’nin bayrağını taşır Gagarin.
Uçuştan önce yaptığı konuşmada, atılan bu büyük adımın, tüm insanlık için eşit ve özgür bir gelecek kurmaksızın uzay boşluğunda yitip gideceğini ifade eder:
"... Kozmoza ilk adım atacak kişi olmanın tarifsiz mutluluğunu yaşadım. Doğayla yüz yüze, benzeri görülmedik bir karşılaşma. Ama bunun ardından, omuzlarıma binen devasa sorumluluğu düşündüm, kaç kuşağın hayalini kurduğu şeyi ilk gerçekleştirecek, insanlığın kozmoza açılan yolunda ilk adımı atacak kişi olmanın sorumluluğunu...
Bu bir kişiye ya da onlarca kişiye karşı değil, bir kolektife karşı da değil, tüm Sovyet halkına, tüm insanlığa, onun bugününe ve yarınına karşı bir sorumluluk..."


***
Yuri Gagarin, 50 yıl önce bugün, dünyaya uzaydan bakan ilk insan oldu.
Vostok'un penceresinden bakarken gördüğü, denizler ve karalardan ibaret yerküre değil, üzerinde yaşayan insanın geleceğiydi.
Takip eden aylarda Binbaşı Yuri Gagarin, Sovyet Hava Kuvvetleri'nin üniforması üzerinde, dünyayı dolaştı, yolculuğu anlattı.
Sovyet Uzay Programı'nın eğitim merkezi Yıldız Şehri'nde genç kozmonotları eğitti; gelecek projeler için uzay araçlarının tasarlanmasında görev aldı.
Bir daha uzay yolculuğuna çıkmadı.
27 Mart 1967'de savaş pilotu olarak bir Mig 15'le eğitim uçuşu yaparken uçağının düşmesi sonucu yaşamını yitirdi.
Adı bir meydana, bir şehre ve ayda bir kratere verildi.

***
Çiftçi bir ailenin kolhoz'da doğan 3. çocuğu, 1.57 boyundaki bu ufak tefek insan, Yuri Gagarin, insanlık tarihinin en büyük savaşının yükünü taşıyor adında.

4 Nisan 2011 Pazartesi

Yuriy Gagarin’in uzay uçuşunun 50. yılı

Bundan elli yıl önce, 12 Nisan 1961 tarihinde, içinde uzaya çıkan ilk insanin, Sovyet kozmonot Yuriy Alekseyeviç Gagarin(Юрий Алексеевич Гагарин)'in bulunduğu Vosktok uzay gemisi, Kazakistan’daki Baykonur uzay üssünden Moskova saatiyle 09:07’de fırlatıldı.
Uzaydaki ilk kozmonot, uzay aracıyla yörünge çevresinde bir devir yapıp 10:55’te Rusya’nın güney-doğusundaki Saratov bölgesinde Smelovka köyüne iniş yaptı. Yörüngenin yere en yakın noktası 181 kilometre, en uzak noktasıysa 327 kilometreydi.
Gagarin’in bulunduğu iniş aracı, frenleme sistemindeki arızalar nedeniyle daha önce planlanan yerin dışında bir yere iniş yaptı.
Saat 10:48’de yakındaki askeri havaalanının radarı uzay aracını buldu. Sonra plana göre yeryüzüne 7 kilometre kala Gagarin araçtan ayrıldı ve radarda iki hedef ortaya çıktı.
Bir orman bekçisinin karısı Anna Akimovna Tahtarova ve 6 yaşındaki torunu Rita, kozmonotu gören ilk insanlardı. Bir süre sonra olay yerine yakındaki birlikten askerler geldi. Bir grup asker iniş aracını koruma altına aldı, diğer grup Gagarin’i birliğe getirdi.
Gagarin askeri birlikte hava savunması tümen komutanına telefon ederek şunları söyledi:
‘Hava kuvvetleri Başkomutanına şu sözlerimin aktarılmasını istiyorum: görevimi yerine getirdim, plana göre saptanan yere iniş yaptım, kendimi iyi hissediyorum, arıza yoktur. Gagarin’.

ABD uzay ajansı uzun süre Gagarin’in uçuşunun tam bir uzay uçuşu olmadığını ileri sürerek bu uçuşu kabul etmek istemedi. Amerikalılara göre kozmonotun dönüşü iniş aracı ile yapılmalıydı. Bu görüş, dünya topluluğu tarafından kabul edilmedi.
Gagarin bu parlak uzay uçuşu başarısından sonra 30 ülkeyi ziyaret etti. Bazen günde 18-20 kez konuşma yaptığı oluyordu.
1961 yılının Temmuz ayında Gagarin İngiltere’ye geldi. Bu ziyaret sırasında uzay geliştirme fonu Yuriy Gagarin’e altın madalya verdi ve kozmonot Başbakan Garold Makmillan ve kraliçe II.Elizabeth ile görüştü. Kraliçe Gagarin’in sıradışı, gök insanı olduğunu söyleyerek kozmonot ile fotoğrafını çektirdi.
1964’te Gagarin Kozmonotların hazırlanması merkezi başkan yardımcısı oldu. Pek çok uzay programının hazırlanmasına katıldı. Gagarin Ay’a uçuşları hazırlamak için çok çaba harcadı. İlk kozmonot, Ay’a gitmesi planlanan ekibe giriyordu.
Dünyanın bu ilk kozmonotu 27 Mart 1968 tarihinde MiG-15 tipi uçakla eğitim uçuşu gerçekleştirdiği sırada yaşamını yitirdi.
Altmışlı yıllarda Sovyet Birliğinde Yuriy Gagarin’in onuruna çocuklara Yuriy adı verilmesi bir modaydı. Aynı moda Batı’da da görüldü.
Ay’ın görünmeyen tarafında bir krater onun onuruna Gagarin adıyla adlandırıldı.
1968 yılında Uluslararası Havacılık Federasyonu (FAI) uzayın araştırılmasına katkı sağlayan kozmonot ile astronotlara Gagarin madalyası veriyor.
Rusya’da ve eski Sovyet ülkelerinde çok yerleşim biriminde Gagarin’in isimini taşıyan sokak, cadde, meydan, bulvar, park, kulüp ve okullar vardır.
1968 yılında Smolensk kentindeki kent Gagarin’in onuruna adlandırıldı.
Ay’a iniş yapan Amerikan astronotları Ay’da, uzayın araştırılmasında önemli rol oyanayan insanların tasvir edildiği madalyaları bıraktılar. Sovyet kozmonotlarının tasvir ediliği iki madalyadan birinde Yuriy Gagarin’in resmi vardır.

"Müstakbel Moskova yolcularına" tatil faturası: Adım atmak bile bin dolar!
















Kaynak : TürkRus.com

16 Nisan’da vizelerin kalkmasıyla Türkiye’den Moskova’ya gelmek için “aportta” bekleyenler için TürkRus.Com hesap çıkardı.

Dünyanın en pahalı şehirlerinden biri olan Moskova’ya, “öğrenci usulü”, her kuruşun hesabını yaparak bile 3 günlük kısa bir gezi yapmanın maliyeti 1000 dolardan başlıyor.

Konfor ve eğlence girince 2 bin dolara çıkıyor. İşte cumadan gelip Pazartesi dönme planı yapanlara kalem kalem “alternatifli” Moskova hesabı:

16 Nisan Cuma geliş, 18 Nisan Pazartesi dönüş, üç gece konaklamalı “uzun hafta sonu” Moskova gezisinin ziyaret kalemleri özetle şöyle:

THY’de özellikle bu tarihler arasında Moskova-İstanbul gidiş-dönüş biletinin fiyatı 711 TL civarında. Fiyat ileri günlerde 650-780 lira arasında değişiyor. Yani ortalama 450 doları buluyor. Eğer aynı uçuşu Aeroflot ile yapmak isterseniz bu durumda fiyat 12 bin ruble civarında (THY ile yaklaşık aynı fiyat). Charter uçuşlarla bu fiyatı daha aşağı düşürmek mümkün.

Moskova’daki otel fiyatlarına gelince. “Uluslararası standart” olsun diye expedia.com sitesinden 16 Nisan giriş-18 nisam çıkış olmak üzere otel fiyatlarına baktık.

Başkentin Sovyet yadigarı, 2 yıldız standardını geçmeyen otelleri İzmailova Beta ve Gamma’da 88 dolarlık fiyat veriliyor. Vergilerle birlikte fiyatın 100 doları bulacağını söylemek mümkün.

Ancak “hostelden hallice” olan bu odalardan fazla bir beklentiniz olmasın. Eğer “Rahatıma düşkünüm, 5 yıldızlı otelde kalırım” diyorsanız bu durumda o dönem için Hilton 194 dolar, Sheraton 248 dolar civarında fiyat veriyor. Yine Sovyet yadigarı otellerden Kozmos, 121 dolar diyor.

Gelelim Moskova’da yeme-içme fiyatlarına: Mc Donalds’larda 7-8 dolara da bir öğünü halledebilirsiniz ama “normal” bir restoranda alkollü içki hariç bir öğün yemeğin kişi başı en az 30-40 dolara (50-60 milyon civarı) çıkacağını düşünün.

Her ne kadar tabelalar genelde sadece Kiril alfabesinde olduğu için başta kullanım zorluğu olsa da, turistler için Moskova metrosu en pratik ve ucuz araç.

THY ve Aeroflot uçaklarının indiği havaalanlarından şehir merkezine gelmek için taksi pahalı bir yol (ortalama 50-70 dolar arası) olabilir. Ekspres trenler 10-15 dolarlık harcamayla bu işi halleder. Ama trenin geldiği istasyondan otele kadar gitmek için ya metroyla devam etmek, ya da sokağa çıkıp korsan ya da legal olduğuna bakmaksızın genelde “pazarlık usulü” bir taksiye bineceksiniz. Dil ve şehri bilmeden bunu denemek biraz “macera” olabilir.

Fazla derine dalmadan, bu haberde sizin için sadece “2 gün,3 gece” Moskova ziyaretinin “zorunlu giderlerini” incelemeye çalıştık. “Keyfi” giderlere hiç girmedik. İşte bu kısa gezinin faturası:

Sadece uçak (THY ya da Aeroflot), 3 gece otel konaklaması (2 yıldızlı, kahvaltı hariç), 3 öğün yemek ve transferler dahil olduğunda, 1 kişinin Moskova planı yapmadan önce en az 1000-1200 dolar civarında (1,500-1,800lira arası) parayı gözden çıkarması şart. Yani “öğrenci işi tatilin” bile bedeli daha az değil.

Eğer buna gece eğlencesi, yıldızı yüksek oteller, kaliteli restoranlarda içkili yemekler, hediyeler de eklenirse, 3 günlük gezinin faturası rahatlıkla 2 bin dolara kadar çıkıyor.

Hesap özeti:

Uçak: 350-450 dolar

Otel: 3 gece x 100 dolar: 300 dolar

Yeme-içme: 75 dolar x 3 öğünden 225 dolar (bir ana yemek, bir alkolsüz içki)

Havaalanı, şehir içi transfer-ulaşım (toplu taşıma): 50 dolar

Toplamda en az 1000 dolar...

Vizesiz rejim için son uyarılar

Rusya Büyükelçiliği’nden geöen hafta yapılan son açıklamada, 12 Mayıs 2010’de Ankara’da imzalanan “Vatandaşlarının Karşılıklı Seyahatlerine İlişkin Usullere Dair Anlaşması”nın 16 Nisan itibariyle yürürlüğe gireceği vurgulanmıştı. Açıklamada, Rusya Federasyonu ve Türkiye vatandaşlarının, "ülkeye giriş tarihinden itibaren, diğer ülkedeki kalış süresi kesintisiz olarak otuz (30) günü aşmamak kaydıyla, vizesiz olarak, diğer ülkeye girip, çıkacağı ülkeden transit geçeceği ve ülkede geçici olarak kalacağı" belirtilmişti. Diğer ülkedeki toplam kalış süresi yüz seksen (180) gün zarfında doksan (90) günü aşmayacak.

Yeni düzenleme, çalışmak ya da okumak için uzun süreli o ülkede bulunanların vize mecburiyetini değiştirmeyecek:

“Kazanç getirici faaliyetlerde bulunmak, eğitim kurumlarında öğrenime devam etmek veya diğer sebeplerle otuz (30) günden daha uzun süreli ikamet gerektiren durumlar dahil herbir ülkenin vatandaşları diğer ülkeye topraklarına, bu ülke mevzuatına uygun olarak tanzim edilen geçerli belgeler ve vizeyle girerler."

Alaska'nın "üç kuruşa" satışının yıldönümü













Rusya’nın Alaska’yı ABD’ye satmasının 144’üncü yıl dönümünde konu yeniden gündeme geldi.

Rusya Alaska’yı ABD'ya kaç dolara satmıştı? Satmasa elinde tutabilir miydi? Satışta rüşvet döndü mü? Alaska’nın satışıyla ilgili uzun yıllardır en fazla dile getirilen söylentiler neler?

İşte Alaska’nın satışı hakkındaki ayrıntılar:
Bugün el atılmamış zengin petrol yataklarınının vatanı sayılan Alaska, 30 Mart 1867 tarihinde 7,2 milyon dolar karşılığında Rusya tarafından ABD’ye satıldı.

Rusya’nın Washington’daki Büyükelçisi, sabaha karşı dörtte satış anlaşmasını imzaladı. Çar II. Aleksandr zamanında yapılan satış sonrası, Rusya’da, Rusların yıllarca emeğinin geçtiği bu toprak parçasının “bu denli ucuza” gitmesine, ABD’de ise “işe yaramaz bir buz kütlesine bu kadar fazla para ödenmesine” tepki gösterildi.

Dönemin ABD Dışişleri Bakanı William H. Seward’ın satışta “aslan payını cebe indirdiği”, satışı organize eden Rusya ABD Büyükelçisi Eduard Stekl’in de çardan ayrıca mükafat aldığı öne sürüldü. Satıştan birkaç yıl sonra Alaska’da altın madenleri ile zengin petrol ve doğal gaz yatakları bulunması söylentileri daha da artırdı.

Uzmanların çoğu, Rusya satmasa bile ABD’nin Alaska’yı ele geçirmiş olacağı konusunda hemfikir. Bu fikre gerekçe olarak, 1823 yılında, dönemin ABD Dışişleri Bakanı John Adams’ın, Rusya’nın Kuzey Amerika’daki koloniler üzerinde en ufak bir söz hakkı olmadığı açıklaması ve ABD’nin 24’üncü Dışişleri Bakanı William H. Seward’ın, “ABD’nin zamanla bütün gezegeni ele geçirmesini” öngören programı gösteriliyor.

Alaska’nın satışı konusundaki en popüler söylentilerden bazıları ise şöyle:

-ABD Rusya’dan Alaska satışının parasının tamamını alamadı. Çünkü parayı taşıyan gemi battı.

-Alaska aslında ABD’ye satılmadı, 99 yıllığına kiralandı. Fakat Sovyetler Birliği nedense geri almak istemedi.

-Satışta birçok ihlal yapıldı, Rusya istese Alaska’yı bugün geri alabilir.

Kaynak : http://www.turkrus.com/