Moskova

Moskova

4 Temmuz 2021 Pazar

Klişeler, ezberler ve gerçekler






Cenk Başlamış

Kaynak: https://medyagunlugu.com

 

 

Rusya ile Türkiye kadar yüzyıllardır yakın ilişki içinde bulunmuş ancak birbirlerini bu kadar az tanıyan ülke herhalde az bulunur... 

Aslında bu kısmen hatalı önermeyi en azından devlet olarak Rusya'nın Türkiye'yi, Türkiye'nin Rusya'yı tanıdığından daha iyi bildiğini, anladığını ve çözdüğünü söyleyerek düzeltmek gerekiyor. İki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin bundan 524 yıl önce kurulduğunu düşünürsek hem devlet hem de halk olarak Rusya ve Ruslar konusundaki bilgisizliğimizi ve ilgisizliğimizi nasıl açıklayabiliriz acaba? Ama tabii haksızlık etmeyelim, benzer cümleleri Rusya'nın yerine başka ülkelerin adını yazarak da defalarca kurabiliriz! 

Bu ilgisizliğin en doğal sonucu ise, Türkiye'de Rusya'yı bilen, anlayan ve anlatabilenlerin son derece sınırlı olması ve bu ülkeyle ilgili özgün yani çeviri olmayan eserlerin fazla yayımlanmaması.

Her şeye rağmen “akıntıya kürek çekenler” de yok değil; Hazal Yalın'ın “Rusya-Çöküş, Yükseliş ve Dinamikler” kitabı da bunun son örneği. 

Kitabın zamanlaması da ilginç ve önemli çünkü 2021'in son günlerinde Sovyetler Birliği'nin dağılmasının üzerinden tam 30 yıl geçmiş olacak. 

Baştan söylemek lazım, Nota Bene Yayınları'ndan kısa süre önce çıkan kitap ciddi, özenli ve dikkatli bir teorik çalışma. Yani bu, Rusya'ya-magazinin ötesinde-gerçekten ilgi duyan, anlamaya ve derinlemesine öğrenmeye aç okura yönelik, gerçek bir başucu olmaya aday bir kitap. 

Yazarı kitabın girişinde, "Sovyetler Birliği ve Rusya Federasyonu hakkında çoğu kez klişe ve ezberlere dayanan peşin hükümlere karşı tarih, iktisat ve siyasete yani her türlü sosyal değişikliğin temel yapıtaşlarına eğilmeye ve bunu analitik-teorik bir çerçeveye oturtmaya çalıştım" diyor.

Yalın'ın kitabı öncelikle, 1991 yılı sonuna kadar dünyayı yönettiği varsayılan iki güçten biri olan Sovyetler Birliği'ni dağılmaya iten süreçleri inceliyor. 

Yalın ön sözde kitabın “sosyalist ekonominin yapısal krizini ele aldığını” belirtiyor ve üzerinde yoğunlaştığı dört ana başlığı şöyle sıralıyor: 

-Yapısal kriz nasıl ortaya çıktı? 

-Krizden çıkmak için hangi yöntemler öngörüldü ve bunlar başarılı oldular mı? 

-Askeri harcamaların bu yapısal krizdeki rolü nedir? 

-Kriz, çöküşten sonra nasıl bir ülke tablosuna yol açtı? 

Son derece ayrıntılı grafik ve tablolarla desteklenen kitapta Sovyet ekonomisinde neden reforma ihtiyaç duyulduğu, 1980 yılındaki Afganistan'a müdahalenin krizdeki payı, reform sürecine halkın katılıp katılmadığı, dağılmanın ardından 1990'lı yıllarda Boris Yeltsin döneminde devlet kapitalizmini yerleştirme çabaları ve ülkenin zenginliklerinin yağmalanması ayrıntılı olarak anlatılıyor. 

Yalın haklı olarak, Rusya açısından da dönüm noktası sayılan NATO'nun 1999 yılındaki Yugoslavya müdahalesine de yer ayırıyor. 

Kitapta Rus yönetici elitinin refleksleri, 2000 yılında başlayan Vladimir Putin dönemi, oligarklar, devletlilik kavramı, güvenlik bürokrasisi, yolsuzluklar, enerji, silah sanayi, eski Sovyet ülkeleriyle ilişkiler detaylı olarak anlatılıyor ve “Rusya emperyalist bir ülke mi” sorusuna yanıt aranıyor. 

Gazeteci Ceyda Karan da yazdığı ön sözde kitap için, “Sovyetler Birliği sosyalist idealleri terk etmiş olsa bile onun mirasını sahiplenmiş bir yapının reflekslerini kavramak isteyenler için başucu kitabı olacağını düşünüyorum” diyor.

 “Rusya-Çöküş, Yükseliş ve Dinamikler”, Rusya hakkında yüzeysel değil, derinlemesine bilgi arayan okurun beklentisini karşılayacak değerli bir çalışma. 

Kitabın yazarı Hazal Yalın, Rusya ile ilgili çevrelerin tanıdığı bir isim. “1945. SSCB-Türkiye İlişkileri”ni de yazan Yalın'ın çoğunluğu klasik Rus edebiyatından kırktan fazla çevirisi bulunuyor. Makaleleri genellikle Yakın Doğu Haber’de çıkan Yalın'ın Medya Günlüğü'nde de yayınlanmış çok sayıda ilginç araştırma yazısı var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder