Kaynak: http://www.edebiyathaber.net/
Rus klasiklerinden sayılan, Yuri Oleşa’nın romanı “Kıskançlık”
Sabri Gürses çevirisiyle Kırmızı Kedi etiketiyle
yayımlandı.
Yirminci yüzyıl Rus edebiyatının en önemli eserlerinden
biri sayılan Kıskançlık’ta, dönemin Sovyet düzeninin metaforu yaratılmış,
Sovyet Rusya’nın ilk yıllarındaki çarpışan değerlerinin ileriye dönük bir
portresi çizilmiştir. Oleşa’nın dışavurumcu üslupla yazdığı ve toplumsal
gerçekçilik ekolünden oldukça farklı duran bu romanı Nabokov ve Bulgakov’un
yapıtlarıyla karşılaştırılmıştır.
Sıradan insanın içini kemiren kıskançlık duygusunu
somutlaştıran Kavalyerov, sistemin çarkları arasında kendi yaratıcılığına
özgürlük tanınmadığını düşünen İvan Babiçev, sistemin ta kendisini temsil eden
Andrey Babiçev gibi unutulmaz karakterleriyle, Kıskançlık, usta işi bir üslupla
işlenmiş, müthiş bir ironiyle bezenmiş, insan psikolojisinin derinlerine
inerken toplumsal taşlamaya da yer veren bir eser.
Yuri
Karloviç Oleşa
(Юрий Карлович Олеша / d. 3 Mart 1899, Yelizavetgrad, Ukrayna, Rus Çarlığı-ö. 10 Mayıs 1960, Moskova,SSCB),
Yuri Karloviç Oleşa, Sovyet rejiminin ilk yıllarında
eski ve yeni dünya görüşleri arasındaki çatışmayı dile getiren Rus yazar.
Yoksul düşmüş soylu bir ailenin çocuğuydu. Çocukluğu,
ailesinin 1902'de taşındığı Odessa'da geçti. Kızıl Ordu'da
görev yaptıktan sonra gazeteciliğe başladı. 1920'lerin ilk yıllarında keskin
eleştiri yazıları ve mizah şiirleri yazdı. 1924'te çocuklar için yazdığı Tri
tolstyaka (1928; Üç Şişman Adam, 1975) adlı masal kitabı ilk yapıtıdır.
1927'de ünlü romanı Zavist (Kıskançlık) yayımlandı. Oleşa bu romanda,
üçü Sovyet toplumunun makineleşmiş yapısını onaylayan, öbür üçü toplumun değer
yargılarını sorgulayan altı karaktere yer veriyor, topluma uyum gösterenlerin
huzurlu ve kendini beğenmiş haliyle topluma karşı çıkanların bir işe yaramayan
romantik bireyciliğini karşı karşıya getiriyordu.
Şiirsellikten uzak bir sanayi
dünyasının gelişinden korkuya kapılarak, 1917 Devrimi'nden
önceki yaşlı kuşakla aydınların ve işçilerin oluşturduğu yeni toplumsal sınıf
arasındaki çatışmayı irdelediği roman, Sovyet eleştirmenlerince rejim
karşıtlarını suçlayıcı niteliği yüzünden övgüyle karşılandı. Ama Oleşa'nın,
Sovyet toplumunun kişisel ahlaka ve bireyin kendini ifade etme hakkına yer
verip vermediğine ilişkin zekice sorgulamaları, ideolojik açıdan kabul gören bu
kitaba ince bir ironi ve belirsizlik kazandırır.
Oleşa'nın sonraki yapıtları arasında, her ikisi de 1929'da
yayımlanan "Lyubov" (Aşk) ve "Liompa" ile 1931'de
yayımlanan Vişnıyovaya Kostoçka adlı öyküleri ve Zagovar Çuvstıv (1929)
ile Spisok blagodeyanie (1931; Kar Listesi) adlı oyunu sayılabilir.
Bütün bu yapıtları, Zavist'te işlenen temanın çeşitlemeleri niteliğindedir.
Oleşa, 1930'ların başında Sovyet edebiyatına toplumcu gerçekçilik egemen olunca
yazmayı bıraktı ve 1934'teki Sovyet Yazarlar Birliği toplantısında kuşkularını
açıkça dile getirdi. Ardından tutuklanarak bir çalışma kampına gönderildiği
ileri sürülmüşse de, sonraki yaşamıyla ilgili kesin bilgi yoktur. Ama adı uzun
süre Sovyet edebiyatından silinmiştir. Stalin'in
ölümünden sonra bir öykü seçkisinin yayımlanması (1956) itibarının iade
edildiğini gösterir. Sonraki yıllarda, pek çoğu daha önce yayımlanmamış bazı
yapıtlarını da içeren birkaç kitabı yayımlanmıştır.
( Kaynak: Wikipedia )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder