Moskova

Moskova

30 Ağustos 2014 Cumartesi

Savaş ve Barış

Savaş ve Barış (Harp ve Sulh) dünyanın en büyük romancılarından Rus yazar Leo Nikolayeviç Tolstoy’un başyapıtlarından biridir. “Klasik” dendiğinde akla gelen ilk kitaplardandır.

Dünya edebiyatının da üç başyapıtından biri olarak kabul edilen Savaş ve Barış, Tolstoy tarafından yedi yılda tamamlanmıştır.

Romanda beş soylu ailenin öyküsüyle birlikte arka planda yazarın yaşadığı dönemdeki Rusların toplumsal hayatı ve Napolyon ordusuyla yapılan mücadele anlatılmaktadır.

Napolyon’un Rusya’yı işgali sırasında geçen Savaş ve Barış, yazılmış en büyük romanlardan biri olarak kabul edilir. Romanın baş kahramanları hayatın anlamını arayan Pierre Bezukhov ve sivri dilli Prens Andrey savaşın acılarıyla yoğrulmuşlar; Nataşa Rostov ise düşüncesiz davranışları nedeniyle mutluluğunu tehlikeye atmıştır. Tolstoy, karakterlerinin değişen kaderlerini takip ederken, insanlığa bakışını hem epik özellikleri olan hem de içten bir hünerle ele alıyor ve muhteşem bir roman ortaya çıkarıyor.

İnsanın var olduğu yerde eksik olmayan aşk, hırs, iyilik, düşmanlık ve entrika... Bir yanda ne için yapıldığı bilinmeyen ve onca insanın ölmesine sebep olan savaşlar; diğer yanda 'barış'ın küçük bir sınıfın daimi kaderi oluşu... Savaşta da barışta da dürüstlüğü ilke edinmiş kahramanlar... 19. yüzyıl başlarında Napolyon orduları ile Rus askerleri arasında yaşanan savaş panoraması altında adeta bir belgesel gibi ilerleyen romanda, yüzlerce farklı karakterin gözüyle Rus toplumsal yaşamı anlatılır. Savaş ve Barış, 'hayatın, zamanın Rusyası’nın, tarihin ve sınıf kavgalarının olağanüstü bir tablosu’dur.

Tolstoy’un bir destan niteliğindeki romanı, yüzlerce farklı karakteri olan, sevgiden nefrete, acıdan mutluluğa, dostluktan düşmanlığa, korkaklıktan cesarete, vatan sevgisinden kişisel çıkarlara kadar pek çok ahlaki ve toplumsal değeri titizlikle işleyen bir eserdir…

Tolstoy, 1. cildin girişinde yer verilen önsözünde Savaş ve Barış’ı yazarken hissettiklerini, yaptığı zorlu çalışmaları ve romanın geçirdiği aşamaları anlatıyor. Bu metinler, özellikle bu dev romana daha yakından, yazarının gözünden bakma fırsatı verdiği için çok önemli.

Tolstoy, bu romanda anlatılan büyük tarihsel olayların yalnızca imparatorların ya da toplumları yönetenlerin iradeleriyle ortaya çıkamayacağını, bu tür gelişmelerin pek çok nedenlerin bir araya gelmesiyle gerçekleştiğini kanıtlamaya girişiyor romanının sonunda.

Bu muhteşem eserin yazarı Tolstoy, 28 Ağustos 1828’de Rusya’nın Tula bölgesinde Yasnaya Polyana köyünde doğdu. Toprak ağası bir kontun oğluydu. Yalnız, ömrünü servetinin sağlayacağı rahatlık içinde geçirmek istemedi. Üniversiteyi bırakarak orduya girdi. Kazaklar arasına karıştı. Hayatı olaylar içinde yaşayarak tatmak istiyordu. Yazı hayatına, 1852’de, yirmi dört yaşında Sovrennik (Çağdaş) adındaki dergide başladı. 7 Kasım 1910’da 82 yaşında arkasında dev eserler bırakarak hayata veda etti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder