Moskova

Moskova

16 Kasım 2019 Cumartesi

Büyük Petro’nun taraftarları ve muhalifleri



Samih Güven


Avrupa'da 15. ve 16. yüzyıllarda gerçekleşen Rönesans ve Reform hareketlerinin önemli sonuçları olmuştu. Özgür düşünce yayılmış, bilim, sanat ve edebiyatta büyük ilerlemeler kaydedilmiş, toplum ve kilise ilişkileri yeniden belirlenmişti. İncil'in ulusal dillere çevrilmesi de önemliydi. Rusya ise Büyük Petro (1682-1725) zamanından önce bu etkilerden büyük ölçüde uzaktı. O dönemi değerlendiren bazı yazarlar kilise hakimiyetinin sanatın gelişmesine engel olduğunu, enstrümantal müziğin günah sayıldığını, edebiyatın geri kaldığını, ikonalar dışında resim ve diğer sanatların da gelişmediğini ileri sürüyor.

Petro aydınlanma ve akılcılık anlayışıyla eğitimden kültüre, ekonomiden, idari ve askeri alanlara önemli reformlar getirmişti. Petro'nun kararlılığı, enerjisi, gözü karalığı ve birçok konuda sahada bizzat çalışması, savaşların içerisinde yer alarak yaptığı fedakarlıklar, eğitim ve bilim konusundaki çabaları, idari  ve siyasi alandaki reformları, ekonominin canlandırılmasına yönelik gayretleri ona ciddi destek kazandırıyordu. Özellikle eğitim ve kültür alanındaki reformları Rusya’yı geri dönülmez bir şekilde değiştiriyordu. Destekçileri onun Rusya'ya yasa ve mantık getirdiğini söylüyordu. 

Petro gerektiğinde kendi konumundan feragat ediyordu. Örneğin “majesteleri çarın çıkarları” ifadesi yerine “devletin çıkarları” ifadesini getirmişti. Gerçekten de kendi ülkesine sürekli yarar sağlamakla, aydınlanması için çaba harcamakla meşguldü. Dolayısıyla bu ona önemli ölçüde destekçiler kazandırıyordu. Fakat reformlarına çoğu zaman kendi ailesi, saray çevreleri hatta Boyar Duması’nın karşı çıktığı oluyordu.

Petro klasik çar algısını değiştirmişti. Güçlü fiziği ile her türlü işe atılıyordu. Özellikle gemi yapımı konusunda gün geçtikçe ustalaşmıştı. Sadece gemi yapımında değil şehircilik gibi birçok alanda bizzat sahaya iniyor, savaşlarda ön cephede yer alıyordu. Pek çok çağdaşı, kralın sadeliğinden, gösterişsizliğinden, kabiliyetinden, iradesinden, engellerin üstesinden gelme gücünden etkilenmişti. Ama Petro giysileri, davranışları ve iletişim tarzı ile insanları hayrete düşürüyordu. Kimileri onun bir çara yakışan ağırlık ve saygınlığı önemli ölçüde zedelediğini, sıradan biri gibi hareket ettiğini söylüyordu. Oysa Boyarların ve egemenlerin fiziken çalışması hoş görülen bir şey değildi ve hatta kimilerine göre utanç vericiydi.

Petro’nun önemli bir etkisi de kilise üzerine olmuştu. Rus tarihinde önemli etkileri olmuş bağımsız Rus Kilisesini devlete bağlı hale getirmiş, onu bir kuruma dönüştürmüştü. Bazılarına göre, Petro önemli Rus manevi geleneği olan Rus devletinin her şeyden önce Ortodoks inancının devleti olduğu yaklaşımını askıya almıştı. Bazıları da Rusların geçmişleri, kimlikleri ve geleneklerine ciddi zararlar verdiğini düşünüyordu. 

Örneğin sakal yasağı bugünden bakıldığında magazin haberi gibi görünse de o dönem Rusya’sında ciddi önemi olan bir konuydu. İncil'de sakalla ilgili birçok hikaye vardı. Samson'un gücünü saçlarından ve kıllarından aldığı hikaye gibi. Sakalını kesen erkeklerin cennete giremeyeceği yönünde bir düşünce hakimdi. Sakal olmadığında Tanrı’nın insandaki görüntüsünün bozulduğunu ileri sürenler olmuştu. Bu inançlar ve düşünceler öyle güçlüydü ki Petro’nun kılık kıyafet konusunda çok ileri gittiği savunuluyordu.

Rusya'nın önemli bir geleneği de seçkin kadınların gizlenmesinin öngörülmesiydi. Oysa batılı giysiler içerisindeki zarif kadın ve erkek görüntüsü bu geleneği de bozuyordu.

Petro gerektiğinde son derece sert bir tutum içerisine giriyor, şiddete bile başvuruyordu. Eleştirenlerin bir argümanı da değişimin insani maliyeti konusundaydı. Örneğin neredeyse bataklıklar üzerine kurulan ve büyük bir maliyet getiren St. Petersburg’un yapımı sırasında ciddi insan kayıpları olmuştu. Hatta Karamzin gibi önemli bir tarihçi St. Petersburg’un gözyaşı ve cesetler üzerine kurulduğunu söylemişti.

Rusya’da değişim ve modernleşme çabası Petro’dan önce başlamıştı ama Petro zamanında bu çok güçlü bir duruma gelmişti. Çünkü o bir devrimciydi. Bu ciddi değişimin getirdiği bir sertlik ve acı söz konusu olmuştu. Petro reformları onun sonrasında da önemli Rus tarihçileri ve edebiyatçıları tarafından tartışılmaya devam edildi. Dostoyevski Petro zamanından başlayan Avrupalılaşma yaklaşımının şekli olarak dıştan benimsendiğini, Batılılaşma taraftarlarının Rus halkıyla ve toprağıyla bağını koparmış olduğunu söylüyor, Rusya’nın köklerine ve geleneklerine ters düştüğünü dile getiriyordu. Afrika kökenli dedesi Petro’nun vaftiz çocuğu olan Puşkin ise konunun insani maliyetine dikkat çekmişti.

Destekçilerinden Rus rahip ve yazar Feofan Prokopoviç ise şöyle diyordu “Bütün Rusya senin heykelin; uzman becerinle yeniden şekillendirilmiş.”

Petro’nun bakış açısını yansıtması açısından şu cümlesi ilginç görünüyor: “Halkımız çocuklar gibi, cahillik nedeniyle efendileri onları zorlayana kadar alfabelerini öğrenmeye girişmeyecek çocuklar.”

Sonuç olarak Rus aydınlanmasının temelini atan Petro’nun taraftarları olduğu gibi muhalifleri de vardı. Bugün Moskova’daki en yüksek anıtın ona ait olduğu dikkate alınırsa Rusya’daki genel algısının oldukça pozitif olduğunu söylemek mümkündür kanımca.

KAYNAKLAR:
-Riasanovsky, N. ve Steinberg, M., Rusya Tarihi
-FIGES, O., Nataşa’nın Dansı
-Bir Yazarın Günlüğü, Dostoyevski., F.
-Analysis of Peter the Greats Social Reforms and the Justification of the Reactions from the General Public, Walsh, D. 
-www.wikipedia.org
-www.britannica.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder