Arkadiy
Timofeyeviç Averçenko, (d. 27 Mart 1881, Akyar -
ö. 12 Mart 1925, Prag), aslen Ukraynalı
olan ünlü bir Rus
yazarı,
usta bir mizahçıdır.
Bilhassa
hikayeleriyle tanınmıştır. Başarısını özellikle, tanınmış yazar ve sanatçılarla
birlikte Petrograd'da yayımladığı “Satirikon” adlı dergiye borçludur.
Averçenko,
1881 yılında Sivastopol şehrinde dünyaya geldi.
Edebiyat merakı çocuk yaşlarda başlar. Daha okul sıralarındayken yazmaya başladı.
Babası tüccar olduğu için kendisi de bir ara ticari bürolarda çalışmak zorunda kaldı. Fakat bu meslek kendisini tatmin etmediği için çok sevdiği yazı hayatına atıldı.
Zekasıyla, kıvrak üslubuyla, orijinal mevzularıyla kısa zamanda dikkati çekti.
1906'da Petersburg'da etrafına tanınmış yazarları ve çiftçileri toplayarak, o devrin Rus mizah edebiyatında oldukça mühim bir yeri olan “Satiricon” dergisini çıkarmaya başladı. Bu arada “utro zritel ve journal diyavseh” gibi dergi ve gazetelerde de devamlı olarak fıkra ve hikaye yazdı.
Arkadiy
Timofeyeviç Averçenko , Rusya’da yeni rejimin kuruluşundan sonra
memleket dışına çıktı. Yurtdışında kaldığı müddetçe yazı yazmaya devam eden
Averçenko 1925 yılında Prag'da öldü.
Averçenko, grotesk mizah muharriridir. Bütün yazılarında sosyal eleştiri unsuru egemendir. En kuvvetli yazıları Birinci Dünya Savaşı sonrası Rusya'nın sosyal ve ekonomik hayatından konuları alan hikayeleridir. Muhacerette bulunduğu sıralarda, Beyaz Rusların yaşayışını tasvir eden hikayeleri de ayrı bir değer taşır.
Rusya'dan ayrıldıktan sonra mütareke yıllarında bir müddet İstanbul'da kalan Averçenko, hikayelerinden bazılarının konularını 1919-1921 yılları arasında İstanbul 'da kalabalık bir yekun tutan Beyaz Rusların hayatından almıştır.
Nitekim hikaye kitaplarından birkaçı, o sıralarda İstanbul'da yayınlanmış bulunmaktadır.
Arkadiy
Averçenko, aşağı yukarı 20 cilt tutan hikayelerini;
* Nekahet devresinde olanlar için hikayeler (Petersburg, 1911)
* Çocuklar (İstanbul, 1922)
* Kaynayan kazan(İstanbul, 1922)
* Korkunç içinde gülünç(Berlin, 1923)
* Isırganlar üzerinde dinlenme(Varşova, 1924)
* Bir şiniğin hikayeleri (Prag, 1925)
adlı hikaye kitaplarında toplamıştır.
* Nekahet devresinde olanlar için hikayeler (Petersburg, 1911)
* Çocuklar (İstanbul, 1922)
* Kaynayan kazan(İstanbul, 1922)
* Korkunç içinde gülünç(Berlin, 1923)
* Isırganlar üzerinde dinlenme(Varşova, 1924)
* Bir şiniğin hikayeleri (Prag, 1925)
adlı hikaye kitaplarında toplamıştır.
Başlıca
kitapları:
Vesyolıye
Ustritsı (Neşeli İstridyeler), (1911)
Dyujınu
Nojey v Spinu Revolyutsii (İhtilâlin Sırtına Bir Düzine Bıçak), (1921)
Rasskazı
Tsinika (Bir Kiniğin Hikâyeleri), (1925)
Kitap tanıtımı:
“Leninnâme” – Arkadi Averçenko
Mustafa Yılmaz
Arkadi
Averçenko’nun öykülerinden derlenen “Leninnâme” adlı kitap geçtiğimiz
hafta Kibele Yayınları’ndan çıktı.
Leninnâme
bir Yayın Kolektifi çalışması olarak gerçekleşti. Derlemede yer alan
öykülerin seçimi ve çevirisi bana ait. Bu yazıda kitabın nasıl ortaya çıktığına
dair kısaca bir şeyler söylemek istiyorum.
Bu söz
söyleme ihtiyacını gereksiz bulanlar olabilir. Özellikle sıradan okurlar
arasında. Ancak Türkiye’de edebi çevirinin tarihiyle bir şekilde uğraş hâlinde
olanlar, çevirmenlerin ürünleri üzerine karaladığı veya hiç karalamadığı
satırların kıymetini bilirler. Örneğin, Vâlâ Nureddin’in Sovyetler Birliği’nden
döndükten sonra onca yazar arasından çevirmek için ilk önce neden
Averçenko’yu seçtiğini bilebilsek hiç fena olmazdı doğrusu. Aynı şekilde, TKP
kökenli Rusça çevirmenlerinden Hasan Ali Ediz’in 1950’lerin sonunda, Lenin’in
deyimiyle “Feci derecede kızgın ve kırgın beyaz muhafız” Arkadi
Averçenko’ya yönelirken aklında ne olduğunu bilmek Türkiye’deki sol kültürün
evrimi açısından aydınlatıcı bir an olabilirdi.
Ne
yazık ki, bunların hiçbiri elimizde yok. Ama en azından Leninnâme için bu notu
düşmek elimizde.
Rus
mizahçı Arkadi Averçenko, St. Petersburg’da çıkardığı Novıy Satirikon‘da 1917
Nisanından sonra Lenin ve Troçki’ye karşı kendi savaşını başlatır. Ekim’den
önce ve sonra Bolşevikleri hicveden yazılar yazar, karikatürler yayımlar. Şubat
Devrimi’nin ateşli taraftarı olan yazar Ekim’i benimsememektedir. 1918’de
Lenin ve Troçki’yi Kızıl Meydan’da kafataslarının üzerinde resmeden bir
karikatürün yayımlanmasının ardından dergisi kapatılır. Averçenko, Çeka’dan
canını zor kurtarır ve güneye kaçar. Bir yandan da savaşını
sürdürür. 1920 tarihli “Devrimin Sırtına Bir Düzine Bıçak” kitabı bu
kalem savaşının en parlak ürünüdür denilebilir. Lenin’in Kasım 1921’de kitapla
ilgili Pravda‘da çıkan yarı ironik değerlendirmesiyle birlikte savaş
Averçenko ve Lenin arasında kısa süreli bir polemiğe dönüşür.
Beyaz
Ordu’nun yenilgisinden sonra Arkadi Averçenko’nun binlerce Rus mülteciyle
birlikte geldiği İstanbul’da uzunca bir süre ikâmet ettiğinden daha önce
bahsetmiştim. Averçenko, Lenin’in “Yeteneklice yazılmış
bir kitapçık” yazısını İstanbul’da okur. Ve ona “Pro Domo Sua (Kendini ve
Davranışlarını Savunmak)” başlıklı bir yazıyla cevap verir. Yazı
İstanbul’da Fransızca ve Rusça olarak iki dilde çıkan Presse du Soir gazetesinde
yayımlanır. Bu yazının varlığı Rus edebiyatı çevrelerinde bilinmekle birlikte,
metnin kayıp olduğu düşünülmekteydi. Ta ki 2011 Martında Rus araştırmacı
gazeteci Rafael Sokolovski bir kopyasını, muhtemelen Çek Cumhuriyeti’ndeki
Averçenko arşivinde bulup yayımlayana dek.
O
sıralar, üniversiteden bir hocamla biz de bu yazıyı, daha doğrusu gazetenin
ilgili kopyasını Türkiye kütüphanelerinde ve arşivlerinde aramakta idik.
Yazışma hâlinde olduğum ve konuyla ilgili ipucu düzeyinde dahi bilgi sahibi
olabileceğini düşündüğüm insanlara Averçenko’dan ve yazısından bahsediyordum.
Bunlardan biri de Gün Zileli idi.
Zileli, “Devrimin
Sırtına Bir Düzine Bıçak” ve Averçenko’nun Lenin’le giriştiği polemiği
ilginç buldu ve bunu bir çeviri projesi olarak Yayın Kolektifi’ne sunmamı
önerdi. Averçenko’nun uzun süredir Türkçede kitap hâlinde bir çevirisinin
olmayışını da dikkate alınca öneri bana üzerinde çalışmaya değer göründü. “Devrimin
Sırtına Bir Düzine Bıçak”ın merkezde bulunduğu bir “Leninnâme” derlemesi
hazırlama fikri 2011 yazında bu yazışmalar sırasında doğdu. Zileli ayrıca
çevirinin redaksiyonunu da üstlenme nezaketini göstererek çalışmaya ciddi bir
katkı sundu.
Derlemenin
adına gelince… Arkadi Averçenko’nun St.Petersburg, Rostov-na-Donu, Simferopol
(Akmescit), İstanbul ve Prag günlerinde, 1917’den 1925’e dek Lenin ve
Bolşeviklerle ilgili yazdığı çok sayıda hiciv var. Bunların en popülerlerinden
birisi “Devrimin Sırtına Bir Düzine Bıçak” kitabı. Bir diğeri ise Rus
edebiyatında “Malenkaya leniniana” (Küçük Leninnâme) olarak
bilinen “Bütün İktidar Bana”, “Lenin’e Sempati Duyuyor ve
Onu Anlıyorum”,“A.Averçenko’dan Lenin’e Dostça Bir Mektup” felyetonları.
Derlemeye bunların dışında Averçenko’nun Lenin’e karşı kaleme aldığı ilk yazı
olan “Denyenlerin Armağanı”, yukarıda da bahsettiğim “Pro Domo Sua” ve
Lenin’in Pravda’da çıkan “Yeteneklice Yazılmış Bir Kitapçık” yazılarını
aldık. Pek küçük sayılamayacağı için de adına sadece Leninnâme demeyi tercih
ettik.
Leninnâme’yle
birlikte Türkçede kitap hâlinde çıkmış Arkadi Averçenko çevirileri sayısı 4
oldu:
“Aşk
Nizamnâmesinin Yedi Maddesi”, 1927. Çev. Vâlâ Nureddin,
“Sahtekârsız Memleket”, 1957. Çev. Hasan Ali Ediz,
“Küçük İnsan Öyküleri – Mihail Zoşçenko/Arkadiy Averçenko”, 2011. Çev. Hüseyin Kandemir.
“Sahtekârsız Memleket”, 1957. Çev. Hasan Ali Ediz,
“Küçük İnsan Öyküleri – Mihail Zoşçenko/Arkadiy Averçenko”, 2011. Çev. Hüseyin Kandemir.
Averçenko
gibi bir mizah devi için dört çeviri ne kadar da az! Üstelik Ekim Devrimi’ne
dair her satır yazının su gibi tüketildiği 1970’lerde bu sayı sadece iki
idi. Bu acı durumu en iyi kavrayanlardan biri olan Aziz Nesin 1972 tarihli bir
röportajında şunu demiş:
“Bir
yazarın ancak yurdunda var olabileceğinin yüzlerce örneğinden en güzeli
Arkadi Averçenko’dur. Averçenko Rusya’dan ayrıldıktan sonra hiçbir ulusun
benimsediği yazar olamadığından hakkı olan yeri alamamıştır.”
Averçenko
çevirileri alanında Türkçedeki uzun suskunluk Hüseyin Kandemir’in taze
çevirisiyle bozulmuş oldu. Ondan habersiz biz de üstüne Leninnâme’yi ekledik.
Aziz Nesin’in işaret ettiği haksızlığın giderilmesi açısından hiç de fena bir
başlangıç sayılmaz.
17
Nisan 2012, Moskova.
Esin Pervane:
“Aziz
Nesin’in Averçenko üzerine birkaç sözünü eklemek istedim.
Leonid
Lenç’in öykülerine yazdığı bir önsözden (1977):
”Rus
dilinde gülmece yazarı olmak çok zordur. Çünkü Rus gülmecesinde bir Gogol, bir
Çehov, bir Sçedrin, bir Zoşçenko, hatta bir Averçenko var ki bunların her biri
kendi yüce dağlarının ulaşılmaz dorukları olmuş. Evet, bir Averçenko bile… O
Averçenko ki, onu şimdi Rus okurlarından bile bilmeyenler var. Yaşamını çok iyi
bilmem ama hep acırım Averçenko’ya. Usta bir gülmece yazarıydı. Devrimden hemen
sonra Rusya’dan çıkan Beyaz Ruslardandı. Bize onu Vâ-Nû tanıtmıştı, öykülerini
çevirerek. Yurduyla, halkıyla bağını koparan yazarın dramına en acılı örnektir
Averçenko. Karşı devrimci olmayıp yurdunda kalabilseydi, bugün dünyanın
tanıdığı büyük bir gülmece yazarı olarak bilinecekti. Şimdi? Unutuldu bile,
yok!”
Mustafa Yılmaz:
“Teşekkürler.
Sanat Yazıları derlemesinden hatırlıyorum bu parçayı.
Aziz
Nesin’in Averçenko’ya ilgisine dair bir de Rusça tanıklık var. Pravda’nın o
dönemki Türkiye muhabiri Aleksandr Filippov anlatmış bir yazısında. Dediğine
göre, Nesin Averçenko’nun 1920’lerin başında Kapalı Çarşı civarında yaşadığı
evi göstermiş ona. Averçenko ve arkadaşlarının sahneledikleri minyatür
oyunlardan söz etmişler. O yıllarda epey ilgiliymiş Averçenko’nun kaderiyle
anlaşılan.
Yazı Soljenitsın
ve Ayvazovski ile ilgili ilginç tanıklıklar da içeriyor. Aziz Nesin çok
sarsılmış mesela Gulag Takımadaları’nı okuyunca. Filippov’a öyle söylemiş.”
Böyle bir yazarın eserlerini Türk okurlarıyla buluşturduğunuz için tşkler. Gerçekten harika bir iş olmuş. Emeğinize sağlık.
YanıtlaSil