Moskova

Moskova

28 Ekim 2013 Pazartesi

Sibirya'nın derinliklerine doğru: Omsk Bölgesi


Omsk bölgesi Moskova’nın 2 bin 200 kilometre kuzeyinde yer alır. 

Omsk Bölgesi Kültür Bakanlığı Turizm Departmanı Başkanı Mihail Gizbreht anlatıyor:

“Rusya’nın Asya tarafında yer alan Omsk bölgesi efsanevi Sibirya’nın en eski bölgelerinden biridir. Geleneksel olarak bu bölge, çay, ipek gibi egzotik eşya ticareti yapmak amacıyla Rusya’nın Avrupa tarafından doğu bölgelerine, oradan da Çin’e ve Pasifik okyanusuna ulaşmaya çalışan kaşif, tüccar, seyyah ve kosakların geçtiği bir topraktır. Omsk bölgesi, Batı Sibirya’nın güneyinde, kuzeyden güneye bakıldığındaysa tayga ile Kazakistan stepleri arasında yer alıyor. Batıdan doğuya doğruysa dünyaca ünlü Trans Sibirya Tren Yolu'nun geçtiği bir bölgedir Omsk bölgesi.”




SİBİRYA'NIN FETHİNİ ANIMSATIYOR

Omsk kentinin tarihi, 1716 yılı ile başlar. 

 

Ancak Omsk, bölgenin en eski kenti değildir. Örneğin Tara şehri 16. yüzyılın sonlarında, Sibirya’yı fetheden ünlü Sibirya kâşifi ve kosak lideri Yermak’a destek veren nişancı birliklerinin gelmesiyle kurulmuştur.

Mihail Gizbreht anlatmaya devam ediyor:

“Omsk bölgesinin kuzeyi, kosakların, yerleşimcilerin, avcıların ve maceraperestlerin Sibirya’nın fethini anımsatıyor. Sibirya’nın ıslahı, kosakların kurduğu ön savunma hattından gerçekleşiyordu. Sibirya hanlığının düşmesinin ardından, Sibirya ve Orta Asya topraklarının ıslah edilmesi ve bu toprakların o zamanki savaşçı kabilelerden ve devletlerden korunması için kosaklar tarafından öncü savunma hattı kuruldu.”

Bölgenin gelişimiyse 1716 yılında Omsk kalesinin kurulmasıyla başlamış oldu. Omsk kalesi, mimariye değer verenlerin ve Sibirya barok stilinin hayranlarının ilgisini çekebilir. Kaleye bitişik kosak mahallesini oluşturan ahşap yapılar, buraya renk katıyor ve ahşap işleme sanatını sevenlerin ilgisini çekiyor.

DOSTOYEVSKİ'NİN SÜRGÜN YERİ

18. Yüzyılın sonunda Omsk, bölgenin merkezi kenti olmuş,

19. Yüzyılın ortalarındaysa batı Sibirya valiliğinin güzergâhı haline gelmiş, batı Sibirya’ya başkentlik yapmıştır. Büyük askeri, ticari ve sonrasında sosyal merkez görevi görmüştür. Gönüllü yerleşimciler ve sürgüne yollananlar, ilk kez Omsk’a yerleşmiştir.

Mihail Gizbreht, Omsk’a sürgüne gönderilen ünlü şahsiyetleri şöyle anlatıyor:

“Omsk hapishanesinde 4 yılını geçiren ünlü Rus yazar Fyodor Dostoyevski, burada manevi bakımdan yeni bir kimlik kazandı, ruhen yeniden doğdu. Yazarın 'Ölüler Evinden Anılar' eseri, kendisinin Omsk hapishanesinde geçirdiği günlere adandı. Omsk Kalesi'nin içinde, o zamanki eşyaların, yazara ait nadide eserlerin sergilendiği, ülke edebiyatçılarını bir araya getiren Dostoyevski Edebiyat Müzesi bulunuyor. Her isteyen bu müzesini ziyaret ederek, o zamanların ruhunu yakından hissedebilir, büyük yazarın yaşamını yerinde görme imkanı bulabilir.

BEYAZ BAŞKENTİ KARŞI KIZIL BAŞKENT

Rusya tarihinden çok iyi hatırlanan bir başka isimse, Bolşevik'lerin Ekim Devrimi'nin ardından politik ve askeri olarak Rusya iç savaşı süresince Kızıl Ordu ile savaşmış olan Beyaz Ordu komutanlarından amiral Aleksandr Kolçak’tır. İç savaş sırasında Kolçak Rusya lideri seçilmiş ve karargâhı olarak Omsk’u seçmiştir. O dönemde Sibirya’nın “Beyaz başkenti” Omsk, “Kızıl başkenti” ise Novosibirsk şehri idi. Omsk’ta Kolçak’ın yaşamış olduğu malikânede şu anda Rusya iç savaş tarihi araştırma merkezi yer alıyor.”

Omsk’un kültürel yaşamı oldukça yoğundur; kentte 10 tiyatro ve çok sayıda eğlence merkezi bulunuyor. Kentteki en eski tiyatro binasıysa, 1870’li yıllarda kurulan tarihi Omsk drama tiyatrosudur. Bu tarihi eserin bulunduğu Lyuberskiy caddesineyse, tarihi özellikleri ve barok tarzındaki yapıları dolayısıyla St. Petersburg’da bulunan ünlü Nevskiy caddesinin adı verilmiş.

"Benim Olduğum Şehri Projesi" 

Eski Omsk’u yine Mihail Gizbreht’ten öğrenelim:

“Tarihi boyunca Omsk çok zor zamanlar geçirdi, ancak az sayıda olsa da kentte tarihi binalar var. 1812’de Napolyon’a karşı savaşa katılanlar için toplanan yardımlarla kurulan Nikolskiy Kosak Katedrali ve yanında yer alan 1813’te inşa edilen Sibirya askeri okulu binası, klasisizm tarzında inşa edilmiş. Kentin tarihi merkezindeki valilik sarayı da klasisizmin özelliklerine sahip.”

UÇSUZ BUCAKSIZ TAYGA ORMANLARI

Tayga ile stepler arasında bulunan bölgede kuzeyden güneye doğru ilerledikçe balta girmemiş ve birçok hayvanın barındığı tayga ormanlarının nasıl uçsuz bucaksız steplere dönüştüğü net bir şekilde görülebiliyor. Bölgedeki step manzaraları insanın ruhunu açıyor, şehir keşmekeşinden usanmış gözleri dinlendiriyor.

Mihail Gizbreht’in ağzından bölgenin doğal güzellikleri:

10 İSTANBUL BÜYÜKLÜĞÜNDE BATAKLIK

“Bölgenin en önemli doğal anıtı olarak, yaklaşık 10 bin yıl önce oluşan Vasyuganskie bataklığı öne çıkıyor. Dünyanın en büyüklerinden kabul edilen bataklığın bulunduğu bölgeye İstanbul büyüklüğünde 10 şehir rahatlıkla sığabilir. Vasyuganskie bataklığı, UNESCO doğal mirası listesine girmeye aday. Güzelliği ve esrarengiz oluşuyla Güney Amerika’daki Amazon ormanlarına benzerlik gösterdiği için bu bölgeye ayrıca 'Rusya’nın Amazon Bölgesi' de denir.”

Aktif tatilden hoşlananlar, Omsk bölgesindeki nehir gezilerinin tadını çıkarabilirler. Bölgedeki en büyük su arteri, büyük Ob’un bir kolu olan İrtiş nehridir; ikisi birlikte su debisi ve uzunluk bakımından dünya yedincisi kabul edilir. İrtiş nehri üzerinden Omsk’tan Tümen bölgesindeki tarihi kent Tobolsk’a kadar gemiyle nehir turları yapılıyor. İsteyenler bu turlara katılarak hem Omsk bölgesinin tamamını daha yakından tanıma, hem de tarihi özellikleriyle, Kremlin’iyle, tarihi anıt ve yapılarıyla büyük ilgi çeken Tobolsk şehrini görme şansı yakalıyor.

Omsk bölgesinin 2 milyonluk nüfusunun yaklaşık 1 milyon yüz bin Omsk’ta yaşıyor ve bu durum bölge nüfusunun seyrek olduğuna işaret ediyor. Bu sebeple bölgede insan elinin değmediği; doğal ortamda sıra dışı tatil, balık tutma ve avlanma imkânı sunan çok sayıda yer bulunuyor.

TAŞRANIN ÖNE ÇIKAN TÜCCAR KENTLERİ
Sibirya’nın taşrasını görmek isteyenlereyse eskiden ticaret merkezleri olan Tara ve Tyukalinsk kentlerini görmeleri önerilir. 19. Yüzyıla ait eski tüccar şehirlerini görmek ve o zamanki havayı teneffüs etmek isteyenler, bunu Tara ve Tyukalinsk şehirlerinde yapma imkânı bulabilir. Tyukalinsk’e kara ve demiryoluyla rahatlıkla ulaşılabilirken, Tara’ya İrtiş nehri üzerinden gemiyle ulaşım imkânı mevcuttur.
Omsklular arasında çok popüler olan iki yer daha var Omsk bölgesinde. Biri Rusya’da doğal güzellikleriyle ün yapan Okunevo köyüdür. Tara nehrinin kıyısında yer alan Okunevo manzaraları harikadır. Burada değişik dini inançlara sahip olan çok sayıda topluluk bir arada, barış ve huzur içinde yaşıyor ve ilginç bir mozaik oluşturuyor. Görülmeye değen ikinci yer ise “Beş Göller” bölgesidir. Burada eskilerden meteorit düşmesiyle oluşan göllerdeki su tertemizdir. Beş göller, yerli halk ve konuklar tarafından en çok tercih edilen tatil yeridir.

HER BÜTÇEYE UYGUN KONAKLAMA İMKANI

Omsk’ta büyüğünden küçüğüne, lüks ve ekonomik sınıfından 65 otel bulunuyor. Şehrin en büyük oteli, “İbis” zincirine ait olan 3 yıldızlı “İbis Sibir” otelidir. Ayrıca “Omsk”, “Turist”, “Mayak”, “Avrora”, “İrtiş” ve “Molodejnaya” otelleri de konuklarına nezih bir dinlenme ortamı sunuyor. Bu otellerin tümü 3 yıldızlı olup, içlerinde standart ve lüks odalar mevcuttur. Otellerde konaklamanın fiyatıysa günde 45 ile 130 dolar arasında değişiyor.

Mihail Gizbreht, Omsk’a en iyi şekilde nasıl ulaşılabileceğini şöyle anlatıyor:

“Türkiye’den Omsk’a maalesef direkt tarifeli seferler yapılmıyor, ancak charter uçaklarla uçulabiliyor. Uçuş süresi 5,5-6 saattir. Turizm sezonunun dışında Omsk’a Moskova üzerinden ulaşım daha rahattır. Moskova’dan birkaç şirket Omsk seferlerini gerçekleştiriyor. Uçak biletlerinin fiyatları 195 ile 600 dolar arasında değişebiliyor. Moskova’dan Omsk’a ortalama 250 dolara ulaşılabilir. Aradaki mesafe 2200 kilometre, uçuş süresi 3 saattir. Eğer demiryolu tercih edilecek olursa, bu mesafe 2 günde kat edilebiliyor. Tren biletinin fiyatı 80 dolardan başlıyor. Ünlü Trans Sibirya Demiryolu üzerinden de Omsk’a rahat bir şekilde ulaşılabiliyor.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder