Moskova

Moskova

28 Ekim 2017 Cumartesi

Türkan Şoray’lı Ferhat ile Şirin/Bir Aşk Masalı Hangi Ülkede 25 Milyon Seyirci Topladı?


Hakan Sonok


Rus sineması inanılmaz devlet desteğiyle ve dünya çapında büyük yeteneklere sahip olmasıyla her dönemde mucize sayılabilecek filmlere imza atmıştır.

Bu filmlerin ülkenin en güçlü şekilde propagandasını ve tanıtımını yaptığı da tartışılmaz bir gerçektir.


Nazi Almanyasının Rusyaya Saldıracağını Öngören Film: Alexander Nevsky

Sovyet yönetmenler Sergei Eisentein ile Dmitri Vasilyev’in “Alexander Nevsky” adlı filminin ilk gösterimi 25 Kasım 1938’de Moskova’da gerçekleştirildi. Film Rusya’ya 700 yıl önceki (13. yüzyıldaki) Alman saldırısını anlatıyordu; bununla da kalmıyor adeta ikibuçuk yıl sonra Haziran 1941’de üç milyon Alman askerinin Sovyetler Birliği’ni istilâya kalkışmasını haber veriyordu!


Eisentein “Korkunç İvan 2. Bölüm”ün Gösterim Yasağının Kalktığını Göremedi

Yönetmen Sergei Eisentein’ın “Korkunç İvan 2. Bölüm” adlı filmiyse 1946’da çekilmesine rağmen sakıncalı bulunarak 1958’e kadar Sovyet halkına sunulmayacaktı. Yönetmeni 1948’de öldüğünden filminin yasağının kalktığını da göremeyecekti.


Gözü Dönmüş İstilâcılar Rus Halkına Büyük Acılar Yaşattı

Napoleon ve Hitler’i, “Rusya’nın Derinliği”, “Amansız Kışı” (Rusya’nın dondurucu, öldürücü soğuğu Napoleon’a eksi 35 derece, Nazilere eksi 32 derece olarak korkunç yüzünü gösterdi) ve “Dişiyle Tırnağıyla Bile Mücadele Eden Rus Halkı” durdurmuş, bozguna uğratmıştır. Bu iki diktatör dünyaya egemen olabilmenin yolunun Rusya’ya diz çöktürmekten geçtiğini kavramışlardı. İlki başkent Moskova’ya girdi, Ruslar tarafından yakılan şehri elde tutamadı, diğeri Moskova önlerine kadar geldi, Moskova’ya 24 kilometre kadar yaklaştı…

Kuduruk Hitler, Napoleon’un istilâ silsilesini aşmaya (Rusya’yı ele geçirmeye ve halkını esir etmeye) kalkışmış ve bu korkunç çatışma 27 milyon Sovyet vatandaşının ölümüne neden olmuştur. Amerika Birleşik Devletleri’nin adeta akıttığı/yağdırdığı yardım malzemeleri, araç gereç, silâh, cephane Rus halkının ve ordusunun ayakta kalmasına, Almanları yenmesine büyük ölçüde yardımcı olmuştur.

“Enemy at the Gates-Kapıdaki Düşman”(2001; yönetmen Jean-Jacques Annaud; yapım bütçesi: 68 milyon dolar) filminde anlatıldığı gibi Ruslar en azından İkinci Dünya Savaşı’nın başında Almanların önüne sürdükleri askerlerin bir bölümüne silâh sağlayamamış, bu da korkunç sayıda Sovyet askerinin ölümüne, yaralanmasına, sakat kalmasına yol açmış, silâhsız olanlar çatışmada hayatta kalabilmişlerse ancak ölen askerlerin silâhını kapabilirlerse savaşa dahil olabilmişlerdir.


Rus Halkının Sinema Aşkı Dillere Destandır!

Bugün yapılsa 700 milyon doların bile yetmeyeceği Sergei Bondarchuk’un ölümsüz yazar Tolstoy’dan satır satır uyarladığı “War and Peace-Savaş ve Barış” (1967) ölümsüz Rus filmlerinden biridir. O dönemde bu filme 100 milyon dolar harcanmıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nde yabancı film Oscar’ını kazanan “Savaş ve Barış”ı Sovyetler Birliği’nde 135 milyon 300 bin kişi seyretmiştir.

Bondarchuk yaşadığı dönemde 3 milyon 500 bin kişinin ölümüne yol açan Napoleon’un 1812’deki Rusya istilâsını ve bozgununu anlattığı “Savaş ve Barış”tan sonra Napoleon’un 18 Haziran 1815’teki son savaşını da “Waterloo”da (1970) anlattı. Rus versiyonu 4 saati bulan bu filmin bütçesi de 25 ilâ 35 milyon dolar arasındadır. Bu film 1972’de “Waterloo Savaşı” adıyla ve kısa versiyonuyla Türkiye sinemalarına geldi.

Sergei Bondarchuk’un bir başka filmi “They Fought for Their Country-Vatanları İçin Öldüler”dir (1975’in filmi Türkiye’de 1978’de gösterilmiştir). Alman istilâcılara karşı Sovyet halkının kahramanca direnişini konu alan bu filmin Sovyetler Birliği’ndeki seyirci sayısı 40 milyon 600 bine ulaşmıştır.

İkinci Dünya Savaşı acıları, vahşeti, sıkıntıları ve zaferi Sovyetlerde 66 milyon kişiyi sinema salonlarına çeken “The Dawns Here Are Quiet-Sakindi Oranın Şafakları” (Yönetmen: Stanislav Rostolsky; 1972’nin filmi Türkiye’de 1977’de gösterildi) ve 56 milyon 100 bin kişiye ulaşan “The Great Battle-Tankların Savaşı”nın da (1969’un filmi Türkiye’ye 1974’te geldi) konusudur.


İç Savaşın Acıları

Bolşeviklerin iktidarı ele geçirmeleriyle sonuçlanan İç Savaş’ın toplam ölü sayısı da en az on milyon kişi olarak hesaplanmıştır. Kızılların yendiği ve öldürdüğü (1920’de) Beyaz Ordu’nun komutanının (Alexander Kolchak) hikâyesi de 22 milyon dolar harcanan ve dünya hasılatı 78 milyon doları bulan “Admiral-Amiral”(2008; yönetmen: Andrey Kravchuk; başrolde Konstantin Habenski) adlı muhteşem filme kaynak olmuştur.

Sergei Bondarchuk’da “Ten Days That Shook the World-Dünyayı Sarsan On Gün”de (1983) Çarlık yönetiminin yıkılmasını konu almıştır.

Bolşeviklerce katledilen Çarlık Ailesini konu alan Rusların 18 milyon dolarlık büyük prodüksiyonu “The Romanovs: An Imperial Family” (2000; yönetmen: Gleb Panfilov) ise Amerikalıların aynı konudaki “Nicholas and Alexandra”sından (1971) hiç de aşağı kalmaz.


Rus-Japon Ortak Yapımı: Dersu Uzala

Rusya’ya yabancı film Oscar’ını kazandıran “Dersu Uzala” (1975; Rus-Japon ortak yapımı) ise Japonya’nın çıkardığı en müthiş, en büyük yaratıcı yönetmen olan Akira Kurosawa’nın imzasını taşır. 4 milyon dolara malolan filmi sadece Sovyetler Birliği’nde 20 milyon 400 bin kişi seyretmiştir. Bu film Türkiye’ye ancak 1978’de gelebilmiştir.


Larisa Shepitko’nun Erken Ölümü Sinema Dünyası İçin Büyük Bir Kayıptı

Yukarıda Sovyet Rus sinemasının temel konusunun Nazilerle dişe diş mücadele olduğunu belirtmiştik. Bunlardan biri de Berlin Film Festivali’nde büyük ödül Altın Ayı’ya (1964’te Metin Erksan’ın “Susuz Yaz” adlı filmi de aynı ödülü kazanmıştı) layık bulunan “The Ascent”dir (1977). Filmin kadın yönetmeni Larisa Shepitko (6 Ocak 1938 doğumlu) ne yazık ki 2 Haziran 1979’da trafik kazasında öldüğünde 41 yaşını tamamlamamıştı. Geride 8 yaşındaki oğlu Anton’u (1971 doğumlu) ve kendi gibi yönetmen olan eşi Elem Klimov’u (1933-2003) bıraktı.


Shepitko’nun Kocası Elem Klimov’un Filmleri de Uzun Yıllar Yasaklıydı

Ülkesindeki Yeniden Yapılanma (Perestroika) döneminden yararlanarak, Mayıs 1986’da Sovyet Film Yönetmenleri Sendikası’nın Genel Sekreteri seçilen Elem Klimov, Sovyet Komünist Partisi’nin katı, bağnaz sansürcülerinden çok çeken, pek çok filmi uzun yıllar yasaklı kalan yönetmenlerden biriydi.

Elem Klimov, Larisa Shepitko’yu konu alan 25 dakika uzunluğundaki “Larisa” (1980) adlı belgesel yanı sıra Son Rus İmparatoriçesini (Çariçesini) etkisi altına alan gizemli adam Rasputin üzerine “Agoniya”ya da (Agony: The Life and Death of Rasputin; 1981) imza atmıştır.

“Elveda Matyora-Farewell to Matyora/Proschanie” (1983) Shepitko’nun başlayıp kazada ölünce bitiremediği, kocası Elem Klimov’un devraldığı, tamamladığı ve Shepitko’nun senaryo yazarlarından biri olduğu filmdir. Sovyetler Birliği’nde 1 milyon 300 bin kişi tarafından seyredilmiştir. Film baraj suları altında kalan bir yerleşim yerinin ve oradan istemeye istemeye, göç etmek zorunda kalan insanların göz yaşartıcı hikâyesini konu alır.


Oscar Ödülüne Aday Olsun Diye Yollanan “Gel ve Gör”ün Aday Olamaması Skandaldı!

Elem Klimov’un bir sonraki filmi “Come and See-Gel ve Gör”ün Sovyetler Birliği’ndeki seyirci sayısı 28 milyon 900 bini bulur. “Gel ve Gör” Hitler felâketini en çarpıcı ve sarsıcı şekilde anlatan filmlerden biridir. “Gel ve Gör”, yabancı film Oscarına aday olabilmesi için ülkesi tarafından Los Angeles’a gönderilmiş ve skandal sayılabilecek bir seçimle Oscar adaylığı kazanamamıştır. Bu film Türkiye sinemalarına 1997’de gelebilmiştir.


Rusya’nın Süperstarı: Innokenti Smoktunovsky

Sovyetlerin en ünlü erkek yıldızı Innokenti Smoktunovsky’dir (1925-1994). Onun Hamlet’i canlandırdığı “Gamlet” (1964) Sovyetler Birliği sinemalarında 21 milyon 100 bin kişiye ulaşırken, besteci Çaykovski’yi canlandırdığı “Çaykovski” (1970) 23 milyon 700 bin kişiyi bulmuştur.


Çaykovski Biseksüel miydi, Heteroseksüel miydi?

Rus filmi “Çaykovski” İngiliz yönetmen Ken Russell’ın “The Music Lovers-Yalnız Kalpler”ine (1970) Rusya’nın yanıtıdır. “Women in Love-Aşık Kadınlar”la yönetmen dalında Oscar adayı olan ve Glenda Jackson’a ilk Oscar ödülünü kazandıran Ken Russell, Richard Chamberlain’ın Çaykovski’yi, Glenda Jackson’ın Çaykovski’nin karısını canlandırdığı “The Music Lovers-Yalnız Kalpler”de Çaykovski’nin eşcinsel olduğunu, karısının cinsel isteklerini karşılayamadığını ve bu nedenle kadının akıl hastanesine düştüğünü iddia edince Ruslar çok kızmış, çok alınmıştır. Rus Devleti’nin resmi görüşüne ve onu dile getiren sözcülerine göre “Çaykovski eşcinsel, biseksüel değildir; sapına kadar heteroseksüeldir.”


Oscar Ödüllü “Aşk Gözyaşlarına İnanmıyor”

Yabancı film Oscar’ıyla ödüllendirilen “Moscow Does Not Believe in Tears” (1980’in filmi Türkiye’de 1987’de “Aşk Gözyaşlarına İnanmıyor” adıyla gösterildi) 84 milyon 400 bin kişiyi Sovyetler Birliği’nde sinemalara çekmeyi başarmıştır.


“Andrei Rublev” Beş Yıllığına Rafa Kaldırıldı!

Dünyanın en iyi, en değerli yönetmenlerinden biri olan Andrey Tarkovski’nin “Andrey Rublev”i Komünist Partisi bürokratlarını rahatsız ettiğinden Sovyetler Birliği’nde yaygın dağıtıma ilk gösteriminden (1966) beş yıl sonra 1971’de girebilmiştir. Bu büyüleyici filmin Sovyetler Birliği’ndeki seyirci sayısı 2 milyon 980 bin olarak açıklanmıştır.


Türkan Şoray’lı “Ferhat ile Şirin/Bir Aşk Masalı” 25 milyon 400 bin kişiyi sinema salonlarına çekmişti

Yapımcı Sabah Duru ile eşi Yılmaz Duru’nun elinden çıkan, Sovyetler Birliği’ne yerleşmek zorunda kalan Nazım Hikmet’in tiyatro için yazdığı eserden uyarlanan Türk-Rus ortak yapımı “Ferhat ile Şirin/Bir Aşk Masalı”da (1978) Sovyetlerde 25 milyon 400 bin kişiyi sinema salonlarına çekmeyi başarmıştır. Çekimleri öncesinde Moskova’daki Mos Film Stüdyoları’nda Topkapı Sarayı’nın dekoru oluşturulan bu filmde başrollerde Türkan Şoray, Faruk Peker, Yılmaz Duru, Alla Sigolava, Armen Cigarhanyan, Anatoli Papanof, Vsevolod Sanayev, Adil İskenderov’da vardır. Bu halk masalı daha önce Fuzuli ve Nizami tarafından da yorumlanmıştı. Filmin yönetmeni de Azeri Ejder İbrahimof’tur.

Türkan Şoray “Sinemam ve Ben” kitabında bu filmin çekimlerinde ne yazık ki atların öldüğünü söyler ve öğrendiği Rusça kelimeleri sıralar: “Sıpa siba” (Teşekkür ederim), “Siyonka” (Çekim), “Haroşo” (Çok Güzel).


Bazı Önemli Rus filmleri:

* Dostoyevski uyarlaması “The Brothers Karamazov-Karamazov Kardeşler” (1969) Sovyetler Birliği’nde 28 milyon 300 bin kişiyi sinema salonlarına çekti.
* “Vor/The Thief-Hırsız” (1997; Türkiye’de 1999’da gösterildi) Yabancı Film Oscar’ına aday Gösterildi. Maliyeti iki milyon dolardı.
* “The Turkish Gambit-Türk Hamlesi” (2005). Boris Akunin’in Türkiye’de Altın Kitaplar Yayınevi tarafından basılan romanının uyarlaması. Maliyeti üçbuçuk ilâ dört milyon dolar arasındadır. Sadece Rusya sinemalarında 18 milyon dolar hasılat toplamıştır.


Rusları, Rusyayı, Rus tarihini Konu Alan Diğer Ülke Filmlerinden Bazıları:

* “Doktor Jivago” (1965) David Lean
* “Testimony” (1988) Tony Palmer
* Tolstoy’dan uyarlama ”Anna Karenina”(1935) Clarence Brown
* “Peter the Great-Büyük Petro” (1986) Marvin J. Chomsky ile Lawrence Schiller
* “Stalin” (1992) Ivan Passer
* “Nicholas and Alexandra” (1971) Franklin J. Schaffner
* “The Last Station-Aşkın Son Mevsimi”(2009) Michael Hoffman
* “Reds” (1981) Warren Beatty
* “The Assassination of Trotsky-Meksika’da Cinayet” (1972) Joseph Losey
* “The Fixer-Kiev’deki Adam” (1968) John Frankenheimer
* Nikolai Gogol’den uyarlanan “Taras Bulba” (1962) J. Lee Thompson
* “Rasputin: Dark Servant of Destiny” (1996) Uli Edel
* “Fiddler on the Roof-Damdaki Kemancı” (1971) Norman Jewison
* Tolstoy uyarlaması “War and Peace-Savaş ve Barış” (1956) King Vidor
* “The Russians Are Coming” (1966) Norman Jewison
* “Enemy at the Gates-Kapıdaki Düşman” (2001) Jean-Jacques Annaud
* “The Hunt For Red October-Kızıl Ekim” (1990) John McTiernan
* “Nijinsky” (1980) Herbert Ross
* “Anastasia” (1956) Anatole Litvak
* “The Music Lovers-Yalnız Kalpler” (1970) Ken Russell


(09 Nisan 2013)
Hakan Sonok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder