Kaynak:
https://www.gw2ru.com/
İvan Bunin, Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan ilk Rus ve önde
gelen "beyaz" göçmen yazarlardan biridir.
Aleksandra Guzeva, mutlaka okunması gereken 5 eserini yazmış:
1. San
Francisco'lu Beyefendi (1915)
Adı bilinmeyen zengin bir beyefendi, Atlantis adlı bir
gemiyle İtalya'ya seyahat etmektedir. Capri'ye vardığında aniden ölür ve
bedeni, ne yapacağını bilemeyen ailesi de dahil olmak üzere herkes için bir yük
haline gelir. Sorunun çözümü, zengin beyefendinin kendisini hiç
etkilemeyecektir.
Bunin'in çağdaşı eleştirmen Abram Derman şöyle yazmıştır:
"Çehov'un yaratıcılığının sona ermesinden bu yana on yıldan fazla zaman
geçti ve bu süre zarfında, Leo N. Tolstoy'un ölümünden sonra yayınlanan her
şeyi saymazsak, Rus dilinde San Franciscolu Beyefendi öyküsüne
güç ve anlam bakımından eşit bir sanat eseri ortaya çıkmadı ."
2.
Mitya'nın Aşkı (1924)
Bu erotik hikâye, öğrenci Mitya ve aşık olduğu, oyuncu
olmak için okuyan Katya'yı konu alıyor. Olgunlaşan Katya, onun çocuksuluğuna
gülüyor. Mitya, onun tutkusu ve kıskançlığı yüzünden kıvranıyor ve kendini daha
iyi anlamak için Moskova'yı terk edip kırsala yerleşiyor. Ancak, en hafif
tabirle, orada da her şey pek yolunda gitmiyor. Bunin'in arkadaşı filozof
Fyodor Stepun, yazarın bu hikâyede "her insan aşkının ardındaki trajediyi
ortaya çıkardığını" yazmış.
3.
Lanetli Günler (1925-26)
Bolşevizmi kabul etmeyen ve İç Savaş'ta Beyazları
destekleyen Bunin, 1920'de Rusya'dan Fransa'ya göç etti. Rusya tarihinin
bu çalkantılı ve karmaşık dönemini yansıtan Lanetli Günler adlı
günlüklerinin bir kısmı, Paris'teki bir Rus göçmen gazetesinde yayımlandı.
Eser, Bolşeviklere karşı nefret ve devrime karşı hayal kırıklığıyla dolu olduğu
için SSCB'de perestroyka'ya kadar yayımlanmadı. "Ancak birçok insan
devrimin, her zaman sıradan insanların eline geçen, yer değiştirmeyle ilgili
kanlı bir oyun olduğunu biliyordu, hatta bir süre yönetim tahtında oturup
eğlenmeyi ve öfkelenmeyi başarsalar bile, sonunda eskisinden daha kötü bir
duruma düşeceklerdi," diye yazıyor Bunin Lanetli Günler adlı
kitabında.
4.
Arseniev'in Hayatı (1927-1933)
Bunin'e göre, 1930'da Paris'te yayımlanan bu roman,
kendisine "klasik Rus nesrinin geleneklerini mütevazı ustalıkla
geliştirmesi" nedeniyle Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandırmıştır.
Roman, Aleksey Arseniev'in çocukluğunu ve ergenliğini ve
Lika'ya olan aşkını anlatıyor; Lika bu aşka babasının karşı çıkıyor. Kız
Arseniev'den kaçıyor, ancak Arseniev onu bulmaya çalıştığında babası nerede
olduğunu söylemiyor. Tıpkı Mitya'nın Aşkı gibi, hikâyelerinizin
sonsuza dek mutlu sonla bitmesini istiyorsanız bu kitabı okumamalısınız.
Roman, hem mekânlar hem de karakterler açısından birçok
otobiyografik unsur içeriyor; özellikle de kahramanı Bunin gibi, Varvara adında
bir kadınla evlilik dışı bir ilişki yaşamış olması gibi. Yazar Konstantin
Paustovsky, Arseniev'in Hayatı'nı dünya edebiyatının en
muhteşem eserlerinden biri olarak nitelendirmiştir.
5.
Karanlık Caddeler (1938-1946)
Karanlık Caddeler koleksiyonunun en ünlü öykülerinden
biri, gizemli bir aşk ilişkisini ve iki genç zenginin sessiz gece buluşmalarını
konu alan "Paskalya Pazartesisi"dir. Büyük Perhiz'in ilk günü olan
Paskalya Pazartesisi'nde, genç kadın kahramana ilişkilerinin bittiğini ve
ayrılacağını söyler. İki yıl sonra, kahraman onun Moskova'daki bir manastırda
rahibe olduğunu öğrenir.
Bunin, Karanlık Caddeler'i en iyi
eserlerinden biri olarak değerlendirdi. Hikâyeler birçok kez sinemaya ve
sahneye uyarlandı ve Rus okullarının müfredatında yer alıyor. Derlemenin ilk
hikâyesi 1938'de New York'ta yayınlandı ve geri kalanı II. Dünya Savaşı
sırasında Paris'te yazıldı.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder