Moskova

Moskova

25 Mart 2012 Pazar

Oblomov zamanı

Türkiye'de üç yayınevi birbirine yakın tarihlerde İvan Aleksandroviç Gonçarov imzalı Oblomov romanını yayımladı.

Rus edebiyatının hiçbir kahramanı, ne Raskolnikov (Suç ve Ceza), ne Mişkin (Budala) ne de Prens Andrey (Savaş ve Barış), eski Rus insanını, hatta bütün Doğuluları Oblomov kadar açıklıkla, en özlü yanıyla temsil eder. Doğu, belki de ilk defa olarak Gonçarov’un bu büyük eserinde kendi kendini tanımaya, Batı’dan farkını anlamaya başlamıştır. Oblomov, çiftliği, köleleri olan bir derebeyidir. Köylülerin hazırlayacağı ekmeği yemek için büyütülmüştür. Bu yüzden, ekmeğini kendi kazanan insanlar arasında ne yapacağını şaşırır, böyle bir hayata hazır olmayan iradesi söner, ölüme benzeyen uyuşukluğa gömülür. Ancak Gonçarov, büyük romancılarda görülen “dram karşısında gülümseme”sini hiç eksik etmez; okurunu da gülümsetmeyi başarır.

İvan Aleksandroviç Gonçarov, Oblomov’u otuz iki-otuz üç yaşlarında, orta boylu, hoş görünümlü, koyu gri gözlü ama yüz hatlarında herhangi bir fikir, herhangi bir yoğunluk görünmeyen, odacığında oturan silik bir kahraman olarak yarattığında, aslında roman tarihinin en ünlü kişilerinden birine can veriyordu. 19. yüzyıl başlarında, çalışkan modern insan idealinden önce, Rusya’nın köle sahibi kırsal soylu sınıfı tarafından aylaklık hâlâ makul ve değerli bir amaç olarak görülürken Oblomov vardı. Miskin, dikkatsiz, meraksız, düş kurma ve oyalanmaya düşkün Oblomov.

Gançarov’un bu romanı daha önce Türkçeye çevrilmişti. Son bir yılda önce Everest Yayınları (Çeviren: Sabri Gürses ), ardından İletişim( Çeviren: Engin Altay) ve Timaş Yayınları (Çeviren: Leyla Şener) bu romanı yeniden yayımladı. Tabii İletişim’n önce yazarın Yamaç romanını da yayımladığını hatırlatalım.

Selim İleri’nin hırs karşısında kalkan olarak gördüğü Oblomov’u Ali Ayçil şöyle tanımlıyor “Gonçarov’un, Oblomov’un tembelliği üzerinden bir ulusun içinde bulunduğu hali mizahi bir dille anlattığı bu roman her okuyana biraz “Oblomov” olduğunu fark ettirir. Oblomov ve ondan daha tembel uşağı Zahar, Rusya’yı; Oblomov’un her durumda yardıma koşan dostu Ştoltz disipliniyle Avrupa’yı temsil etmektedir.”

Oblomov’u en iyi anlatan metinlerden birini Ahmet Özcan’ın Yarın dergisinde yayımladığını da belirtelim. Bu yazı daha sonra Açık Mektuplar kitabına dahil etmişti Özcan.

Oblomov çevirilerinin niteliği kadar yayımlandıkları zaman dilimi üzerinde de durulabilir sanırım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder