Çin Yeni Yılı ve Panda Katyuşa
M.
Hakkı Yazıcı
Kaynak: https://medyagunlugu.com/author/m-hakki-yazici/
Bizim kızlar; Yuliya ile İrina, önceki haftanın daha ilk
gününden hafta sonu programları yapmaya başlamışlardı.
İgor, buna kızıyor, ama tatsızlık olmasın diye sesli
dillendirmiyordu.
Benim yanımdan geçerken “Yahu, biz ne zaman ciddi ciddi
çalışıp, para kazanan bir firma haline geleceğiz?” diye mırıldandı.
***
Yuliya, Moskova Hayvanat Bahçesi’nde Çin Yeni Yılı ve Panda
Katyuşa’nın bir yaşına girmesi nedeniyle bir kampanya olduğundan bahsetmişti.
Rusya'da, Moskova Hayvanat Bahçesi'nde doğan bu türün ilk yavrusu olan Panda Katyuşa, Çin ve Rusya arasındaki dostluğun bir simgesi haline gelmişti.
***
Moskova Hayvanat Bahçesi'ni ziyaret edenler bir dev pandayı
ilk kez 1950'li yıllarda görmüşlerdi.
1957 yılında Çin hükümeti, Ekim Devrimi'nin 40. yıldönümü
dolayısıyla Pin-Pin adlı bir erkek pandayı Sovyetler Birliği'ne armağan etmişti.
Tarih ilginç.
Stalin 4 yıl önce ölmüş, ancak iki ülke arasında yaşanan
uzun sürecek anlaşmazlık henüz başlamamıştı.
Sonrasında dönemin iki büyük sosyalist
devleti olan Çin ve Sovyetler Birliği (SSCB) arasında
1960-1989 yılları arasında Marksizm-Leninizm'e dair teorik ve ideolojik
tartışmalardan kaynaklanan ciddi bir diplomatik ayrılık başladı.
Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel
Sekreteri Josef Stalin'in 1953 yılındaki ölümünden sonra Nikita
Hruşçov tarafından başlatılan Destalinizasyon ve “barış
içinde bir arada yaşama” politikaları
sonucunda doktriner ayrılıklar kısmen başlamış, 1969'da zirveye
ulaşmış ve farklı yollarla 1980'lerin sonuna kadar sürmüştü.
Kriz henüz başlamadan, Ağustos 1959'da Çin’den Moskova'ya
ikinci bambu ayısı gelmişti. Bu, "Bambu Ev" pavyonuna yerleştirilen
An-An adlı yine erkek bir pandaydı.
Sonra küslük dönemi başladı. Enternasyonel kardeşlik ve
Panda diplomasisinin yerini düşmanlık aldı.
Sonra…
Daha sonra Sovyetler Birliği dağıldı. Bambaşka bir dünyaya
gözümüzü açtık.
Gorbaçov’un önayak olduğu Perestroyka ve Glasnost hayalleri
de bir pandanın ömründen az olmuştu.
Konular değişti.
Yani, “Yorgan gitmiş, kavga bitmişti.”
***
Rusya ve Çin arasındaki ilişkilerin normalleşmesi döneminde
Moskova Hayvanat Bahçesi’ne yeni pandalar geldi.
Bunlardan Katyuşa’nın annesi dişi panda Dinding 30 Temmuz 2017'de doğmuştu. Babası Zhui ise ondan bir yaş büyüktü, 31 Temmuz 2016'da doğmuştu.
Pandalar 29 Nisan 2019'da Moskova'ya nakledildi ve yenilenmiş "Çin Faunası" koruma kompleksine yerleştirildiler.
Pandaların farklı kişilikleri vardı.
Dinding, hem çok zeki, hem de meraklıydı, ama en çok ağaçların
üzerinde dinlenmeyi seviyordu.
Erkek Zhui de akıllı, sosyal ve aktifti, oynamayı seviyordu.
Hayvanlar ayrı ayrı tutuluyor, ama birbirlerinin seslerini
ve kokularını çok iyi tanıyorlardı.
Her iki panda da sağlıklı bir şekilde büyüdü ve 24 Ağustos
2023'te önemli bir olay gerçekleşti - bir bambu ayısı yavrusu doğdu.
Bu güzel izdivaç ilk meyvesini vermişti.
Bu, yalnızca Moskova Hayvanat Bahçesi'nde değil, aynı zamanda Rusya genelinde ilk kez bir pandanın doğumuydu.
Doğduğunda bebek panda sadece 150 gram ağırlığındaydı ve yaşamının 42. gününde gözlerini açtı.
Hayvanat bahçesi yetkilileri, Dinding’in harika bir anne olduğu kanaatindeydi.
Şimdi ona bir isim lazımdı.
İnternet üzerinden yapılan oylama sonunda seçilen minik pandanın ismi 3 Ocak'ta açıklandı.
Moskova Hayvanat Bahçesi'ndeki yavru
pandaya Katyuşa adı verildi.
İsim oylamasına 380 bini aşkın “Aktif Vatandaş” katılmıştı.
Oylama öncesinde önerilen 10 isimden üçü öne çıkmıştı:
Çinliler tarafından da sevilen "Maşa ve Ayı" çizgi filmi nedeniyle Maşa
ismi, Moskova kelimesinin ilk hecesinden türetilen Mo Mo ve Katyuşa.
Katyuşa seçeneği oyların çoğunluğunu alarak, 6 puanlık bir farkla,
%29’luk oy oranıyla kazandı.
Çin halkı da sevimli küçük pandaya verilen Katyuşa ismini benimsedi.
“Bebek Katyuşa güçlü ve sağlıklı bir şekilde
büyüyor" diyorlardı.
Bu minik panda yavrusu geçmiş dönemde gerilen, kötüleşen Rusya-Çin ilişkilerinin yeniden dostluğa dönüşmesinin de bir simgesiydi artık.
***
Hayvanat bahçesinde yaşamını sürdüren, değerli nadir
hayvanların; balık baykuşu, potto, cüce su aygırı, tayra, binturong, altın
maymunu, bal porsuğu, bulutlu leopar, dev karıncayiyen, sakallı fok, kartal
papağanı, sekreter kuşu ve diğerlerinin, ayrıca tabii ki pandaların manevi
annesi, yüzü gibi yüreği de güzel Moskova Hayvanat Bahçesi Genel Müdürü
Svetlana Vladimirovna Akulova, hemen her gün Telegram kanalında heyecanla
Katyuşa ile ilgili bilgileri paylaşıyordu.
Yulia, Katyuşa’nın yünden örülmüş oyuncak bir ayıyla
oynadığını gösteren paylaşılan bir fotoğrafına bakıp, “Kerata ne kadar sevimli,
değil mi?” diyor.
Bu arada Moskova Hayvanat Bahçesi'nin Basın Servisi,
gazetecilere yaptığı bir açıklamada, Katyuşa’nın Çin'e götürülmesi gerektiği
bilgisini vermişti.
Bu haberi okuyunca bizim kızların ikisi birden, “Olamaz!”
diye çığlığı bastılar.
Haberin kendisi oldukça üzücüydü. Çünkü sadece başkentteki
hayvanat bahçesi çalışanları değil, Moskovalılar ve başkentin misafirleri de bu
sevimli pandaya alışmışlardı.
İrina, “Daha zaman var, ama şimdiden üzülüyoruz. Panda
Katyuşa dört yaşına geldiğinde tarihi vatanı Çin'e gidecek; ancak hayırlı bir
iş için. Yeni bir panda bebek için ona bir damat bulacaklar ki, Dinding gibi o
da anne olabilsin,” diyerek teselli buluyor.
***
Yulia, “Hayatım, mutlaka Katyuşa’yı görmeye gitmeliyiz.
Yoksa bu ara bunu yapmazsak sonradan çok pişman olacağız,” diyor.
Moskova Hayvanat Bahçesi, Çin Yeni Yılı'nın kutlandığı
mekanlardan biri haline gelmişti. Bir dizi tematik etkinlik hazırlanmıştı:
geziler, konferanslar, ustalık sınıfları, performans ve film gösterimleri.
Dev panda kostümü giyerek gelenler veya Katyuşa'nın adını
taşıyan Ekaterina adlı konuklar Hayvanat Bahçesi’ne ücretsiz girebileceklerdi.
Aslında bu bir fırsattı.
İrina, “Ay, çok hoş!” diye çığlığı basıyor. “Parasından
değil, ama hayatım, fikir güzel. Hadi biz yapalım bu işi. Benim annem çok
beceriklidir. İki günde diker kostümleri.”
Kızlar hemen faaliyete geçiyorlar.
Öğleden sonra İrina, Serkan otururken gidip arkasından belini,
omuzunu karışlıyor, boyunu, kilosunu soruyor, not alıyor.
Serkan’ın olaydan haberi yok. Şaşkın şaşkın bakıyor.
Bana dönüp, “Ne iş abi?” diye soruyor.
“Bilmiyorum,” diyorum. “Hayırlı bir iş için olmasın?”
Birden gözleri parlıyor.
***
İki gün sonra İrina, annesinin diktiği panda kostümlerini
ofise getirdi.
Serkan, kostümleri gördükten sonra durumu ancak anladı.
İrina, bir plastik paketten çıkardığı kostümlerden birini
Serkan’a uzatıp, “Bu da senin,” dedi.
Serkan’ın tepkisi sert oldu. Erkek adamın bu tür sululuklara
alet olmaması gerekiyordu.
Onu yumuşatıp, ikna etme işi de yine bana düşmüştü.
Neyse ki çabuk ikna oluyordu. Paketi alıp, giyip, denemek
için tuvalete gitti.
Panda kostümü ile tuvaletten çıktığında onu ilk gören o gün
de ofiste misafirimiz olan İrina’nın kedisi Barsik oldu.
Zavallı kedicik korkusundan masaların altına kaçtı.
Ben görünce kahkahalarla gülmeye başladım.
Kızlar da kendilerini tutamadılar, gülmeye başladılar.
Aslında İrina’nın annesi başarılıydı. Provasız dikilen
kostümler fena değildi.
Bu sırada bir müşteri ziyaretinden dönen İgor, içeri
girdiğinde Serkan’ı bu durumda görünce şaşkınlıktan neredeyse baygınlık
geçirecekti.
***
Neyse…
Bizimkiler hafta sonunda Hayvanat Bahçesi’ne gitmişler, iyi
vakit geçirmiş ve çok mutlu olmuşlardı.
Sabah ofise girer girmez, daha “Günaydın” demeden beni kapı
girişinde yakalayıp, anlatmaya başladılar.
Serkan, “Çok sükse yaptık abi, bildiğin gibi değil,” dedi.
Gazetelerden birinde basılan bir resmi gösterdi.
“Bu panda kostümlü benim, ama yüzüm görünmediği için
tanıyamazsın.”
Susmadan devam ediyor, “Çok güzel ve ilginç hayvanlar abi.
Bir panda günde ortalama 12 saat yemek yermiş.”
“Vay maşallah!”
“Covid karantinasında da insanlar stresten panda gibi yemek
yiyorlardı. Belki bu yüzden buna ‘pandemi’ deniyordu.”
Kurduğu alakaya şaşırıp, gülüyorum.
Kostümleri dikerken İrina, annesiyle konuşuyormuş.
“Anne, biliyor musun, bir pandanın 16 dişi, köpek balığının
100 dişi, insanın 32 dişi oluyormuş,” dediğinde kadıncağız eksilen dişlerinin
görünmesini istemediği için ağzını eliyle kapatarak gülerken “Vay canına, galiba
ben bir pandayım!” demiş.
İgor, ablasının dişçi oğlu Pavel Zubov’u kastederek “Anneni
bizim Paşa’ya götür,” diyor ona.
Kızlar yine neşeli.
İgor ise işlerden dolayı endişeli.
Önce kızlara, sonra bana bakıp, “Nesli tükenmekte olan
memeli türleri neler biliyor musun?” diye soruyor.
Ben, “Bilmem,” deyince kendi cevaplıyor:
“Amur kaplanları, dev pandalar ve uyluklarında dövme
olmayan kadınlar.”
Serkan, etkinliğin fotoğraflarını gösteriyor.
İgor, yine laf sokuşturuyor:
“Bir panda hafta sonu ne yapar?”
Cevabı yine kendinde:
“İnstagram için siyah beyaz fotoğraf çekimleri.”
***
Çin Yeni Yıl’ı belki de Çin’den sonra en coşkulu bir şekilde
Rusya’da kutlanmıştı.
Bu daha da derinleşen kadim dostluğun önemli bir işaretiydi
belki de.
Yılan Yılı nihayet hoş gelmişti!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder