Kaynak:
http://deligaffar.com/
Arbat Caddesi (Ulitsa Arbat), Moskova’nın merkezinde,
Kremlin’e aşağı yukarı bir km mesafede bir cadde. 1980’lerin başında, Sovyetler
Birliği’nde araç trafiğine kapatılan ilk caddeymiş. Bir de buna komşu, Yeni
Arbat Caddesi var, ikisini karıştırmamak lazım. Yeni Arbat otoyol kadar geniş
ve işlek bir bulvar. Arbat ise kafelerle çevrili, her türden sokak sanatçısının
boy gösterdiği bir kültür caddesi gibi.
Tarihsel olarak önemli bir caddedir Arbat. 19. yüzyıldan
itibaren pek çok sanatçı, düşünür, akademisyen burada yaşamış. Rus edebiyatının
devi Puşkin 53 numarada kiracıymış.
Muhteşem öykü Av Tazısı
Arcturus’un (Арктур — гончий пес) yazarı Yuri Kazakov doğma
büyüme Arbatlıdır. Utanç verici 42’ler Bildirisi’ni imzalamamış olsa
gönlümüzün tahtındaki yeri hiç sarsılmayacak olan Bulat Okudjava da
Arbat’ın sakinlerindenmiş. Sanatçılar, yazarlarla beraber galeriler, atölyeler,
cafeler, kitaplıklar, klüpler derken cadde bir tür kültür-sanat bölgesine
dönüşmüş. Bugünse Moskova’lılar açısından Arbat’ın pek bir cazibesi
olduğu söylenemez. 1980 ve 90’larda pek popüler bir yermiş ama şimdi türlü
çeşitli otantik dümenlerle Avrupalı turistlerin yolunduğu bir büyük tezgaha
dönüşmüş.
Şimdi ben deliyim ya, ne işim var milletin gezdiği ana
caddelerde. Arbat’a sık giderim ama en çok Yeni Arbat’la Arbat arasında kalan
arka sokakları severim, pek hoşuma gider buraların havası. Hoşuma giden
hava da öyle şöhretli entelijansiyanın havası değil, adı sanı bilinmez binlerce
Sovyet yurttaşının yaşadığı eşi benzeri görülmemiş bir sosyal düzenin kalıntılarıdır. Komünalka’dan
söz ediyorum. Rusça коммуналка yazılır. Komünalka bir konut tipidir. Her
ailenin bir odada yaşadığı ortak konutlar var ya, hani anti-komünist
propagandanın çocukluğumuz boyunca gözümüze gözümüze soktuğu minnacık,
“afedersiniz fare deliği gibi” evler, onlar işte. (Şimdi işin o tarafına
girmiyorum, bir fırsatım olunca ağzını çarşaf edeceğim o Amerikan
dümbeleklerinin.)
Komünalkaların ilk yapıldığı yerlerden biri bu Arbat
bölgesidir. Çoğunluğu yamyam emlakçılar tarafından yeni rezidans projelerine
çevrildiler ama hala bir kaç tane bulmak mümkün. Bulmak dediğim binayı bulmak
değil sadece, basbayağı hayatın devam ettiği, daha çok yaşlıların ve
öğrencilerin ortak barınağı olmaya devam eden komünalkalar vardır hala. Eh
arkadaş herkes bolca özel alanı olsun hatta mümkünse yayla gibi evlerde yaşasın
ister. Reklamlarda el kadar bebeler “babam bana rezidans alacak, metresine
de stüdyo” diye konuşmuyor mu? Ama bu bizim kaymaklı üst orta sınıfa
mahsus bir hal, devrimden sonraki on yıl içinde köylerinden kalkıp şehirlere
milyonlarla, on milyonlarla akan yeni Sovyet işçi sınıfı ne yapsın? Ne yapsın,
ortak yaşasın. Şaka maka, darda kalınca insanoğlu ortak da yaşayabilir, başka
örnekleri de var ama, bu komünalka en ilginç olanı zannımca. Her oda bir yaşam
ünitesi, mutfak, banyo koridor vs. ortak. Bazan 10 metrekarelik bir
alanda bir ailenin yaşadığı oluyormuş ama daha ilginci ev arkadaşı gibi yaşayan
kadınlar. Altmış yıldır beraber yaşayanları var. Ortak yaşamak çok zor zanaat,
eğitim istiyor, görgü istiyor, disiplin, emek ve en önemlisi tahammül istiyor.
Hepsini bir şekilde bulmuşlar ki devam edebilmişler diye düşünüyor insan.
1960’ların sonuna kadar şehirlerdeki başat konut tipi komünalkaymış.
İşte karlı bir gece yine Arbat’ın arka sokaklarından
yürürken aklımda bu komünalkalar…Size Arbat’ta ne yenir ne içilir onu da
yazacaktım ama sıkıldım şimdi. Onları da sonra bir ara yazarım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder