Moskova

Moskova

11 Şubat 2019 Pazartesi

Tuzu biberi: Bir Türk damadın Rus gelinle müşterek hayatından çıkardığı dersler




SSCB’nin son yıllarında Rusya’ya gelen ilk Türklerin çocukları büyüdü, artık onlar bile çoluk çocuğa karışmaya başladı. Arkalarından büyük bir nesil geliyor. Çetelesini tutabilmek imkansız, ama Türk-Rus evliliklerinin sayısı on binlerle ölçülüyor. Rus gelinlerimiz, Türk-Rus çocuklarımız hayatımızın “olmazsa olmazları”.

Tabii cemiyette, “Rus hanımla evlenmenin artıları, eksileri” tartışması, her daim revaçta.

Herkesin fikri kendine elbette.

Biz de bu soruyu, Rusya’da boşanma davaları dahil, her türlü ihtilaflı dosyayı iş edinen hukuk bürolarından birinin sahibi, deneyimli avukat Ender Karataş’a sorduk. Kendisi de 15 yıldır bir Rus hanımla ile evli olan Karataş, “Bir Rus ile evli olmanın alameti farikalarını” kendine has ironik diliyle kaleme aldı: 

"Rus kadınlar ile evlenenler şunu bilmeli: Siz sadece eşiniz olduğunu düşünmeyi, evlenirken eşinizin annesi de ailenizin vazgeçilmez bir parçası olacaktır. Evde yüzde 50 eşin dediği olur, geriye kalan yüzde 50’de genellikle kaynana haklıdır!
 
Çocuk eğitimini sadece kendi ellerinde ve kontrollerinde tutmayı isterler ve başarırlar, okulda çocukların aralarında itişmesi ve tartışması bizim bütün hafta uğraştığımız en önemli konu haline gelir. Sizi umursamaz, sıkça “Sorumsuz" diye damgalayabilirler, alınmayın!

Dış görünüşe çok önem verirler. Pasaport alırken pasaport masasında çekilmiş fotoğrafını beğenmediği için yeni pasaport başvurusu yaptığımız bile olmuştur!

Kıskançlıkta sınır tanımazlar. Bir gün eve geldim ve kapıdan girince aşkımı terennüm etmek için ‘Yolda eve gelirken hep seni düşündüm' dedim. Cevap: “Kesin yolda gördüğün kadınlara bakıp keşke benim karımında bacakları böyle olsaydı, keşke benim karımın da saçları şöyle olsaydı, diye düşündün değil mi utanmaz!.."

Moskova'da bir kaç Türk kafe var bizim arasıra okey oynamaya ve maç seyretmeye gittiğimiz. Orada hiç kadın olmamasına hayret ederler ve bildiğin kahvehaneyi bu yüzden ‘Gayclub' diye bir tek onlar adlandırabilir!

Evde erkeğin yemek yapmasına bayılırlar. Evde yemek yaptığım günler kendimi "halk kahramanı" gibi hissederim!

Gün içerisinde annelerini 20 defa, kocalarını da en az 5 defa telefon ile arayıp gereksiz şeyler sorarlar veya anlatırlar. Akşam eve gelince de “Seni çok özledim, bu gün hiç konuşamadık” derler!

Eczaneye eşimle birlikte gitmeyi hiç sevmem; eczacı ile yarım saat öksürük şurubu üzerine konuşup tartışabilir, aldığım hiçbir ilacı beğenmez.

Mercimek çorbasına olan tutkunluğumuzu anlamazlar, markete giderken “Meyve suyu alacağım, neli olsun?" sorusuna “Mercimekli olmasın da neli olursa olsun!” diye kendilerince espri yapabilirler.

Hayvanları çok severler: Bir gün eve geldim, süper masa hazırlanmış, “Neyi kutluyoruz?” dedim. Meğerse Fantik (bizim ölen kedi) bu gün 5 yaşına girmiş. Gerçekten o gün çok eğlendik, herkes kediyle ilgili anılarını anlattı.Ve kedinin şerefine kadeh kaldırdık!

Çocuklar okulda Rus dili dersinden kötü not aldıkları gün, karınızın çocukları en çok size benzettiği gündür. Bizim ufaklık ne zaman Rusça dersinden 2 veya 3 alsa, anası hemen “Aynı babasına çekmiş!" der…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder