Moskova

Moskova

8 Haziran 2015 Pazartesi

Sovyet-Türk futbolunun unutulmaz yılları...


RASİM DİRSEHAN ÖRS / Kompas-Pusula


"Başlıkta her ne kadar böyle desek de, aslında, değil unutmak, hiçbirimizin hemen hemen haberinin bile olmadığı yıllardan söz edeceğiz bu kez.

1917 Ekim Devrimi’nin ardından kurulan SSCB, henüz Batı ülkeleri tarafından tanınmadığı için FIFA’ya alınmamış ve FIFA kendi üyesi ülkelere SSCB ile maç yapmayı yasaklamıştır. Sovyetler sporda da yalnız bırakılmış, uluslar arası hiçbir maç yapamaz olmuştur.

Yeni Türkiye ise 1923 yılında FIFA’ya üye olarak kabul edilmiştir. Hemen Rusya’ya dostluk elini uzatır. FİFA’ya, SSCB ile resmi maç yapmak için başvurur. Kabul edilir. İlk maçın tarihi 16 Kasım 1924’tür. Maç Moskova’da yapılacaktır. 1946 yılına kadar FIFA’ya alınmayan SSCB’nin aradaki onca yıl boyunca nadir uluslar arası rakiplerinden biri Türkiye olacaktır. Bu özel dönem karşılıklı maçlarla 1936 yılına kadar devam edecek ve iki ülke arasındaki dostluğun perçinlenmesine büyük katkıda bulunacaktır. Devrimden sonra Moskova’ya gelen ilk yabancı takım Türkiye olduğu için de bu maç büyük bir ilgi ve heyecan yaratır.

Gazeteler bu maça büyük ilgi gösterir. Kırmızı fesli, esmer, farklı görünümlü Türk futbolcular Moskova’da maç öncesi dolaşırken, halktan da büyük dostluk görür. Türk futbolcular ayrıca Kızıl Meydan’da yapılan Ekim Devrimi kutlamalarını da protokoldeki en üst seviye olan yabancı büyükelçilerin locasından izlerler.

16 Kasım 1924’teki milli maça kadar olan sürede Türk Milli takımı önce, Moskova karmalarıyla iki hazırlık maçı oynar. Bu maçların en unutulmaz anları ise, eksi dört-beş derecede, kısa şort ve incecik formalarla oynamaya kalkışan Türk futbolcuların boyunlarına beyaz atkılarını dolayarak, sahada koşturdukları anlar olmuştur.

16 Kasım’da, maçtan saatler önce Vorovskiy Stadı 15 bin seyirciyle tıklım tıklım dolmuş ve bir izleyici rekoru kırılmıştır. Şehirde maç dolayısıyla toplu taşıma araçları yetmediğinden, sporseverler yürüyerek stadyuma gelmek durumunda kalmış, çevre evlerin balkonları, çatıları dahi seyircilerle dolmuştur. Karşılaşmayı SSCB 3-0 kazanır. Bu maç Sovyet Milli Takımının doğum günü olacaktır. Bu maçta seyircileri şaşırtan şey ise, maçın Türk hakemi Hamid Emin Çap’ın  sahada şortla yer alması olmuştur. Zira Rusya’da hakemler istediği kıyafetle maç yönetebilmektedir. Bir standart yoktur.

Rövanş maçı, altı ay sonra, 15 Mayıs 1925’te, Ankara’da oynanır. FIFA maçın oynanmasına engel olmamıştır ama Türkiye’de Sovyet sporculara gösterilen büyük ilgi ve sevgi, daha sonra Batı’da, “Bolşevizm’e ilgi”  endişesine neden olur. Müthiş bir sıcakta oynanan, en üst düzey devlet yetkililerinin izlediği maçı Sovyet takımı 2-1 kazanır. 

Bu maçın sonucunda ise futbol dünyası ilk şehir efsanelerinden birini kazanır. Maçta, Butusov ceza sahası içinden ani çok sert bir şut atar, kaleci karnına çarpan topla bir süre yığılır kalır, ancak sağlık görevlilerinin yardımından sonra devam edebilir. 

Sovyet takımı, dönüşte, yol üzerindeki Odesa’da yerel karma ile bir maça davet edilirler. Şakacı futbolculardan biri, baştan savma çalışmalarına destek olmak için “Butusov’un Ankara’da attığı şutla kaleciyi öldürdüğünü, takımın moralinin bozuk olduğunu” söyler. 

Burada başlayan efsane, tüm SSCB’ye yayılır. Daha sonraları Butusov sahalarda görünmeye başlayınca, sağ ayağının “mühürlenmiş” olduğu, bu ayağıyla şut atmasının yasak olduğu eklenir. Daha sonra sağ ayağıyla şut attığı görülünce, cesaretinden dolayı ayrı bir hayran kitlesi oluşur.

Daha sonraki yıllarda konulan yasak yüzünden milli takım unvanıyla bir süre maç yapılamadıysa da, “Türkiye Halkevleri Karması” maskesi altında formül bularak, gene bu tatlı rekabeti sürdürmüştür.

“Tatlı rekabet” dediysek, aslında zaman zaman “böyle dostluk maçı düşman başına!” dedirtecek gergin maçların olmadığı anlamına da gelmiyor tabii. Ama her şeye karşın, 1924-1936 yılları boyunca yapılan futbol maçları Rus-Türk dostluğuna büyük katkılar yapmıştır. 1936’dan itibaren, dünya siyasetindeki gelişmeler, yaklaşan 2. Dünya Savaşı, bu unutulmaz dönemin de sonunu getirmiştir.

Bir maç için yaklaşık bir milyon 250 bin kişinin resmi talepte bulunduğu, o günlerde 100 bin  gibi inanılmaz sayıda seyirci önünde oynanan maçlar, dönemin en popüler olaylarından birisi olmuştur.  



12.5.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder