Chris Stephenson
Kaynak:
http://t24.com.tr/
Troçki
biyografisinin sürgün yılları Türkçe'de: Gece ne kadar karanlıksa yıldızı o
kadar parlak olur!
Almanya’daki Kasım 1932 seçimlerinde Naziler oyların sadece
yüzde 33’ünü almıştı. Sosyal Demokrat Parti yüzde 20,4 ve Komünist Parti yüzde
16,9 oya sahipti. Toplamda Nazilerin karşısında yüzde 37,3 oy vardı. İki
partinin de üyeleri, Nazileri sokakta durduracak yeteneğe ve deneyime sahipti.
Hatta Nazilerin oyları bir önceki seçime göre yüzde 4 azalmış; Komünist
Parti’nin oyları artmıştı.
Ne var ki Hitler’i iktidara taşıyan 1933 seçimlerinin hemen
öncesinde Komünist Parti, sosyal demokratları “sosyal faşist” olarak tanımlıyor
ve Hitler başbakan olsa bile “Hitler’den sonra biz iktidar olacağız” diyordu.
Trajik değil mi? Ama belki daha da trajik olan, Komünist
Parti’nin bu yaptığını, yani kasap ile çobanı aynı kefeye koymanın yaratmakta
olduğu ölümcül sonuçları görmesine karşın bunu engelleyebilecek gücü olmayan
Marksist teorisyen ve devrimci Lev Troçki’nin durumuydu.
Tarih bize başka hiçbir yerden öğrenemeyeceğimiz çok
kıymetli deneyimler sunuyor. Aynı felaketleri yaşamadan, aynı çukurlara
düşmeden yol almak ancak tarihi doğru okumakla mümkün.
Tarihin
hangi versiyonu?
George Orwell kült romanı 1984’te şöyle diyor: “Geçmişi
kontrol eden geleceği de kontrol eder; bugünü kontrol eden geçmişi de kontrol
eder.”
Tarih, iktidarı ellerinde tutanların çıkarlarına uygun olarak
yazılır. Hemen her politik tartışmada atıfta bulunulan bu resmi tarihe göre,
önemli değişimlerde büyük kalabalıklar, ‘sıradan insanlar’ en iyi ihtimalle
pasif gözlemcilerdir ve rolleri genellikle çok sınırlıdır.
Mesela büyük İngiliz
ve Fransız burjuva devrimleri bile sadece yönetici sınıf içindeki hizip
savaşları olarak gösterilir tarihin bu tür versiyonlarında.
Tarihin yeniden yazılımının amacı, bugün neyin mümkün
olabileceğine dair fikirlerimizi etkilemektir. İngiliz ve Fransız devrimlerinde
kitlelerin rolünün inkârı, toplumu devrimci dönüşümün mümkün olmadığına ikna
etme çabasının önemli parçalarından biridir.
Türkiye de bu genel durumdan muaf değil elbette.
Türkiye’nin resmi tarihindeki efsaneler de benzer bir işlevi yerine getiriyor.
Gerçek Türkiye tarihi, İnkılap Tarihi derslerinde kafamıza kazınan resmi
versiyonundan hem daha heyecanlı, hem daha trajiktir.
Tarihin, sıradan insanların ve sosyal grupların günlük
ekonomik-siyasal yaşamları ana hattı üzerinden nasıl okunabileceğinin güzel
örneklerinden birisi Rus Devriminin en önemli iki liderinin, Lenin ve
Troçki’nin, Tony Cliff tarafından yazılmış biyografileridir.
Tarihten ders ve ilham almamızın belki de en gerekli olduğu
şu son zamanlarda toplumsal mücadeleye kafa yoran her okura tavsiye edebileceğim
bu biyografilerin Türkçe basımları Troçki biyografisinin dördüncü cildinin de
piyasaya çıkmasıyla nihayet tamamlandı.
Karanlık
bir dönemde devrimci olmak
Türkçe basımı ilk kez yapılan kitap, 1917’deki Ekim
Devrimi’nin Lenin’den sonraki ikinci lideri olan Troçki’nin Tony Cliff tarafından
kaleme alınan biyografisinin dördüncü ve son cildi. Daha 26 yaşındayken tarihin
ilk işçi hükümetinin liderlerinden biriydi Troçki. Devrim, 13 işgalci ordu
tarafından tehdit edilmeye başlandığında 5 milyonluk Kızıl Ordu’yu kurup
liderlik yaptı. Savaş sonrası halkın açlık çektiği bitap düşmüş Rusya’nın
altyapısını yeniden organize etme işine girişti. Ne var ki Avrupa’da beklenen
devrimler yenilgiye uğradı ve Rusya’daki devrim yalnız kalıp izole oldu.
Savaşlar ve açlık işçi sınıfın en bilinçli insanlarını yok etmiş, kalanlarını
da üretimden, işyerlerinden koparıp devlet bürokrasisinin içine hapsetmişti.
Ekim Devrimi’nin demokratik mirası gücünü yitirdikçe devrimin getirdiği
çoğunluk demokrasisinin yerini azınlık diktatörlüğü almaya başladı. Stalin yeni
dönemin lideri oldu. Troçki önce iktidardan sonra partiden uzaklaştırıldı.
Sınır dışı edilip sürgüne gönderildi. Sonunda da Stalin’in bir ajanı tarafından
Meksika’da öldürüldü.
Troçki’ye göre, hayatının en önemli dönemi sürgün ve
izolasyon yıllarıydı. 1930’larda Troçki neredeyse tek başına kalmıştı. Bu
dönemi hayatının en önemli devresi olarak tanımlaması bundan dolayıdır. Gerçek
devrimci geleneğin savunusunda onun yerini doldurabilecek kimse kalmamıştı.
Biyografinin dördüncü cildi Troçki’nin yaşamının bu
dönemini konu alıyor. 1930’ların büyük tarihsel olayları, Hitler’in yükselişi,
Fransa’daki “Halk Cephesi” deneyimi, İspanyol İç Savaşı ve İkinci Dünya
Savaşı’nın başlaması gibi önemli olaylar karşısında Troçki’nin fikirleri yaşananları
anlamamıza ışık tutuyor.
Irkçılığın, otoriter iktidar eğilimlerinin ve bazen de
faşist partilerin yükselişiyle yeniden karşı karşıyayız. Troçki’nin 80 yıl önce
yaptığı parlak analizler bize, bu dönemde dünyanın her yerinde yükselen
gericiliğin yeni formlarıyla yüzleşmek için hazır reçeteler sunmuyor elbette.
Ancak bunlardan öğrenilecek çok şey var.
Troçki
Biyografisi 4. Cilt – Gece Ne Kadar Karanlıksa Yıldızı O Kadar
Parlak Olur (1927-1940); Tony Cliff, Marx21 Yayınları; İstanbul; 2017
Biyografinin
diğer ciltleri:
1. Cilt – Ekim’e Doğru (1879-1917); 2013
2. Cilt – Devrimin Kılıcı (1917-1923); 2014
3. Cilt – Yükselen Stalinist Bürokrasiye Karşı Mücadele
(1923-1927); 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder