Moskova

Moskova

29 Haziran 2019 Cumartesi

Bu Dünya'dan bir Rudolf Nureyev geçti, hem de uçarak!




Özlem Kalkan




Klasik Balenin devrimci dahisi ve Dünyanın gördüğü en iyi (efsane) balet Nureyev'i anlayıp anlatabilmek için hikayenin tam ortasında olmalı. Beyaz Karga'nın hikayesinin...
İnanılmazı başaran insanlar için kullanılan bir terim bu; hayvanlar dünyasında zekası ile bilinen karganın beyaz olarak dünyaya gelme ihtimalinin 24 milyonda bir olduğu düşünülürse galiba hikayeyi yarı yarıya çözmüş oluruz.

Dün akşam seansında izlediğim filme girerken yönetmen koltuğunda English Patient filminden tanıdığımız ünlü İngiliz aktör Ralph Fiennes'in oturduğunu görünce şaşırdım. Julie Kavanagh'ın, Nureyev'in hayat hikayesinden yola çıkarak yazdığı biyografiyi Dave Hare senaryo haline getirmiş.

17 Mart 1938 günü bir trende başlıyor hikaye; çünkü Nureyev bir hastane veya bir evde değil trende dünyaya geliyor. Yıllar sonra kendisine ''Nerede yaşamak isterdiniz?'' diye soran bir gazeteciye,''Trende dünyaya geldim ben, her yerde olabilir'' der.

Başkır Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin başkenti Ufa'da yani bir köy-taşra'da çiftçi bir ailenin beş çocuğundan biri olarak hayata gözlerini açan Tatar/Türk asıllı Nureyev'in babası ile iyi geçmeyen çocukluğunun ve fakir geçen hayatının verdiği kompleksleri, açmaz ve iç hezeyanlarını filmde yer yer görüyoruz.

Küçük yaşta halk danslarına olan ilgi ve yeteneği sayesinde taşrada dans okuluna başlayan küçük Rudi,1955 yılında, yani 17 yaşında iken Sovyetler Birliği'nin en önemli akademisi Leningrad Kareografi Okuluna başlar, ama yaşıtlarından 3 yıl geridedir ve bunun acısını ve hırsını içten içe yaşarken haliyle hem isyankardır hem de ukala(!)

Bir yandan Sovyetler'in Batı ile en fazla kavga içinde olduğu soğuk savaşın en ateşli günleri yaşanmaktadır. Yıl 1961. Kruşçev Parti 1.Genel Sekreteridir, Kennedy ile görüşmesi, ardından Berlin Duvarı'nın örülmesi, Castro hükümetine verilen destek ve Domuzlar Körfezi çakarması. Filmde bunları göremiyoruz, zira bir sanatçının arka planında dönemin politikası es geçilmiş ama ilticayı iyi anlayabilmek adına ipuçları bunlar. Politikaya uzak, isyankar ve liberal bir kişilik olan Nureyev tam da o yıl Paris Turnesine gidecek ekibin içinde yer alır. Yeteneği ile Petersburg'un en saygın hocası Puşkin'den tam not almıştır, heyecanlıdır. 

Yabancı bir ülkede kendi ülkesi aleyhinde konuşmak, fazla samimiyet kurmak, gece gezmek gibi çiğnenmemesi gereken kurallar vardır ve KGB herkesin ensesindedir, daha çok da asi Rudi'nin. Kendisine has uzun sıçramaları ve hızlı dönüşleri her yaptığında Puşkin'in sözü vardır kulağında: ''Anlatacak hikayen yoksa dans etmek boş bir iştir.''

Nureyev'in havaalanında ülkesinde dönmeyerek Paris'e iltica etmesi o gün ülkesi için bir skandaldı, ama Dünya onu alkışlamaya devam etti. Margot Fonteyn'in partneri olarak İngiliz Kraliyet Akademisi'nde  sürekli misafir sanatçı, Cuevas Markisi'nin Büyük Bale'sinde sürekli görev aldı.

Ülkesine yıllar sonra dönebildi,1993 yılında mücadele ettiği AİDS ve kanser hastalığına yenik düştü.  

Sayısız ödüle boğulan Nureyev, Legion D'honour sahibiydi. Aslında bir belgesel havasında geçen fimde

23 yaşındaki genç aktör Oleg İvanko, Nureyev'i inanılmaz bir başarı ile canlandırıyor. Onu dans ederken canlandıran dublorü her kimse bir alkış da ona. Herkes temiz iş çıkarmış diyebilirim filmde.

Rus sinemasının ve yine Rus dünyasının kendine has soğukluğu içinde en acı duygular sis misali kaybolsa da mükemmele yakın bir filmdi diyebilirim... İltica ettiği sahnenin gerilimi ve finalde gerçek Nureyev'in Kuğu Gölü Bale'sinden resitali ile benden geçer not aldı.

İyi seyirler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder