Kaynak:
http://www.turkrus.com/
"DİL YARESİ" MEVZULARI:
Seksenli yıllardı. Glasnost (Açıklık) ve Perestroyka
(Yeniden yapılanma) süreci devam ediyordu. Türk basın-yayın organları da tabii
ki tüm dünya gibi bu konulara geniş yer vermekteydi. Ancak ilginç bir durum
gözleniyordu. Gazetenin biri Gorbaçev yazarken bir diğeri Gorbaçov, bir
üçüncüsü Gorbachev yazıyordu. Konu bir makaleye dahi konu olmuştu. Makalenin
sahibi ‘Gorbaçov mu, Gorbaçev mi?’ diye soruyordu.
İlk Türk inşaatçıların Rusya’ya gelmeye başladığı 1989
yılından bu yana tam 28 yıl geçti. Rusya ve Türkiye arasında aşktan,
evliliklerden, gaz boru hatlarına, nükleer santrallere, turizmden bankacılığa
birçok alanda sıkı ilişkiler kuruldu. Bu yazıda aslında çoktan çözülmüş olması
gereken bir konudan bahsedeceğiz.
Soru şöyle: Ruslar ve Türkler birbirlerinin özel isimlerini doğru yazabiliyor
mu?
Bize sorarsanız bu konuda kocaman bir soru işareti var.
Türkçe isimlerin Rusça’ya çevrilmesinde olduğu gibi Rusça isimlerin Türkçe’ye
çevrilmesinde de farklı kullanımların olduğu anlaşılıyor.
Velhasıl 28 önce sorulan ‘Gorbaçev mi Gorbaçov mu?’ sorusu hala aktüel.
Facebook’ta sohbet niteliğindeki paylaşımların yanı sıra bazen ciddi konular da
‘ekran’a yatırılıyor. Bir süredir devam eden ve özünü yukarıda bahsettiğimiz
konunun oluşturduğu bir tartışma dikkatimizi çekti.
Her şey ‘mürekkep yalamış’ bir A.Ü. D.T.C.F. Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü
mezununun ‘Bugüne kadar Savaş ve Barış’ı, Suç ve Ceza’yı, Babalar ve Oğullar’ı
İngilizce ya da Fransızca çevirisinden okumuşuz’ demesiyle başladı diyebiliriz.
Rusça isimlerin yazılışı konusu ondan önce de birçok kişinin kafasını
kurcalamıştı ancak ilk defa konu edebiyat alanına taşınıyordu.
Çünkü Rusça orijinalinden edebi eserleri çevirme yolunda çevirmenin karşısına
bu sorun çıkacaktı. Kendisinden önce yapılmış çevirilerin kaynağı Rusça
orijinali olmadığı için özel isimlerin yazılımı konusunda da artık yerleşmiş,
değiştirilmesi önceki, saygın çevirmenlerin çalışmalarına saygısızlık olarak
algılanabilecek örnekler söz konusuydu.
Mesela, Çarlık Rusyası’nın başkenti Peterburg bu eserlerde Petersburg olarak
geçmişti hep. Şimdi bunu Peterburg olarak yazmak (ki doğrusu budur!) Rusça
orijinalden edebi çeviri yapma işinde daha başından başarısız kabul edilme
riski taşıyordu.
Çevirmenin Rusça orijinalinden çevirisi ile Dostoyevskiy’in birkaç satırı
görsel olarak Facebook’a düşünce o ‘eski konu’ yeniden alevleniverdi.
Çünkü yine A.Ü. D.T.C.F. Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu başka bir çevirmen
şöyle bir soru yöneltmişti: ‘Peterburg’a ne dersin?’ Bu, Rusça ve Türkçe
isimlerin yazılışı konusunda hassas bir çevirmendi. İşi Moskova’daki T.C.
Konsolosluğu’nun Rusça isimlerin İngilizce transkripsiyonla yazılması talebine
karşı çıkmaya ve bu nedenle ‘sorunlu isimler’ söz konusu olduğunda çeviri
yapmamaya kadar götüren bir radikaldi. Yukarıdaki sorusunun nedeni de buydu
zaten.
Velhasıl bu sorunun ardından paylaşıma katılan diğer insanlar (Rusça bildikleri
belli olan) Rusça isimlerin nasıl yazılacağı konusunda akademik olmasa da kayda
değer bir görüş alışverişine başladılar. Ortaya bir sürü sorunlu isim döküldü
tabii bu arada.
Bu isimleri burada nasıl yazacağımız konusunda bile tereddütlüydük ve örnekleri
bu yazıya taşımamaya karar verdik. Ne de olsa dilbilim otoritesi değiliz.
Dolayısıyla üzerinde ciddi akademik bir çalışma yapılması gereken böylesi bir
konuda her biri Rusça bilen kişilerin tartışmasına da taraf olmak istemeyiz
doğrusu. Velhasıl biz sorunun olduğunu belirtmekle yetinelim ve çözümü için
dilbilim uzmanlarının çalışma yapması gerektiği hususuna dikkat çekelim. Ne de
olsa 28 yıla aşkın Rusya Türkiye ilişkileri böyle bir katkıyı hak ediyor.TürkRus.Com editörleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder