Moskova

Moskova

2 Kasım 2015 Pazartesi

Moskova’da hazin bir “sahanda yumurta” hikayesi…

MOSKOVA MUHTARI

Sabah erkenden bir işimi halletmek için ağzıma lokma koyamadan evden çıkmıştım. İş bitince, Moskova’da artık yerden mantar gibi biten AVM’lerden yolumun üstündeki birine, park sorunu da yok diye girdim, kahvaltı edecek bir yer aramaya başladım. Mekanların çoğu henüz kapalıydı. Sonunda hiç haz etmemekle birlikte TGI Fridays’den içeri girdim. Açlıktan başım dönüyordu. Bir şey yemem farzdı.

Menüye baktım. Normal zamanda ağzıma atmayacağım “fabrikasyon” ürünlerdi çoğu. Kahvaltı kısmında omlet gördüm. Ama canım “göz yumurta” istiyordu. Sahanda bulamasak da, tabakta olsun, içine uyduruk bir şey katılmasın, sadece yumurtamı yiyip açlığımı bastırayım diye düşündüm.

Garson çocuğa derdimi anlattım. Zaten o saatte tek müşteriydim. Kimseyi ekstradan uğraştırmayacaktım. “Bana omlet yapmayın, sadece iki yumurtayı az yağda pişirip getirin” dedim.

Çocuk sakin bir tonla, “Olmaz” dedi, “mümkün değil.”

Ben yıllardır Rusya’da pek çok yerde garsonların, üçlü kararname ile bile olsa menüde yazılanda değişiklik yapmadıklarını bildiğim için gerilmeye başladım. Mesela “Benim hamburgerimin içine bacon koymayın” dediğimde, “Yapamam, çünkü menüye göre bacon konulmalı” diyen garsonu “acil servis”e havale etmenin eşiğinden kılpayı dönenlerimiz az değildir netekim.

Neyse uzatmayayım. Çocuğun bozuk Rusçamı anlamadığını düşünüp, iyimserliğimi koruyarak tekrar ettim. “Sadece yumurta istiyorum. Omlet yapmayın. Yumurtayı kırın, getirin” dedim.

Çocuk yine “Olmaz, mümkün değil” dedi, bu kez gülerek.

Ben tam açlığın azdırdığı öfkeyle sandalyeden fırlayıp kafayı geçirecektim ki çocuk devam etti:

“Çünkü bizde yumurta yok!”

“Nasıl yani?” dedim, “Omleti yumurtasız mı yapıyorsunuz?”

Yine güldü. “Bize omlet malzemesi bir küçük plastik paketin içinde toz olarak geliyor. Biz onu suyla karıştırıp yağlı tavaya dökünce omlet oluyor. Yani yumurta yok bizde!” dedi.
Çocuğa “Eğer şaka yapıyorsa hiç komik eğil” diye ihtiyatla baktım.

Hayır şaka filan yapmıyordu. Şirketin “rezil” sırrını, sabah mağmurluğuyla bana anlatıyordu.
“Amerikan rüyası”nın cilalayıp dünyaya yaydığı bu lanet restoranda bize sağlığımızı bozacak envayi çeşit şey yedirdiklerini biliyordum. Ama sanayi dünyasında artık omleti bile yumurtasız yaptıkları kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi!


Restorandan kaçar gibi uzaklaştım. Garson arkamdan şaşkın şaşkın bakıyordu.

Yumurtasız omlet yapıyorlardı ha!.. Bunu anlatsam, yazsam, kimseyi inandırmazdım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder