TASS
Haber Ajansı bildiriyor!
Metin
Uçar
100 yıl önce bugünlerde dünya tarihinin en büyük
dramlarından biri yaşanıyordu. Bu, bir ucu Rusya’da diğer ucu Türkiye’de olan
bir dramdı. Ekim Devrimi’ne karşı savaşan ve Beyaz Ordu olarak bilinen Çarlık
yanlısı birlikler yanlarındaki sivillerle birlikte Kırım’da gemilere binerek
memleketlerini terk ederler. TASS Haber Ajansı’nın resmi sitesinde yayınlanan
İgor Gaşkov’un yazısını sizin için çevirdim. 100 yıl önce olup biteni anlamak
bugünü anlamamıza da yardımcı olacaktır. Çünkü 100 yıl önce bu günlerde
bugünümüzü şekillendiren tarihi olaylar yaşanmaktaydı.
İgor
Gaşkov
Her şeyi bırakıp, yeniden başlamak. 100 yıl önce beyazlar
Rusya’yı terk ettiler.
100 yıl önce Rusya topraklarından çıkan en büyük göç
yaşanır. Kırım Tahliyesi. Göçmenlerin gittikleri Konstantinopol’de onları türlü
sıkıntılarla dolu bir hayat bekliyordu.
Fransız Düşes Lucien Mürat yaşadığı beklenmedik
karşılaşmadan dolayı şoke olmuştu. Yabancıların oturduğu mahallede yeralan
popüler bir gece kulübünün garderobunda Peterburg’dan tanıdığı bir kişiyi
görür: Albay Y. Türk başkentinde bu adamın yanında sokak ayakkabı boyacısı
baron S. ve bardaki işine giden düşeş V. vardır. Kadınlar arasında bir sohbet
başlar, Fransız hanım sarsılmıştır. Mürat, o günleri şöyle hatırlıyor: ‘Dükün
kızı bana çok üzücü bir hikaye anlattı. Bolşeviklerden kaçışını, büyükbaş
hayvanlarla dolu bir vagonda yaptıkları seyahati."
1920 yılı kasım ayı ortalarında Konstantinopol’e 150 bin
Rus göçmen gelir ve daha önce gelmiş olan 50 bin göçmene karışır. Bunların çoğu
kendilerini en düşük sosyal seviyede bulurlar. Çok az bazılarına ikinci şans
doğar. Medved, Maksim, Moskovit restoranları açılır. Rus hanımlara has kısa saç
modası şehre yayılır. Kırım’daki benzer ilk plajlar ortaya çıkar.
Bosfor’daki en iyi Jazz Kulübü’nü bile Afroamerikan
kökenli, Moskova’lı işadamı Frederick Bruce Thomas açmıştır. Herkesi şaşkına
çeviren 'siyah Rus’, eskiden restoranlarına müşteri olarak gelen soylu kesimden
insanlara iş verir olmuştur.
Boş iş alanı bulunamayanlar için ise Fyodor Fyodoroviç
Tomas bedelsiz yemek veriyordu. Kırım’dan Konstantinopol’e (ancak 1930’dan
sonra İstanbul olur) haberler gelmekteydi. Bu haberleri duyup ta geri dönmeye
cesaret eden kimse çıkmamıştı.
Rus göçmenler Konstantinopol’de dostane bir karşılamayı
beklemiyorlardı. Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu,
Almanya’nın müttefiki olarak Rusya’nın karşısındaydı. Savaş pek de Türklerin
istediği gibi gitmiyordu. 1914 Sarıkamış operasyonu 90 bin askerin hayatına
malolmuştu. Birden, bu olayın üzerinden altı yıl geçmişken Rus askerlerini
taşıyan gemiler Konstantinopol’de kıyıya yanaşırlar. Yerel tüccarlar Rusları
canı gönülden karşılarlar, çünkü sattıkları malların karşılığında astronomik
rakamlar talep etmektedirler. Gemi güvertesinden iple kıyıya indirilen ailevi
ziynet eşyalarının karşılığında ekmek alınırdı. Birçok insanın bundan başka
çıkar yolu yoktu. Günlük olarak verilen çorba ve kuru ekmek hayatta kalmak için
yetecek gibi değildi. Kadınlar ve çocuklar bundan en çok acı çekenlerdi.
Rusların şansından Türkler her zaman istediklerini
alamıyorlardı, çünkü onlar da şimdi kaybedenler tarafındaydılar. Birinci Dünya
Savaşı’nın bitmesinden sonra şehir Britanya ve Fransız ordularının
işgalindeydi. Vrangel’in ordusundan bazı askerler bu birliklere katılırlar.
Eski birlik askerleri olarak Rusları esir almaları mümkün değildi, bu yüzden de
İstanbul’a yakın yerlere Rusları yerleştirirler. Çok geçmeden de çoğunu o
zamanlar Fransa’nın kontrolü altında bulunan Tunus’a götürürler. Rusların
elinde kalan filo da oraya gönderilir.
Akdeniz kıyılarında Rus göçmenleri zor günler
beklemekteydi. Öncelikle Vrangel taraftarlarına Konstantiopol’den kaçış
karşılığında bir fatura keserler. Eldeki gemiler yok pahasına satılır. Ardından
Sovyet hükümeti tarafından açılan dava gelir. SSCB’nin ve Fransa’nın birbirlerini
tanımasından sonra Bolşevikler bu gemilerin geri verilmesini talep ederler,
ancak sonuç alamazlar. Dava o kadar uzun sürmüştür ki gemilerin piyasa
bedelleri neredeyse sıfıra iner. Sonuçta imparatorluk filosunun son gemileri
hurdaya verilir.
Kendine Konstantinopol’de bir gelecek oluşturamayan Ruslar
için sayısız yol açıktı, ancak hiçbiri çekici değildi. Çoğunluk sonuçta
Fransa’ya yerleşir. Çünkü Fransa az da olsa Vrangel’e yardım eden tek ülke
olur. Bazıları Yugoslavya’ya yerleşirler. Başkent Belgrad, sürgündeki mimar
Krasnov sayesinde Sankt-Peterburg’u hatırlatır olur. Subaylar savaşın çıkması
muhtemel olan Güney Amerika’ya, Paraguay’a giderler. O günler geldiğinde
Konstantinopol’de hemen hemen hiç Rus kalmamıştı. 20’li 30’lu yıllarda
uygulanan yabancılar kanunu burada çalışma imkanı bırakmıyordu. Bazıları sonuçta
tekrar Kırım’a döner ve Bolşeviklerin yanında yeralırlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder