Kaynak: http://dunyalilar.org/
Birçok
kişi bilmez ama Sovyetler Birliği ve Amerika arasında 1962 yılında yaşanan
krizde, dünyada olası 3. Dünya Savaşının çıkma ihtimalini bir Rus deniz
subayı engelledi. İşte “hayır” diyerek belki de bugün hala yaşıyor olmamızı
sağlayan Vasili Arhipov’un öyküsü...
Küba krizine giden yol, 1959 yılında Fidel Castro’nun ABD
kontrolündeki Batista rejimini devirmesiyle başladı. Yanı başında sosyalist bir
devletten rahatsız olan ABD, Latin Amerika ülkeleriyle birlikte hareket ederek
Castro’yu devirmeyi planladı. Ancak 1961 yılında gerçekleşen Domuzlar Körfezi
harekatı başarısızlıkla sonuçlanınca, Sovyetler bu fırsatı değerlendirdi ve
Küba’ya yanaşmaya başladı. Harekattan bir süre sonra ise Castro, ülke
bütünlüğünün SSCB tarafından sağlanacağı vaadi ile Sovyet füzelerinin ülkesine
yerleştirilmesine izin verdi. Bu adım Sovyetler Birliği için ABD’nin Türkiye’ye
yerleştirdiği Jüpiter füzelerine karşı bir cevap olacaktı. Aynı dönemde,
Türkiye’den kalktığı belirlenen bir U-2 tipi Amerikan casus uçağının Sovyetler
tarafından düşürülmesiyle ABD ve SSCB ilişkileri iyice gerildi.
O yıllarda ABD istihbaratı Küba’ya Sovyetler tarafından
füze yerleştirildiğini, ancak ateşleme sistemlerinin henüz bu ülkeye
varmadığını öğrenmişti. 22 Ekim 1962 günü Sovyetler Birliği’nden bu parçaları
taşıyan gemilerin yola çıktığı öğrenilince durum ABD Başkanı J.F. Kennedy’e
iletildi. Kennedy televizyon aracılığıyla gemilerin geri gönderilmesini talep
etti. Ancak Sovyet lideri Nikita Kruşçev bu talebi dikkate almadı.
Füze malzemelerini taşıyan Sovyet gemileri Küba’ya doğru
yaklaşırken, Başkan Kennedy, Küba’nın denizden abluka altına alınmasını ve
ülkeye girmeye çalışan gemilerin batırılması emrini verdi.
Rusya’dan yola çıkan gemilere aynı zamanda 4 adet Sovyet
denizaltısı da eşlik ediyordu. Denizaltıların görevi ablukayı delmekti.
Bu denizaltılardan biri Sovyet B-59 tipi nükleer denizaltıydı. Denizaltı
15 kilotonluk bir nükleer torpido sahipti ki bu Hiroşimaya atılan atom bombası kadar
bir gücü var demekti. Denizaltının Kaptanı Valentin Savitski idi.
Yardımcılıklarını ise Vasili Arhipov ve ismi bilinmeyen diğer bir üst düzey
denizci subay yapıyordu.
27 Ekim günü, B-59 denizaltısı Küba sınırına yaklaştığı
sırada Amerikan destroyerleri tarafından fark edildi ve denizaltı ablukaya
alındı. ABD destroyerleri, denizaltının nükleer başlık taşıdığından habersiz,
su altı bombalarıyla Sovyet denizaltısına saldırmaya başladılar. Amaç
denizaltıyı su yüzeyine çıkarmaktı. Aynı anda denizaltı Moskova’yla da iletişim
kuramadığı için ne yapacağını bilmez bir haldeydi. Tüm dünya krizin nasıl
sonuçlanacağını merakla, televizyonlara kilitlenmiş Kruşçev’le, Kennedy’nin
nasıl bir karar vereceğini bekliyordu.
Bu sırada ABD’nin attığı su bombaları denizaltının üzerinde
patlıyor ve içeridekilerin kafasına adeta çekiç gibi iniyordu. Moskova’yla da
iletişimin kurulamaması içerde sinirleri iyice germişti. Ardından Kaptan
Valentin Savitsky kararını açıkladı. Denizaltıdan batma pahasına destroyerlere
ateş açılacak ve ABD gemileriyle beraber okyanusun derinliklerini
boylayacaklardı. Ancak kararı uygulamak için yardımcılarının da onayına
ihtiyacı vardı ve bu durumda Arkhipov devreye girdi ve onay vermedi. Kaptan ve
diğer yardımcısıyla da konuşarak onları da ikna etti ve füzenin ateşlenmesini
engelledi. Birkaç saat sonra ise Kruşçev ve Kennedy anlaştıklarını açıkladı ve
kriz sona erdi.
Kriz sona erdikten sonra Arhipov görevine devam etti. 1975
yılında Kirov Deniz Harp Okulu’nun başına getirilen Arhipov, 1985 yılına kadar
bu görevini sürdürdü. 1991 yılında ise verdiği karardan çok kimsenin haberi
olmadan vefat etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder