Kaynak: http://www.matruska.ru/
“Farklılıklarımız, zenginliklerimizdir derler. Kars’ı da
farklı kılan zamanların başında, getirdikleri ve götürdükleri ile kırk yıllık
bir dönem gelir. Bu dönem, 1877-78 Osmanlı-Rus savaşları sonucunda, 1878-1919
yılları arasında geçen 40 yıllık Rus hakimiyeti dönemidir. “
Rusların Çarlık döneminde sıcak denizlere inmek hayali,
Kafkasya’da, 18. Yüzyıldan sonra, Osmanlı- Rus çatışmasını hareketlendirmiş ve
bu durum Osmanlılar aleyhine gelişmişti. Bu amaçla Çarlık Rusya’sı, Balkan’lar
ve Kafkas’lar üzerinden saldırılara başladı. Kırım savaşında bir sonuç elde
edemeyen Ruslar, 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı ile beraber, Osmanlı
İmparatorluğu’nu yenmiş ve Berlin antlaşması ile, Kars, Ardahan ve Batum
sancakları savaş tazminatı olarak Rusya’ya verilmişti. İşte o zamandan, 1918
yılına dek sürecek olan, 40 yıllık Rus hakimiyeti dönemi böylece başlamış
oldu.
Kars’ın Çarlık Rusya’sı için anlamı çok farklıydı. Askeri
bir üs olmasının yanı sıra oblast yani eyalet ünvanı alan Kars’a
verdikleri önemi, görkemli binalarla süsleyerek kanıtladılar.
Kars’taki mimari doku, 40 yıllık Rus varlığının en
canlı en gözle görünür kanıtıdır.
Yapılış amacı soylu sınıfın ihtiyaçlarına yanıt vermek olsa
da, asıl hedefleri kente yeni bir kimlik kazandırma, politik ve kültürel gücün
mimari yolla gösterilmesiydi. Rusların yaptırdığı Kars Kız Lisesi olarak
kullanılan bina, daha sonra belediye binası olarak hizmet vermiş.
Bugün
Kars’taki pek çok resmi kurum binası, bir zamanlar Çarlık Rusya’sının Kars’ta
yaptırdığı o görkemli binalardır. Eskiden opera binası olarak kullanılan Hekim
evi gibi. Ruslar, Kars’ı işgalin ardından, bir arazi kanunu çıkararak halkın
toprak mülkiyetini kaldırmış, tüm araziler devlet malı sayılmıştı. Çarlık
idaresi tüm Kars’a askeri binalar yaparken, Ermeni ve Rumlar da yeni açılan
caddeler üzerinde kendileri için evler ve konaklar yaptırdılar. Vali Konağı
binası da bunlardan biri.
“Vali Konağı binası 1883 yılında yapılmış. Konağın ilginç
bir de hikayesi var. Rus hakimiyetine giren Kars’ta, ticaret de bir süre sonra
Rusların eline geçer. Bunun üzerine halk arasında bir dedikodu çıkar; yağ ve
şekerde domuz yağı kullanıldığına dair. Bunun üzerine halk, Ermeni ve Rus
tüccarlardan bu tüketim maddelerini almayı keserler. Bunu fırsat bilen
Erzurumlu, Stavişku adında bir tüccar, kente toptan mal getirip, bütün şehre
dağıtır. Stavişku üç dört yıl içinde bu yolla çok zengin olur. Ve bu yolla
kazandığı paralardan da kentin en güzel yerine işte bu konağı yaptırır. “
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder