İPEK
ÖZBEY
Kaynak:
http://kitap.radikal.com.tr/
Dostoyevski’den
Sabahattin Ali’ye Rusça ve Türkçe roman geleneğinin başlangıcında yer alan
eserleri inceleyen 'Step ve Bozkır', edebiyat meraklıları için iyi bir başucu
kaynağı.
Murat Belge, ‘Step ve Bozkır’da müthiş bir edebi
incelemenin içine girmiş. Daha en başında, “Bir kitap olarak planlayıp
yazmadım, çeşitli zamanlarda çeşitli konular üstüne düşündüğüm, bazen yazdığım,
bazen yazmayıp aklımda tuttuğum şeyler bir vesileyle bir araya gelmeye başladı”
diyor. Zaten tüm kitabı ‘Murat Hoca’nın sesinden okuyorsunuz ki, bu işi daha
keyifli hale getiriyor. Onunla sohbet ediyor,
Dostoyevski’yi, Sabahattin Ali’yi, Tolstoy’u ve daha
nicelerini ondan dinliyorsunuz. Elbette kıymetli bir çerçevesi var kitabın.
‘Step ve Bozkır’, Rusça ve Türkçe roman geleneğinin kuruluşlarında yer alan
edebi eserlerin eleştirel bir değerlendirmesini yapıyor. Bunu yaparken de
Batılılaşma karşısında alınan tavırları, bunun etrafında kümelenen sorunları ve
bütün bu çerçevenin roman geleneklerini nasıl etkilediğini ortaya koyuyor.
Kitapta en etkilendiğim bilgiler, Rusça edebiyatta ‘Lişnii
Çelovek’ yani ‘Lüzumsuz Adam’ tipinin nasıl biçimlendiğinin, farklı
zamanlar ve yazarlar tarafından nasıl resmedildiğinin anlatıldığı bölümler.
Belge, “Benim bildiğim yalnız Rusya’da değil, bütün dünya
edebiyatında, toplumsal sorunları olan kahramanlar çoğunluktadır. Yani dünya
edebiyatı ‘lüzumsuz adamlar’la doludur” diyor. Ve Dostoyevski’den, ‘lüzumsuz
adamlar reyonu’ olarak bahsediyor. Unutmayalım; ‘Yeraltından Notlar’, “Ben
hasta bir adamım” diye başlar... Hastalığın kafada olduğu ikinci cümlede
anlaşılır.
Üç romanıyla tanıdığımız Gonçarov’un dünya klasiği
‘Oblomov’u 1859’da yayımlanıyor. Türkiye’deyse ‘Lüzumsuz Adam’ sözünü kullanan
Sait Faik. 1948’de yayımlanan bir kitabının ve oradaki ilk hikâyenin adı.
Uzunca, ama tipik bir Sait Faik hikâyesi. Ancak kitaptan bir şey öğreniyoruz
ki, Cevdet Kudret bu kavramı Sabahattin Ali’nin Sait Faik’ten önce düşündüğünü
ama bir nedenle kullanmaktan vazgeçtiğini anlatıyor. ‘İçimizdeki Şeytan’a önce
bu adı koyacakmış, ‘lüzumsuz’un ‘s’ ve ‘z’ konsonlarının ‘kakışım’ yaptığını
düşünerek bu şatafatli adda karar kıldığını söylüyor.
Türk edebiyatının Oblomovlarına uzun uzun giriyor Belge.
Yusuf Atılgan ilk romanında Lüzumsuz Adam yerine ona yakın çağrışımları olan
‘Aylak Adam’ı kullanıyor örneğin. ‘Anayurt Oteli’nin Zebercet’i de yeterince
lüzumsuz. Lüzumsuzluk Oğuz Atay’da ‘tutunamamak’ biçimini alıyor.
Batılılaşma,
eleştiri ve çeviri
Kitap Batılılaşma kavramı üzerine konuşmaya başladığında
‘aydın’ üstüne de düşünmeye çağırıyor. Elbette Türkiye ve Rusya’da aydınların
rolü üzerine de... Osmanlı’nın ilk Batılılaşmış entelijansiyası tercümanlar ve
‘terceme odaları’ altı çizilerek okunması gereken bölümler. Çünkü Türk aydını,
1821’de kurulan bu ‘Terceme Odaları’nda doğuyor.
Rus romanının başlangıcından beri Rus taşrasıyla yakın
ilişkisi olmuş. Türk edebiyatıysa bunun tersine ‘taşra’ konularına girmekte
epey gecikmiş. Belge’nin bu konuda en başarılı bulduğu yazar Reşat Nuri.
Murat Belge’ye göre 19’uncu yüzyıl Rus aydın ve
eleştirmenlerine Türkiye’de en fazla benzeyen kişi Nurullah Ataç. Düşünün
Nurullah Ataç, Belinski’den 80 yıl sonra doğdu.
Radikal Kitap’ı elinizde tutuyorsanız ve bu yazıyı sonuna
kadar okuduysanız edebiyatla zaten ilgileniyorsunuz demektir! Öyleyse bu kitabı
alın ve başucu kitaplarınızın arasına koyun.
STEP VE BOZKIR
Rusça ve Türkçe Edebiyatta Doğu-Batı Sorunu ve Kültür
Murat Belge
İletişim Yayınları, 2016
356 sayfa
STEP VE BOZKIR
Rusça ve Türkçe Edebiyatta Doğu-Batı Sorunu ve Kültür
Murat Belge
İletişim Yayınları, 2016
356 sayfa
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder