Samih
Güven
Kaynak:
https://samihguven.blogspot.com/
Ekim 1917'de Rusya'da gerçekleşen Bolşevik Devrim 20.
yüzyılın en önemli olaylarından biriydi. Bu olay Rusya tarihini değiştirmekle
kalmadı Dünya tarihine de önemli bir etkide bulundu. Peki, Marx'ın
öngörülerinin aksine köylü ağırlıklı bir toplumda nasıl böyle bir devrim
meydana gelmişti? Hangi önemli koşullar böyle bir sonucun ortaya çıkmasına
neden oldu?
Birçok neden arasında öne çıkan üç önemli neden bulunuyordu
kanımca. Bunlardan biri Lenin'in kararlılığı, öfkesi ve kendi hikayesinin
etkisiydi. İkincisi Rusya'daki ağır ekonomik koşullar, köylü sınıfının durumu
ve bunun üstüne gelen I. Dünya Savaşı’ydı. Bir diğer önemli neden ise artık
zamanını dolduran Çarlık sisteminin ve II. Nikolay’ın reformlar konusundaki
isteksizliği ve olayları yönetmedeki başarısızlığıydı.
Ekim Devriminin önemli bir nedenini Lenin’in kişiliğinde ve
hikâyesinde aramak gerekiyor. Çünkü Lenin'in kararlı ve deyim yerindeyse öfkeli
tavrı ortaya çıkan koşullardan devrimsel bir süreç yaratılmasını ve
Bolşeviklerin zafere ulaşmasını sağlamış oldu. Onun söylemleri, kararlı tavrı
ve zaman zaman da acımasız yöntemleri bir şekilde karşıt gücün oluşturulmasını
ve sonunda geçici hükümetin yenilmesini sağladı.
Lenin'in bütün bu öfkesinin arkasında öncelikle abisinin
idamından sonra duyduğu acı ve hayal kırıklığı yatıyordu. Abisi Çar’a karşı
örgüt üyeliğinden dolayı yargılanmış ve idam edilmişti. İlginç bir şekilde
merhamet dilememiş ve kararlı tutumunu sürdürerek ölümü seçmişti. Lenin
abisinin yolundan gitti ama daha kararlı, akılla hareket edilen ve sonuç almaya
odaklı bir yöntem benimsemişti.
Marx, Engels ve diğer teorisyenlerin fikirlerini incelemeye
başladı. Ama onun tavrı, son derece pragmatist ve ne pahasına olursa olsun
sonuç almaya yönelikti. Marx’ın devrimin, son aşamasına gelmiş kapitalist toplumlarda
kendiliğinden gerçekleşeceği öngörüsü ona yetmiyordu. Köylü bir topluma da
liderlik edilerek devrime ulaşılabilirdi onun düşüncesine göre. Lenin’e göre ne
olursa olsun Çarlık Sistemi yıkılacaktı ve bu da zorla olacaktı. Son derece
kararlı şekilde bu yolda ilerledi.
1896 yılında hapse mahkum olmuş ve üç yılını Sibirya’da
geçirmişti. Birkaç defa yurtdışına çıktı ve 14 yıl farklı ülkelerde yaşadı.
1903 yılında Sosyal Demokrat Partinin bölünmesinden sonra Bolşevik grubun
liderliğini üstlendi.
Son olarak İsviçre’de bir kunduracının evinde kalıyordu ve
zamanını kütüphanede geçiriyordu. 1917 Şubat devriminden sonra Nisan ayında
Almanya üzerinden trenle ülkesine döndü. Almanlar Rusya’da karışıklık çıkmasını
ve Rusya’nın I. Dünya Savaşı’ndan çekilmesini ummuş, Lenin’e yardım etmişti.
Ama Lenin’in Alman’larla bir ilişkisi yoktu elbette. Onların bu tutumu Lenin’in
kendi amaçları açısından işine gelmişti sadece.
Dolayısıyla Lenin'in abisinden dolayı duyduğu öfke, intikam
duygusu ve sosyalizme olan inancı, ayrıca ne olursa olsun sonuç alınması
gerektiğine yönelik bakış açısı önemli bir nedendi. Yani Lenin
dışında başka biri böyle bir sonuca ulaşılabilir miydi tartışmalı gibi
görünüyor.
İkinci önemli neden Rusya'nın içinde olduğu koşullardı
elbette. Rusya bütün 19. yüzyılı siyasi reform arayışlarıyla, idari
mekanizmanın iyileştirilmesi beklentisiyle, köylülerin haklarının verilmesi ve
serfliğin kaldırılması tartışmaları ile geçirmişti.
Fakat bütün bu koşullar içerisinde Çarların genelde reform
yapmak konusundaki yetersizlikleri, iktidarlarını diğer katılım organları ve
mekanizmalar ile paylaşmakta isteksiz davranmaları ve gelişmeleri
yönetememeleri sorunların daha da ağırlaşmasına yol açıyordu.
1861'de serfliğin kaldırılması sonrasında çiftçilerin
koşullarında istenen iyileşme sağlanamadı. Büyük şehirlere göç eden köylüler
oralarda son derece güç koşullarda çalışmaya ve hayatlarını sürdürmeye devam
etmekteydi.
Dolayısıyla gerekli reformları zamanında yapıp parlamentoyu
etkin şekilde içerecek bir sisteme geçebilselerdi belki de devrime giden süreç
farklı şekilde gelişecekti.
Üçüncü önemli bir neden de I. Dünya Savaşı'nın etkisiydi
elbette. Ülkenin içinde olduğu ağır ekonomik koşullar, ordunun ekipman ve moral
yetersizliği, savaş dinamiklerindeki gelişmeler nedeniyle son derece kötü
sonuçlar alınıyordu. Birçok cephede askerler firar ediyor veya ağır kayıplar
veriliyordu. Bu durum halkın gözünde savaşa ve II. Nikolay’a olan bakış
açısının son derece olumsuz seyretmesine neden oluyordu. Lenin I. Dünya
Savaşının bu ortamını fırsat olarak görmüştü.
Nikolay gücünü bir şekilde Tanrıdan aldığını düşünerek
yetkilerini devretme konusunda istekli değildi. Reform taleplerine korkuyu ve
baskıyı artırarak yanıt veriyordu zaman zaman.
Çoğu zaman cephe denetiminde olan Nikolay’ın ağırlaşan
sorunları çözmede yetersiz kalması elbette önemli bir sebep oldu. Ayrıca
savaşın sürdürülmesi konusundaki ısrarı, Rasputin’in ailede kazandığı önem ve
kararların içerisinde yer almaya başlaması gibi birçok faktör Nikolay’ın halkın
gözündeki yerini ciddi ölçüde kaybetmesine neden oldu.
Özellikle bazı olayların gelişimi ve yönetilememesi de
önemli etkiler doğurmuştu. Örneğin “Kanlı Pazar” denilen olay bunlardan
biriydi. St. Petersburg’taki bir gösteri ve işçi eylemi sert şekilde
bastırılmaya çalışıldı ve insanların üzerine ateş açılması sonucu çok sayıda
kişi hayatını kaybetti. Bu durum sisteme olan nefreti körükledi ve birçok
devrimci grubun yer altında daha fazla örgütlenmesine zemin hazırladı.
Marx’ın dediği gibi insanlar tarihlerini yaparken
seçtikleri koşullar içinde yapmazlar, sorunlar birikir ve önlerine gelir.
Şartlar yeni gelişmeleri ve sonuçları dayatırken liderlik özelliği öne çıkanlar
toplumu istedikleri yöne götürmeyi başarabilir. Sanırım Ekim Devrimi için de
böyle bir tespit yanlış olmayacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder