Moskova

Moskova

2 Nisan 2025 Çarşamba

Çehov’un hayatına dair ilginç, ancak az bilinen gerçekler


Anton Çehov, Rus klasiklerini okuyan hemen herkesin aşina olduğu, sevdiği bir isimdir.

Vişne Bahçesi, Üç Kız Kardeş ve Martı gibi eserleri kanonik hale gelmiş, kısa düzyazı ve tiyatroda ustalık ölçütleri olarak kabul edilmiştir.

Ancak onun edebi dehasının ardında, eserlerinin sadık hayranlarını bile şaşırtabilecek, hayatına dair pek çok ilginç ve az bilinen gerçek var.

 

Aynı zamanda pratisyen bir hekimdi

Çehov yalnızca bir yazar değil, aynı zamanda pratisyen bir hekimdi.

1884 yılında Moskova Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olduktan sonra, tanınmış bir yazar olduktan sonra da aktif olarak hekimlik yaptı.

Kendisi şöyle demiştir: “Tıp benim karım, edebiyat ise metresimdir.”

Bu ikili hayat onun eserlerinde önemli bir rol oynamıştır.

Hekim olarak deneyimi, hastalarla etkileşimleri ve insan acılarını gözlemlemesi, insan doğasına ilişkin anlayışını zenginleştirmiş ve karakterlerine derinlik katmıştır.

Ayrıca Çehov'un hastalarını çoğu zaman ücretsiz tedavi etmesi, onun şefkatini ve insanlığa olan bağlılığını ortaya koymaktadır.

 

Genç yazarlar için PR yöneticisi

Zaten tanınmış bir yazar olan Çehov, genç yazar ve şairleri aktif olarak destekledi.

Çoğu zaman eserlerini kendi parasıyla yayınlar, yayıncılara önerilerde bulunur ve metinlerin iyileştirilmesi konusunda tavsiyelerde bulunurdu.

Maksim Gorki ve İvan Bunin gibi yazarlar üzerinde önemli bir etkisi olduğu bilinmektedir.

Çehov için bu sadece bir iyi niyet göstergesi değil, edebiyattaki misyonunun bir parçasıydı: Rus dilinin gelişmesini teşvik etmek.

 

Sansüre karşı çıkan ve ifade özgürlüğü için savaşan

Çehov, yaşadığı dönemde edebiyatın kısıtlanmasına yönelik sansürün aktif bir eleştirmeniydi.

Eserlerinin yayımlanması defalarca yasaklandı ve basılabilmesi için metinlerin yumuşatılması zorunlu tutuldu.

Ancak yazar geri adım atmadı ve açıkça konuşma hakkı için mücadele etti.

Bunun en çarpıcı örneklerinden biri, ceza hayatının dehşetini ayrıntılı olarak anlattığı “Sahalin Adası” adlı öyküsüdür. Bu eser kamuoyunda geniş yankı uyandırmış ve Rus mahkûmların sorunlarına dikkat çekmiştir.

 

Harika bir şakacı ve takma adların tutkunu

Anton Pavloviç, mizah anlayışıyla ünlüydü ve en ciddi durumlarda bile sık sık şaka yapardı.

Gençliğinde dergilere "Dalaksız Adam" mahlasıyla mizahi öyküler yazmış, ayrıca Kardeşimin Kardeşi, Hastasız Doktor, Don Antonio Çehonte, Isırgan Otu, Vasili Spiridonov Svolaçev, Şekspir Goethe, Fındık No. 6, Asabi Adam, Düzyazı Şairi, Birisi, Genç İhtiyar, Arkhip İndeykin ve daha birçok mahlas kullanmıştır.

Çehov'un mizahi öykülerini imzalamak için kullandığı ilk ve en önemli mahlas Antoşa Çehonte'dir. Toplamda 50'ye yakın farklı takma adı vardı cephanesinde.

Şakaları sadece edebiyatla sınırlı değildi; sürekli olarak dostlarını ve tanıdıklarını eğlendirir, onlara esprili sözler söyler, şakalar yapardı. Örneğin Çehov bir gün arkadaşına "Çabuk gel, çok acil" yazılı bir telgraf göndermiş ve arkadaşı geldiğinde yazar sadece gülerek onu görmek istediğini söylemiş.

 

Bahçe tutkunu

Çehov, yaşamının son yıllarında özellikle bahçeciliğe ilgi duymaya başladı.

Melikhovo'daki çiftliğinde sevgiyle ağaçlar dikti, çiçekler yetiştirdi ve bahçeyle ilgilendi.

Hatta arıcılık bile yapardı, arıcılıkla uğraşırdı.

Çehov, doğa ile insanın ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlı olduğuna inanıyordu ve bu durum eserlerine de yansımıştı.

Bahçeler, ağaçlar ve çiçekler eserlerinde sıklıkla yaşamın değişimlerini ve yeniden doğuşunu simgeler.

Bahçeciliğe olan tutkusu ve doğa sevgisi, oyunlarının merkezinde yer alan imgelerin yaratılmasına da katkıda bulunmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder