Kaynak: http://www.notosoloji.com/
Lev
Tolstoy Savaş ve Barış, Anna Karenina gibi ölümsüz eserleriyle
pek çoğumuzun örnek almak isteyeceği bir yazar.
Henri Troyat’ın yazdığı biyografi kitabı Tolstoy, büyük yazara dair ilginç bilgiler sunuyor. Sözgelimi Tolstoy’un kendisi için belirlediği yaşam kurallarını.
1853’te, daha 25 yaşındayken yazdıklarından, yazarın kendisine nasıl bir saygıyla ve özenle yaklaştığını görebiliyoruz:
“Ender bulunur bir insan olduğum fikrine artık alışmalıyım. Kendim kadar iyi ahlaklı bir adamla daha tanışmadım, ne de idealleri uğruna her şeyi feda etmeye benim kadar hazır birini tanıdım.”
Henri Troyat’ın yazdığı biyografi kitabı Tolstoy, büyük yazara dair ilginç bilgiler sunuyor. Sözgelimi Tolstoy’un kendisi için belirlediği yaşam kurallarını.
1853’te, daha 25 yaşındayken yazdıklarından, yazarın kendisine nasıl bir saygıyla ve özenle yaklaştığını görebiliyoruz:
“Ender bulunur bir insan olduğum fikrine artık alışmalıyım. Kendim kadar iyi ahlaklı bir adamla daha tanışmadım, ne de idealleri uğruna her şeyi feda etmeye benim kadar hazır birini tanıdım.”
Kuşkusuz,
bu sözlerinin temelinde yedi yıl öncesinde belirlediği “yaşam kuralları”na
uymaya özen göstermiş birinin özgüveninin, idealistliğinin izleri var.
Kurallarsa şöyle başlıyor:
• Saat
beşte uyan.
•
Yatağına gitmek için saat ondan geçe kalma.
• Gün
içinde iki saat uyunabilir.
•
Yemeklerini ölçülü ye.
•
Tatlılardan kaçın.
• Her
gün bir saat yürü.
•
Geneleve ayda sadece iki kez git.
•
Hizmet ettiğin kişileri sev.
• Akla
dayalı olmayan hiçbir genel görüşü önemseme.
• Bir
seferde sadece tek bir işle uğraş.
•
Gerekli olmadıkça hayal gücünün başını alıp gitmesine izin verme.
Geçen yıllarla birlikte listeye yeni maddeler ekleniyor:
• Asla hislerini gösterme.
•
Başkalarının senin hakkında düşündüklerini umursamayı bırak.
• İyi
şeyler yap ama göze çarpma.
• Kadınlardan
uzak dur.
•
Şehvet hislerini sıkı çalışarak bastır.
•
Senden zor durumdakilere yardımcı ol.
Tolstoy’un,
14 çocuğu olduğunu da hesaba katalım, bu kurallara 82 yıllık yaşamı boyunca
uyduğunu düşünmesi zor. Ancak belli ki sıkı çalışmanın karşılığını almış,
geriye epey hacimli ve dolu dolu eserler bırakmış. Yıllar geçtikçe “yaşam
kuralları”na “yazma kuralları” da ekleniyor:
•
Yazdıklarını eleştirirken her zaman kendini, en sınırlı okurun, bir kitapta
sadece eğlencelik şeyler arayan okurun yerine koy.
• En
ilginç kitaplar, yazarın kendi görüşlerini saklar gibi yaptığı ama yine de
onlara sadık kaldıklarıdır.
•
Yazdıklarını tekrar okuyup üzerinden geçerken nelerin eklenmesi gerektiğini
düşünme (aklına gelen fikirler ne kadar takdire değer olursa olsun)… Onun
yerine anlam bütünlüğünü bozmadan nelerin çıkarılabileceğini düşün.
Yazarları
yaşam biçimlerinden çok, yazdıkları şeyler için severiz gerçi. Yine de onların
yaşamlarına dair idealleri, önümüzdeki çeşit çeşit yolları aydınlatıp kendimiz
için seçim yapmamızı kolaylaştırabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder