Cenk
Başlamış
Kaynak:
https://medyagunlugu.com/
Yakın tarihte dünyada en çok yakınlaşan ülkeler listesi
yapılsa Türkiye ile Rusya mutlaka ön sıralarda yer alır.
1980’lerin sonuna kadar ayrı kamplarda yer alan iki ülke
birbirlerine “potansiyel düşman” gözüyle bakar ve araya mesafe koyardı.
Vatandaşlar arasında ise hemen hemen hiçbir ilişki yoktu, örneğin İstanbul’da
bir Rus, Moskova’da ise bir Türk turist görmek neredeyse olanaksızdı.
Ama köprünün altından çok su aktı ve Türkiye ile Rusya hem
devlet hem de vatandaş düzeyinde bir hayli yakınlaştı.
Yaygın yapılan yanlışın tersine Türkiye ile Rusya komşu
değil çünkü ortak bir sınırı yok ama iki ülke aynı coğrafyayı paylaşıyor.
Bu yakınlığın da etkisiyle Türkiye’ye gelen Rus
vatandaşlarının sayısının artması, Rusya’yı ziyaret eden Türklerin çoğalması ve
buna karma evliliklerin eklenmesiyle karşılıklı bilgi arttı, ön yargılar kısmen
yıkıldı. Elbette, yüzyılların kopukluğunu, yanlış anlamalarını bir çırpıda
gidermek olanaksız olduğu için daha gidilecek çok yol var.
Yıldırım hızıyla gelişen yakınlaşma ister istemez
Moskova’ya ilk gidişimi hatırlattı. Yanlış hatırlamıyorsam 27 Ocak 1989’du
Moskova’ya ilk ayak basışım. Devir Sovyet devriydi, şu anda neredeyse saat başı
Moskova’ya uçak kaldıran Türk Hava Yolları Sovyetler Birliği’ne uçmuyordu,
İstanbul’dan gidilebilecek tek havayolu Aeroflot’tu.
Gittiğim ülke kelimenin gerçek anlamıyla yoklukta olduğu
için valizimi, daha doğrusu valizlerimi tıka basa doldurmuştum. Aradan uzun
süre geçtiği için hepsini hatırlamak olanaksız olsa da Moskova valizimin içinde
giysi dışında şunlar vardı:
Beyaz peynir, kaşar peyniri, zeytin, iğne, iplik, makas,
sabun, tuvalet kağıdı, şampuan, deterjan, ütü, çay, kahve, bulgur, pirinç,
baharatlar, hazır çorba, fındık ve iki kilogram ayşekadın, evet ayşekadın,
bildiğimiz fasulye.
Moskova’ya gitmeme önayak olan rahmetli Mehmet Ali
Birand’a, yakın arkadaşı olan Moskova Büyükelçisi Volkan Vural’la eşi Gülperi
Vural’a ne hediye götürmemin uygun olacağını sorduğumda “lokum” cevabı
alacağımdan çok emindim.
Ama Birand “2 kilo ayşekadın götür, Moskova’da bulunmuyor”
deyince yanlış duyduğumu sanarak soruyu tekrar ettiğimi hatırlıyorum.
Çaresiz ayşekadınları yüklendim.
Ama Birand haklıydı çünkü maddi değeri az (yani o
zamanlar), manevi değeri ise paha biçilmez bir hediye götürdüğümü Gülperi
Hanım’ın yüzünde beliren mutluluk ifadesini görünce anladım.
Havaalanı’nda beni elçilikte çalışan Metin Yüz karşıladı ve
uzun süre Milliyet’in Moskova bürosu olarak kullanacağım Don Sokağı’ndaki eve
götürdü.
Kenti ilk dolaşmaya çıktığımda bomboş mağaza raflarıyla
karşılaşınca bu kadar eşyayı boşuna getirmediğimi anladım.
Yıllar içinde yukarıdaki listeye akla gelebilecek her şey,
faks makinesinden halıya, nevresimden araba amortisörü ve balataya, sucuktan
simide neler eklendi neler!
Evdeki telefonum dağılmak üzereydi ama yenisi satılmadığı
için koli bantlarıyla tutturmak zorunda kalmıştım. Koli bantları da işe
yaramayınca bir umut Panasonic’in yeni açılan Moskova temsilciğine gittim. Bana
Japonya’dan ithal etmek dışında bir seçeneğim bulunmadığını söylediler. Aylarca
bekledikten sonra gümrüğe gidip telefonumu aldım!
Ama bu durum 1990’ların ortasında değişmeye başladı,
2000’lerde tümüyle değişti ve Moskova’da yokluğu çekilen neredeyse hiçbir ürün
kalmadı.
İlk zamanlar Moskova’daki Türkler sayılıydı, resmi
ziyaretler dışında Türkiye’ye gelen Rus sayısı ise herhalde “0”dı.
Aradan 30 yıldan fazla zaman geçti, tablo tümüyle değişti,
şu anda Moskova ve St. Petersburg’da on binlerce Türk vatandaşı yaşıyor. Her
yıl milyonlarca Rus turist Türkiye’ye geliyor.
Bunlara, sayısı tahminen 100 bini aşan karma evlilikleri,
çoğunun adı “Deniz” ve “Derya” olan çocukları ve İstanbul’da yaşadığı tahmin
edilen on binlerce Rus vatandaşını da eklemek gerekiyor.
Nereden nereye?
Artık büyük olasılıkla Moskova’ya ayşekadın götürmüyor
kimse…
Evliliğimde her şeyimi verdim ama o yine de beni ve çocuklarımızı terk etti. Ailesi benim için savaştı ve yine de hiçbir şey değişmedi ve o kırgın ve üzgün bir şekilde ayrıldı. Bir gün her şeyin bizim için düzeleceği ve size geri döneceği umuduyla devam etmeyi başardım. Çocuklar için harika bir baba ve onun bize geri döneceğine dair büyük bir inancım vardı. Sorunu nasıl çözeceğini gerçekten bilen Dr. Isikolo ile iletişime geçecek kadar şanslıydım ve bunu yaptı ve sürprizime göre kocam bana geri döndü. Bunun nasıl mümkün olduğuna hala şaşırıyorum ama bu gerçekten doğru. Çalışmasının sonucunun 48 saat sonra ortaya çıkacağı kesin. Kocam geri döndü ve daha iyisini biliyorum ki Dr. Isikolo gerçekten herkesin güvenebileceği dürüst bir adam. Partnerler arasındaki sorunları çözme ve onları tekrar bir araya getirme işinde iyi. Ona isikolosolutionhome@gmail.com adresinden e-posta gönderebilir veya +2348133261196 numaralı WhatsApp'tan mesaj atabilirsiniz.
YanıtlaSil