Okay
DEPREM
Astrakhan
(http://www.evrensel.net/)
(http://www.evrensel.net/)
Marksizm-Leninizmin dünyadaki üçüncü büyük kuramcısı, Ekim
Devrimi’nin lideri ve Sovyetler Birliği’nin Kurucusu Vladimir İlyiç Ulyanov
Lenin’in, Avrupa Rusya’sı kentlerinden Ulyanovsk’ta (O zamanki adıyla Simbirsk)
doğduğunu bilenimiz az değildir. Ünlü devrimcinin üniversitede hukuk okumak
üzere ilk gençliğinin bir kısmının, Tataristan’ın başkenti Kazan’da geçtiği ise
kamuoyuna daha fazla mal olmuş bir bilgidir. Rusların çoğu gibi ben de Lenin’in
ebeveyni bir tarafa, daha da eskilere giden aile köklerinin nerelere kadar
dayandığını bilmiyordum; pek merak edip araştırmamıştım açıkçası. Ta ki Hazar
Denizi’nin kuzeybatısında konumlu tarihi Astrakhan kentinde kar masalı bembeyaz
bir güne kadar…
HARİTADAKİ
‘ULYANOVLAR SOKAĞI’NIN GİZEMİ
O kış günü şehir merkezinde ziyaret edeceğim müzelerin
konumlarını henüz haritada işaretlerken bir tanesinin adresi dikkatimi
çekmişti: “Ulyanovlar Sokağı, Numara: 9.” Hemen bir çağrışım yapsa da yine de
bu bağlantının adını koymak için fazla acele etmedim.
Kaldığım otele çağrılan
taksi epey bir gecikince, araca biner binmez, “Fikir değiştirdim, daha evvel
kapanmasından dolayı doğrudan ‘Şehir Tarihi Müzesi’ne gidiyoruz…” deyiverdim.
Araba, Astrakhan’ın beyaz bir örtüyle kaplanmış tarihi merkezine girdikten bir
süre sonra, iki katlı evlerle sarılı otantik bir sokağa dönerken o isim gene
gözüme ilişiyor: “Ulyanovlar Sokağı”.
NEYE
NİYET NEYE KISMET…
Tarih-Mimarlık Müze Rezervlerinin ana şubesini daha
görkemli ve özel bir yapıda beklerken karşıma iki katlı, büyükçe, ahşap
kaplama, sarı-beyaz bir köşk çıkıyor. İçeri girdikten sonra görevli kadın elime
eski olduğu anlaşılan bir broşür uzatıyor.
Üzerindeyse “Ulyanov’ların Müze-Evi” yazılı. ‘Demek buranın
eski adı buymuş’ diye geçiriyorum içimden. Bulunduğum yerin tüm sır perdesinin
çözülmesi için ise ilk katın ikinci salonunu beklemem gerekecekmiş meğer. Önce
odanın girişinin üzerinde:
“Ulyanovlar Astrakhan’da” tabelasını görüyorum. Hemen
ardından duvarda sırasıyla yan yana Lenin’in babasının ve büyük amcasının
fotoğraflarını görünce; artık buranın çok büyük ihtimalle Lenin’in ailesinin,
en azından bir kısmının yaşadığı bir mesken olduğundan emin oluyorum. Hikayenin
devamını ise, elimdeki kitapçık ve duvarlarda asılı yazıları birlikte
harmanlayarak anlatmaya koyulalım:
HER
ŞEY ASTRAKHAN’IN SANAYİLEŞMESİ İLE BAŞLAR
18. yüzyılın ortalarından itibaren Astrakhan’a pamuk, ipek
gibi işlenmemiş dokuma ham maddeleri ile boyama materyalleri ulaşmaya başlar.
Bu durum bir anda bölgenin dokuma el sanatlarında gelişmesini beraberinde
getirir. Avrupa sanayi devriminin ilk ayağı olan tekstil manifaktürlerinin
buraya varması ise çok sürmez. Kentte ilk dokuma fabrikasının 1746 yılında
açılmasını kısa zaman içinde diğerleri izler. Bunun doğal bir sonucu olarak
Astrakhan bölgesinde terzilik hızla gelişmeye başlar ve kısa süre içinde en
gözde ve değerli mesleklerden biri haline gelir. İşte Astrakhan şehrinde bu
zanaatın en tanınmış temsilcilerinden birisi Lenin’in baba tarafından dedesi
Nikolay Vasilyeviç Ulyanov olacaktır.
NİKOLAY
VASİLYEVİÇ ULYANOV’UN ASTRAKHAN’A YERLEŞME ÖYKÜSÜ
Lenin’in büyükbabası Nijniy-Novgorod’lu (SSCB döneminde
kentin adı Gorkiy’di) üstünkörü bir serftir. Tarihler 1793’ü gösterdiğinde
güneye inerek Astrakhan iline bağlı ve şehre 47 verst uzalıktaki
Novopavlovskaya (Yeni Pavlov) kasabasına yerleşir. Burası, biraz ileride denize
karışacak olan Volga Nehri’nin kıyısı üzerinde yer alıyordu. 1803’te Nikolay
Vasilyeviç doğrudan Astrakhan’a göçmeye karar verir.
Buraya geldikten tam beş sene sonra kentin ticaret
konseyinin bünyesindeki terziler odasına kaydolur. O zamanlar -ki halen öyle-
şehrin en canlı merkezi mahallesinde, dünyaca meşhur Beyaz Kremlin’e sadece
birkaç yüz metre mesafede, bir itfaiyeci çırağının evini taksitle satın alır.
Bu semt, iskeleye çok yakın olduğu gibi, o vakitlerde daha çok sıradan halkın
ikamet ettiği, hanlarla dolu bir bölgedir. İşte şu anda gezmekte olduğumuz bu
müze-evde A.A Simirnova’yla evliliğinden, aralarında Lenin’in babası İlya
Nikolayeviç Ulyanov’un da olduğu beş çocuk dünyaya gelecektir.
AİLENİN
SORUMLULUĞU VASİLİY NİKOLAYEVİÇ’İN ÜZERİNE BİNER
N.V. Ulyanov ve A.A Ulyanova’nın, 1812’de daha 4 aylıkken
yitirdikleri Aleksandr adlı bebeklerinden sonra sırasıyla Vasiliy, Mariya,
Fedosya ve en sonu İlya (Lenin’in babası) isminde çocukları doğar (1831). 1836
yılına gelindiğinde Ulyanov ailesi babalarının ölümü ile sarsılır. Bu esnada
İlya sadece 5 yaşındadır… Ailenin en büyük erkek çocuğu olan Vasiliy 17’sine
gelmiş, neredeyse yetişkin bir gençtir o sırada. Ve tabiatıyla hanenin tüm
maddi sorumluluğu bir anda onun omuzlarına yıkılmış olur. İçinde müthiş bir
yüksek tahsil yapma tutkusu olan Vasiliy, hayat şartlarından dolayı bu emelini
kendisi için olamasa da küçük erkek kardeşi İlya için gerçekleştirebilecektir.
Gençliği önce hidroklorik gözetmenliği ardından da balık ürünleri üreten
“Sapojnikov Kardeşler” firmasında kamarotluk yaparak geçer. Böylelikle Lenin’in
büyük amcası, hem bütün bir aileyi geçindirirken hem de ufak kardeşi İlya’nın
tüm okuma masraflarını üstlenir. Tüm bunlardan dolayı duvarda Lenin’in
babasının yanında neden amcasının da portresinin durmakta olduğunu şimdi çok
daha iyi anlıyoruz.
İLYA
NİKOLAYEVİÇ ULYANOV KAZAN YOLUNU AÇIYOR
1843 yılında gimnazyuma (lise) giren İlya burayı gümüş
madalya alarak bitirir ve 1850 senesinde Kazan Üniversitesi Fizik-Matematik
Fakültesine kabul edilmeye hak kazanır. Burayı da başarıyla bitirdikten sonra
bölgenin önde gelen pedagog-eğitimcilerinden birisi olmuştur artık. Sonra art
arda Penza ve Nijniy Novgorod’da öğretmenlik yapmasının ardından Simbirsk
kentindeki halk okulunda eğitim denetçisi ve müdür olarak görev alır. Bu
noktada artık Lenin’in de dünyaya geleceği şehre gelmiş bulunuyoruz. İlya
Nikolayeviç Ulyanov’un 1863 yılında, emekli bir tıp müfettişinin kızı olan
Mariya Aleksandrovna Blank ile hayatını birleştirmesinden tam yedi yıl sonra
Lenin (Nikolay) dünyaya gelecektir.
SOYAĞACI,
AİLENİN EŞYALARI VE MÜZENİN GERİ KALANI
Müzenin bu odasının girişinde sol tarafta ufaltılmış
büyükçe bir soyağacı göze çarpıyor.
İnanması gerçekten güç ancak karşımda,
Lenin’in 13. yüzyıla kadar giden kökenini gösteren çok detaylı bir şema
duruyor. Çalışmayı yapan ise, St. Petersburg Yahudi Enstitüsü doçenti ve aynı
zamanda “Rusya Soy Bilim Topluluğu” Üyesi Mikhail Girşeviç Şteyn. Çatı katıyla
birlikte toplam üç katta ve altı büyük odaya sahip müzede Ulyanov ailesinin
kişisel eşyaları salt bu odada sergileniyor. İki asırlık bu eşyalar arasında
masadan, aynalı şifonyere, camlı dolaptan, duvar saatine, semaverden, fincan
takımına, bir dolu iskemleden, çok büyük bir sandığa; belli başlı demirbaş
mobilyaların hemen hemen hepsi mevcut. Hatta köşede bir de tarihi müstakil evin
bir maketi duruyor. Gene duvarda önemli iki resmi fark ediyorum. Bir tanesi
Fedosya Nikolayevna Ulyanova’nın (Lenin’in halası) Astrakhan’daki akrabalarını
1903 yılındaki ziyareti sırasından bugüne kalan bir kare. Diğerinde ise kentte
kalan sülale fertlerinin aile mezarlığı gözüküyor. Evin geri kalan bölmelerinde
ise, tahmin edileceği üzere Astrakhan’ın 16.-17. asırlardan itibaren ekonomik,
sosyal, teknik ve kültürel gelişimine; şehir hayatı, sivil kültürü ve eğitim
yaşamına dair pavyonlar, malzemeler ve resimler teşhir ediliyor. Ulyanovlar’ın
Müze Evi’nin açılışı 16 Nisan 1970 tarihinde yapılır. İçerisindeki sergi
materyali, Astrakhan Eyaleti Tarih – Mimarlık Müzeleri’nin bilimsel çalışma kolektifi
ile Leningrad Resim-Süsleme Sanatları Kurumu’nun sanatkârları tarafından
ortaklaşa hazırlanır.
Birkaç saatlik çok yoğun bir müze turunun ardından görevli
hanımefendiye, Ulyanov’ların eşyalarının bulunduğu odada bir hatır fotoğrafımı
çekmesini rica ediyorum. O da belki de karşılığında benden, müze defterine bir
şeyler yazmamı istiyor kibarca…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder