Ömer
Türkeş
Kaynak:
http://kitap.radikal.com.tr/
Rus romanının parladığı 19. yüzyılda adı en çok anılan üç
yazar Turgenyev, Tolstoy ve Dostovyevski'dir. Tolstoy ve özellikle
Dostovyevski, büyüklüklerini günümüzde de koruyorlar.
Ancak geçen zaman Turgenyev'in ününden çok şey götürdü.
Oysa yaşadığı yıllarda Rusya'nın entelektüel ortamlarında fırtınalar yaratmakla
kalmamış, eserleri Avrupa'da da hayranlık uyandırmıştı. Hayatının büyük bir
bölümünü Rusya dışında geçiren Turgenyev'e duyulan bu hayranlıkta Fransa'nın
-Flaubert, Edmond de Concourt, Alphose Daudet ve Emile Zola gibi- tanınmış
yazarlarıyla kurduğu dostluğun etkisi vardır. Rus meslektaşlarıysa pek
sevmemişlerdi onu; -romanlarıyla değil, ünü ve servetiyle- Dostovyevski
tarafından takıntı derecesinde kıskanıldı. Ki bu takıntı Dostovyevski'nin Yer
Altından Notlar'ına karikatürleştirilmiş bir Turgenyev portresi biçiminde
yansımıştır. Tolstoy'la çekişmelerini ise düello etmeye kadar vardırmışlardı.
Yine de, başta Puşkin, Lermontov, Gogol olmak üzere pek çok Rus yazarının
yapıtlarının Avrupa dillerine çevrilmesini sağlayan Turgenyev'di. Gerek ele
aldığı toplumsal meseleler gerekse de Rus Dili'nin gelişmesine yaptığı
hizmetlerle Rus edebiyatının en büyük yazarları arasında sayılan Turgenyev'in
en önemli romanı hiç kuşkusuz Babalar ve Oğullar'dır.
Taşrada
bir nihilist
1859 yılı Mayıs ayında Rusya taşrasında Kirsanovlar'ın
çiftliğindeyiz. Arkady Kirsanov, üniversite tahsilini bitirip babasını ziyarete
gelir. Baba Nikolai Petroviç, serflerini azat etmiş, kendi halinde iyi niyetli
bir insan. Arkady'nin annesi öldükten sonra yeniden evlenmemiş, Feniçka isimli
genç bir köylü kızıyla yaşıyor. Arkady'nin amcası Pavel'se yıllar önce başından
geçen kırık bir aşk hikâyesinden sonra çiftliğe çekilmiş emekli bir subay.
Arkady, baba evine çok değer verdiği arkadaşı tıp öğrencisi
Bazarov'u da getirmiştir. Romanın ana karakteri Bazarov, Kirsanovlar gibi soylu
değil; babası 'alaylı' diyebileceğimiz türden bir köy hekimi. Fiziksel
görünüşüyle, hal ve tavırlarıyla dikkat çeken bu genç adamı asıl ilginç kılan
özelliği savunduğu düşünceler. Kahvaltı sofrasında Arkady'nin açıklayacağı
gibi, Bazarov, bir nihilist. Ne geçmişin değerlerine ne soylulara ne köylülere
ne aşka ne de yaşlılara hürmet duyan, kendi inandıklarını açıkça dile
getirmekten, karşısındakileri eleştirmekten çekinmeyen ve günlerini bilimsel
deneylerle geçiren Bazarov, kısa sürede ev halkı üzerinde büyük etkiler
yaratır. Nilolai Petroviç, oğlunun sevgili arkadaşının sözlerine içlenmekle
yetinse de, Pavel Petroviç kendisini hakarete uğramış gibi hisseder. Onun
yanında kendilerini rahat hissedenler, sadece Feniçka ve bebektir. Çünkü
Feniçka "Bazarov'da bütün soylu kişilerde bulunan, insanı hem çeken hem de
korkutan üstünlüklerin bulunmadığını" sezmiştir.
Bazarov, komşu çiftlikte oturan genç ve güzel dul Anna
Segeyevna Odintsov'un da ilgisini çeker. Modern bir hayat tarzını benimsemiş
gibi görünen genç kadının gösterdiği bu ilgi, Bazarov'da -hep reddettiği- aşk
ateşini tutuşturacaktır. Ancak Anna'nın da çiğneyemeyeceği sınırları vardır.
İlgisinin nedeni yeni bir hayat değil, merakıdır sadece; aslında rahatına
düşkün, bencil bir kadındır. Aşkı kabul görmeyen Bazarov, misafirliğini bitirip
baba evine döner. Kişilik yapısı radikal görüşleri savunmaya hiç müsait olmayan
Arkady ise Anna'nın kız kardeşi Katya'ya evlenme teklif edecek ve Bazorov'un
takipçisi olmaktan vazgeçecektir. O artık babası gibi şuurlu bir toprak sahibi,
karısına bağlı bir koca, iyi bir vatandaş ama ileri görüşlere de sahip bir
soylu adayıdır.
Kuşak
çatışması
Kendisini çok seven anne ve babasının yanında da aradığını
bulamaz Bazarov. Onu düşünce ve davranışlarına bakmaksızın seven bu iki yaşlı insanla
ya da çevredeki köylülerle arasındaki yabancılığı aşamaz. Kendisini babasının
hastalarına bakmaya ve tıp bilgisini arttırmaya verir. Ne var ki tifüsten ölen
bir hastaya otopsi yaparken mikrop kapacak ve aynı hastalıktan ölecektir.
Topluma duyduğu öfke ve küskünlük ölüm döşeğinde bile dinmemiştir...
Altı yüz sayfalık bu hacimli romanda pek çok karakter,
karakterlerin eylemleri ve hikâyenin sonu simgeseldir. Turgenyev'in Rusya ile
ilgili tezlerini cisimlendiren Babalar ve Oğullar, adından da anlaşılacağı gibi
eski ve yeni arasındaki ilişkilerin kopukluk ve sürekliliklerin romanı.
Hikâyenin, yazarın düşüncelerini ifade etmekte araçsallaşmasının edebi anlamda
bir takım zaaflar yarattığını söylemeliyim.
Karakterler arası çatışmaları ortaya koyan sahneler, yan
karakterler, mekanlar birbirlerine sadece Bazarov üzerinden bağlanabiliyorlar.
Ve hepsinden önemlisi roman karakterleri eylemlilik halinden ziyade
düşünceleriyle vücut bulabilmişler. Turgenyev, "Kişilerini tanıtmak için
hiçbir çabadan kaçınmaz; onları soyağaçları, belirti kişilik özellikleri ile
donatır ama sonunda hepsini bir araya getirdiğinde, bir de bakarsınız ki masal
bitmiş; bu yaratıkların başlarına romanın çevreni ötesinde her ne gelmesi
gerekiyorsa hepsi ağır bir sonsözle hallediverilmiş ve perde inmiş (...)
Olayların gelişimi boyunca, değişen olayların yanı başında
yazar sürekli, roman kişilerinin hayatlarını budar ve geliştirir; bu arada da
kişilerin ruhlarını, zihinlerini ve yaradılışlarını işlevsel örneklemelerle
sürekli ortaya koyma kaygısı içinde." Ama karakterlerin eylemlerine çok az
yer verilmiş. Anlatılanlarsa hikâyeye fazla bir renk katamıyorlar; Turgenyev,
etkili ve dramatik sahneler çizmekten sanki özellikle kaçınıyor. Aslında bu
anlatım tarzını bütün romanlarında görmek mümkün; kimilerine göre eserlerinde
Tolstoy'un hamasiliğinin veya Dostoyevski'nin ihtirasının bulunmayışı
Turgenyev'in diğer iki yazara olan düşünsel üstünlüğündendir.
İlerici
kesimlerin eleştirileri
Babalar ve Oğullar'ın yarattığı heyecan ve tartışmanın
nedeni tam da bu düşünsel derinlikti. Turgenyev, o dönem Rus aydınının Batılı
karakterini tahlil ederken kullandığı 'nihilist' terimi, bu terimin Rusya'da
yaygınlaşmasını sağladı. Ancak Bazorov tiplemesi pek sevilmemişti;
muhafazakârlara fazla yıkıcı, radikallere fazla karikatürize gibi gelmişti bu
talihsiz delikanlı. Slavsever Rus muhafazakârlarının tepkisi anlaşılabilir.
Turgenyev'i üzen ilerici kesimlerden gelen sert eleştirilerdi. Çünkü dinle,
şiirle, vatanseverlilikle, liberallerle, tabiatla, aşkla alay eden kahramanı
özelinde, nihilist terimini, yerleşmiş prensip ve hiçbir otorite tanımayan
birini anlatmak için kullanan Turgenyev için Bazarov bir devrimciydi. Şöyle
diyordu kendisini ve kahramanını savunmak için; "Eğer okuyucu Bazarov'u
tüm kabalığıyla, kalpsizliğiyle, acımasız soğukluğuyla sevemediyse yineliyorum
ki, ben suçluyum ve amacıma ulaşamadım demektir (...) Bazarov benim sevgili
çocuğumdur, bu akıllı, bu kahraman kişi bir karikatür olabilir mi? Onun benim
yarattığım tiplerin en sempatiklerinden olduğunu fark etmiyor musunuz? 0
iliklerine kadar demokrat, dürüst ve gerçekçidir (...) Romanım tümüyle ilerici
bir sınıf olarak soylulara karşıdır. Pavel Petroviç'in, Nikolay Petroviç'in
çehrelerine bakınız. Zayıflık, uyuşukluk ve dar kafalılık. Estetik duygu beni,
konumu daha iyi açıklığa kavuşturabilmem için, soylu sınıfın özellikle en iyi
temsilcilerini seçmeye zorladı: Kaymak böyle ise, süt nasıldır?"
Turgenyev'in savunması haklı mıydı? Bu soruyu basit bir
'evet' ya da 'hayır'la kestirip atmak zor. Çünkü Rus entelektüelinin, ülkenin
Batı karşısında gerilediğini hissettiği, Batıya karşı hem öfke hem hayranlık
duyduğu sancılı bir dönemde yazılan Babalar ve Oğullar, kahramanı Bazarov ile
birlikte döneminin zihniyetini bütünüyle yansıtır.
Turgenyev'in idealize ettiğini sandığı insan tipi Rus
halkının boş inançlarını ve cehaletini, soylu kesimin kofluğu ve züppeliğini
teşhir ederek slavseverleri kızdırmıştı. Ama halkla ilişki kuramayan, köylüler
tarafından alaya alınan, reddi mirası Puşkin'e kadar uzanan, aşka inanmadığı
halde aşk acılarıyla kıvranan devrimci bir roman tipinin değişim yanlıları
tarafından benimsenmesi de beklenemezdi. Tepkilerin haklı ya da haksızlığını
bir kenara bırakalım. Edebi bir ürünün içeriğinin siyasi ve sosyal alana
dolaysızca tercüme edilmesi ve bu denli tartıma yaratması bile dikkate değer.
Şimdi geriye doğru baktığımızda, sadece yirmi üç, yirmi
dört yaşını süren bir gencin ettiği iri lafların arkasını pratikte
dolduramamışlığını, tamamlanmışlık hissiyatını, dünyayı çiğneyip geçeceğine
duyduğu öz güveni sevimli, sıcak ve sahici bulduğumu söylemeliyim. Üstelik
kendisi eski ve yeni arasında salınan bir Rus entelektüeli olan Turgenyev'in
kavrayamadığı ama gözlem ve sezgileri ile yakalayabildiği devrimci genç
prototipi, yarım yüzyıl sonra Rusya'nın kaderini gerçekten etkileyecekti.
Yazı içerisinde mukayese etmekten özellikle kaçındım ama
son bir söz olarak eklemek istiyorum; gerek Babalar ve Oğullar, gerek Bazarov
gerekse de Rusyanın siyasi ve entelektüel ortamı size tanıdık gelmiyor mu?
BABALAR
VE OĞULLAR
Ivan Turgenyev, Çeviren: Leyla Soykut, İletişim Yayınları, 2006, 335 sayfa, 13.5 YTL.
Ivan Turgenyev, Çeviren: Leyla Soykut, İletişim Yayınları, 2006, 335 sayfa, 13.5 YTL.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder