Moskova

Moskova

3 Ağustos 2015 Pazartesi

Moskova'da Malatya Muhabbeti


Suat TAŞPINAR, Moskova
Kaynak: http://www.malatyahaber.com/ 

Oğlum evin önündeki parkta arkadaşlarıyla oynuyor. Türlü yaramazlıkla ortalığı velveleye veren minik bir çete. Kankaları, kendinden iki yaş küçük İlya ve Saşa. 

Onlar daha bu sonbaharda okula başlayacaklar. Bizimki üçe geçti. O yüzden "ağır abi" pozlarında. Keratalar ağzına bakıyor. O da bu ayrıcalığı tepe tepe kullanıyor. "İlya git topu getir!" diyor. Zavallı çocuk "Az ye de kendine bir işçi tut" lafının Rusçasını bilmiyor. Emri ikiletmeden yerine getiriyor.

O ara ben köşedeki bankta hem bilgisayardan haberlere göz atıyorum, hem de kulağım onların sohbetine "davetsiz misafir". 

Daldan dala zıplarken bizimki hararetle anlatmaya başlıyor. "Biliyor musunuz dünyanın en güzel kayısısı nerede yetişiyor?". 

Çocuklardan önce benim kulaklarım dikiliyor. "İspanya'da" diyor Fedor, "Biz geçen yıl tatilde yemiştik, süperdi!"

Bizimkisi gülüyor. "Hadi canım. Malatya'da!" diyor.

İlya, "Neee?" diyor, "Malezya'da mı?"

Maxim Emre Suatoviç basıyor kahkahayı. "Ne Malezyası?? Malatya dedim Malatya!"

"O neresi?" diye soruyor çocuklar.

"Babamın doğduğu yer. Dedemle babaannem orada yaşıyor. Türkiye'de."

Çocuklar çaktırmadan kafayı çevirip beni süzüyor.

Oğlum bana dönüp bağırıyor şaşkınlıkla: "Baba bu çocuklar Malatya'yı bilmiyormuş!" 

Allah'ın Moskova'sında mahallenin çocuklarının Malatya'yı bilmemesinin değil bilmesinin sürpriz olacağını söylemiyorum ona. İstifimi bozmuyorum!

Ama birkaç yıl önce, tüm çocukların birbirine benzemeye çalıştığı, farklı olmanın kusurmuş gibi algılandığı çağında benimle sokakta Türkçe konuşmamaya çalışan oğlumun, artık "Ben sizin bilmediğiniz bir dili de biliyorum, sizden farklıyım ve üstünüm" cakası satarak Türkçesini kullanması hoşuma gitmiyor değil.

Vaktiyle Malatya, dünyada "Papa'yı vuran adamın memleketi" diye bilinirdi. Son zamanlarda -en azından Rus medyasında- "NATO'nun füze kalkanının radarlarının yerleştirildiği memleket" diye sık sık adı anılıyor. Ama bunlar gelip geçici. Aslolan hala dünyanın neresine giderseniz gidin, kayısı denince akla hep Malatya'nın geliyor olması. 

Tabii ki bu kadar büyük bir nimetten Malatya maddi ve manevi, yeterince faydalanıyor mu, emin değilim. O ayrı bir mevzu.

Ama dünyada pek çok ülke, pek çok şehir "marka" olabilmek için uyduruk simgeler, zorlama ürünler ile imajını cilalamaya uğraşırken, sıfırdan değer yaratmak için çırpınırken, Çin seddinden Adriyatik'e "kayısı diyarı Malatya"dan olmanın gururuyla şişinerek dolaşmak hiç fena duygu değil!


Oğlumun daha bu yaşta bunu fark etmiş olması iyiye işaret. Ne de olsa Kernek'in suyunu içti kerata. "Allah'ın hakkı üç oğlum, Malatya'dan sadece iki president (cumhurbaşkanı) çıktı. Senin şansın var" diye gaz veriyorum, gözlerinin içi gülüyor. "Şimdiki çocuklar harika" diye boşuna söylemiyorlar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder