Moskova

Moskova

26 Ocak 2016 Salı

LENİN’İN DEDESİNİN EVİNDE…

Okay DEPREM
Astrakhan
(http://www.evrensel.net/)

Marksizm-Leninizmin dünyadaki üçüncü büyük kuramcısı, Ekim Devrimi’nin lideri ve Sovyetler Birliği’nin Kurucusu Vladimir İlyiç Ulyanov Lenin’in, Avrupa Rusya’sı kentlerinden Ulyanovsk’ta (O zamanki adıyla Simbirsk) doğduğunu bilenimiz az değildir. Ünlü devrimcinin üniversitede hukuk okumak üzere ilk gençliğinin bir kısmının, Tataristan’ın başkenti Kazan’da geçtiği ise kamuoyuna daha fazla mal olmuş bir bilgidir. Rusların çoğu gibi ben de Lenin’in ebeveyni bir tarafa, daha da eskilere giden aile köklerinin nerelere kadar dayandığını bilmiyordum; pek merak edip araştırmamıştım açıkçası. Ta ki Hazar Denizi’nin kuzeybatısında konumlu tarihi Astrakhan kentinde kar masalı bembeyaz bir güne kadar…

HARİTADAKİ ‘ULYANOVLAR SOKAĞI’NIN GİZEMİ

O kış günü şehir merkezinde ziyaret edeceğim müzelerin konumlarını henüz haritada işaretlerken bir tanesinin adresi dikkatimi çekmişti: “Ulyanovlar Sokağı, Numara: 9.” Hemen bir çağrışım yapsa da yine de bu bağlantının adını koymak için fazla acele etmedim. 

Kaldığım otele çağrılan taksi epey bir gecikince, araca biner binmez, “Fikir değiştirdim, daha evvel kapanmasından dolayı doğrudan ‘Şehir Tarihi Müzesi’ne gidiyoruz…” deyiverdim. Araba, Astrakhan’ın beyaz bir örtüyle kaplanmış tarihi merkezine girdikten bir süre sonra, iki katlı evlerle sarılı otantik bir sokağa dönerken o isim gene gözüme ilişiyor: “Ulyanovlar Sokağı”.

NEYE NİYET NEYE KISMET…

Tarih-Mimarlık Müze Rezervlerinin ana şubesini daha görkemli ve özel bir yapıda beklerken karşıma iki katlı, büyükçe, ahşap kaplama, sarı-beyaz bir köşk çıkıyor. İçeri girdikten sonra görevli kadın elime eski olduğu anlaşılan bir broşür uzatıyor.

Üzerindeyse “Ulyanov’ların Müze-Evi” yazılı. ‘Demek buranın eski adı buymuş’ diye geçiriyorum içimden. Bulunduğum yerin tüm sır perdesinin çözülmesi için ise ilk katın ikinci salonunu beklemem gerekecekmiş meğer. Önce odanın girişinin üzerinde:

“Ulyanovlar Astrakhan’da” tabelasını görüyorum. Hemen ardından duvarda sırasıyla yan yana Lenin’in babasının ve büyük amcasının fotoğraflarını görünce; artık buranın çok büyük ihtimalle Lenin’in ailesinin, en azından bir kısmının yaşadığı bir mesken olduğundan emin oluyorum. Hikayenin devamını ise, elimdeki kitapçık ve duvarlarda asılı yazıları birlikte harmanlayarak anlatmaya koyulalım:

HER ŞEY ASTRAKHAN’IN SANAYİLEŞMESİ İLE BAŞLAR

18. yüzyılın ortalarından itibaren Astrakhan’a pamuk, ipek gibi işlenmemiş dokuma ham maddeleri ile boyama materyalleri ulaşmaya başlar. Bu durum bir anda bölgenin dokuma el sanatlarında gelişmesini beraberinde getirir. Avrupa sanayi devriminin ilk ayağı olan tekstil manifaktürlerinin buraya varması ise çok sürmez. Kentte ilk dokuma fabrikasının 1746 yılında açılmasını kısa zaman içinde diğerleri izler. Bunun doğal bir sonucu olarak Astrakhan bölgesinde terzilik hızla gelişmeye başlar ve kısa süre içinde en gözde ve değerli mesleklerden biri haline gelir. İşte Astrakhan şehrinde bu zanaatın en tanınmış temsilcilerinden birisi Lenin’in baba tarafından dedesi Nikolay Vasilyeviç Ulyanov olacaktır.

NİKOLAY VASİLYEVİÇ ULYANOV’UN ASTRAKHAN’A YERLEŞME ÖYKÜSÜ

Lenin’in büyükbabası Nijniy-Novgorod’lu (SSCB döneminde kentin adı Gorkiy’di) üstünkörü bir serftir. Tarihler 1793’ü gösterdiğinde güneye inerek Astrakhan iline bağlı ve şehre 47 verst uzalıktaki Novopavlovskaya (Yeni Pavlov) kasabasına yerleşir. Burası, biraz ileride denize karışacak olan Volga Nehri’nin kıyısı üzerinde yer alıyordu. 1803’te Nikolay Vasilyeviç doğrudan Astrakhan’a göçmeye karar verir.

Buraya geldikten tam beş sene sonra kentin ticaret konseyinin bünyesindeki terziler odasına kaydolur. O zamanlar -ki halen öyle- şehrin en canlı merkezi mahallesinde, dünyaca meşhur Beyaz Kremlin’e sadece birkaç yüz metre mesafede, bir itfaiyeci çırağının evini taksitle satın alır. Bu semt, iskeleye çok yakın olduğu gibi, o vakitlerde daha çok sıradan halkın ikamet ettiği, hanlarla dolu bir bölgedir. İşte şu anda gezmekte olduğumuz bu müze-evde A.A Simirnova’yla evliliğinden, aralarında Lenin’in babası İlya Nikolayeviç Ulyanov’un da olduğu beş çocuk dünyaya gelecektir.

AİLENİN SORUMLULUĞU VASİLİY NİKOLAYEVİÇ’İN ÜZERİNE BİNER

N.V. Ulyanov ve A.A Ulyanova’nın, 1812’de daha 4 aylıkken yitirdikleri Aleksandr adlı bebeklerinden sonra sırasıyla Vasiliy, Mariya, Fedosya ve en sonu İlya (Lenin’in babası) isminde çocukları doğar (1831). 1836 yılına gelindiğinde Ulyanov ailesi babalarının ölümü ile sarsılır. Bu esnada İlya sadece 5 yaşındadır… Ailenin en büyük erkek çocuğu olan Vasiliy 17’sine gelmiş, neredeyse yetişkin bir gençtir o sırada. Ve tabiatıyla hanenin tüm maddi sorumluluğu bir anda onun omuzlarına yıkılmış olur. İçinde müthiş bir yüksek tahsil yapma tutkusu olan Vasiliy, hayat şartlarından dolayı bu emelini kendisi için olamasa da küçük erkek kardeşi İlya için gerçekleştirebilecektir. Gençliği önce hidroklorik gözetmenliği ardından da balık ürünleri üreten “Sapojnikov Kardeşler” firmasında kamarotluk yaparak geçer. Böylelikle Lenin’in büyük amcası, hem bütün bir aileyi geçindirirken hem de ufak kardeşi İlya’nın tüm okuma masraflarını üstlenir. Tüm bunlardan dolayı duvarda Lenin’in babasının yanında neden amcasının da portresinin durmakta olduğunu şimdi çok daha iyi anlıyoruz.

İLYA NİKOLAYEVİÇ ULYANOV KAZAN YOLUNU AÇIYOR

1843 yılında gimnazyuma (lise) giren İlya burayı gümüş madalya alarak bitirir ve 1850 senesinde Kazan Üniversitesi Fizik-Matematik Fakültesine kabul edilmeye hak kazanır. Burayı da başarıyla bitirdikten sonra bölgenin önde gelen pedagog-eğitimcilerinden birisi olmuştur artık. Sonra art arda Penza ve Nijniy Novgorod’da öğretmenlik yapmasının ardından Simbirsk kentindeki halk okulunda eğitim denetçisi ve müdür olarak görev alır. Bu noktada artık Lenin’in de dünyaya geleceği şehre gelmiş bulunuyoruz. İlya Nikolayeviç Ulyanov’un 1863 yılında, emekli bir tıp müfettişinin kızı olan Mariya Aleksandrovna Blank ile hayatını birleştirmesinden tam yedi yıl sonra Lenin (Nikolay) dünyaya gelecektir.

SOYAĞACI, AİLENİN EŞYALARI VE MÜZENİN GERİ KALANI

Müzenin bu odasının girişinde sol tarafta ufaltılmış büyükçe bir soyağacı göze çarpıyor. 

İnanması gerçekten güç ancak karşımda, Lenin’in 13. yüzyıla kadar giden kökenini gösteren çok detaylı bir şema duruyor. Çalışmayı yapan ise, St. Petersburg Yahudi Enstitüsü doçenti ve aynı zamanda “Rusya Soy Bilim Topluluğu” Üyesi Mikhail Girşeviç Şteyn. Çatı katıyla birlikte toplam üç katta ve altı büyük odaya sahip müzede Ulyanov ailesinin kişisel eşyaları salt bu odada sergileniyor. İki asırlık bu eşyalar arasında masadan, aynalı şifonyere, camlı dolaptan, duvar saatine, semaverden, fincan takımına, bir dolu iskemleden, çok büyük bir sandığa; belli başlı demirbaş mobilyaların hemen hemen hepsi mevcut. Hatta köşede bir de tarihi müstakil evin bir maketi duruyor. Gene duvarda önemli iki resmi fark ediyorum. Bir tanesi Fedosya Nikolayevna Ulyanova’nın (Lenin’in halası) Astrakhan’daki akrabalarını 1903 yılındaki ziyareti sırasından bugüne kalan bir kare. Diğerinde ise kentte kalan sülale fertlerinin aile mezarlığı gözüküyor. Evin geri kalan bölmelerinde ise, tahmin edileceği üzere Astrakhan’ın 16.-17. asırlardan itibaren ekonomik, sosyal, teknik ve kültürel gelişimine; şehir hayatı, sivil kültürü ve eğitim yaşamına dair pavyonlar, malzemeler ve resimler teşhir ediliyor. Ulyanovlar’ın Müze Evi’nin açılışı 16 Nisan 1970 tarihinde yapılır. İçerisindeki sergi materyali, Astrakhan Eyaleti Tarih – Mimarlık Müzeleri’nin bilimsel çalışma kolektifi ile Leningrad Resim-Süsleme Sanatları Kurumu’nun sanatkârları tarafından ortaklaşa hazırlanır.


Birkaç saatlik çok yoğun bir müze turunun ardından görevli hanımefendiye, Ulyanov’ların eşyalarının bulunduğu odada bir hatır fotoğrafımı çekmesini rica ediyorum. O da belki de karşılığında benden, müze defterine bir şeyler yazmamı istiyor kibarca…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder