Moskova

Moskova

30 Ekim 2021 Cumartesi

Gençlikte büyük şehre, aileyle taşraya


Kaynak: https://turkrus.com/

 

Şehirciler Rusya vatandaşlarının yaşadıkları yeri seçme anlayışlarının değişim geçirdiği görüşünde. Lenta portalına konuşan Urban Land Institute'dan Denis Sokolov, Rusların gençken megapollere taşındıklarını, bu şehirlerde aile kurduktan sonra ise bölge merkezlerine göç ettiklerini söyledi. 

Sokolov'a göre, büyük şehirlerden küçük şehirlere göç etme fikrinin ardında çocuklar için daha konforlu, güvenli bir yaşam kurma kaygısı yatıyor. 

Sokolov yeni kuşak Rusların "yaşamın farklı dönemlerini farklı şehirlerde geçirmeyi" öğrendiği kanısında. 

Denis Sokolov örneğin genel olarak kültür-sanat hayatını ön plana koymayan bir insanın Moskova ya da St. Petersburg'da yaşamakta ısrar etmesinin bir anlamı olmadığını, insanların da yavaş yavaş bu durumun farkına vardığını söylüyor. 

En çok rağbet gören şehirler ise ülkenin güneyindeki federal bölge merkezleri. 

Lenta portalı pandemi öncesi 2018 yılında  30 ile 50 bin insanın Moskova'yı bırakıp diğer şehirlere göç ettiğini hatırlatıyor. Uzmanlara göre pandemiyle birlikte bu eğilim daha da hız kazanmış durumda.

Ruslar kaç Nobel ödülü kazandı?


Kaynak: https://turkrus.com/

 

Rusya en çok Nobel ödülü kazanan ülkeler sıralamasında Sovyetler Birliği dönemi de dahil edilirse ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa'nın ardından beşinci sırada. Rusya vatandaşları bu büyük ödüle Çarlık Rusyası, Sovyet Rusya ve modern Rusya dönemlerinde 6 kategoride toplam 23 kere uzanmayı başardı. 

Bu ödüllerin 1'i ekonomi, 1'i kimya, 2'si tıp, 3'ü barış, 5'i edebiyat ve 11'i fizik alanında. 

Rusya'ya Nobel ödülünü ilk getiren isim 1904'te ünlü hekim İvan Pavlov. Ödülü son kazanan isim ise 2021'de barış ödülüne layık görülen gazeteci Dmitri Muratov.

 

İşte Nobel ödülü kazanan Rusların tam listesi. 

1. İvan Pavlov - Tıp, 1904

2. İlya Meçnikov - Tıp, 1908

3. İvan Bunin - Edebiyat, 1933

4. Nikolay Semyonov - Kimya, 1956

5. Boris Pasternak - Edebiyat, 1958

6. Pavel Çerenkov, İgor Tamm ve İlya Frank - Fizik, 1958

7. Lev Landau - Fizik, 1962

8. Aleksander Prohorov ve Nikolay Basov - Fizik, 1964

9. Mihail Şolohov - Edebiyat, 1965

10. Aleksander Soljenitsın - Edebiyat, 1970

11. Leonid Kantoroviç - Ekonomi, 1975

12. Andrey Saharov - Barış, 1975

13. Pyotr Kapitsa - Fizik, 1978

14. İosif Brodski - Edebiyat, 1987

15. Mihail Gorbaçov - Barış, 1990

16. Jores Alferov - Fizik, 2000

17. Aleksey Abrikosov, Vitali Ginzburg - Fizik, 2003

18. Konstantin Novoselov - Fizik, 2010

19. Dmitri Muratov - Barış, 2021

26 Ekim 2021 Salı

'Kotik'den 'solnışka'ya: Rusçadan en güzel 7 sevgi sözcüğü


Kaynak: https://turkrus.com/

 

Rusların sevdiklerine, en çok da çocuklarına hitap ederken sık sık başvurduğu bazı sözcükler var. Kuvvetli bir şefkat duygusuna karşılık gelen bu kelimeler aşırı kullanıldığında ise "samimiyetsizlik" hissi uyandırabilir. Bu yüzden dikkatli kullanılmalarında fayda var.

 

1. Lapoçka (lapıçka diye okunur, vurgu ilk hecede). Rusça lapa, yani "pati" kelimesinden türeyen bu ifade "paticik" olarak çevrilebilir.

2. Zayçik ya da zayka (vurgular ilk hecede). Tavşancık. Özellikle annelerin küçük çocuklarına seslenirken en çok kullandığı ifade "tavşancık" olabilir.

3. Kotik (vurgu ilk hecede). Pisicik. Herkese ve her ev hayvanına, hatta köpeklere bile uyan bir diğer sevgi sözcüğü.

4. Malış ve detka (vurgu ilkinde ikinci, ikincide birinci hecede). Bebek. Karı kocanın birbirine karşı en sık başvurduğu ifade "malış" olabilir.

5. Kroşka (vurgu ilk hecede). Kırıntı. Küçük ve kırılgan şeylere, mesela bebeklere seslenirken kullanılır. 

6. Solnışka (solnışko diye yazılır, vurgu ilk hecede). Güneşçik.

7. Ptiçka (vurgu ilk hecede). Minik kuş.

En sık kullanılan bu ifadelerin yanı sıra Ruslar sevdiklerine, özellikle de çocuklarına bazen de obezyanka (maymun), porosyonok (domuz yavrusu) ve ponçik (tatlı simit) diyerek seslenmeyi tercih eder.

23 Ekim 2021 Cumartesi

Rusya’nın petrolle imtihanı



Samih Güven

Kaynak: https://samihguven.blogspot.com/  

 

 

Sayıları az da olsa kimileri “Rusya ne zaman hızlı kalkınır?” sorusuna “bütçede petrol etkisi bittiği zaman” yanıtını veriyor. Bu görüşü savunanlara göre petrol ve gaz gelirlerinin bütçedeki etkisi hazırcılığı ve ataleti teşvik ediyor. Ayrıca fiyatlardaki dalgalanma Rusya ekonomisinde strese neden olarak Ruble’nin istikrarsızlaşmasına yol açıyor. 

Rusya’da ekonomik büyüme ve petrol fiyatları arasında pozitif bir korelasyon söz konusu. Yani petrol fiyatları yüksek seyrettiği zaman büyüme de hızlanıyor ama bu durum bir takım yapısal sorunların çözülmesini geciktiriyor muhtemelen. 

Esasen 90’lardaki çöküşten bugünkü duruma gelinmesinde petrol ve doğalgazdan elde edilen gelirlerin büyük payı var. 90’larda 20 dolarlar seviyesinde seyreden petrol fiyatlarının sürekli yükselerek 2011’den itibaren 100 doların üzerine çıkması Rusya için önemli bir avantaj sağlamış, 2014’den itibaren yaşanan ciddi düşüş bu avantajı kısmen sona erdirmişti.

Uzun yıllar bütçe gelirlerinin yarıya yakınını oluşturan petrol ve gaz vergisi gelirleri 2020 yılındaki salgının etkisiyle yüzde 28’e kadar gerilese de halen çok büyük bir kaynak. Ayrıca Rusya Merkez Bankası 614 milyar dolar civarındaki döviz rezervini petrol ve gaz ihracına borçlu.

Fakat küresel ısınma tartışmaları nedeniyle dünya genelinde fosil yakıtların azaltılmasına dönük ciddi bir eğilim söz konusu ve önümüzdeki yıllarda önemli değişimler yaşanacak. 

Çeşitli kuruluşlar tarafından yapılan projeksiyonlara göre hali hali hazırdaki enerji kaynakları arasında önde gelen özellikle petrol ve kömürün payında ciddi azalmalar söz konusu olacak. 

Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol tarafından yapılan muhtelif açıklamalarda; 2050 yılı itibarıyla “sıfır emisyon” hedefi çerçevesinde fosil yakıtlara yönelik yatırımlarda ve buradan elde edilen gelirlerde ciddi azalmalar olacağı, rüzgar ve güneş enerjisinin payının daha da yükseleceği, sadece güneşin küresel enerji sistemindeki payının yüzde 1’den yüzde 20’ye yükseleceği, fosil yakıtların payının bugünkü yüzde 80’ler seviyesinden yüzde yirmilere gerileyeceği, bununla birlikte yeterli yatırım yapılmaması halinde bu noktalara kolayca ulaşılamayacağı belirtiliyor.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın yeni yayımlanan 2021 Enerji Görünümü Raporunda değişimin kaçınılmaz olduğu, inovasyon ve iklim değişikliği ile mücadelenin kaçınılmaz bir sonucu olarak artık yeni bir ekonominin yükseldiği, ancak yatırımların henüz istenilen seviyede olmadığı ifade ediliyor.

Diğer taraftan yakın zaman önce Rusya Yeraltı Kaynaklarını Kullanma Federal Ajansı Başkanı Yevgeniy Petrov mevcut üretim teknolojileri ile Rusya'nın karlı petrol rezervlerinin ömrünün 21 yıl olduğunu söyledi.

İşte bütün bu tartışmalar yaşanırken liberal ve aykırı görüşleri ile bilinen Rusya Sayıştayı Başkanı Aleksey Kudrin bir plan dahilinde petrol ve gaz gelirlerinin bütçeden çıkarılmasını önerdi. 

Peki, Rusya böyle bir enerji avantajı varken bunu neden kullanmasın? Petrol ve gaz gelirlerinin bütçeden çıkarılması gerçekten mümkün mü?

Bu aşamada öncelikle konunun rakamsal boyutu hakkında bazı bilgiler vermek istiyorum.

Rusya Federal Bütçesinde petrol ve gaz vergilerinden elde edilen gelirlerin payının 2018 yılında yüzde 46, 2019 yılında yüzde 39, 2020 yılında ise yüzde 28 civarında olduğunu görüyoruz. Tabi 2020’deki azalmanın nedeni dünya genelindeki salgın nedeniyle enerji talebinin düşmesi. Bu durum fiyatlara da yansıyarak enerji ihraç eden ülkelerin gelirlerini ciddi ölçüde etkilemiş oldu.

2020 yılında Rusya’nın bütçe harcamalarının bir önceki yıla göre 1,4 trilyon Ruble azaldığını, ayrıca kamu borcu oranının yüzde 14,6’dan yüzde 17,8’e yükseldiğini görüyoruz. Aynı yıl 4,6 trilyon Ruble tutarında iç borçlanma söz konusu olmuş.

2019 yılı bütçesinde petrol ve gaz gelirleri 7,9 trilyon Ruble iken 2020 yılında 5,2 trilyon Rubleye (yaklaşık 72 milyar dolara) gerilemiş.

2021 yılında ise petrol ve gaz fiyatları ciddi ölçüde arttı ve Rusya şimdilik önemli bir rahatlama sağlamış oldu. Özellikle 2021 üçüncü çeyreğinde 135 milyar dolarla son sekiz yılın en yüksek ihracatı yapıldı.  Bu tutar 2020’nin aynı dönemine göre ise yüzde 70 artış olduğunu gösteriyor.

Aslında daha çok doğal gaz ülkesi olarak anılsa da Rusya asıl parayı petrolden kazanıyor. BP Dünya Enerji Görünümü Raporuna göre 2020 yılında 1,7 trilyon varil olan dünya petrol rezervlerinin yüzde 6,2’sine Rusya sahip (107 milyar varil). Rusya 2020 yılında günlük 10,6 milyon varil üretim gerçekleştirerek ABD ve Suudi Arabistan’dan sonra üçüncü sırada yer almış. 

Yine 2020 itibarıyla 188 trilyon metreküp olan dünya doğal gaz rezervlerinin yüzde 19,9’u Rusya’ya ait (37,4 trilyon metreküp). Rusya 2020 yılında 638 milyar metreküp doğal gaz üretimi gerçekleştirmiş.

Rusya Merkez Bankası istatistiklerine göre  2019 yılında 122 milyar dolar, 2020 yılında da 72 milyar dolar ham petrol ihraç edilmiş. Yine 2019 yılında 41 milyar dolar 2020 yılında ise 25 milyar dolar tutarında doğal gaz ihraç edildiği görülüyor. Petrol ürünleri ve sıvılaştırılmış doğal gaz bu rakamlara dahil değil.

Peki petrol ve gaz gelirlerinin bütçedeki payı nasıl azaltılabilir?

Öncelikle belli bir plan dahilinde her yıl bütçeye aktarılan miktarların azaltılarak Eylül 2021 itibarıyla 190 milyar dolara ulaşan Ulusal Refah Fonuna daha fazla aktarım yapılabilir. Tabi bütçede oluşacak eksikliği vergi gelirleri veya borçlanma yoluyla kapatmak gerekiyor.

Hali hazıra yüzde 17,8 seviyesinde olan kamu borcunun milli gelire oranı diğer ülkeler ile kıyaslandığında oldukça avantajlı ve borçlanma için belli bir alan olduğu görülüyor. Dolayısıyla ihtiyaç duyulduğunda bu alanı bir miktar kullanmak mümkün.

Fakat esas konu büyümenin artırılması ve böylelikle enerji dışı vergi gelirlerinin yükseltilmesi. Bunun için de yapısal sorunlar olarak adlandırılan konuların üzerine gidilmesi gerekiyor.

Kanımca Rusya yabancı sermayeden ve nüfus dinamikleri dikkate alınarak nitelikli yabancı çalışanlardan daha fazla yararlanmak durumunda. Şirketler için eşit rekabet koşullarının ve güçlü hukuki güvencelerin oluşturulması önemli. Bir çok ülkenin kalkınmasında önemli paya sahip olan yabancı sermayenin teknoloji transferi, kurumsal kabiliyetin ve verimliliğin artırılması anlamında önemli katkıları söz konusu.

Bir diğer husus da özel ekonomi bölgelerine ilişkin uygulamanın yatırımcılar açısından daha cazip hale getirilmesi.

Yine Rusya üniversitelerinin ve eğitimin stratejik önemi, ayrıca konunun teknoloji kapasitesinin artırılmasına olan katkısı açık.

KOBİ’ler ve girişimciliğin daha fazla teşviki, enerji dışı sektörlerin ihracat kapasitesinin yükseltilmesi de bir diğer başlık.

Sonuç olarak kısa dönemde Rusya bütçesinin petrol ve gaz gelirlerinden arındırılması mümkün olmasa da hem dünya enerji sektöründe yaşanacak gelişmeler hem de ekonominin daha dayanıklı hale getirilmesi anlamında konunun önemi büyük.

Sovyet tıbbından 6 tuhaf tedavi

Kaynak: https://turkrus.com/

 

Sovyet tıbbı pek çok uygulamada Batılı muadillerinden ayrışır. Rusça konuşulan coğrafyada uygulanan tedavilerden bazıları bugün artık kulağa çılgınca geliyor. İşte Russia Beyond'un derlediği bazı "tuhaf Sovyet tedavileri".


Quartz lamba tedavisi. 

Güneşten yana fakir bir coğrafyada yaşayan Sovyet doktorları, çocuklardaki D vitamini eksikliğini gidermek için kuvvetli quartz lambalara başvurmuştu. Çocukların gözlerinin zarar görmemesi içinse güneş gözlükleri kullanılmıştı. Aynı lambalar bugün Moskova metrolarında dezenfeksiyon amacıyla kullanılıyor.


Kulak, burun, boğaz rahatsızlıkları için mor ötesi lamba.

Solnışko, yani "küçük güneş" denen bu cihazlara çocuklar başta olmak üzere pek çok hastanın enfeksiyonlu bölgelerini ısıtmak için başvurulmuştur.

 

Manyetizma tedavisi.

Ameliyat sonrası doku rejenerasyonunu hızlandırmak için manyetik cihazlar kullanılmıştır.

 

Elektrik uyku tedavisi. 

Elektroson adı verilen bu yöntem nevroz ve hipertansiyon hastalarında denenmiştir. Hastalar uyurken düşük frekanslı ve aralıklı elektrik akımına tabi tutulurdu.

 

Elektroforez.

İlaç etkinliğini arttırmak için kullanılan ama kimilerince başarısı şüpheli bir başka uygulama.

 

D'Arsonval elektrik terapisi.

Fransız bilim insanı Jacques-Arsène d'Arsonval'ın adını taşıyan bu cihazın hastalara elektrik vermek suretiyle kan dolaşımını arttırdığı düşünülmüştür.

17 Ekim 2021 Pazar

"Rus anneler memlekete hediye"



Kaynak: https://turkrus.com/

 

Ünlü Türk Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Antalya’da tarihi bir olayın kendini tekrarladığına dikkat çekerek, “Değişmeler, göçler dolayısıyla ortaya çok enteresan bir nüfus portresi çıktı. Türk yatırımcıların, ekmeğini her yerde bıkmadan arayan Türklerin bir hediyesi var memlekete; Rus anneler ve çocuklar” dedi.

Bu yıl 11'incisi düzenlenen Antalya Kitap Fuarı, kapılarını ziyaretçilerine açtı. 'Gelecek Bilgiyle Yeşerecek' ana temasıyla Antalya Cam Piramit Fuar ve Kongre Merkezi'nde 10 gün boyunca sürecek fuarın açılışına ünlü Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı da katıldı.

Sputnik'deki habere göre  Antalya’nın Türkiye için ilginç bir bölge olduğuna işaret eden Ortaylı, sözlerini şöyle tamamladı:

“Değişmeler, göçler dolayısıyla ortaya çok enteresan bir nüfus portresi çıktı. Fakat daha enteresanı, tarihi bir olay kendini tekrarladı. Bu Türk ırkı nasıl ki mazide Güney Rusya’yı, oradaki Slavlarla karıştırarak acayip ve çok tatlı bir çevreye döndürdüyse, Antalya’da da böyle bir şey cereyan ediyor. Türk yatırımcıların, ekmeğini her yerde bıkmadan arayan Türklerin bir hediyesi var memlekete; Rus anneler ve çocuklar. Bu öyle binlerle, on binlerle ifade edilmekten çıkıyor, yukarı doğru gidiyor. Şehirde Rusça okumak isteyen ya da okuyan insanlar var. Dolayısıyla kurulan kütüphaneleri.

13 Ekim 2021 Çarşamba

Türkiye'ye Sovyet otobüsü

Fuad Safarov, Moskova

Kaynak:  https://medyagunlugu.com/  


Genç Türkiye Cumhuriyeti ile Sovyetler Birliği arasındaki yakın ilişkilerin önemli bir kanıtı da ekonomi ve ticarette yapılan iş birliği.

Trafik haberleri yayınlayan 110.km.ru sitesinde gazeteci Viktor Subbotin tarafından kaleme alınan yazıda Rusya'nın ZiS-8 markalı otobüsünün üretim tarihi anlatıldı. Rus gazeteci, 1934 yılında Sovyetler'in ilk otobüs ve kamyon ihracatının Türkiye'ye yaptığına dikkat çekti. Subbotin, "ZiS-8 otobüsleri ihraç edilen ilk Sovyet otobüsleri oldu. Türkiye de, 1934 yılında 16 otobüsün sevk edildiği ilk ülke oldu. Öncesinde Sovyetler Birliği Türkiye'ye 100 adet ZiS-5 markalı kamyon sevk etmişti" dedi. 

Sovyetler Birliği'nde üretilen bir kamyon modeli olan ZiS-5 aynı zamanda ihraç edilen ilk motorlu taşıt. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk döneminde, 100 parçalık bir parti takas yoluyla Türkiye'ye satıldı. Sovyet kamyonları 1934 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'nde hizmet vermeye başladı. 

Medya Günlüğü'ne konuşan Moskova Devlet Üniversitesi Asya ve Afrika Enstitüsü misafir öğretim görevlisi Dr. Mehmet Perinçek o dönemdeki ikili iş birliğini şöyle yorumladı: 

"O dönem Türkiye ve Sovyetler Birliği sadece askeri alanda değil, başta ekonomi olmak üzere diğer alanlarda iş birliği yaptı. Özellikle dünyadaki 1929 krizinden sonra ekonomi alanda iki ülke birbirine daha da yakınlaştı. Türkiye'de devletçilik, Sovyetler'de de kolektivizm ilkesi benimseniyordu ve iki ülke de 5 yıllık ekonomi kalkınma modelini uyguluyordu. Bu bağlamda Sovyet uzmanları Türkiye'de görev aldı. Sümerbank fabrikalarının kurulması için Sovyetler'den uygun şartlarda kredi alındı. Bu çerçevede SSCB'den Türkiye'ye otobüs ve kamyon başta olmak üzere çok sayıda teknik araç gereç ihraç edildi."  

Rusya Siyasi Araştırmalar Enstitüsü Başkanı Sergey Markov da, Atatürk'ün Sovyetler'in dostu olduğunu kaydederek, "Bizimle her alanda iş birliğine çok önem veriyordu. Otobüs ve kamyon ihracatı da buna bir örnek. Türk-Rus ilişkilerinde Atatürk'ün Sovyetler ile olan dostane ilişkilerinin özel yeri ve önemi var. Nitekim Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Atatürk için 'Bizim dostumuz' ifadesini kullanmıştı" dedi.

Çocuk Büyütmek

 

Rus ressam Andrey Popov'un "Çocuk Büyütmek" adlı eseri

Çocuklar bir gün evden giderler…

Bir şekilde, bir nedenle, öyle gerektiği için, öyle olduğu için giderler…

...

Gözlerinde hayata karşı bir heves, omuzlarında ince bir ağırlık, ellerinde uçarı bir telaş.

Kapıyı çekip giderler…

Çocuklar evden gidince, ev de sizden gider biraz...

Sabah kızaran ekmeğin kokusu, ütünün buharı, bir türlü şekle girmeyen saçlar, kapıdan çıkarken aceleyle öpülen yanaklar gider.

Antrede biriken ayakkabılar, teki kaybolan terlikler, yatağın üstündeki elbise yığınları gider.

Saatler sanki bir yerlerde durmuş gibi olur. Hayatınız hasreti kuşanmış mevsimsiz bir ülkeye benzer bir zaman…

Çocuklar evden gidince...

Ansızın yapılan şakalar, vakitsiz istenen sandviçler, pencere önünde beklediğiniz geceler gider.

Artık kapının önündeki ayak seslerini duymazsınız.

Sokaktan geçen simitçiye seslenen kimse yoktur.

Arka odadan yükselen müzik sesi, banyodaki parfüm kokusu, ortasından sıkılmış diş macunları anılarınızda kalır.

Mutfak masası çoktan unutmuştur sıcacık ve neşeli sohbetleri.

Fırında patatesin tadı eskisi gibi değildir artık.

Kareli yatak örtüsünde izi kalmıştır aşk acısıyla dökülen genç gözyaşlarının…

Çocuklar evden gidince...

“Annem duymasın”lar, “Babamı idare et”ler “Ben zaten biliyorum”lar, “Ben çocuk muyum?”lar, “Beni anlamıyorsunuz!”lar, “Amma meraklısınız”lar … El ele tutuşup hep birlikte giderler.

Onlar olmadığı zaman da “ben ne giyeceğim”ler “arkadaşımda kalacağım”lar, “arkadaşlarımla çıkıyorum”lar peşi sıra ortalıktan kaybolurlar.

Çocuklar bir gün evden giderler...

Giderken yüreğinizin bir parçasını da yanlarında götürürler.

Onda kalan parçada sizden o kadar çok şey vardır ki...

Onlar bunu bilirler.

Aldıkları her kararda, yaşadıkları her yol ayrımında, her sevinçlerinde ve her acılarında

fark ederler bu eşsiz bilgiyi.

Yeter ki, onların yaşam pınarlarına hayat veren kaynağın suyu berrak, hikmeti bol olsun.

Yeter ki sizden doğup hayatın içine akan bu pınar ırmak olsun, nehir olsun ve en doğru yönü bulsun.

Evet, çocuklar bir gün giderler.

Ama gelecekleri yolu da asla unutmazlar.

 

Alıntı

9 Ekim 2021 Cumartesi

Rusya lideri Putin 69 yaşında


Kaynak: Shttps://tr.sputniknews.com/

 

7 Ekim 1952'de dünyaya gelen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 69 yaşına girdi.




İnsani Gelişme Endeksi ve Rusya


Samih Güven

Kaynak: https://samihguven.blogspot.com/

 

İnsani Gelişme Endeksi (İGE) Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından hesaplanıyor ve insani gelişmenin şu üç temel boyutuna yoğunlaşıyor: Uzun ve sağlıklı yaşam, bilgiye erişim ve iyi bir yaşam standardı. Endeks temel vurgusunu ise ekonomik büyümeye değil, insanların ve onların yeteneklerinin nihai kriter olması gerektiği üzerine yapıyor. 

Adı geçen Kuruluşun sayfasında ifade edildiği üzere söz konusu endeksin, kişi başına benzer milli gelir düzeyine sahip ülkelerin nasıl farklı insani gelişme sonuçları elde edebileceğini ve ulusal politika seçimlerini sorgulamak için de kullanılması mümkün. 

Mülkiye’nin efsane hocalarından Prof. İsmail Türk, “Politika mümkün olanı yapma sanatıdır,” derdi. Hiç kuşku yok ki politika dediğimiz şey aynı zamanda tercihleri ve öncelikleri de gündeme getiren bir kavram. Bunu belirleyen şey de koşullar, ideolojiler ve yöneticilerin kapasitesi. 

Dolayısıyla ekonomik büyüme olup olmadığı kadar yanında neyi getirdiği ve neyin tercih edildiği de önem taşıyor. Fakat uluslararası karşılaştırma yaparken ülkelerin son derece farklı tarihsel, kültürel ve sosyolojik koşullardan geldiğini unutmamak gerekiyor.  

Örneğin Sanayi Devrimi'ne baktığımızda Avrupa’daki hızlı sanayileşme ile birlikte düşük ücretler, sağlıksız çalışma koşulları ve yoksulluğun at başı gittiğini görüyoruz. Fakat sonrasında, zenginleşme, sosyal bilinç ve politikalar yaşam standardındaki yükselmeyi beraberinde getiriyor.  

Rusya’da ise sanayileşme emarelerinin belirdiği fakat çelişkilerin sürdürülemez hale geldiği 20. yüzyıl başlarında Bolşevik Devrimin meydana gelmesi bambaşka bir hikaye çıkarıyor ortaya. Komünist sistem temelinde herkese iş, barınma, sağlık ve eğitim hakkı sunuluyor. Bugün sistemin başarısı ve insanların yaşam standardı konusunda farklı tartışmalar olsa da yapılan bazı anketler Sovyetler dönemine olan özlemin arttığını gösteriyor. 

1990’lardaki çöküşse büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor ve Rusya sıfırı görüyor deyim yerindeyse. 

Bu noktada, 2015 yılında Nobel Edebiyat Ödülünü kazanan Svetlana Aleksiyeviç’in "İkinci El Zaman" adlı kitabından birkaç satır aktarmak istiyorum: 

“Bir anlatıcıdan: Gorbaçov’u eleştirsem de iyi karşıladım… O… şimdi anlaşılıyor ki o da bizim gibi hayalperestmiş. Düş görüyormuş. Böyle denebilir. Ama hazır değildim Yeltsin’e. Gaydar’ın reformlarına. Bir günde paralar uçup gitti. Paralar… ve hayatımız…Bir anda değersizleşti. Aydınlık gelecek yerine şöyle demeye başladık: Zenginleşin, parayı sevin…” 

“Genç bir anlatıcıdan: Kapitalizmi annem ve babam sipariş etmedi… Bu sipariş benim, benim gibilerin, hapiste kalmak istemeyenlerin. Gençlerin, güçlülerin, bizim için kapitalizm ilginç bir şey; heyecanlı bir macera, risk…Sadece para değil, Bay Dolar değil…” 

İşte bugünkü Rusya söz konusu hikayenin hem avantajlarına hem de dezavantajlarına sahip bir şekilde kalkınmasını artırmaya çalışıyor. Dolayısıyla Rusya ile ilgili rakamlara bakarken 90’larda dibi gören ve yeniden yükselmeye çalışan bir ülke olduğunu hatırda tutmak gerekiyor. 

Bu girizgâhtan sonra İnsani Gelişme Endeksi (İGE) 2020 Raporunda Rusya’nın nasıl bir yere sahip olduğuna bakıldığında şu hususların öne çıktığını görüyoruz: 

1. Söz konusu endekste ilk üç sırayı Norveç, İrlanda ve İsviçre alıyor. Almanya 6, İngiltere 13, ABD ise 17. sırada yer alıyor. Listede Rusya 52, Türkiye ise 54. sırada. Bu noktada vurgulanması gereken Rusya’nın 2010 yılında 65. sırada iken 10 yılda 52. sıraya yükselmiş olması. 

2. Yaşam beklentisinin en yüksek olduğu ülkeler, Japonya, Singapur, Hong Kong, Avustralya gibi ülkeler. Örneğin yaşam beklentisi Japonya’da 84,6. Bu rakam Rusya’da 72, Türkiye’de 77 seviyesinde. Rusya’nın bu konuda son yıllarda hızlı bir ilerleme sağladığını söylemek mümkün. Zira 2010 yılındaki yaşam beklentisi 67 seviyesindeydi. 

3. Genelde gelişmiş ülkelerde okul yılının orta değeri (medyan) 13-14 aralığında seyrediyor. Bu rakam Rusya’da 12, Türkiye’de ise 8 yıl seviyesinde. Rusya’nın eğitim göstergeleri hem kadınlar hem de erkeklerde Avrupa ülkelerine yakın şekilde. Dolayısıyla bu alanda önemli bir dezavantaj söz konusu değil. Eğitimin niteliğine ilişkin tartışmalarsa önemini koruyor elbette. 

4. İGE kişi başı gelir sıralamasında Norveç, İsviçre ve İrlanda ilk sıraları alıyor. Rusya 49, Türkiye ise 54. sırada yer alıyor. Rusya özellikle 2014 yılından itibaren baş gösteren sorunlar ve kurdaki değer kaybı nedeniyle önemli bir kayıp yaşamış durumda. Hali hazırda 11 bin dolar civarında kişi başı gelir rakamı söz konusu. Dolayısıyla Rusya’nın söz konusu endeksteki en önemli zayıflığı gelir ve bunun paylaşımı konusu. 

5. Gelir dağılımındaki duruma bakıldığında, örneğin Norveç’te en fakir yüzde 40’ın milli gelirden aldığı payın yüzde 23, en zengin yüzde 10’un yüzde 21, en zengin yüzde 1’in aldığı payın yüzde 9 olduğu görülüyor. Rusya ile ilgili dikkat çeken  husus en fakir yüzde 40’ın gelirden 18, en zengin yüzde 1’in gelirden yüzde 20 pay alması. Türkiye’de ise en zengin yüzde 1 gelirden yüzde 23 pay alıyor. 

6. Rapordaki kadın erkek eşitsizliğini değerlendiren endekse göre  İsviçre 1., Danimarka 2. sırada yer alıyor. ABD 40. sırada, Rusya 50., Türkiye ise 60. sırada bulunuyor. Peki bu nasıl oluyor? Yani kadınları her yerde aktif olarak gördüğümüz Rusya’nın sıralaması neden böyle? Bu başlığın alt kırılımlarına bakıldığında doğumda anne ölümleri, parlamentodaki kadın oranı, iş gücü, eğitim gibi şeyler var. Rusya’yı bu sıralamada gerileten özellikle kadınların parlamentodaki oranı. Bu oran örneğin İsveç ve Finlandiya’da yüzde 47 iken Rusya’da yüzde 16 seviyesinde. 

7. Sonuç olarak, Rusya’nın söz konusu endeksteki durumunun ilerlemesi için öncelikle yapısal sorunlar çözülerek gelirin artırılması, adil kazanç, dağılım ve vergilendirme, yoksul kesimin durumunun düzeltilmesi, kadınların siyasette daha aktif rol alması gibi konular önem taşıyor kanımca.

'Kızıl' Pravda 'yandaş' Pravda'ya karşı


Kaynak: https://medyagunlugu.com/

 

Rusya ile ilgili konularda çoğunlukla bilgi sahibi olmayan, araştırmaya da gerek duymayan Türk medyasının kafasının en çok karıştığı konulardan biri de Pravda gazetesi. 

Rusya'da şu anda aynı adı taşıyan birden fazla gazete bulunduğu bilmeyen medya kuruluşları ve kimi zaman da gazeteciler bunları birbirine karıştırıyor. 



Bütün dünyada bilinen Pravda (kelime anlamı gerçek) gazetesi, daha önce aynı isimde yayınlar olsa da ilk olarak Karl Marx'ın doğum günü olan 5 Mayıs 1912 tarihinde yayınlandı. 1917 Devrimin önderi Vladimir Lenin'in girişimiyle kurulan Pravda'nın yayınlanabilmesi için işçilerden bağış toplandı. Gazete 3 Mart 1918 tarihinden itibaren Sovyet Komünist Partisi'nin yayın organına dönüştü. Tirajı 11 milyona kadar ulaşan Pravda'nın dışında en çok okunan gazetelerin başında parlamentonun yayın organı olan İzvestiya (kelime anlamı haber) geliyordu. İki gazete de esas olarak propagandaya dönük olduğu için “İzvestiya'da gerçek, Pravda'da haber yok” Sovyet döneminde yaygın olan popüler bir şakaydı. 

19 Ağustos 1991 tarihindeki darbe girişimini desteklediği gerekçesiyle gazete iki gün sonra kapatıldı. Aynı yılın eylül ayında çıkmasına izin verildi ancak bu kez sendikalar tarafından basıldı. 

1992-1996 yılları arasında gazete Yunan iş adamı Yannis Yannikos tarafından finanse edildi. 1996 yılında çıkan bir anlaşmazlık sonucu gazetenin yönetimi yeniden Komünist Parti'ye geçti, eski Pravda'dan ayrılanlar ise internet gazetesi Pravda.ru'yu kurdu. İki ayrı yayının aynı adı kullanması dava konusu oldu ancak mahkeme iki gazetenin de Pravda adıyla yayınlanmasına izin verdi. 

Şu anda 100 bin tiraja sahip olan basılı Pravda Rusya Komünist Partisi Merkez Komitesi'nin organı olarak haftada üç gün yayınlanıyor, internet adresi gazeta-pravda.ru. 

Yüksek sesle olmasa da daha çok iktidar yanlısı ve milliyetçi bir çizgi izleyen, sık sık sansasyonel haberlere de yer veren site Pravda'nın adresi ise Pravda.ru. “Pravda online” olarak bilinen internet gazetesi Rusça dışında İngilizce, Fransızca ve Portekizce dillerinde de yayınlanıyor. 

Türk medyasında Pravda.ru'da çıkan haberler genellikle Komünist Parti'ye bağlı olan ve “Kızıl Pravda” diye de bilinen gazete tarafından yayınlanmış gibi veriliyor. Ana muhalefetteki Komünist Parti'nin de aslında Kremlin'in sessiz bir destekçisi olması ise işin ironik yanı.

7 Ekim 2021 Perşembe

SSCB'de doğan hâlâ popüler 10 marka


Kaynak: https://turkrus.com/

 

Sovyetler Birliği çoktan tarihe karıştı ama o yıllarda doğan bazı markalar hala ayakta. İşte Russia Beyond'un derlemesiyle parfümden votkaya, ayakkabıdan motosiklete, üretimi ve satışı devam eden 10 Sovyet markası:

1. Kızıl Moskova Parfümü. Geçmişi 1925'e kadar giden Krasnaya Moskva parfümleri, hediyelik eşya arayan turistlerin gözdeleri arasında. 42 ml'lik parfümün satış fiyatı 713 ruble, yani 9,6 dolar.

2. İki Top spor ayakkabıları. 1965'te doğan Dva Myaça markasını giyen isimler arasında Yuri Gagarin ve Viktor Tsoy da var. Hala üretilen markadan bir çift edinmenin maliyeti 4 bin 200 ruble (57 dolar).

3. Zenit fotoğraf makinesi. İlk kez 1952'de üretilen bu efsanevi makinelerin son modelini edinmek için 470 bin ruble, yani 6 bin 300 doları gözden çıkarmak gerek.

4. Alyonka çikolataları. 1960 gıda programının ürünü bu çikolatalar pek çok insanın favorisi.

5. Pobeda (Zafer) saatleri. Bu saatlerin üretimi İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra başlamıştı. Şu anda yeni modellerin fiyatları 7 bin ile 23 bin ruble arasında.

6. Drujba (Dostluk) işlenmiş peynir. İlk kez 1963'te üretilen bu peynir bazı votkaseverlerin en sevdiği mezelerden bir tanesi.

7. Ptiçye Moloko (Kuş Sütü) pastası. 1978'de Moskova'nın meşhur restoranı Prag'da yaratılan bu pasta dört yıl sonra patenti alınarak marka haline getirilmiştir.

8. Stoliçnaya (Başkent) voktası. Bad Santa ve Two and a Half Men gibi Hollywood yapımlarında da boy gösteren bu efsanevi votka markası, 1938'den bu yana tiryakilerin favorileri arasında.

9. Bolşeviçka takım elbise. 1929'dan beri faaliyette olan marka 1945 Zafer Yürüyüşü'nde Sovyet ordusu askerlerini, 1980 Olimpiyatları açılış töreninde ise Sovyet atletleri giydirmişti.

10. Ural motosikletleri. 1941'den beri üretilen bu motosikletlerin hayranları arasında Brad Pitt ve Steven Tyler gibi yıldızlar da var. Yeni modellerin satış fiyatı 821 bin rubleden başlıyor.

5 Ekim 2021 Salı

Rusça öğrenenler için 10 podcast


Kaynak: https://turkrus.com/

 

Son yıllarda ses dosyası podcastları dinleyerek dil öğrenmek oldukça revaçta. Russa Beyond portalı Rusça öğrenmeye henüz başlayanların yanı sıra bu dili bilenlerin ama dil becerilerini geliştirmek isteyenlerin dinleyebileceği podcastları sıraladı. 

Başlangıç:

1. Flunetli. Rusça öğretmeni Alice Val’ın blogu. https://blog.fluentli.com/category/learn-beginner-russian-2/

2. Bir dakika Rusça. Kısıtlı zamana sahip olanlar için. https://coffeebreakacademy.com/p/one-minute-russian 

3. Russian made easy. Kolay Rusça. https://russianmadeeasy.com/

 

Orta seviye:

4. Slow Russian. https://realrussianclub.com/slowrussianpodcast/  

5. The Word’s Worth. Moskova'da yaşayan gazeteci Michele Berdy’nin podcastı. https://podcasts.apple.com/us/podcast/the-words-worth/id1282977150

6. Max ile Rusça. Güncel konular üzerinden Rusça öğreten bir podcast. https://www.russianwithmax.com/category/russian-podcast/  

7. Russan podcast. Derslerin yalnızca Rusça konuşarak yapıldığı bir podcast. https://russianpodcast.eu/podcasts 

 

İleri seviye: 

8. Yabancı Yoldaş. Ana dili Rusça olan birinin Rusçayı yabancı dil olarak konuşan insanlarla röportajlarından oluşan bir podcast. https://soundcloud.com/user-155099515

9. Very much Russian. Deyimler, atasözleri, argo gibi dilin inceliklerine odaklanan bir podcast. https://verymuchrussian.com/russian-podcast/

10. Puşkin gibi. «Konuşma kaslarını geliştirmeye» odaklı bir podcast. https://podcasts.apple.com/nz/podcast/likepushkin/id1553006390 

3 Ekim 2021 Pazar

İstanbul. Kıtaların aşkı.

 


Timelab isimli bir Rus ekip, 2020’nin Eylül ayında İstanbul’da güneşin doğduğu ve battığı saatlerde hava çekimleri yapmış.

İstanbul’un renklerini 3 dakikaya sığdırmışlar.








1 Ekim 2021 Cuma

Kapitalizm yerine 'yetenekizm'

 


Kaynak: https://turkrus.com/

 

Küresel "rekabetçi yetenekler" endeksinde Rusya 132 ülke arasında 48'inci oldu. The Adecco Group'un hazırladığı endekse göre Rusya'nın son bir yılda yalnızca 5 konuda pozisyonunu iyileştirebildiğini yazıyor.

RBC gazetesi için bir değerlendirme kaleme alan K-AMPUS CEO'su Nadejda Makova, yakın gelecekte yeteneğin sermayeden daha önemli hale geleceğine işaret ederek Rusya'nın bu devrime hazır olup olmadığını soruyor.

Makova daha sonra, Davos Ekonomik Forumu Başkanı Klaus Schwab'ın, “Ekonominin itici gücü sermaye ve doğal kaynaklar olmaktan çıkıp, insandan kaynaklanan inovasyon ve yaratma gücü olmaktadır... Kapitalizmin yerini ‘yetenekizm’ (talentism) alacaktır" yönündeki sözlerini alıntılıyor.

Endeksin ilk beş sırasında İsviçre, ABD, Singapur, İsveç ve Danimarka bulunuyor. Makova, endeksi genellikle gelişmiş ülkelerin domine ettiğini belirterek Avrupa dışından üst sıralara girmeyi başaran ülkeler arasında Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda, Japonya, İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni sıralıyor.

Rusya endekste "küresel bilgi" kategorisinde 31'inci sırada. "Yetenekli çalışan yetiştirme" kategorisinde ise 43'üncülüğe kadar geriliyor. "Bu kişilerin potansiyellerini realize etme" konusunda ise yalnızca 65'inci.

Rusya'nın en zayıf olduğu konu ise başka ülkelerde yetişmiş yetenekleri ülkesine çekmek. Bu kategoride Rusya'nın sırası 132 ülke arasında 86.

Makova'ya göre, iş dünyasının önünde duran en önemli konulardan biri çalışanların motivasyonunun düşük olması. Bunun sebeplerinden biri ise Sovyet döneminde yerleşmiş "güç kültürü" ve yöneticilerin tüm yetkiyi ellerinde toplayarak inisiyatife neredeyse hiç yer bırakmaması.

Makova, Rusya'nın nüfus sorununu da göz önünde bulundurarak iş dünyasının önündeki en büyük mücadeleyi elindeki yetenekleri tutabilmek konusunda vermek zorunda kalacağını dile getiriyor.

Moskova gerçekten 7 tepeli mi?


Kaynak: https://turkrus.com/

 

Roma, İstanbul ve Moskova'yı birbirine bağlayan tarihsel bir niteleme var. Bu üç tarihi başkentin sakinleri şehirlerini "Yedi Tepeli" olarak adlandırmayı seviyor. Peki, geçmişi Moskova'nın çok daha küçük bir yerleşim yeri olduğu günlere giden bu niteleme doğru mu? Moskova gerçekten de yedi tepeli bir şehir mi?

16'ıncı yüzyılda yaşamış Moskovalılar da sorunun yanıtını aramış ve bu tepelerin peşine düşmüş. İşte Moskova'nın kimi günümüze ulaşmamış 7 tepesi:

1. Borovitski. Moskova'daki en yüksek tepe. Şehrin ve hatta ülkenin kalbi Kremlin de 145 metre yükseliğindeki bu tepenin üzerine yerleşiyor.

2. Çertolski, namı diğer Şeytan Tepesi. Bugün artık düzleşmiş haldeki tepenin üzerinde ülkenin en önemli Ortodoks ibadethanesi Kurtarıcı Mesih Kilisesi bulunuyor.

3. Pskov Tepesi. Kazıla kazıla yok olan bir diğer Moskova tepesi. Şimdi aynı mevkide Zaryadye Parkı ziyaretçi ağırlıyor.

4. Taganski Tepesi. Yauza Nehri kenarındadır.

5. İvanovskaya Tepesi. Kitay-Gorod'dadır. 15'inci yüzyılda inşa edilen İvanovo Manastırı'na ev sahipliği yapar.

6. Krasnıy, yani Kızıl Tepe. Puşkinskaya Metro istasyonu yakınlarındaki Puşkin Heykeli bu tepenin üzerindedir.

7. Starovaganovski. Borovitskaya Metro İstasyonu yakınlarındaki tepe meşhur Paşkov Evi'ne ev sahipliği yapar. Bulgakov'un romanı Usta ve Margarita'da Şeytan'ın, Moskova'yı bu binanın üstünden seyrettiğine inanılır.