Moskova

Moskova

21 Ekim 2015 Çarşamba

Tolstoy’un kuralları



Lev Tolstoy Savaş ve Barış, Anna Karenina gibi ölümsüz eserleriyle pek çoğumuzun örnek almak isteyeceği bir yazar. 

Henri Troyat’ın yazdığı biyografi kitabı Tolstoy, büyük yazara dair ilginç bilgiler sunuyor. Sözgelimi Tolstoy’un kendisi için belirlediği yaşam kurallarını. 

1853’te, daha 25 yaşındayken yazdıklarından, yazarın kendisine nasıl bir saygıyla ve özenle yaklaştığını görebiliyoruz: 
“Ender bulunur bir insan olduğum fikrine artık alışmalıyım. Kendim kadar iyi ahlaklı bir adamla daha tanışmadım, ne de idealleri uğruna her şeyi feda etmeye benim kadar hazır birini tanıdım.”

Kuşkusuz, bu sözlerinin temelinde yedi yıl öncesinde belirlediği “yaşam kuralları”na uymaya özen göstermiş birinin özgüveninin, idealistliğinin izleri var. Kurallarsa şöyle başlıyor:

• Saat beşte uyan.
• Yatağına gitmek için saat ondan geçe kalma.
• Gün içinde iki saat uyunabilir.
• Yemeklerini ölçülü ye.
• Tatlılardan kaçın.
• Her gün bir saat yürü.
• Geneleve ayda sadece iki kez git.
• Hizmet ettiğin kişileri sev.
• Akla dayalı olmayan hiçbir genel görüşü önemseme.
• Bir seferde sadece tek bir işle uğraş.
• Gerekli olmadıkça hayal gücünün başını alıp gitmesine izin verme.

Geçen yıllarla birlikte listeye yeni maddeler ekleniyor:

• Asla hislerini gösterme.
• Başkalarının senin hakkında düşündüklerini umursamayı bırak.
• İyi şeyler yap ama göze çarpma.
• Kadınlardan uzak dur.
• Şehvet hislerini sıkı çalışarak bastır.
• Senden zor durumdakilere yardımcı ol.

Tolstoy’un, 14 çocuğu olduğunu da hesaba katalım, bu kurallara 82 yıllık yaşamı boyunca uyduğunu düşünmesi zor. Ancak belli ki sıkı çalışmanın karşılığını almış, geriye epey hacimli ve dolu dolu eserler bırakmış. Yıllar geçtikçe “yaşam kuralları”na “yazma kuralları” da ekleniyor:

• Yazdıklarını eleştirirken her zaman kendini, en sınırlı okurun, bir kitapta sadece eğlencelik şeyler arayan okurun yerine koy.
• En ilginç kitaplar, yazarın kendi görüşlerini saklar gibi yaptığı ama yine de onlara sadık kaldıklarıdır.
• Yazdıklarını tekrar okuyup üzerinden geçerken nelerin eklenmesi gerektiğini düşünme (aklına gelen fikirler ne kadar takdire değer olursa olsun)… Onun yerine anlam bütünlüğünü bozmadan nelerin çıkarılabileceğini düşün.

Yazarları yaşam biçimlerinden çok, yazdıkları şeyler için severiz gerçi. Yine de onların yaşamlarına dair idealleri, önümüzdeki çeşit çeşit yolları aydınlatıp kendimiz için seçim yapmamızı kolaylaştırabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder