Moskova

Moskova

26 Mayıs 2025 Pazartesi

Tolstoy mu Dostoyevski mi?


M. Hakkı Yazıcı

Kaynak: https://medyagunlugu.com/


Vladimir İvanoviç bir kitabı gösterip, “Bu kitabı okudun mu?” diye sordu.

Elime alıp, baktım. Kitabın adı: “Ensiklopediya Logiçeskih Aşibok” (Энциклопедия логических ошибок), yani “Mantıksal yanılgılar ansiklopedisi”.

Yazarı,İmmanuil Tolstoyevskiy (Иммануил Толстоевский).

Tuğla gibi bir kitap.

Daha yeni, bu yılın başında, 2025 Ocak ayında Rusya’da yayımlanmış.

İmmanuel ismine Immanuel Kant, Immanuel Wallerstein gibi pek çok aynı isimli düşünür nedeniyle aşinayım, ancak yazarın soyadı bana tuhaf geldi.

Bir şaka mı var bu isimde diye düşündüm.

Meğer böyle bir yazar varmış.

Malum Rus edebiyatının iki büyük yazarı, Tolstoy ve Dostoyevski hep birbiriyle karşılaştırılır.

Klasik Rus romanının iki büyük devini kıyaslamak da artık neredeyse klasikleşmiştir. Bu, dünyadaki bütün Rus edebiyatı hayranlarının zihnini meşgul eden tükenmez bir konudur.

Ancak her ikisi de hayranlarına okuma süreçlerinin içinden bambaşka bir insan olarak çıkacakları yolculuk sunar.

Sanat söz konusu olduğunda anket yapmak çok saçma, ama yine de Rus edebiyatını sevenler, sıkı okurlar “Tolstoy mu yoksa Dostoyevski mi daha iyi?” diye ikiye ayrılırlar.

Halbuki bu iki usta, fikirlerini somutlaştırma biçimleri bakımından birbirinin zıddıdır.

Birbirinin zıddı olan bu iki yazarın soyadlarının bir araya getirilmesiyle yeni bir soyadının türetilmesi haliyle ilginç geliyor insana.

Önce yazar İmmanuil Tolstoyevskiy’nin muhtemelen entelektüel anne-babasının çocuklarına yaratıcı bir isim koymuş olduğunu düşünmüştüm, ama değilmiş.

Sonra biraz daha araştırınca olayı anladım. Yazar, mahlas kullanmıştı.

Sonradan biraz araştırıp yazarın Türk olduğunu görünce şaşkınlığım iyice arttı.

İsminden anlaşılmıyor, ama Türkiye doğumlu, Rus edebiyatı sevdalısı, Alman felsefesi meraklısıymış. İlk önemli tartışmasını ailesine karşı kazanarak ABD’ye elektronik mühendisliği okumaya gitmiş.

Yaşı uzun bir süredir 25-45 arasındaymış. Bu da bir espri konusu.

“Safsatalar Ansiklopedisi” ve “Fularsız Felsefe” kitaplarının yazarı.

Rusçada da yayımlanan 512 sayfalık “Safsatalar Ansiklopedisi” isimli bu kitabın ilk baskı yılı, 2020.

Rusçaya çeviren Anastasiya Semina. Maalesef sayısı iki elin parmaklarından fazla olmayan tanıdığım Türkçeden Rusçaya çeviri yapanlar arasında değil.

Yazar İmmanuel Tolstoyevskiy, aynı zamanda pratik felsefeye adanmış “Fularsız Entellik” podcast’lerinin de yazarı ve sunucusu

Şimdiye kadar bilmemiş olmak benim kusurum tabii ki.

Öğrendikten sonra videolarının çoğunu izledim.

Kesinlikle değerli.

Ancak esprili bulmakla beraber mahlas kullanmasını ve videolarını sevimli bir maske ile çekmiş olmasını hala çok anlamış değilim.

Bu arada yanlış anlaşılmamak için bir daha vurgulayayım, yazar olarak kullanılan ismi esprili bulmam kitabın akademik değerine gölge düşürmem, küçümsemem anlamına gelmiyor.

 

***

Bu kısa kitap tanıtımı benim hep yapılan klasik Rus edebiyatının iki büyük yazar arasındaki karşılaştırmayı hatırlamama vesile oldu.

Tolstoy ve Dostoyevski hep karşılaştırılır. Ve hep sorulur “hangisini daha çok severek okudun?” diye.

Küçük bir çocuğa “anneni mi daha çok seviyorsun, yoksa babanı mı?” diye sormak gibi.

Küçük çocuklar genellikle bu tür sorulara çok tepki vermezler, alışmışlardır; sadece “böyle saçma soru mu olur?” ifadesiyle bakarlar.

Ama örneğin bir edebiyatseverin “Tolstoy babam, Dostoyevski annem,” diye bir cevap vermesi de mümkün.

Bu tuzağa bazı Türk yazarları da düşmüşler, bazılarıysa ustaca cevaplamışlar.

Sputnik için yazdığı bir yazıda Süheyla Demir, yazarlara “Tolstoy mu Dostoyevski mi?” diye sormuş.

Örneğin, Gündüz Vassaf, şöyle cevap vermiş:

“Bu, ilk düşündüğümde, ‘Aşklarından hangisini seçersin?' sorusu gibi veyahut da bir gözümü, öbür gözüme tercih etmem gibi. İkisi de hayata farklı dokunuş noktaları, onun için birini öbürüne tercih etmem mümkün değil. Tolstoy'a da aynı soruyu sormuşlar, ‘Ben böyle bir mukayese yapamam' demiş. Ama bu soru, kaç ülkede tartışıldı, hala da tartışılıyor yazarlar arasında. Bu soru hakkında kitaplar var. Ne mutlu ki Rusya'ya, böyle iki yazar anadillerinden onlara seslenmiş. Başka hangi ülke var ki dünyada, iki yazarını böyle tartışabiliyoruz.”

Doğru, aslında ayrım yapmak çok anlamlı değil.

Resim sanatıyla ilgili bir sanatsevere “Picasso mu, yoksa Van Gogh mu?” diye sorulur mu?

Aytekin Yılmaz, “Rus klasikleri büyük bir edebiyat denizi ise, Puşkin, Gogol, Dostoyevski, Çernişevski, Turgenyev bu denizi oluşturan damlalardan bazılarıdır. Her yazarın bu edebiyat denizine kattığı ayrı bir özgünlük vardır,” diyor.

“Tolstoy mu Dostoyevskiy mi” kitabının yazarı George Steiner ise edebiyat kuramı alanında bir klasik haline gelmiş tartışmayı bu iki dev iki romancının eserlerini epik ve dramatik yazın gelenekleri bağlamında değerlendirmiş. “Ütopik inançları ve insanlığa duyduğu güvenle Tolstoy bir iyimserdir ve bile isteye kendisini Homeros ile ilişkilendirecek epik bir tarz yaratmıştır. En kasvetli, trajik metafizikçilerden olan Dostoyevski ise kökleri Kral Oidipus'a ve Kral Lear'a uzanan drama geleneğinin devamcısıdır,” diye yazmış.

***

Tolstoy 1828-1910, Dostoyevski ise 1821-1881 yılları arasında yaşamış. Tolstoy’dan yedi yaş büyük olan Dostoyevski, ondan otuz sene önce ölmüş.

İkisi de en önemli eserlerini aynı dönemde –1840 ile 1880 yılları arasında– vermiş.

Rusya’nın geçirdiği değişimde belirleyici olan ve haklı nedenlerle Rus edebiyatının altın çağı olarak telakki edilen dönemde yaşamışlar.

Aynı dönemde ve aynı mekanlarda yaşamışlar, aynı sosyal çevreyi paylaşmışlar, ancak birbirlerinden haberdar olmalarına rağmen hiç şahsen tanışmamış, yüz yüze görüşmemiş olmaları da ilginç.

Hiç yazışmamışlar bile.

Aslında ikisi çok önemli yazarlar olmalarına rağmen iki zıt kişilik.

Hiç karşılaşmamış ve görünüşe göre her açıdan birbirinin zıddı olan, her biri aynı Rusya’nın farklı bir yüzünü temsil etmekle kalmayıp sanatla ve hayatla da hepten farklı ilişki kuran iki adam.

Ancak birbirlerinin eserlerini yakından takip ettikleri ve ilgisiz olmadıkları da biliniyor.

Bazı yazılarında birbirlerine övgüler yazdıkları da olmuş. Birbirlerinin sanatlarına hakkaniyetle yaklaşmışlar.

Dostoyevski daha önce ölmüştü, Tolstoy onun ölümü hakkında Nikolay Strahov'a yazdığı mektupta şunları yazmıştı:

“Keşke Dostoyevski hakkında hissettiklerimi tam olarak söyleyebilseydim. <…> Bu adamı daha önce hiç görmemiştim ve kendisiyle doğrudan bir ilişkim olmamıştı ve aniden, öldüğünde, onun benim için en yakın, en sevgili, en gerekli kişi olduğunu fark ettim. Ben bir yazardım ve yazarların hepsi kendini beğenmiş ve kıskançtır, en azından ben öyle bir yazarım. Ve kendimi onunla kıyaslamak hiç aklıma gelmedi - asla. Yaptığı her şey (iyi, gerçek şeyler) benim için ne kadar çok yaparsa o kadar iyi olacaktı. Sanat beni kıskandırıyor, zekâ da öyle, ama yüreğin işi yalnızca mutluluk getiriyor.”

***

“Tolstoy ve Dostoyevski aynı dönemde ve aynı mekanlarda yaşamış olmalarına rağmen şahsen hiç tanışmamışlar. Bu bana çok ilginç geliyor,” diyorum.

Vladimir İvanoviç, “Evet, öyle. Tolstoy, en önemli romanlarından “Savaş ve Barış”ın yazarı. Dostoyevski de “Budala”nın. Tolstoy ve Dostoyevski tanışsalardı ve birlikte bir roman yazsalardı adı belki "Savaş ve Budalalar" olurdu, herhalde,” diyor.

***

Bu iki büyük Rus yazarının isimleri üzerinden yapılan ilginçlikler tükenmiyor.

“Tostoyevski” ismini kullanan bir fast-food zinciri bile var şimdi İstanbul’da.

Menünün başına “Roman gibi tost” yazmışlar.

Üstelik menüde yiyeceklere (eserlerimiz diye yazmışlar) de Dostoyevsky’nin kitaplarının ismi verilmiş.

“Tostumuzu yemelisiniz, işte o zaman içtenliğinize inanacağım.” İmza: Tostoyevski diye yazmışlar.

Ne diyelim!

Reklamın kötüsü olmaz mı?

İş bazen çok ileri boyutlara evrilebiliyor.

Seneler önce İzmir Kitap Fuarı’nda yaşanan bir olay basına yansımıştı.

Tolstoy ve Dostoyevski taraftarları arasında taşlı, sopalı bir kavga olmuştu.

Güya, siyah elbiseli bir adam, Tolstoy’un anasına sövmüş, “Dostoyevski adamdır” demiş, ondan çıkmış kavga.

Özel Güvenlik, araya girip biber gazı kullanmış falan.

Gülünç!

Bir olay çıktığı doğru olabilir, ancak kavga sebebinin asparagas bir haber olduğu belli.

***

İşte böyle!

“Ne yazık ki ‘Tolstoy mu yoksa Dostoyevski mi daha iyi?’ tartışması çok anlamlı olmamasının ötesinde bazen iş ‘Ronaldo mu, Messi mi?’ tartışması düzeyine kadar indirgenebiliyor,” diyorum.

Vladimir İvanoviç, “çok haklısın” anlamında kafasını sallıyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder