İsmail
Boy
Kaynak:
https://medyagunlugu.com/
Moskova’da hafta sonları kuş pazarı (птичий
рынок/ptiçhiy rıynok) adı ile kurulan bir pazar yeri var; insanlar burada evcil
hayvanlarını satmaya ya da hayvanlarının ihtiyaçları olan yem, aksesuar v.s.
almaya gelirler.
Bir şubat sabahı, soğuk bir rüzgarın eşlik ettiği bu
pazarda içimizi ısıtan bir hikayeye tanıklık ettik.
Moskova’da yabancı olarak tek başına yaşayan bir iş
arkadaşıma evinde arkadaşlık etmesi için bir kedi yavrusu almaya karar verdik.
Pazar yerinde yan yana dizilmiş birçok Rus kadın,
kucaklarındaki veya yanlarında oturttukları hayvanları satabilecek müşterileri
bekliyordu.
Yanında küçük kızı ile bekleyen orta yaşlı bir kadın ile
üşümesin diye paltosunun içinde sakladığı ve sadece bembeyaz tüylü başı görünen
küçük bir kedi yavrusu gözümüze çarptı,
Küçük kızının yanakları ve burnu şubat soğuğunun izini
taşır gibi kıpkırmızıydı. Kucağındaki minik beyaz kedi yavrusunun ise ürkek ama
umut dolu bakışı vardı.
Kadının karşısına geçip yavru kediyi biraz okşayıp
sevdikten sonra fiyatını sorduk.
“Para için satmıyorum” dedi, şaşırdık. “Bu buz gibi soğuk
havada ne işi vardı burada, ne bekliyordu” diye sorduk. Aldığımız cevap Moskova
şubatının ayazından daha sert vurdu yüzümüze.
“Maalesef bu yavruyu besleyecek maddi imkanım kalmadı
artık, onu sokağa da bırakamam. Bu nedenle ona iyi bakabilecek yüzü ve yüreği
temiz, dürüst bir insan arıyoruz.”
“…Yüreği temiz dürüst bir insan arıyoruz.”
Aklıma Sinoplu Diyojen geldi,
Milattan önce 5.nci yüzyılda Sinop’ta doğup sonra Atina’ya
yerleşen ve bir fıçı içerisinde yaşayan bu ünlü filozofu, ziyaretine gelen
Büyük İskender’in kendisine “Dile benden ne dilersin?” diye
sorduğunda “Gölge etme başka ihsan istemem” demesiyle tanırız.
Aynı Diyojen’in yaşadığı o dönemlerde, erdemden ve
dürüstlükten uzaklaşmış, gösteriş ve sahte ilişkiler içindeki insanları
görünce, elinde bir fener ile gündüz vakti Atina sokaklarında dolaşıp, “Dürüst
bir insan arıyorum” dediği de hikâye edilir.
Ülkemizde son zamanlarda ortaya çıkan, toplumun ahlaki
yozlaşmasını, insanların sahte değerlerle yaşamasını ve dürüstlükten
uzaklaşmalarını görünce aklıma Moskova’da şahit olduğum olay, Diyojen ve
Aristofanes geldi.
Diyojen ile aynı dönemlerdeki yaşayan antik Yunan
yazarlarından Aristofanes, “Eşek Arıları” adlı oyununda toplumun eski,
dürüst ve erdemli insanları bir kenara itilirken; yeni, beceriksiz ve yozlaşmış
insanlara değer verildiğini vurgular.
Eserin bir yerinde şöyle diyordu
“Eskiden altın gibi değerli insanlar vardı; şimdi ise
yaldızlı, adi metallerden farkı olmayan insanların değer gördüğüne şahit
oluyoruz.”
Fazla söze gerek var mı?
2500 yıl önce yazılmış bu sözler, bugüne baktığımızda
gördüğümüz gerçeklerle ne kadar örtüşüyor değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder