Moskova

Moskova

4 Şubat 2019 Pazartesi

Vladimir Nabokov’dan Yazmak Üstüne 20 Söz: “Mürekkep bir uyuşturucudur.”





“Bir yazar bir şairin hassasiyetine ve bir bilim insanının hayal gücüne sahip olmalıdır.”

1 “Edebiyat bir türetmedir. Kurmaca ise hayal ürünü. Bir öyküyü doğru bir öykü olarak adlandırmak hem doğruluğa hem de sanata karşı bir hakarettir.”

2 “Bu bireysel bir tepkidir: Sakince oturmak ve yazmak, yazmak, yazmak ya da uzun uzun düşünmek. Bu ikisi aşağı yukarı aynı şey.”

3 “Yazarın değerlendirilebileceği üç farklı bakış açısı var: Bir hikâye anlatıcısı, bir öğretmen ya da bir büyücü olarak düşünülebilir. Büyük bir yazar bu üç kimliği kendinde barındırabilendir. Ama özellikle büyücü kimliği en ağır basandır ve onu iyi bir yazar yapandır. Büyük bir yazarın üç yönü (büyü, hikâye ve ders), birleşik ve eşsiz bir görkemin etkisinde harmanlanmaya meyillidir. Çünkü sanatın büyüsü, hikâyenin bütün kemiklerinde ve düşüncenin iliklerinde mevcuttur. Biz de büyük bir duygusal ve entelektüel zevkle sanatçının kartlardan kalesini inşa etmesini ve bu kart kalesinin nasıl çelikten ve camdan muhteşem bir kaleye dönüştüğünü izleriz.”  

4 “Düşünce yazıya aktarıldığında daha az kasvetli hale geliyor. Ama kanserli tümör gibi bazı düşünceler ifade edildiğinde, kesip atıldığında eski halinden daha kötü ve büyük bir hal alıyor.”

5 “Özgür bir ülkedeki hiçbir yazarın duyusal ya da duygusal olan arasındaki net çizgiye aldırış etmesi beklenmemeli. Bu mantık dışıdır. Ben dergilerde fotoğrafları yayınlanan ve üstadının kıkırdamasını provoke edecek kadar alçak ve posta müdürünün suratını asacak kadar yüksek boyun hattına sahip genç memeliler gibi poz verenlerin düşüncelerinin doğruluğuyla rekabet edemem, onlara ancak hayranlık duyarım.”

6 “Yazarın işi ana karakteri bir ağaca çıkarmak ve ağaçtayken de ona taş atmaktır.”

7 “Yazar kitabını yazarken bile, dengesiz beyinlerden aşırılan düzensiz parçaları bir araya getirmeye çalışırken kendi gezegeni hakkında ne kadar az bilgiye sahip olduğunun son derece acı bir şekilde farkındadır.”

“Yazmanın verdiği hazlar, okumanın verdiği hazlarla bire bir uyuşmaktadır.”

9 “Tıpkı yetenekli yazarlar ailesinin ulusal bariyerlerin ötesine geçmesi gibi, yetenekli okur da evrensel bir figüre dönüşür. Mekânsal ya da zamansal yasalara tabi olmaz. Sanatçıları, imparatorlar, diktatörler, rahipler, bağnazlar, kültürsüzler, siyasi ahlakçılar, polisler ve ukalalar tarafından yok edilmekten tekrar tekrar kurtaran kişi iyi, mükemmel okurdur. Bu okur belirli bir ulusa ya da sınıfa ait değildir. Hiçbir bilinç yöneticisi ya da kitap kulübü bu okurun ruhunu yönetemez. Kurmaca esere olan yaklaşımı, vasat okurları kendilerini bir karakterle ya da boş tanımlamalarla özdeştirmesine iten çocuksu duygular tarafından etkilenmez. İyi, takdire değer bir okur kendisini kitaptaki kızla ya da çocukla özdeşleştirmez. O kitapta tasarlanmış ve işlenmiş düşünceyle özdeşleştirir. Bir Rus romanında Rusya’yla ilgili bilgi aramaz, çünkü bilir ki Tolstoy ya da Çehov’un Rusyası tarihin bilindik Rusyası’na benzemez. O Rusya, bireysel dâhiler tarafından hayal edilmiş ve yaratılmış özel bir dünyadır. İyi okur genel düşüncelerle ilgilenmez, dikkatini belirli bir görüşe verir. Bir romanı ona bir grupla iyi anlaşması konusunda yardım ettiği için sevmez. Romanı sever çünkü o metnin her detayını özümser ve anlar, yazarın keyif alınması için yazdığı satırlardan keyif alır, içten içe ışık saçar. Büyük sanatçıların yarattığı karakterlerin, bu sanatçıların okurlarının hepsi mükemmeldir.”

10 “Meşhur olan Lolita, ben değilim. Ben adı telaffuz edilemeyen gizli, çok çok gizli romancıyım.”  

11 “Mürekkep bir uyuşturucudur.”

12 “Ben bir dâhi gibi düşünür, seçkin bir yazar gibi yazar ve bir çocuk gibi konuşurum.”

13 “İyi, takdire değer bir okur kendisini kitaptaki kızla ya da çocukla özdeşleştirmez. O kitapta tasarlanmış ve işlenmiş düşünceyle özdeşleştirir.”

14 “Okurlar koyun değildir, her kalem onların beğenisini kazanmaz.”

15 “Lolita’nın anlamsız olduğunu söyleyen bazı kibar ruhlar var çünkü bu kitap onlara hiçbir şey öğretmiyor. Ben ne bir didaktik kurmaca okuru ne de yazarıyım. Benim için kurmaca bir eser ancak bana estetik mutluluk olarak adlandırdığım hissi yaşattığı sürece vardır. Bu his bir şekilde, bir yerde, sanatın (merak, hassasiyet, kibarlık ve coşku) norm olduğu diğer durumlarla bağlantıda olmanın hissidir.” 

16 “Varlık, büyük, gizli ve bitmemiş bir başyapıta verilen dipnotlar dizisidir.”

17 “Benim nefret ettiğim şeyler oldukça basit: Aptallık, baskı, suç, zalimlik ve sakin müzik. Zevklerim ise insanlığın bildiği en yoğun olanlardır: Yazmak ve kelebek avlamak.” 18 “Bir yazar bir şairin hassasiyetine ve bir bilim insanının hayal gücüne sahip olmalıdır.”

19 “Edebiyat, ‘kurt, kurt’ diye ağlayan oğlanın Neandertal ovasından yanında büyük gri kurduyla geldiği gün doğmadı. Edebiyat, ‘kurt, kurt’ diye ağlayan oğlanın yanında kurdunun olmadığı gün doğdu.”

20 “Sayfalar hâlâ boş ama görünmez bir mürekkeple yazılmış ve görünür olmak için çırpınan sözcüklerin mucizevi hissi orada duruyor.”  

Çeviren: Deniz Saldıran
(azevedosreviews.wordpress.com)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder