Metin
Tükenmez
Fanatik
TARİHTEN
BİR YAPRAK:
Sovyet
Rusya ile ilk milli maç...
1917’de Çarlık Rusya’nın içinden doğan Sovyet Rusya ile
genç Türkiye Cumhuriyet’i ilişkilerinin yeniden futbol aracılığıyla başlaması
iki ülke arasındaki gelişmeler anlamında ilginçtir. Araştırmacı
akademisyen-yazar Mehmet Perinçek’in “Türk-Rus Diplomasisinden gizli sayfalar”
adlı eserinden derlediğim bu satırların korona günlerinde sizlere de ilginç
geleceği inancındayım.
Rusya Futbol Federasyonu, 1917 Ekim Devrimi’nin ardından
1912 yılından beri üyesi olduğu FİFA’da artık temsil edilmemektedir. Bu yeni
devleti futbolun en üst kurumu da tanımaz bir bakıma. 31 Temmuz 1922 tarihinde
“Futbol Encümeni” adıyla kurulan ve 23 Nisan 1923 günü yapılan toplantıda
“Futbol Heyet-i Müttehidesi” adını alan Türk Futbol Federasyonu ise derhal
FİFA’ya başvurmuş ve başvuru 21 Mayıs 1923’te kabul edilmiştir.
Sovyet Rusya’nın spor alanında yalnız kaldığı, uluslararası
hiçbir karşılaşma yapmadığı bu dönemde dostluk elini Türkiye uzatacaktır.
Sovyet Rusya 1946 yılında FİFA’ya alınana değin tek uluslararası rakibi Türkiye
olacaktır. Ancak bu iki ülke arasında yapılan onu aşkın futbol maçı içerisinde
sadece ikisi FİFA kayıtlarına girebilmiştir.
16 Kasım 1924’te Moskova’da ve 15 Mayıs 1925’te Ankara’da
İstiklal Stadı’nda yapılacak karşılıklı maçlar için FİFA’dan, Türk yetkililerin
uğraşları sonucunda özel izin alınır. İlk maç öncesinde Sovyet gazeteleri Türk
milli takımı ile ilgili övgü dolu yazılar yazarlar. Dönemin ünlü
futbolcularından Aleksey Troitskiy, Odesa’da yayımlanan Veçernie Novosti
gazetesine verdiği demeçte Türk takımının dünyanın en iyilerinden biri olduğunu,
1924 Paris olimpiyatlarında tek yenilgisini şampiyonada ikinci olan
Çekoslovakya’dan aldığını ifade eder. Oysa Türk takımı Paris’te tek maç oynamış
ve onu da 5-2 kaybetmiştir.
Sovyet Milli takımının ilk teknik direktörü olan Mihail
Stepanovic Kozlov 11 yıl boyunca yürüteceği görevi döneminde takımını ancak 6
Kasım’da toplayabilir. Maça 10 gün kalmıştır ve Moskova’da hava çok soğuk ve
kar yağışlı olduğu için antrenmanlar aksar. Hatta maçın erteleneceği bile söz
konusudur.
Ancak her türlü ağır hava koşullarına rağmen maç günü
gelmiştir. 16 Kasım 1924 tarihinde Vorovskiy Stadı’na insanlar akın eder. Öyle
ki toplu ulaşım araçları yetersiz kalır. 15 bin seyirci Moskova ve Sovyet Rusya
için bir rekordur. Maçı Türk hakem Hamdi Emin(Çap) Bey yönetecektir.
Saat 15.30’da takımlar maça çıkar. Türk futbolcuların
boynunda atkılar ve ellerinde eldivenler vardır. Ancak bunları maç başlarken
çıkartmak zorundadırlar. Futbolcularımızın soğuk nedeniyle Kafkas dansı ile
ısınmaları seyircilerin hayli ilgisini çeker. Türk takımının kaptanı Nihat,
Sovyet Rusya’nın ise Mihail Butusov’dur. İzleyicilerin ilgisini çeken bir başka
olay ise Hakem Hamdi Emin Bey’in şortla sahaya çıkmasıdır. Çünkü 1920’lerin
sonuna kadar Rus hakemler diledikleri kıyafet ile maç yönetebiliyordu. Örneğin
rugan ayakkabı, kolalı gömlek papyonla ya da yağışlı havalarda pardösüyle maça
çıkabiliyorlardı.
Oyun 15 dakika gecikmeyle 15,45’de başlar. Takım kaptanı
Butusov 15 ve 25. dakikalarda iki gol atar. Butusov’un attığı ilk gol aynı
zamanda Sovyet Rusya’nın tarihteki ilk golü olarak da kayıtlara geçer. 76.
dakikada Şpakovskiy ile bir gol daha kazanan ev sahibi maçı 3-0 kazanır.
Maçın bitiminde Türk milli takımının kalecisi Nedim
İzvestiya Sporta gazetesine şöyle bir demeç verir: “Bütün güçlü takımları gördüğümüz
olimpiyat oyunlarından yeni döndük. Emin olabilirsiniz ki, Butusov gibi bir
oyuncuları olmasından büyük mutluluk duyacaklardı.” Türk heyetinin başındaki
yönetici Yusuf Ziya(Öniş) Bey konukseverliklerinden dolayı Sovyet yetkililerine
teşekkür eder ve SSCB milli takımını İstanbul’a davet edeceklerini ama bu kez
sonucun Rus takımı için sevindirici olmayacağını sözlerine ekler.
Her maçı ayrıntılarıyla günlüğüne kaydeden 65 yaşındaki
mühendis Nikolay İvanovic Kuznetsov yaşadığı sürece bu maçın aklından
çıkmayacağını ve Rus takımının o güne kadar böyle bir zafer kazanmadığını ifade
etmiştir.
Türk milli takımı Odesa’da şehir karmasıyla planlanmış bir
maç da yapar. Türk takımı lehine verilen bir penaltı kararı sırasında Odesalı
kaleci kalesini boşaltmasıyla maçın tek golü atılır. Kalecinin bu tavrı ev
sahibinin konukseverliği olarak değerlendirilse de, kalecinin hakemi protesto
etmek amaçlı davrandığı da dillendirilir.
NOT:
16
Kasım 1924’de oynanan maçın 11’inde dokuz Galatasaraylı oyuncu var. Kaleci
Nedim İstanbul Altınordu’da Sadi ise İzmir Hilal takımında oynamaktadırlar.
İstanbul Altınordu 1909 da Galatasaray’dan ayrılan bir grup tarafından
kurulmuş, 1916 ve 1917 de iki kez Cuma Ligi şampiyonu olmuştur. Bu takım şu
anda 2. Amatör Lig’de oynamaktadır. Hilal ise kurulduğundan kısa bir süre sonra
adını Altay olarak değiştirir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder