Kaynak: https://turkrus.com/
Kış Rusya'ya yakışır.
Moskova, St. Petersburg gibi büyük kentlerin siluetiyle de, Suzdal, Vladimir gibi küçük tarihi şehirlerin eşsiz mimarisiyle de, kayın ormanları ve buza kesen gölleri, nehirleriyle de güzeldir...
Ama Rus kışları, karla kaplı peyzajlarıyla romantik görünse de, klasik yazarların çoğu için bu mevsim oldukça zorlu ve çelişkili duygular barındırıyordu. İşte mektuplarında ve günlüklerinde kış mevsimine dair iz bırakan ifadelerle, RBTH sitesinin derlemesiyle, bazı Rus edebiyat devlerinin kış betimlemeleri:
"Bu ne ülke!" - Ivan Turgenev
Kışın sert koşulları, Rus edebiyatının devlerinden Ivan Turgenyev’in tahammül sınırlarını zorladı. Opera sanatçısı Pauline Viardot’a yazdığı bir mektupta, Moskova'nın kışını şu sözlerle tasvir etti: “Sabahın erken saatlerinden beri bir kar fırtınası esiyor, Moskova’nın kasvetli sokaklarında ağlıyor, inliyor, uluyor – penceremin altındaki ağaçların dalları, cehennemdeki günahkarlar gibi birbirine dolanmış ve bükülmüş. Bu ne hava! Bu ne ülke!”
"Katlanılmaz bir monotonluk" - Anton Çehov
Anton Çehov ise kırsalda geçen kışların monotonluğundan şikayetçiydi. Yayıncı Aleksey Suvorin’e yazdığı bir mektubunda, kırsal kış yaşamını şöyle betimledi: “Karla kaplı monoton tepeler, çıplak ağaçlar, uzun geceler, ölümcül sessizlik – hepsi tembelliği, ilgisizliği ve bol bol yeme içme alışkanlıklarını teşvik ediyor.”
"Kırım’ın kışı bile yoruyor" - Anton Çehov
Kırım’ın Yalta şehrinde daha ılıman bir kış geçirirken bile Çehov bu durumdan yakınmayı ihmal etmedi: “Burada, kutsal Yalta’da mektup olmadan insan donarak ölebilir. Boşluk, aptalca bir kış ve sürekli sıfırın üzerindeki sıcaklık insanı çabucak yorabilir. Sanırım kış 10 yıldır devam ediyor.”
"Kışın büyüsü" - Ivan Bunin
Yine de, Rus kışının büyüsüne kapılmamak imkansızdı. İvan Bunin, kış akşamlarının dinginliğini şu sözlerle dile getirdi: “Masanın üzerinde lamba, sönük ve huzurlu bir ışıkla yanıyor. Camdaki buzlu beyaz desenler çok renkli, parlak ışıklarla titreşiyor. Sessizlik. Sadece dışarıdaki kar fırtınasının uğultusu ve Maşa’nın mırıldandığı bir şarkı duyuluyor. Bu ezgileri dinlerken, uzun bir kış akşamının gücüne istemsizce teslim oluyorsunuz.”
Resim: Alyona Dergileva
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder