Moskova

Moskova

28 Haziran 2019 Cuma

Otomatik Portakal’da Geçen 10 Rusça Sözcüğün Nedeni



Tommy O'Callaghan




Bundan tam elli beş yıl önce, İngiliz yazar ve dilbilimci Anthony Burgess Otomatik Portakal isimli romanını yayımladı. Roman “aşırı şiddet yanlısı” bir genç olan Alex’in hikâyesini anlatıyordu. Soğuk Savaş’ın en çok hissedildiği bir zamanda, 1962’de yazılan bu roman “Nadsat” adı verilen, Rusçadan etkilenmiş bir genç sokak dilini içeriyordu. O dönemlerde Rusya’nın totaliter, distopik bir imajı vardı. Burgess de bu yaygın imajı bir kenara bırakıp yüzünü gençlere döndü. Bu gençlerin en sık kullandığı sözcükler neydi, şimdi ona bakalım.

1 Nadsat (‘-надцать’ or ‘-nadtsat’) Anlamı: On, onlu Alex ve arkadaşlarının kullandığı dil olan Nadsat, “on” anlamına gelen Rusça kökten türetilmiş.
Örneğin pyat’nadtsat’ on beş, trinadtsat’ on üç anlamına geliyor. Elbette romandaki ana karakterler de genç çocuklar. Bu gençlerin kendi akranları tarafından yanlış anlaşılan, politik olarak tehdit edici ve yabancı bir kültürleri var. Bu alt kültür ve dil Soğuk Savaş süresince etkili olan karşılıklı yanlış anlamayı ortaya çıkarıyor. Diğer bir deyişle, sözcüklerin silah işlevi gördüğünü ve anlamlı bir iletişimin neredeyse imkânsız olduğu Soğuk Savaş dönemini betimliyor.

2 Droog (‘друг' or ‘droog’) Anlamı: Arkadaş, kanka “Ben vardım, yani Alex, yanımda da üç kankam, yani Pete, Georgie and Dim.” Daha ilk sayfadan karşımıza çıkan droog (kanka) sözcüğü, Nadsat dilinin muhtemelen en popüler sözcüğü. Bu sözcük, okuru kitabın başında bambaşka bir dünyaya giriyor olduğu konusunda da uyarıyor. Droog, hikâye ilerledikçe ve okur, Alex’in iç mücadelesini anladıkça daha da önemli bir hale geliyor.

 3 Moloko (‘молоко’ or ‘moloko’) Anlamı: Süt “İnsan bizim sütten içti mi öylece yatıverip etrafındaki her şeyin bir şekilde geçmişte olduğunu düşünmeye başlıyordu.” Alex ve kankaları bu “eski süte” bir hayli düşkünler ve bunu elbette sadece mısır gevreklerine dökmek için kullanmıyorlar. Kitabın açılış sahnesi Korova Sütbarı’nda geçiyor ve burada servis edilen moloko “bıçaklı” bir süt. Adından da belli olduğu gibi, bu aslında on beş yaşındaki çocukların içmemesi gereken bir içecek. Not: Korova, Rusçada inek anlamına geliyor. Şimdi barın adı daha anlaşılır oldu, değil mi?

4 Horrorshow (‘хорошо’ or ‘khorosho’) Anlamı: İyi, “dehşet” “Kafasına cidden dehşet bir tekme geçirince ohhhh deyip horul horul uyumaya filan başladı.” Nadsat’taki iyi anlamına gelen sözcük, Rusçada aynı anlama gelen sözcükten geliyor. Anthony Burgess bilerek bu sözcüğün karakterini değiştirmiş ve “korku, dehşet” gibi anlamları da içeren bir hale getirmiş. Bu sözcükle de Alex’in şiddet içeren filmlere, korkunç işkencelere duyduğu hazzı gösterebilmiş.

5 Gulliver (‘голова’ or ‘golova’) Anlamı: Kafa “Kafamda son derece dayanılmaz bir ağrı var kardeşim.”Horrorshow gibi gulliver de Rusçadaki golova sözcüğünün İngilizceleştirilmiş versiyonu. Bu sebeple ilk bakışta İngilizce bir argo sözcük gibi gözüküyor. Burgess muhtemelen Jonathan Swift’in Gulliver’in Gezileri klasiğine de gönderme yapıyor. İngiliz okura göre bu sözcük tanıdık ama aslında hiç de onların bildiği gibi değil. Böylelikle yazar okuru şaşırtıyor

6 Veck/Chelloveck (‘человек’ or ‘chellovek’ meaning) Anlamı: İnsan, herif “Pelüş koltukta yanımda oturan herif çok uzaklara kaymıştı, gözleri donuktu. Molodoi chellovek (genç herif) tamlaması aslında Rusçada saygı bildiren bir sözcük. Fakat anti-kahramanımız Alex, sözcüğü kısaltıyor ve veck olarak kullanıyor. Böylelikle ona küçümseyici bir anlam katıyor. Rusçada sözcüğün kısa hali kullanılmıyor. Burgess onu bu şekilde kullanarak Rusçayı doğrudan kullanmaktan kaçınmış.

7 Krovvy (‘кровь’ or ‘krov’’) Anlamı: Kan “İnsan bir kere ölebilir. Dim daha doğmadan ölmüş. O kıpkırmızı kan birazdan kesilir.” Romanda krov sözcüğünün sonuna “-y” harfi eklenmiştir. Buradaki amaç sözcüğü Rusçada olduğundan daha az ciddi duyulmasını sağlamaktır. Peki Burgess neden böyle bir şey yapmış? Çünkü Alex şiddet meraklısı bir manyaktı ve kan düşüncesi onun için korkunç ya da ciddi bir şey değildi

8 On my oddy knocky (‘одинокий’ or ‘odinokii’) Anlamı: Yalnız, tek tabanca “Ama şimdi tek tabanca gittiğim yere gidemezsiniz, ey kardeşlerim.” Burgess burada sadece biraz eğlenmek istemiş Rusça bilmeyen biri bunu muhtemelen İngilizcedeki odd (tuhaf) ve knock (kapıyı çalmak) sözcüklerinin bir türemesi olarak okuyacak ve anlamsız olduğunu düşünecek. Aslında bambaşka bir anlama geldiğini bilemeyecek.

9 Devotchka (‘девочка’ or ‘devochka’) Anlamı: Genç kız, çıtır “Çıtır duraksadı ve sonra ‘Bekleyin,’ deyip gitti.” Rusçada bu sözcük yaygın olarak kullanılan devushka (kız) sözcüğünün daha diplomatik bir alternatifi. Eğer bunu bir kız çocuğu için kullanmıyorsanız, devochka sözcüğünü kullanırken mimiklerinizde de çapkın birinin utanmaz sırıtışı görülür. Çünkü sözcüğün kullanımı da bu şekildedir, sizi arsız, küçümseyici biri olarak gösterir. Yani Alex için son derece uygun bir sözcükmüş diyebiliriz.

10 Interessovated (‘интересовать’ or ‘interessovat’) Anlamı: İlgisini çekmek, ilginç gelmek “’Ya?’ Rüyasında beni dikizlemesi ilginç gelmişti.” Bu sözcük muhtemelen kitaptaki en cesur Rusça kullanımı. Burgess bu sözcüğü yaratırken Rusçadaki “ilgisini çekmek” fiilini almış ve ona İngilizce bir son ek eklemiş. Bunu neden yaptığını düşünüyorsunuzdur şu anda, sözcüğü sadece daha da uzatmamış mı diye soruyorsunuzdur. Evet, haklısınız ama elbette bir açıklaması var. Otomatik Portakal’da Rusça sözcük kullanma girişimi Batı’nın savaş sonrası kimliğine bir tehdit niteliğindeydi. Alex ve kankaları, içinde bulundukları duruma tam uygun düşen İngilizce sözcükleri bile kullanmıyor, yerine yarı-Rusça olanları tercih ediyordu. Dahası bu kullanım Rusya’ya ve Sovyet kültürüne yakın olan Batılı kapitalist ülkelerinin hissettiği ve saklamaya çalıştığı emniyetsizlikleri için de basit bir benzetme niteliğindeydi.

*Kitapta geçen cümleler, Dost Körpe’nin Otomatik Portakal çevirisinden alınmıştır. Anthony Burgess, Otomatik Portakal, Çev.: Dost Körpe, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2007.

Çeviren: Deniz Saldıran
(Russia Beyond)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder