Moskova

Moskova

9 Kasım 2024 Cumartesi

Kozmizm: Uzaya ve Ölümsüzlüğe Ulaşmayı Amaçlayan 19. Yüzyıl Hareketi


Tim Brinkhof

Kaynak: https://oggito.com/  

 

Rus Devrimi’nin kıyısında bir grup düşünür hem fütürizmin hem de komünizmin alternatifi olabilecek bir düşünce ortaya attı.

19. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkan Rus Kozmizmi, insanlığın teknolojiyle ilişkisini yeniden tanımlamayı amaçlayan felsefi bir hareketti.

Kimi Kozmistlere göre teknoloji yıkıcı ve dönüştürücüyken kimilerine göre de teknolojinin başlıca rolü mevcut değerleri ve bilgiyi hem korumak hem de sonraki nesillere aktarmaktı.

İki düşünce biçimi arasındaki farklılık ne olursa olsun Kozmist düşüncenin ortak noktasıysa ölümsüzlüğe ulaşma çabası ve uzayın kolonileştirilmesiydi.

Amerikalı fütürist mucit Ray Kurzweil 2009 tarihli Transcendent Man isimli belgeselde ölüme dair düşüncelerini paylaşıyor ve yirmi iki yaşındayken kaybettiği babasının anısını hâlâ acıyla hatırladığını belirtiyor. Kurzweil’e göre ölüm – her ne kadar çoğu düşünür ve teolog tarafından varoluşun kaçınılmaz bir parçası olarak görünse de – hâlâ “büyük bir trajedi ve derin bir kayıp,” demek.

Kurzweil’in bu fikirleriyle 19. Yüzyıl Rus düşünürlerinden Nikolay Fedorov’un düşünceleri arasındaki paralellik dikkat çekici.

Fedorov, ölümünden sonra yayımlanan Philosophy of the Common Task isimli metninde ölümü teknolojik ilerlemeye yön veren bir tasarım kusuru olarak niteliyor ve bu kusuru düzeltme hedefinin, yani ölümsüzlüğe ulaşmanın, ölümden korkan ve tarihsel planda karşıt kutuplarda konumlanan sosyal grupları birleştirmeye hizmet edeceğini belirtiyor.

“Vazifemiz,” diyor Fedorov, “doğayı, doğanın kör gücünü evrensel bir resüsitasyon aracına dönüştürmek ve ölümsüz varlıklardan oluşan bir birlik haline gelmektir.”

Fedorov’un yazıları hiçbir zaman tam anlamıyla kabul görmedi ya da geniş kitlelere ulaşmadı ama Kozmizm olarak bilinen vizyoner bir düşünce hareketini ortaya çıkardı.

Hareket, benzersiz bir toplumsal değişimin vuku bulduğu Sanayi Devrimi esnasında somutlaştı ve genel itibariyle insanlığın teknolojiyle olan ilişkisini yeniden tanımlamaya çalıştı.

Nihai hedefse doğanın kontrol edilemeyen güçlerinin sırlarını keşfetmek ve doğadaki bu gücü düzenlemek suretiyle ölümsüzlüğe ulaşmış varlıklardan oluşan bir birlik haline gelmekti.

Bu yönüyle Kozmizm hem fütürizme hem de komünizme karşı ruhani bir alternatifti.

Komünizm, Kozmist düşünceyi olgunlaşamadan yok etmiş olsa da, Kozmist fikirler günümüzün Büyük Teknoloji çağında yeniden geçerlilik kazanmaya başladı.

Rus ve Slav çalışmaları alanında tanınmış bir isim olan New York Üniversitesi profesörlerinden Boris Groys’un editörlüğünü üstlendiği Russian Cosmism isimli kitapta durumun sebepleri net bir biçimde izah ediliyor.

Rus Kozmizmini anlamak istiyorsak öncelikle aynı dönem ortaya çıkmış akım ve fikirlere bakmamız gerek.

Fedorov’dan çok daha etkili bir isim olan disiplinlerarası bilim insanı Alexander Çijevski, 1931 tarihli  “The Earth in the Sun’s Embrace,” isimli makalesinde insanlık tarihini, Güneş’in etrafında dönmek olarak yorumluyor ve devrimci hareketin enerji gerektirdiği, enerjinin de en temel haliyle güneş tarafından üretildiği önermesinden yola çıkarak astronomik olaylarla tarihsel gelişmeler arasında kimi paralellikler kuruyordu.

Mesela verdiği örneklerden biri, Birleşik Krallık’ta iktidara gelen hükümetlerle ilgiliydi. Çijevski’nin saptamalarına göre güneşteki aktivite arttığında ilerici hükümetler, güneş lekeleri dolayısıyla aktivitenin azaldığı dönemlerdeyse muhafazakâr hükümetler iktidara geliyordu.

Çijevski’nin düşünceleri, ressam Kazimir Maleviç gibi avangart sanatçıları derinden etkiledi. Avangart, doğadaki bu düzensizlikten korkmak yerine onu memnuniyetle karşıladı ve mesela Maleviç, Güneş’in nihai yok oluşunu ve dünyanın kaosa sürüklenişini haber veren “Victory Over the Sun,” isimli fütüristik operanın sahnelenmesine yardımcı oldu.

Groys, editörlüğünü üstlenmiş olduğu kitabın ön sözünde şöyle diyor: “Yirminci yüzyılın başlarında kaos yakın bir ihtimaldi çünkü artık hiç kimse ilahi ya da doğal bir düzenin istikrarına inanmıyordu.”

“İster dini temelleri olsun ister rasyonel, tanıdık yaşam formlarını değiştirmeye, geçersiz kılmaya ve nihayetinde bütünüyle ortadan kaldırmaya hizmet edecek istikrarlı bir düzen fikri ontolojik garantisini kaybetti.

Ve böylece geleneksel bir düzene olan inancın altı oyuldu. 

Teknolojik gelişmenin salt ilerleme mentalitesine dayalı oluşu, onun istikrara tahammülü olmayan kaotik bir güç olarak algılanmasına sebep oldu. Gelecek hem geçmişin hem de bugünün düşmanıydı. Ve tam da bu görüş dolayısıyla fütüristler geleceği kutsal addettiler çünkü gelecek, olmuş ve olmakta olan her şeyin yok olacağına dair güçlü bir vaat demekti.”

Aynı düşünce tarzı, teknolojik gelişmeleri bir volkanın beklenmedik patlamalarına benzeten anarşist-fütürist şair Alexander Svyatogor’un yazılarında da mevcuttu: yeni bir yaşam adına toprağı zenginleştiren ama üzerinden geçip gittiği ne varsa yok eden şiddetli bir patlama. Svyatogor, “The Doctrine of the Fathers’ and Anarcho-Biocosmism,” isimli makalesinde Fedorov’un bilim ve teknolojiyi restorasyon aracı olarak gören düşüncesini reddediyor ve bunun yerine gelecek nesillerin, “dünyanın ruhunu ve maddesini, tıpkı kili yoğuran ve ona biçim kazandıran heykeltraşlar gibi, kendi elleriyle yoğuracaklarını ve yeni bir kozmos yaratacaklarını” savunuyordu.

Fedorov ve Svyatogor, Groys’un da belirttiği gibi hiçbir zaman bütünleşik bir doktrine sahip olmayan Kozmizm’in birbirine karşıt iki kutbuydu.

Fedorov’un düşüncesine göre teknoloji eski dünyayı yok edip sıfır noktasından yenisini inşa edecek bir güçken Svyatogor’un umudu, bilimsel ilerlemelerin bilgiyi nesilden nesile aktaran ve nihai kurtuluşu müjdeleyen bir güç haline gelmesiydi.

Teknolojinin mesihvari bir güç olduğuna inanan Kozmistler yalnızca kendi içlerinde çatışmakla kalmayıp aynı zamanda Marksist-Leninist ideolojiyle, yeni bir düzen kurulabilmesi için geçmişten gelen bütün sosyal sistemlerin yıkılmasını öngören Komünizmle de çatıştı.

Fedorov’un felsefesi, Sovyetler Birliği’nin vatandaşları hem fiziksel hem de zihinsel anlamda daha itaatkâr ve fedakâr bireyler haline getirmeyi hedefleyen “Yeni Sovyet İnsanı” anlayışına aykırıydı.

Her ne kadar Kozmistler içinde komünizmi benimseyenler olduysa da bunlar,  sosyalist ütopyanın onun faydalarını asla tecrübe edemeyecek nesillerin sırtına yüklenmesine karşı çıktılar ve bu yorum onları, Joseph Stalin ile karşı karşıya getirdi.

Rus Kozmizmi’ne duyulan ilgi kısa bir süre içinde ortadan kalktıysa da, hareket 21. yüzyılda yeniden hayat kazandı, hatta günümüzde eskisine oranla çok daha canlı. En basitinden Elon Musk gibi isimlerin uzayla ilgili projeleri; bu projeler Fedorov ve Svyatogor’un dünyevi felaketlerden kaçınabilmek için uzayda kolonileşmek gerektiği yönündeki fikirlerinin birer yansıması gibi.

Hâlihazırda karşı karşıya olduğumuz iklim felaketini düşünürsek Kozmizm’in doğal dünyaya karşı takındığı ikircikli tavrı anlamak kolaylaşabilir. “Bugün doğayı sevmek bir moda haline geldi,” diyor Groys, “ama doğanın bize karşı olumlu ya da olumsuz herhangi bir tavrı ya da duygusu mevcut değil. O yüzden bu, tek taraflı bir sevgi. Kozmizm’in yönelimiyse bizi koruyabilecek yapay bir dünya yaratmaktı çünkü Kozmistler ancak bu yapay koşullar altında hayatta kalabileceğimize inanıyorlardı.”

Fedorov’un metinlerinde hepimizin aklımızdan çıkarmaması gereken bazı hususlar gizli: teknolojik ilerlemelerin ve bilimsel gelişmelerin asıl maksadı insana ya da başkaca varlıklara zarar vermek değil, yeryüzünü kendi dinamikleriyle birlikte yüceltmektir. “Geçmişe bakmak, kendimize bakmak anlamına gelir,” diyor Gyors, “zira biz de dahil olmak üzere her şey eninde sonunda geçmişin bir parçası haline gelir.”

Çeviren: Fulya Kılınçarslan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder