Kaynak:
https://dzen.ru/
Çağa
ayak uydurup gelişen büyük mega kentlerdeki değişim bazen o şehrin yerlilerini
bile kendi kentlerine yabancılaştırıyor. Moskova’lı Lyubov bunlardan biri. Bu
sorunla baş etmenin ve doğup büyüdüğü şehirde yaşamanın sırlarını anlatıyor:
Benim adım Lyubov. Moskova'da doğup büyüdüm, ancak yeni
mahallelerde dolaşırken veya kimliği belirsiz alışveriş merkezlerine her
girdiğimde tuhaf bir hisse kapılıyorum: sanki her şeyin bana göre olmadığı bir
şehre yeni gelmişim gibi.
Avlusu olmayan kuleler, tarihi olmayan mahalleler, selam
bile vermeden yan yana geçen insanlar görüyorum.
Moskova, muazzam büyüklüğüyle insanı bunaltmayı başarıyor.
Peki, burada kendini yabancı gibi hissetmeden yaşamak
mümkün mü?
Deneyimlerimi ve daha da ilginç şeyleri "Moskova'da Birlikte" Telegram kanalımda okuyabilirsiniz.
Şehir haberleri, yeni mekanlar, restoran incelemeleri ve
ücretsiz eğlence fikirleri her gün yayınlanıyor!
Moskova
maskesiz bir şehir
Rosstat'a göre, Moskova'nın resmi nüfusu 13 milyondan fazla,
ziyaretçiler de dahil edildiğinde ise 17 milyona kadar çıkıyor
( Rosstat ).
Şehrin büyüklüğü onu anonim kılıyor: Kalabalığa karışmak
kolay.
Moskovalıların, milyonlarca insanla çevrili olsalar bile,
sık sık yalnızlıklarından şikayet etmelerinin bir nedeni de bu.
Yüksek Ekonomi Okulu sosyologları, Moskova
sakinlerinin %54'ünün "kendi sosyal çevrelerinin" eksikliğini
hissettiğini belirtiyor ( HSE
Üniversitesi ). Metropolde aynı binalarda yaşıyoruz ama komşularımızı
nadiren tanıyoruz.
Yeni
Bölgeler: Ruhsuz Konfor
Bölgelerin yenilenmesi ve entegre kalkınma programı
Moskova'nın çehresini değiştiriyor.
Sanayi bölgeleri ve Kruşçev dönemi binalarının yerini
"Sembol", "Efsane" ve "Başkentin Kalbi" gibi
isimler taşıyan konut kompleksleri alıyor.
Ancak bölge sakinlerinin de itiraf ettiği gibi, buralarda
kendinizi evinizde hissetmeniz zor.
DomClick araştırmasına göre, Moskovalıların %66'sı
yeni konut komplekslerini "benzersiz ve sıradan" buluyor ( DomClick ).
Elbette, yeraltı otoparkı olan bir kulede bir daireniz var,
ancak yaşlı kadınların oturabileceği bir bank veya çocukların oynayabileceği
bir avlu yok.
Bir
yere ait olduğunuzu hissetmenize ne yardımcı olur?
Çok yürüyorum ve biliyorum ki: Şehir ancak yarı yolda
kalanlara açılıyor. Yabancılık çekmemenin birkaç yolu var:
Yerel mekanlara göz atın.
Bunlar eski fırınlar, küçük kütüphaneler, kulüpler veya
atölyeler olabilir.
Her mahallede insanların birbirini tanıdığı yerler vardır.
Topluluklara katılın. Moskova'da mahalle sohbetleri,
kulüpler ve "sosyal merkezler" aktif olarak gelişiyor.
Aktif Vatandaş projesine göre, şehirde "kendi
türünüzden" kişileri bulabileceğiniz 5.000'den fazla kayıtlı yerel
topluluk bulunuyor ( mos.ru ).
Eski yerleri koruyun. Sık sık Zamoskvorechye'nin eski
avlularını veya çevresindeki kiliseleri ziyaret ediyorum; orada gerçekten
"kendimize ait Moskova" hissini yaşıyorsunuz.
Başkentin
paradoksu
Moskova itici gelebilir, ancak "yerinizi"
bulmanız için ihtiyacınız olan her şeye sahip.
Sorun şu ki, şehir iş mantığına göre inşa edilmiş: asıl
mesele metrekare satmak.
Ama insan bir metrekare değil ki.
Sosyologlar , "kendine ait" bir mekana sahip olma
duygusunun avlulara, kamusal alanlara ve tarihi binalara erişimle doğrudan
bağlantılı olduğunu belirtiyor ( URBANHUB ).
Moskova'nın şu anda kaybettiği nokta şu: gökdelenler inşa
ediyoruz, ancak sosyal etkileşim ve konfordan mahrum kalıyoruz.
Kişisel
çıkarımım
Moskova'da yaşayıp da kendini yabancı hissetmemek emek
ister.
Şehirle ortak bir zemin bulmanız gerekir: bir avlu, bir
topluluk, eski bir park, binanızın girişinde bir bank.
Moskova'yı sadece tüketmekle kalmayıp, aynı zamanda
hayatına da katılmalısınız.
Evet, başkent hızla değişiyor ve giderek daha yabancılaşıyor,
ama bu onun için mücadele etme hakkımız olmadığı anlamına gelmiyor.
Sonuçta Moskova sadece kulelerden ve yeni binaların
çizimlerinden ibaret değil. İnsanlardan ibaret.
Biziz.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder