Anton Çehov, Rus klasiklerini okuyan hemen herkesin aşina
olduğu, sevdiği bir isimdir.
Vişne Bahçesi, Üç Kız Kardeş ve Martı gibi eserleri kanonik
hale gelmiş, kısa düzyazı ve tiyatroda ustalık ölçütleri olarak kabul
edilmiştir.
Ancak onun edebi dehasının ardında, eserlerinin sadık
hayranlarını bile şaşırtabilecek, hayatına dair pek çok ilginç ve az bilinen
gerçek var.
Aynı
zamanda pratisyen bir hekimdi
Çehov yalnızca bir yazar değil, aynı zamanda pratisyen bir
hekimdi.
1884 yılında Moskova Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun
olduktan sonra, tanınmış bir yazar olduktan sonra da aktif olarak hekimlik
yaptı.
Kendisi şöyle demiştir: “Tıp benim karım, edebiyat ise
metresimdir.”
Bu ikili hayat onun eserlerinde önemli bir rol oynamıştır.
Hekim olarak deneyimi, hastalarla etkileşimleri ve insan
acılarını gözlemlemesi, insan doğasına ilişkin anlayışını zenginleştirmiş ve
karakterlerine derinlik katmıştır.
Ayrıca Çehov'un hastalarını çoğu zaman ücretsiz tedavi
etmesi, onun şefkatini ve insanlığa olan bağlılığını ortaya koymaktadır.
Genç
yazarlar için PR yöneticisi
Zaten tanınmış bir yazar olan Çehov, genç yazar ve şairleri
aktif olarak destekledi.
Çoğu zaman eserlerini kendi parasıyla yayınlar, yayıncılara
önerilerde bulunur ve metinlerin iyileştirilmesi konusunda tavsiyelerde
bulunurdu.
Maksim Gorki ve İvan Bunin gibi yazarlar üzerinde önemli
bir etkisi olduğu bilinmektedir.
Çehov için bu sadece bir iyi niyet göstergesi değil,
edebiyattaki misyonunun bir parçasıydı: Rus dilinin gelişmesini teşvik etmek.
Sansüre
karşı çıkan ve ifade özgürlüğü için savaşan
Çehov, yaşadığı dönemde edebiyatın kısıtlanmasına yönelik
sansürün aktif bir eleştirmeniydi.
Eserlerinin yayımlanması defalarca yasaklandı ve
basılabilmesi için metinlerin yumuşatılması zorunlu tutuldu.
Ancak yazar geri adım atmadı ve açıkça konuşma hakkı için
mücadele etti.
Bunun en çarpıcı örneklerinden biri, ceza hayatının
dehşetini ayrıntılı olarak anlattığı “Sahalin Adası” adlı öyküsüdür. Bu eser
kamuoyunda geniş yankı uyandırmış ve Rus mahkûmların sorunlarına dikkat
çekmiştir.
Harika
bir şakacı ve takma adların tutkunu
Anton Pavloviç, mizah anlayışıyla ünlüydü ve en ciddi
durumlarda bile sık sık şaka yapardı.
Gençliğinde dergilere "Dalaksız Adam" mahlasıyla
mizahi öyküler yazmış, ayrıca Kardeşimin Kardeşi, Hastasız Doktor, Don Antonio
Çehonte, Isırgan Otu, Vasili Spiridonov Svolaçev, Şekspir Goethe, Fındık No. 6,
Asabi Adam, Düzyazı Şairi, Birisi, Genç İhtiyar, Arkhip İndeykin ve daha birçok
mahlas kullanmıştır.
Çehov'un mizahi öykülerini imzalamak için kullandığı ilk ve
en önemli mahlas Antoşa Çehonte'dir. Toplamda 50'ye yakın farklı takma adı
vardı cephanesinde.
Şakaları sadece edebiyatla sınırlı değildi; sürekli olarak
dostlarını ve tanıdıklarını eğlendirir, onlara esprili sözler söyler, şakalar
yapardı. Örneğin Çehov bir gün arkadaşına "Çabuk gel, çok acil"
yazılı bir telgraf göndermiş ve arkadaşı geldiğinde yazar sadece gülerek onu
görmek istediğini söylemiş.
Bahçe
tutkunu
Çehov, yaşamının son yıllarında özellikle bahçeciliğe ilgi
duymaya başladı.
Melikhovo'daki çiftliğinde sevgiyle ağaçlar dikti, çiçekler
yetiştirdi ve bahçeyle ilgilendi.
Hatta arıcılık bile yapardı, arıcılıkla uğraşırdı.
Çehov, doğa ile insanın ayrılmaz bir şekilde birbirine
bağlı olduğuna inanıyordu ve bu durum eserlerine de yansımıştı.
Bahçeler, ağaçlar ve çiçekler eserlerinde sıklıkla yaşamın
değişimlerini ve yeniden doğuşunu simgeler.
Bahçeciliğe olan tutkusu ve doğa sevgisi, oyunlarının merkezinde
yer alan imgelerin yaratılmasına da katkıda bulunmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder