8 yıl
kadar önce hayatını kaybeden Sovyetler Birliği döneminde yarbay olan Stanislav
Petrov gerçek bir kahramanmış. İroni yapmıyorum. Stanislav Petrov, yıllar sonra
ortaya çıkan şeyler gösterdi ki büyük bir ihtimalle dünyayı kurtardı.
Metin
Yeğin
Kaynak: https://artigercek.com/
Kahramanlık filmlerini çok seyretmişsinizdir. Çoğu
Hollywood menşeli ya da ondan apartılmış, Çin malı çakma kahramanlardır. Bu
kahramanlar öncelikle küçük bir don değişikliği ile, bu dondan kastım, bazen
bir tişört üstünde adının baş harflerini yazan –hiç kendi adından feragat edip
sevgilisininkini yazan görmedik mesela– uçunca arkasında rüzgardan savrulacak
bir pelerinle ya da bedenini kuzuların sessizliği gibi sararak süper
olanlardır. Biz daha çok milli hislerle süperi seyrederiz ama aslında kötüler
de her zaman süperdir. Çünkü sonunda yenilseler de onların ne kadar çok süper
olması, kahramanı ve onun galibiyetini beslediğinden, neredeyse kahraman kadar
süperdirler.
Bu filmlerin bir diğer vazgeçilmez aynılığı, herkesin
kahramanları seyrediyor olmasıdır. Yani sadece biz seyirciler değil, kötünün
gazabına maruz kalanlar, bazen ve çoğu zaman sonunda kahramanın sevgilisi
olacak güzel kadın dışında, diğer herkes sadece kahramanı seyreder ve sonunda
kurtarılmış dünyanın yıkık dökük sahnelerinde alkışlamakla yetinirler. Dünyayı kurtaran
adam dünyayı kurtarmış, genellikle güzel kadını kapmış ve genellikle uçarak
eski donuna geri döner. Süperler dünyasında biz normallere de bu seyirden geri
kalan yere dökülmüş patlamış mısırların üzerine basa basa mesailerimize geri
dönmek kalır.
Sizi bilmiyorum ama ben hiç böyle kahramanlara rastlamadım.
Ancak bundan 7-8 yıl kadar önce hayatını kaybeden Sovyetler Birliği döneminde
yarbay olan Stanislav Petrov gerçek bir kahramanmış. İroni yapmıyorum.
Stanislav Petrov, yıllar sonra ortaya çıkan şeyler gösterdi ki büyük bir
ihtimalle dünyayı kurtardı. Uydulardan gelen verilere göre, ABD’nin Sovyetler
Birliği’ne füze gönderdiğine dair kesin işaretlerini alan Petrov, emirler ve
talimatlara göre elinin altındaki nükleer silahları kullanma mekanizmalarını
harekete geçireceğine, insan olduğu için, –tam anlamıyla insan olduğu için–
makinelerin, uyduların, bilgisayarların dediğine göre kafalarına düşecek
füzeleri bekledi. Onların yanıldığını tahmin etti ve düğmelere basmayarak, yani
hiçbir şey yapmayarak dünyayı kurtardı.
Daha sonra yapılan bir araştırma, Sovyet uydularının
bulutlardan yansıyan güneş ışınlarını kıtalararası füzelerin motorlarıyla
birbirine karıştırdığını ortaya koydu. Yani basit bir uyduların gözüne güneş
kaçması nedeniyle nükleer savaş başlayacaktı. Gerçek hayatın kahramanlığı,
uydular, dijital dünyanın sinyalleri, makineler, rotatifler, emirler,
talimatlar, diktatörlük konuşmaları, caka satmaları ve bu gülünç ve aşağılık
şeylere uymamakla başlıyor çok muhtemel...
Ve bazen, her şeye rağmen, hiçbir şey yapmamak en radikal
eylem...
Biz zaten öyle yapıyoruz, hiçbir şey yapmıyoruz demeyin!
‘Başka türlü bir şey benim istediğim, ne ağaca benzer ne de buluta’…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder