Moskova

Moskova

16 Mayıs 2020 Cumartesi

Dostoyevski’nin efsanevi konuşması




Samih Güven





Dostoyevski ses getiren romanlarından sonra ulusal ve uluslararası düzeyde üne kavuşmuş, edebiyat dünyasında sağlam bir yer edinmişti. Bunun yanı sıra ülke sorunları hakkında hararetli fikirler ileri sürüyor, lafını sakınmıyordu. Slavcı görüşleri ile öne çıkan yazar Batılılaşmaya karşıydı. Rusya’nın kendi ruhuna, özelliklerine, halkın ahlaki gücüne, birliğine ve tekliğine vurgu yapıyordu.

1880 yılının Haziran ayında Moskova’da sıra dışı bir gün yaşandı. Bağışçıların oluşturdukları fonlarla bir Puşkin anıtı yapılmış ve açılışı için tören düzenlenmişti. Bundan önce yakındaki bir manastırda iki saatlik bir dini tören yapıldı ve daha sonra da anıtın açılış törenine geçildi. Toplantıya çok önemli isimler katılmıştı ve Dostoyevski de konuşmacılar arasındaydı.

Dostoyevski’nin ölümüne bir yıldan az bir süre kala yaptığı bu konuşma olağanüstü bir etki yarattı. Kimse konuşmanın bitmesini istemiyor, diğer konuşmacılar konuşma haklarından vazgeçebileceğini söylüyordu. Öne çıkan bir kadın bayılıp kalmıştı. Puşkin’i Rus edebiyatının peygamberi ilan eden Dostoyevski, o olmasaydı ondan sonraki yazarlar da olmazdı, demişti.

Konuşma, yazarın son yıllarındaki baş döndürücü başarısı olarak kabul edildi ve yazarın halkın gözündeki yerini çok daha yükseklere çıkardı. Puşkin’i övgülere boğan Dostoyevski kimi görüşlere  göre de fikirlerini etkili şekilde ifade etme fırsatı bulmuştu.

O dönem Slavcıların önderi olarak kabul edilen İvan Sergeyeviç Aksakov 8 Haziran’da Rus Edebiyatı’nı Sevenler Derneğinin düzenliği bu toplantıda Dostoyevski’nin yaptığı konuşmayı “olay” olarak nitelendirmişti.

Dostoyevski “Bir Yazarın Günlüğü” adlı Dergisinde daha sonra bu konuşmanın tamamını yayımladı ve yorumuna da yer verdi. Dostoyevski şu dört noktanın altını çizmişti:

1-Puşkin, zekası, temiz yüreği ve geniş öngörüsüyle kendi öz toprağından bağlarını koparmış ve halkın üzerine çıkmış aydın sınıfının bu hastalığını gözler önüne sermişti.

2-Rus değerlerinden, öz benliğinden ve gerçeklerinden fışkıran ve Rus ahlak güzelliğini yansıtan özgün tipleri ilk olarak Puşkin ortaya çıkarmıştı.

3-Puşkin aynı zamanda başka ulusların dehasıyla özdeşleşme ve evrenselliğe ulaşma başarısını da sağlamıştı.

4-Rus halkı ekonomik sorunlar başta olmak üzere birçok sıkıntısına rağmen yüreğinde sevgi, dayanışma ve evrensellik bilinci taşıyordu. Bu Rus halkına özgü bir özellikti ve Puşkin bunu aktarabilme başarısı göstermişti.

Genel olarak bakıldığında bir düelloda 38 yaşında hayata veda eden ve Rus edebiyatında çok önemli yeri bulunan Puşkin’e tıpkı Gogol gibi Dostoyevski de olağanüstü bir önem atfetmiştir. Şöyle demektedir: Bir Rus yazarı, ne ondan önce ne de ondan sonra Puşkin gibi halkıyla böylesine içten ve kardeşçe yakınlaşamamıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder