Mustafa Kemal Yılmaz
Kaynak:
https://sarapdumanlari.wordpress.com/
Sovyet coğrafyasında doğanlara kendini evinde hissettiren
nesneler arasında tırtıklı bardağın da olması epey muhtemel. Mutfakla,
yemekhaneyle ve demir yolu seyahatiyle özdeşleşen bu basit eşya, pek çok mikro
hikayeye ve dil güzelliğine kaynaklık eden bir Sovyet sembolü aynı zamanda.
Adına düzenlenmiş bir bayram bile var: 11 Eylül Tırtıklı Bardak Günü.
Tırtıklı cam bardak, ya da Rusçasıyla granyonı stakan,
Çar Petro döneminden beri Rusların gündelik hayatında var olan bir nesne.
Çokgen biçimli ya da yivli bir kalıp içine üflenerek ya da pres yoluyla
üretilen bu bardaktan beklenen, kenarları/tırtıkları sayesinde daha dayanıklı
olması, düştüğünde (mümkünse) kırılmaması ve yuvarlanıp gitmemesi.
Bardakla ilgili en eski söylence reformcu kimliğiyle
bilinen Çar Petro’nun dönemine ait. Kenarlı bardak yeni bir icat olarak
kendisine takdim edildiğinde Petro “stakanu bıt!” (Bardak işte böyle
olur / üretilsin) diyerek yere çalar. Bardak tuzla buz olur. Etraftakiler
bozuntuya vermemek için bu sözü “stakanı bit!”(Bardak işte böyle kırılır)
şeklinde yorumlar. Mutlu günlerde bardak kırma adeti güya böyle başlar.
Hakiki bir halk eşyası olmasından dolayı bardağa verilmiş
pek çok isim var. Grançak (kenarlı), gubastıy (dudaklı), rubçatıy (tırtıklı), muhinski (Muhina
bardağı) ve malenkovski (Malenkov bardağı) bunlardan bazıları.
Bardağa muhinski denmesi, bugün Rusya’da herkesin
aşina olduğu modern halini Vera Muhina’nın, yani meşhur İşçi ve Kolhozcu
Kız‘ın heykeltıraşının tasarlamış olmasından ötürü. Muhina’nın tasarladığı
haliyle bardak ilk kez 11 Eylül 1943’te üretilmiş. Bu nedenle 11 Eylül modern
tırtıklı bardağın doğum günü kabul ediliyor.
Muhina’nın tasarımı farklı boylarda ve farklı tırtık
sayılarında üretilmiş. En popüler model, 16 tırtıklı olan. Peki neden 16?
Ellili yılların mikro hikayecileri buna şu cevabı bulmuş: Sovyetler Birliği’nde
16 cumhuriyet var da ondan!
Malenkov bardağı adı ise II. Dünya Savaşı tarihi ile
kesişen bir başka söylenceye kapı aralıyor. Buna göre, Devlet Savunma
Komitesi üyesi Georgi Malenkov, isteyen Sovyet askerlerine 200 gramlık
votka tayını verilmesini öngören bir emir imzalar (evet, Ruslar içkiyi gramla
içer). Ölçü olarak pek tabii ki Sovyet mutfağının favori ölçü aleti tırtıklı
bardak kullanılacaktır. Malenkov bardağı ifadesi bu şekilde doğar.
Tırtıklı bardakların bazı Rusça deyimlerin ortaya çıkışına
vesile olduğu yönünde yaygın bir düşünce var. Bunlardan biri, soobrazit na
troih, yani üç kişi ortaklaşa votka almak. Buna göre, Kruşçev zamanı alkolizmle
mücadele adına yarım litreden küçük votkalar satıştan kaldırılınca, sokakta
ayak üstü bir tek atmaya meraklı Sovyet vatandaşlarının imdadına 200 gramlık
tırtıklı bardaklar yetişiyor. Bardağı tırtıksız çemberin başlangıcına kadar
doldurarak 167 gram elde etmek ve bu sayede yarım litre votkayı kardeşçe üçe
bölmek (167 x 3 = 501), dolayısıyla tek masrafını hafifletmek mümkün oluyor.
Rus dili, bardağı tırtıksız çemberin başlangıcına kadar
doldurmak fiilini de deyimsiz bırakmamış: po maruskin poyasok, yani
“Marusya’nın kuşağına kadar”.
Tırtıklı bardağın öyküsü Sovyet coğrafyasının alkol
tecrübesi ile öyle iç içe ki, dünyada kişi başına alkol tüketiminin en yüksek
olduğu ülke konumundaki Moldova’da, durumdan tırtıklı bardağı sorumlu tutanlar
çıkmış.
Milliyetçi damarı ağır basan bir tarihçinin iddiasına göre,
1944’te Sovyet askerleri kendilerini tırtıklı bardakla tanıştırana dek
Moldovalılar votkayı 50 gramlık kadehlerde içermiş. Tarihçi tırtıklı bardaktan
sonra Moldova halkının iflah olmadığını söylüyor. Gerçekten doğru ise,
Moldovalıların bardağa verdiği ismin, ülkece yaşanan hayal kırıklığını oldukça
basit, ama kuvvetli bir biçimde yansıttığını söylemem lazım: Stalin’in
bardağı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder