Moskova

Moskova

23 Şubat 2024 Cuma

‘Hayırlı cumalar Dimitri’



Halil Ocaklı

Kaynak: https://medyagunlugu.com/

 

Rusya’da imparatorluğu deviren ve Sovyetler Birliği’nin kurulmasına yol açan Ekim Devrimi, kaos ve belirsizlik ortamıyla birlikte gelmişti…

1917’de ve sonraki yıllarda, üç yüz binden fazla Rus ülkelerindeki siyasi belirsizliklerden ve çatışmalardan kaçarak İstanbul’a sığınmıştı.

Aziz İstanbul, işgal döneminin tüm zorluklarına rağmen, zulüm ve çatışmalardan kaçan Rus sığınmacılara kapılarını açmış ve konukseverliğini göstermiştir.

Sığınan Rusların çoğu, İstanbul’u bir “acil çıkış kapısı” olarak görmüş ve Batı ülkelerine gitmiş olsa da, kalanlar da az değildi. İstanbul’da kalmaya karar veren Rusların önemli bir kısmı, Türk adı ya da Türk adlarına benzer adlar alarak kent nüfusuna katıldı ve kaynaştı. Bu süreç, İstanbul’un çok kültürlü yapısını daha da zenginleştirdi ve şehri bir “çok sesli bir kültür korosu” haline getirdi.

Yaklaşık yüzyıl önceki bu örneğe benzer şekilde ama bu kez Antalya, Rusya’dan yüksek düzeyde göç almış durumda. Şubat 2022’den bu yana 200.000’den fazla Rus (ve Ukraynalı), Ukrayna’daki çatışmalardan uzak durmaya çalışarak Antalya’ya geldi.

Gelenlerin çoğu daha önce burada tatil yapmış ve şehri tanıyordu, bu yüzden yaşamlarında yeni bir sayfa açmak için Antalya’yı seçmek zor olmadı. Böylece Antalya’da yaşayan Rusların “Rusyalı Gelinler” profiline şimdi bir de aileler ve girişimciler eklenmiş oldu.

Bu ani göç dalgası nedeniyle konut satış ve kiralama rakamlarında aşırı bir artış yaşanması, Antalya halkını rahatsız etti ve şehirdeki yaşam alışkanlıklarını etkiledi. Bu durum karşısında Göç İdaresi, Rusların oturma izinlerini yenilememeye başladı ve bu da göçmenler arasında tedirginliğe neden oldu.

Oturma izinleri uzatılmayanların büyük bir kısmı, Sırbistan, Arjantin, Orta Asya, Kamboçya gibi yerlere göç etmeyi tercih ederken, bazıları Rusya’ya döndü. Ancak, Antalya’da kalmaya karar veren Rusların sayısının (Şubat 2024 itibarıyla) yaklaşık 40-45 bin olduğu tahmin edilmekte.

Bununla birlikte, “bir ayağım Türkiye’de olsun” diyen bu kişiler Türk vatandaşlığı alabilmek için taşınmaz yatırımı dâhil çeşitli yollara başvuruyor. Vatandaşlığa geçiş sürecinde, adlarını değiştirmeyi tercih edenler de var. Bu durum, özellikle Rus çocukların Türk toplumuna uyumu ve yeni kimliklerini benimsemeleri sürecinde ilginç manzaralar ortaya koyacak.

Türk adları alarak yeni bir hayata başlayan bu kişilerden bazılarını tanıyorum.

Bu kişilerden biri Gürsu Mahallesi’nde yaşayan Vitali. Aslında adını Veli olarak değiştirmeyi planlıyormuş ancak vatandaşlık başvurusuna giderken eşi ondan ünlü bir Türk dizisindeki kahramanın adını seçmesini istemiş. Böylece bizim Vitali, Kemal olmuş.

“Oh Lady Mary” şarkısını çok seven bir Rus komşumuz şarkının orijinalinin aslında Berkant’ın söylediği Samanyolu olduğunu öğrenince, kendine Berkant adını seçmiş. Kimileri ise ünlü dizideki Süleyman adını kendine uygun görmüş. Hatta Süleyman Arslan adını alan bir Rus’un evine yanlışlıkla icra bildirimi gönderildiği haberlere konu olmuştu.

Bir gün kuafördeyim, Rus olduğu her halinden belli olan biri eğilerek “Selamünaleyküm Ali abi” dedi. Kuaför de ona “Aleykümselam, hayırlı Cumalar Dimitri” dedi. Şaşkın şaşkın baktığımı görünce ekledi: “Abi bu bizim Dimitri yandaki binada 2 daire satın aldı ve vatandaş oldu. Biz de mahalle esnafı olarak Türkçe öğretiyoruz.”

Dimitri’nin vatandaşlık aldığı ama adını değiştirmediği anlaşılıyor ancak başka bir Dimitri, Demir adını aldı. Gözlemlerim, adlarını değiştirenlerin genellikle ilk seslerinden dolayı Rusça adları çağrıştıran adlar seçme eğiliminde olduklarını gösteriyor. Bu eğilimin nedeni duygusal ve işitsel olarak önceki adı anımsatması ve telaffuz kolaylığı sağlaması olabilir.

İşte bazı örnekler:

Nikita-Nihat

Artyom- Ertan

Sergey-Sergen

İlya-İlyas

Boris-Barış

Dimitri-Demir

Leonid-Levent

Ruslan-Aslan

Kseniya-Sena

Elena-Ela

Yulya-Hülya

Natalya- Nazan

Tatyana-Tansu

Marina-Merve

Svetlana-Selda

Janna-Jale

 

halilocaklı@yahoo.com

Not: Kişisel verileri korumak adına soyadları yazmıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder