Moskova

Moskova

26 Temmuz 2025 Cumartesi

“Potemkin” arabaları


Kaynak: https://tarih-siyaset-ekonomi.blogspot.com/

 

Gün Benderli’nin [*] bugüne dek hak ettiği ilgiyi görmediğini düşündüğüm Sofralar ve Anılar başlıklı eseri, bildik anı kitabı kalıplarının dışına çıkan, en azından benim şimdiye dek benzerine rastlamadığım, çok özgün bir anlatım tekniğine sahip. Kitapta Benderli’nin tanıklıkları, dönemin ruhu, duyguları, dostlukları ve politik çatışmaları; kurulan sofralar ve yemek tarifleriyle harmanlanarak aktarılıyor. Bu alışılmadık kurgu içinde sofralar ve tarifler yalnızca bir dekor değil; belleği diri tutan, ilişkileri şekillendiren, çoğu zaman da söylenemeyeni ima eden unsurlar olarak öne çıkıyor. Gerçekten ilginç ve okunmaya değer bir kitap.

Benderli, kitabında Sovyet otomotiv sektörünün ve genel olarak Stalinist bürokratik planlamanın zaaflarını gözler önüne seren semptomatik bir anekdota yer veriyor. Aktardığı bu bir tür modern “Potemkin Köyü öyküsü” [**], 15 Temmuz 2025’te yayımladığım Bir Renault yöneticisinin gözünden Sovyet otomotiv sanayii başlıklı kısa yazıda Anatoliy Çernyayev’in 1972 yılı günlüğüne düştüğü bir nottan yola çıkarak dile getirdiğim tespitlerle büyük ölçüde örtüşüyor.

Lafı fazla uzatmadan sözü Benderli’ye bırakayım:

Yetmişli yılların hemen başındaydı. O sıralarda artık uzun zamandır İtalya’da yaşayan Bianca hiç beklemediğim bir akşam kapımızı çaldı. Moskova’dan İtalya’ya dönerken Budapeşte’de gecelemek zorunda kalınca vaktin geç olmasına rağmen bizi görebilmek için otelinden çıkıp gelmiş. Oldukça huzursuz ve sinirliydi. O gece yolculuğunun bizi hayretten hayrete düşüren ve bir devlet sırrı gibi gizli tutulan nedenini anlattı.

Bir zamanlar Sovyetler Birliği’nde, İtalyan Komünist Partisi’nin gelmiş geçmiş en ünlü yöneticilerinden biri olan Palmiro Togliatti’nin adını taşıyan bir otomobil fabrikası olduğunu belki bilenler vardır. İtalyan FIAT işletmeleriyle ortaklaşa olarak Sovyetler Birliği’nde Togliatti İşletmeleri adıyla kurulan bu fabrikada FIAT modeli araba imalatı yapılacaktı. Bunu biliyorduk ve bir araba satın alabilmek için senelerce sıra beklemek gereken Macaristan’da yaşayanlar için bu çok sevindirici bir haberdi. Fabrikada üretimin başladığı söyleniyordu, hatta Doğu Avrupa pazarlarına JİGULİ Batı Avrupa’ya ise LADA adıyla sürülecek olan arabaların ilkinin fabrikadan hangi tarihte çıkacağı bile ilan edilmiş, Sovyetler Birliği’nde bu münasebetle yoğun bir başarı propagandası başlamıştı. O sıralarda bu türden başarılara büyük önem veriliyor, temeldeki olumsuzlukların araştırılması şöyle dursun bunlardan söz bile edilmiyor yapay birtakım başarılarla rejimin üstünlüğü efsanesi sürdürülüyordu. Hoş bugün de meselenin köküne inildiği söylenemez ya, konumuz bu değil şimdi. Biz kalalım FIAT tipi LADA arabalarda. Bir taraftan başarı propagandası almış başını giderken bakıyorlar ki arabalar, ilan edilen tarihte fabrikadan çıkmayacak, imalat o tarihe yetişmeyecek. Birilerinin etekleri tutuşuyor, ne yapsınlar şimdi? Durumu ve nedenlerini açıkça anlatmak yerine alışılmış metoda, yani hileye, aldatmacaya başvuruyorlar. Sovyet tarafının girişimi üzerine İtalya’daki FIAT işletmesiyle Sovyetler Birliği’ndeki Togliatti işletmeleri yöneticileri arasında yapılan temaslar sonucunda, İtalya’dan birkaç FIAT marka arabanın Sovyetler Birliği’ne götürülmesine ve üzerlerine "LADA" markası vurularak, ilan edilen tarihte Togliatti İşletmelerinden orada imal edilmiş gibi çıkmasına karar veriyorlar.

İşte o akşam kapımızı çalan Bianca, arabaları Sovyetler Birliği’ne götüren FIAT sorumlularından birinin tercümanıymış, yollarda türlü maceralardan geçmişler, dönüşleri Budapeşte yoluyla olunca bize uğramadan yapamamış.” (Gün Benderli, Sofralar ve Anılar, Sözcükler Yayınları, İstanbul, 2012, s. 201-2).

Anlatılan, Stalinist rejimin kâğıt üzerindeki “başarı”ya yüklediği bürokratik ve simgesel anlamın somutlaştığı bir tür modern Potemkin Köyü hikâyesidir. Otomobilin –yani “üretimin”, yani “başarının”– kâğıt üzerindeki varlığının, onun gerçekten üretilip üretilmediğinden daha önemli olduğu; plana sadık kalındığı izlenimini vermenin fiilî üretimin önüne geçtiği; bir başka deyişle, planın gerçekliğinin, gerçeğin planla uyuşmasından çok daha değerli olduğu, tirajı-komik bir Potemkin arabalar hikâyesi.

 

[*] Gün Benderli (d. 1930, İstanbul): 1940’lı yılların sonlarında Türkiye Komünist Partisi’ne ve Nâzım Hikmet’in tahliyesine yönelik faaliyetlere destek veren Benderli, politik baskılar nedeniyle 1950’de Paris’e, ardından Budapeşte’ye göç etti. Sorbonne’da sürdürdüğü hukuk eğitimini yarıda bırakıp Budapeşte Radyosu’nda Türkçe yayıncılık yapmaya başladı. Bu görevini, bazı kesintilerle birlikte, Macaristan’daki rejim değişikliğinden sonra Türkçe yayınlar kapatılana kadar sürdürdü. Macar edebiyatının önde gelen isimlerini Türkçeye kazandıran önemli çeviriler yaptı. Anı türünde ise dört eseri bulunuyor: Su Başında Durmuşuz (2003), Sofralar ve Anılar (2012), Giderayak – Anılarımdaki Nâzım Hikmet (2020) ve Yazı Kalır – Anılarımdaki Budapeşte Radyosu (2024). Ayrıca, Türkçe–Macarca sözlük hazırlayan dört kişilik ekibin bir üyesidir. Halen Macaristan’da yaşamakta ve üretmeye devam etmektedir.

[**] Potemkin Köyü: Aslen 18. yüzyılda, Çariçe II. Katerina’nın Kırım’a yaptığı seyahat sırasında, bölge valisi Grigori Potemkin’in, gerçekte var olmayan bir refah görüntüsü sunmak amacıyla sahte köyler inşa ettirdiği rivayetine dayanır. Zamanla “Potemkin Köyü”, gerçeği gizlemek ya da çarpıtmak amacıyla oluşturulan yapay başarı ve ilerleme vitrinlerini tanımlayan bir metafora dönüşmüştür.

Aynı zamanda bkz.: 

Anatoliy Çernyayev'in 1972 günlüğünden (1): Bürokratik planlamanın sefaleti

Anatoliy Çernyayev'in 1972 günlüğünden (2): Sibirya’yı emperyalist güçlere satmak

Anatoliy Çernyayev'in 1972 günlüğünden (3): Bir Renault yöneticisinin gözünden Sovyet otomotiv sanayii

Magnitogorsk Demir Çelik Üretim Kompleksi: Sovyet sanayiinin yapısal sorunlarının bir mikrokozmosu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder