Moskova

Moskova

23 Kasım 2010 Salı

Sizin bilmediğiniz Rus kadını






Ayşe Arman
Hürriyet,
19 Kasım 2010



BUGÜN bayramın son günü.

Ailecek çöl programı yapıyoruz, “Ben gelmiyorum, yazı yazacağım!” dersem, kafamı kırarlar, sizi C. Doğan’ın anlattığı ve sizin bilmediğiniz, hatta başka türlü zannettiğiniz Rus kadınıyla baş başa bırakıyorum.
C. Doğan’a da teşekkür ediyorum, valla müthiş anlatmış hem St. Petersburg’u hem de Rus kadınını. Ben de bir şehrin kadınlarla güzelleştiğine inanıyorum.
Her şey, kadınlarla güzelleşiyor zaten.
Yaşasın kadınlar!
Öpüyorum.
Yarın görüşmek üzereee...

*
Sevgili Ayşe,
Yakın zamanda bir St. Petersburg gezisi var mı kafanda bilmiyorum ama olsa fena olmaz.
Bu şehri görmelisin, yaşamalısın.
Avrupalılar ortak tarihleri ve kültürel zenginlikleri yüzünden zaten son yıllarda uğrak noktası yapmışlardı.
Bizimkiler ise St. Petersburg’u “Beyaz Geceler”le tanır ve bana hep sorarlar: “Nasıl kutlanır?” Herhalde şehre, gelinlik giydirilip kutlanıyor sanıyorlar ya da öyle hayal ediyorlar. Ama sen biliyorsundur; şehre beyazı, doğa giydiriyor o günlerde, gündüzler alabildiğine uzun oluyor, gece olmuyor. Gerçi bizimkilerin aklı, asıl buradaki enfes kızlarda. Ara sıra uçakla İstanbul’a gidip gelirken gruplara rastlıyorum. Daha tiyatro, bale sorduklarını görmedim. Hep kızlarla ilgili konuşmalar. Ama sadece fiziksel görünümleriyle.
Türk erkeği, Türkiye’den tanıdığı Rus kadınını bir de yerinde görmek ister, kadınımız ise bastırmaya çalıştığı bir merakla gelir: “Bakalım bizden ne farkları var?”
Halbuki bu kızlardan öğrenilecek o kadar çok şey var ki. Bir yandan Rus kadınının genel özelliklerini taşırlar, diğer yandan ‘Piter’li olmanın gururunu. St. Petersburg, Rusya’nın en ayrıcalıklı şehridir, “Piter” diye bilinir. Tarihi başkentidir. Eğitim ve kültür seviyesi en yüksek olanıdır. Çok az göç almasına izin verilmiştir. Çoğu, ezelden beri buralıdır yani. Eğer bunları bilirsen, bu kızların sokakta yürürken ki hallerini farklı değerlendirirsin. Kuğu gibi, vakurlu yürüyüşlerini yadırgamazsın.
Bizim erkeğimiz, Rus kadınını cinsellikle tanıdı. Ondan çok şey öğrendi. Sevişme öncesinde ve sonrasında yıkanmayı mesela. Güzele güzel dememeyi, güzelliği yaşamayı öğrendi. Çoğu, bunları 2-3 saate sıkıştırarak yaşadı. Bazıları, hayatını değiştirerek. Artık Rus kadınları çalışmak için Türkiye’ye gitmiyorlar, Ukrayna, Moldovalı kadınlara bizimkiler Rus gözüyle bakarlar, onlarla devam ederler.
Ben Türk kadınının şöyle bir reaksiyonunu gözlemledim. Rus kadınını aşağılamak istiyorlar ama gıpta da ediyorlar. Erkeklerinin, bu kızların sadece fiziksel görünümlerine takıldıklarını sanıyorlar. Onları tanıması gereken kadınlarımız aslında. O nedenle sana diyorum ki “Gel, gör, tanış ve gözle onları.”
Geldiğinde birçok çift göreceksin. El ele, yan yana dolaşan. Kız alımlı, dünya güzeli. Upuzun bacaklı. Giyimleri, sıcak ve pürüzsüz tenlerinin tamamını örtmez. Hareketleri estetiktir hepsinin. Zarif ellerinden tutan Rus erkeği ise “ayı” gibi ve paspaldır. Saçları demode ve özensiz. Öylesine bir erkeği bile sahiplenirler. Oldum olası onunmuş gibi hareket ederler. Sonsuza dek onun kalacakmış gibi. Şaşıracaksın.
Yan yana otururken görürsen onları, mutlaka dikkatle gözlemle. Birlikteyken partnerine dokunan ve koklayan hep kadındır. Yüzü ona dönüktür. Etrafı merak etmez. Tek ilgisi erkeği. Erkeğine güven verir. Yanında erkeği varken, hiçbir bakışa izin vermez. Onu rencide etmez.
Erkek, seksi kadından hoşlanır. Aynı zamanda güven duyabilmek ister. İkisinin aynı bedende bulabilmesi olağanüstüdür. Bu kadınlar böyle. Onları gör, gözle, sana çok katkı sağlayacaktır. Partnerini daha mutlu etmenin basit yollarını öğreneceksin. Partnerini mutlu ettikçe sen de daha rahat olacaksın. Mutlu olacaksın.
Eğlenmeyi severler. Bir bara, diskoya gidersen nasıl eğlendiklerine şahit olacaksın. Bir erkeğin içki ısmarlamasına mutlaka izin verirler. Hatta geri çevirmek ayıptır onlar için. İyi de içerler. Yanına gelip düzgün sohbet etmek isteyen erkeğe de izin verirler. Çok samimi davrandıklarını gördüğünde çok fazlası aklından geçecektir. Onları iyi tanımadığın için bu böyle düşünmen normal. Piter kızının aklında fesatlık yoktur. O anda sohbeti düşünür. Elbette devamına tedbirlidir ve istediği yerde sohbeti kesebileceğini bilir. O iradesi vardır.
Dans ederken de, seksi olmaları şarttır. Dans, eğlencenin önemli bir parçasıdır ve dans, erkek için yapılır. Öyleyse dansından hoşlanan ve ona yaklaşan erkeğe de izin verebilmelidir. Sen yine aklından bir sürü hikâye geçireceksin ama öyle değildir. O anda o danstır, eğlencedir. Erkek sonucu düşler, o ise o anı yaşar.
24 saat dolaşırken, hiçbir tehdit altında olmadığını hissetmen, taciz edilmemen sana huzur verir. Sağda solda, eğreti tipler görmezsin. İnsan kirliliği yoktur. Geniş cadde ve kaldırımlarda rahat olacaksın. Çoğu tarihi binaların içinde bulunan 200’ün üzerinde müzeyi gezmeye zamanın yetmeyecek. Ama hangisine gidersen ilgini çekecek ve her gittiğin yerde yine bu kızları göreceksin. Hepsi yazarlarını, şairlerini iyi tanırlar. Bütün eserlerini de okumuşlardır. Eğitim seviyelerini duymuşsundur. Anaokuluna gitmeyen kız çocuk sayısı sıfırdır. O nedenle 1100’e yakın devlete ait anaokulu vardır. Bu sayı İstanbul’da 400’ün altındadır. İlkokula devam etmeyen kız çocuk sayısı da sıfırdır. 700’den fazla lise ve 100 civarında meslek okulunun tamamı bedelsiz, yine devlete ait. Bir de bunlara sayısını bilmediğim özel okulları ekle. Rastladığın kızların elyazılarına dikkat et. Hepsi tek elden çıkmış gibidir. Sana eğitim düzeyleri ve disiplinleri hakkında fikir verecektir.
50’nin üzerindeki tiyatro, bale ve opera salonu olduğunu öğrendiğinde, kolay yer bulacağınızı sanacaksın. Halbuki hepsi her zaman doludur. Ağırlıklı olarak yine Piterli kadınlardır oraları dolduran. Sokakta karşılaştığın kızları, orada da görürsün. Bir gece önce diskoda dans ederken izlediğin afeti de.
Anne olarak da tanıman lazım onları. Süsüne, eğlencesine düşkün bu kadınların nasıl anne olduklarını merak edebilirsin. Eğitim ve disiplinlerinin etkisiyle olsa gerek, muhteşem bakarlar çocuklarına. Hem kendilerine hem de çocuklarına yeterler. Benim en çok takdir ettiğim özellikleri de odur. Hiçbir şeyleri olmasa da, kimseye tamah etmezler.
İstanbul’dan gelen birinin başka bir şehirden büyülenmesi mümkün değil. Ben de burayı İstanbul’dan daha güzel bulmuyorum. Ama o en güzel topraklarda, neden daha keyifli yaşayamıyoruz diye düşünüyorum. Burayı gördükten sonra İstanbul’daki yaşamı da ancak kadınların güzelleştirebileceğini anladım. Buradan sadece erkeğini değil, şehrini de mutlu edecek izlenimlerle döneceğine inanıyorum. (C. Doğan)

HAMİŞ: Çok haklısın, hele son tespitine katılmamam imkânsız. Darısı İstanbul’un başına, inşallah İstanbul’u da kadınlar kurtaracak!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder