Kaynak: http://tr.sputniknews.com/
Prof.
Dr. İlber Ortaylı, Nazilerin Doğu Avrupa'dan kovalanması ve mağlubiyete
uğratılmasının Sovyet Kızıl Ordusu'nun eseri olduğunu söyledi. Tarihçi Ayşe Hür
de, hiçbir Avrupa ülkesinin böylesine büyük fedakarlıkla Nazizme karşı
durmadığını vurgulayarak, "Savaşta 28 milyon evladını kaybeden Sovyetler
Birliği'nin rolünü küçümsemek ayıptır" dedi.
Sovyetler Birliği'nin İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi
Almanyası karşısında kazandığı zaferin 70. yıldönümü, 9 Mayıs günü Rusya ve
eski Sovyet ülkelerinde coşkuyla kutlanacak. 1939-1945 yılları arasında süren,
tarihin en büyük ve kanlı savaşında siviller dahil yaklaşık 70 milyon insan
hayatını kaybetti. Sovyetler Birliği ise 27 milyon olduğu tahmin edilen can
kaybı ile savaşın acı yüzünü en ağır hisseden taraf oldu. İkinci Dünya
Savaşı'nın en şiddetli çarpışmaları Sovyet ve Nazi ordularının karşı karşıya
geldiği Doğu Cephesi'nde yaşandı. Kızıl Ordu, 9 Mayıs 1945 tarihinde Nazi
Almanyasını mutlak yenilgiye uğratarak, Avrupa ve dünyayı Nazizm tehlikesinden
kurtardı.
Öte yandan yapılan kamuoyu anketleri, Avrupa
vatandaşlarının İkinci Dünya Savaşı'nda Sovyetler Birliği'nin oynadığı rolü
azımsadığını ortaya koyuyor. ICM tarafından Almanya, İngiltere ve Fransa'da 3
bin kişi üzerinde yapılan ankete katılanların sadece yüzde 13'ü, Avrupa'nın
Nazizm'den kurtulmasında Sovyet ordusunun kilit rol oynadığını düşündüğünü
söylerken, yüzde 43'ü ise Avrupa'nın özgürlüğüne kavuşmasında en büyük rolün
ABD'ye ait olduğunu belirtti.
Peki, Sovyetler Birliği, 2. Dünya Savaşı'nda Nazi
Almanyasına karşı kazanılan zaferde nasıl bir rol oynadı? Kızıl Ordu'nun
Avrupa'yı Nazizm'den kurtardığı tezi haklılık payı taşıyor mu?
Ünlü tarihçiler Prof. Dr. İlber Ortaylı ve Ayşe Hür, 2.
Dünya Savaşı hakkında çarpıtılan gerçekleri ve SSCB'nin rolünü Sputnik'e
değerlendirdi.
'AVRUPA'YI
NAZİZİMDEN SOVYET ORDUSU KURTARDI'
İlber Ortaylı, "Nazileri yenmek, bugünkü Rusya
topraklarından ve hatta Doğu Avrupa'dan kovalamak, Sovyet Kızıl Ordusu'nun
eseridir. Bunun bilinmesi lazım. Beğenelim beğenmeyelim bu böyle. Avrupa'yı
Nazizm'den kurtaran iki kuvvet var; Sovyet ordusunun —kendisine yapılan
silah yardımlarıyla etkili hale gelen- savaşma gücü ve hem İtalya hem de
Normandiya'dan giren Batılılar. Tarih bu konuda çok açık" diye konuştu.
Harbe hazırlıksız yakalanan Sovyetler Birliği'nin savaşa
fevkalade düşük silah ve uçak kapasitesiyle girdiğine dikkat çeken Ortaylı,
Amerikan silah sanayii ve kapitali yardımı sayesinde Kızıl Ordu'nun Nazi
Almanyası karşısında çarpışma gücünü artırdığını vurguladı. Ünlü tarihçi, ABD
ve İngiltere'nin komünizm hakkındaki tutumlarına rağmen ‘dizginlenemeyen Nazi
Almanyası' karşısında SSCB ile anlaşmak zorunda kaldığını ifade etti.
'SOVYETLER
BİRLİĞİ'NİN ROLÜNÜ KÜÇÜMSEMEK AYIPTIR'
Prof. Dr. İlber Ortaylı, ABD ve İngiltere’nin komünizm
hakkındaki tutumlarına rağmen ‘dizginlenemeyen Nazi Almanyası’ karşısında SSCB
ile anlaşmak zorunda kaldığını ifade etti.
Köşe yazarı ve tarihçi Ayşe Hür, Kızıl Ordu ve Sovyet
halklarının 1941-1943 yılları arasındaki kahramanca direnişi ve ardından
saldırı harekatları olmasaydı, Nazi Almanyasının yenilmesinin mümkün
olamayacağını vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
"2. Dünya Savaşı'nda 1941-1943 arasında (özellikle Haziran ve Temmuz 1941'de) büyük yenilgiler, geri çekilmeler oldu, ama Temmuz 1942-Şubat 1943 arasındaki Stalingrad muharebelerinin kazanılmasıyla yenilgiler silsilesi durdurulduğu gibi, 1943 Temmuzundan itibaren 16 ay içinde, Kızıl Ordu sürekli Batı'ya ilerleyerek Nazi ordularını sürekli geri püskürttü. Öyle ki Kızıl Ordu Baltık Denizi'nden, Vorşova ve Budapeşte hattıyla, Yugoslavya'daki Drava nehrine çizilen 1000 milden geniş bir yaydan başlayarak sürekli Batı'ya ilerleyerek Almanya'ya geldi ve 21 Nisan 1945'te Berlin'e girdi."
'HİÇBİR
AVRUPA ÜLKESİ BÖYLESİNE FEDAKARLIKLA NAZİZME KARŞI DURMADI'
Milyonlarca can kaybı veren Sovyetler Birliği'nin rolünü
küçümsemenin ayıp olacağını dile getiren Ayşe Hür, sözlerine şöyle devam etti:
"Kızıl Ordu kadar Sovyet partizanlarının ve Sovyet halklarının topyekün
direnişini gözlerim yaşarmadan anmam mümkün değil.
Avrupa'nın hiçbir ülkesinin
halkı böylesine büyük bir adanmışlıkla ve fedakarlıkla Nazizme karşı
durmamıştır. Ayrıntıları bir yana bırakalım, soğuk istatistik rakamları bile
Müttefik ülkelerin toplam kaybı 1,5 milyon civarında iken, 21 ila 28 milyon
arasında evladını savaşta kaybeden (ki bu rakam toplam savaş kayıplarının üçte
biridir neredeyse) Sovyetler Birliği'nin rolünü küçümsemek ayıptır."
KIZIL
ORDU AVRUPA'YI NAZİ ORDULARINDAN KURTARMASAYDI?
Sovyetler Birliği'nin Avrupa'yı Nazi ordularından ve
Nazizmin egemenlik kurma ihtimalinden kurtardığını ifade eden tarihçi Ayşe Hür
"Nazizmin egemenliğindeki bir Avrupa'nın kültürel, ekonomik, sosyal açıdan
içine göçeceğini kestirmek zor değil. Kendini Avrupa'dan ayrı tutmaya özen
gösteren Britanya'nın da sömürgelerine giden yollarını Nazilerin tuttuğu bir
dünyada ayakta kalması çok zor olurdu" diye konuştu.
'TÜRKİYE
DE SOVYETLER BİRLİĞİNE ŞÜKRAN DUYMALI'
Tarihçi Ayşe Hür, Sovyetler Birliği’nin Avrupa'yı Nazi
ordularından ve Nazizmin egemenlik kurma ihtimalinden kurtardığını vurguladı.
Ayşe Hür'e göre sadece Avrupa değil; Türkiye halkları da
Sovyetler Birliği'ne Nazi orduları karşısındaki direnişi için şükran duymalı:
"Nazi ordularının Sovyetler Birliği'ni yenilgiye
uğratması halinde, o tarihe kadar tarafsız kalmasına göz yumduğu Türkiye'yi
savaşa katılmaya zorlayacağının (ki o dönemin yöneticilerinin ideolojik
yönelimlerini düşününce, savaşa girmemeleri sadece pratik nedenlerdendi),
Türkiye halklarının da Sovyetler Birliği'ne büyük şükran duyması gerekir."
TARİHİ
ÇARPITMA GİRİŞİMLERİ
Tarihinin en önemli kırılma noktalarından olan İkinci Dünya
Savaşı, son zamanlarda ‘tarihi çarpıtma' girişimleriyle de hararetli
tartışmalara konu oluyor. Ukrayna Başbakanı Arseniy Yatsenyuk, ocak ayında
Berlin'de yaptığı açıklamada, Sovyet ordusunun Ukrayna ve Almanya'yı ‘işgal
ettiğini' söyledi. Polonya Dışişleri Bakanı Grzegorz Schetyna ise, Auschwitz
Toplama Kampı'nı Sovyet ordusunun değil Ukrayna ordusunun kurtardığını iddia
etti. Ukrayna ve Polonya'dan gelen bu iddialar, Rusya'da iktidardan halka kadar
geniş bir çevrede sert tepkilere neden oluyor.
'YATSENYUK'UN
TEZİ KABUL EDİLEMEZ'
Bu durumu yorumlayan İlber Ortaylı, Yatsenyuk'un tezinin
kabul edilemez olduğunu kaydederek "Tarihi bu şekilde yorumlamak ‘günün
lezzeti'dir, tarihin orijinal yorumuna hiçbir katkısı olduğunu zannetmiyorum.
Herhalde Yatsenyuk'un Almanya ziyareti dolayısıyla söylenmiş bir şey. Bu,
Sovyet varlığını veya bugünkü Rusya'yı tanıyıp tanımama veya sevip sevmemekle
ilgili bir şey değil. Tarih, tarih olarak yazılır" diye konuştu.
'BUNA
VANDALİST TARİHÇİLİK DENİR'
Ayşe Hür ise Polonya Dışişleri Bakanı'nın, Auschwitz'i
Ukrayna ordusu kurtardı iddiasını ‘vandalist tarihçilik' olarak değerlendirdi.
Hür, "Bunu ilk kez duyuyorum. Tersini ise Auschwitz'den sağ kurtulan
Primo Levi, Viktor Frankl ve Elie Wiesel'in hatıratlarında okumuştum. Kaldı ki,
1943'ten itibaren Kızıl Ordu cephelerinin adı, yöneldikleri coğrafya ile uyumlu
olarak verilmişti. Birinci Ukrayna cephesini (ki resmi adı Voronezh sonra da
Bryansk Cephesi idi) oluşturan birliklerin yüzde 66'sını Ruslar
oluşturuyordu ama yüzde 16 Ukraynalılar, yüzde 3 Belaruslar, eser miktarda
Tatarlar, Yahudiler, Kazaklar, Özbekler vardı. Kampın ele geçirilmesiyle
sonuçlanan harekatı Kızıl Ordu Generali Krasavin yönetti, 27 Ocak 1945'te kampı
ele geçiren birliğin başında Anatoly Shapiro adlı bir Rusya Yahudisi vardı.
Şimdi bu bileşime bakınca, "Auschwitz'i Ukrayna birlikleri kurtardı"
demek ne derece hakkaniyetli? Hakkaniyeti bırakalım, buna 'revizyonist
tarihçilik' bile denmez, 'vandalist tarihçilik' denir" ifadelerini
kullandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder