Mustafa
Kemal Yılmaz
Stanley Kubrick’in ölümünden sadece birkaç gün önce
tamamladığı Eyes Wide Shut‘la birlikte popüler olmuş bir Şostakoviç
bestesi var: Sahne Orkestrası Süiti‘nden Waltz II—Allegretto poco
moderato—Opp. 99a No. 8, ya da kısaca, İki numaralı vals.
İnsan merak ediyor, Kubrick tıraşlayıp tüm dünyanın önüne
koymadan evvel bu nadide pırlanta nerede gizleniyordu acaba? Bestenin bugün
online arşivler üzerinden izine rastlanabilen tek bir konser kaydı bile yok.
Plak ve radyo da. Sanki Rusça konuşulan topraklarda hiç dinlenmemiş gibi. Ama
yine de bir istisna mevcut.
1956’da gösterime giren Sovyet filmi Pervıy Eşelon (İlk
Katar).
Bugün artık neredeyse unutulan bu filmin müzikleri
Şostakoviç’e ait. 2 numaralı vals de 1955’te Moskova’da film için özel olarak
yazılmış.
Gürcü asıllı ünlü Sovyet yönetmen Mihail Kalatozov’un
imzasını taşıyan İlk Katar, esasen 108 dakikalık hareketli bir propaganda
afişi. Stalin’in ölümünden sonra partinin başına geçen Nikita Kruşçev’in ortaya
attığı, Kazakistan’da el değmemiş topakların tarıma açılması projesine gönüllü
iş gücü toplamak için çekilmiş.
Komsomol tabir edilen komünist gençlik örgütü üyelerini
motive etmek niyetinde olduğu her halinden belli olan yapım, görkemli kadrosuna
rağmen bir banallik abidesi. Ama o yıllarda bile oksijensiz solunumun mümkün
olduğunu gösteren bazı inciler de barındırmıyor değil.
Komsomol sekreterinin Aleksey Tolstoy’un meşhur devrim
üçlemesi Azap Yolları için sarfettiği “Kısmen okudum, tamamen
unuttum” cümlesi, adeta hislere tercüman bir edebiyat eleştirisi. Esas
oğlan ve esas kız arasında geçen duygusal bir yoğunlaşma sahnesinde oğlanın ne
diyeceğini bilemeyip “Aidatlarınızı neden ödemiyorsunuz?” diye sorması üzerine
şamarı yemesi de harikulade. Bu ve benzeri birkaç sahne Kalatozov’un büyük
anlatıların karşısına küçük insanın hissiyatını koyduğu Letyat Juravli (Turnalar
Uçuyor) gibi Ottepel filmlerinin habercisi.
Şostakoviç’e dönecek olursak. 2 numaralı vals, İlk
Katar‘da da iki kere işitiliyor. Kubrick’te olduğu gibi filmi açarken ve
kapatırken.
(İzlemek için YouTube linkine tıklayın)
İlk tren katarıyla Kazakistan’a ulaşan gençlerin buz gibi
bir havada Şostakoviç’in valsi eşliğinde dans ettiğini görüyoruz. Konuşanlar
ise parti yöneticisi ve toprak ıslah sorumlusu. İkinci sahnede toprakların
işlenip ekildiği, hasat zamanının geldiği, komsomollar için konut inşaatına
başlandığı, özcesi pek çok problemin aşıldığı anlaşılıyor. Vals bir kere daha
şenlik havasına işaret.
Kubrick ve Kalatozov’un filmleri arasında dünya kadar fark
var. Önemsiz gibi görünen bir tanesine dikkat çekmek istiyorum. Eyes Wide
Shut‘ta 2 numaralı vals üç kere kulağımıza çalınıyor. Özellikle kapanış
jeneriği akmaya başladığında seyirci müziği sonuna kadar, engelsiz dinleme
şansına sahip. İlk Katar‘da ise durum tam tersi. İki seferde de diyaloglar
ve efektler müziği gölgeliyor. Seyircinin müziği tam anlamıyla kavrama fırsatı
yok. Sovyet insanının valsi ıskalamasında, İlk Katar‘ın gönüllerde yer
eden bir film olmamasının yanı sıra bu yönetmen tercihinin de rol oynadığını
düşünmeden edemiyorum.
2 numaralı vals Sovyetler Birliği’nde neredeyse bilinmezken
Stanley Kubrick’in radarına nasıl girdiği de dikkate değer bir soru.
Şostakoviç’in eserlerini kataloglayan Derek C. Hulme, 2
numaralı valsin dünyadaki ilk prömiyerinin Aralık 1988’de Londra’da yapıldığını
yazıyor. Valsin içinde yer aldığı süiti çaldıransa Şostakoviç’in öğrencisi ve
dostu, ünlü çellist ve orkestra şefi Mstislav Rostropoviç’ten başkası değil.
Rostropoviç, Aleksandr Soljenitsın’e devletle başı derde
girdiği günlerde destek veren ve evinde barındıran, hatta bu konuda Sovyet
hükümetine açıktan kafa tutmaktan çekinmeyen bir sanatçı. 1974’te ülkeden
ayrılmasına izin verilen çellist, 1978’de de vatandaşlıktan çıkarılacak,
Rusya’ya da ancak Yeltsin döneminde geri dönebilecektir. Batıda tanınması, pek
çok önemli orkestrada şeflik yapması, Tarkovski’nin cenazesinde çalması işte
1974-1990 arasına rastlayan bu dönemde.
Rostropoviç’in Londra Senfoni Orkestrası’na 2 numaralı
valsi çaldırmasından 2,5 yıl sonra Amsterdam’daki meşhur kraliyet orkestrası
(The Royal Concertgebouw Orchestra) müziğin ilk albüm kaydını gerçekleştiriyor.
Kubrick’in filminde çalan da işte Riccardo Chailly yönetiminde gerçekleştirilen
bu kayıt.
Alkışın büyüğü elbette Şostakoviç’e. Ama Rostropoviç’in de
bir “Bravo!” hak ettiği gerçek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder