Moskova

Moskova

28 Kasım 2020 Cumartesi

Rus göçmenler Konstantinopol’de


 



TASS Haber Ajansı bildiriyor!


 



Metin Uçar

 

100 yıl önce bugünlerde dünya tarihinin en büyük dramlarından biri yaşanıyordu. Bu, bir ucu Rusya’da diğer ucu Türkiye’de olan bir dramdı. Ekim Devrimi’ne karşı savaşan ve Beyaz Ordu olarak bilinen Çarlık yanlısı birlikler yanlarındaki sivillerle birlikte Kırım’da gemilere binerek memleketlerini terk ederler. TASS Haber Ajansı’nın resmi sitesinde yayınlanan İgor Gaşkov’un yazısını sizin için çevirdim. 100 yıl önce olup biteni anlamak bugünü anlamamıza da yardımcı olacaktır. Çünkü 100 yıl önce bu günlerde bugünümüzü şekillendiren tarihi olaylar yaşanmaktaydı.




İgor Gaşkov

 

Her şeyi bırakıp, yeniden başlamak. 100 yıl önce beyazlar Rusya’yı terk ettiler.

100 yıl önce Rusya topraklarından çıkan en büyük göç yaşanır. Kırım Tahliyesi. Göçmenlerin gittikleri Konstantinopol’de onları türlü sıkıntılarla dolu bir hayat bekliyordu.

Fransız Düşes Lucien Mürat yaşadığı beklenmedik karşılaşmadan dolayı şoke olmuştu. Yabancıların oturduğu mahallede yeralan popüler bir gece kulübünün garderobunda Peterburg’dan tanıdığı bir kişiyi görür: Albay Y. Türk başkentinde bu adamın yanında sokak ayakkabı boyacısı baron S. ve bardaki işine giden düşeş V. vardır. Kadınlar arasında bir sohbet başlar, Fransız hanım sarsılmıştır. Mürat, o günleri şöyle hatırlıyor: ‘Dükün kızı bana çok üzücü bir hikaye anlattı. Bolşeviklerden kaçışını, büyükbaş hayvanlarla dolu bir vagonda yaptıkları seyahati."

1920 yılı kasım ayı ortalarında Konstantinopol’e 150 bin Rus göçmen gelir ve daha önce gelmiş olan 50 bin göçmene karışır. Bunların çoğu kendilerini en düşük sosyal seviyede bulurlar. Çok az bazılarına ikinci şans doğar. Medved, Maksim, Moskovit restoranları açılır. Rus hanımlara has kısa saç modası şehre yayılır. Kırım’daki benzer ilk plajlar ortaya çıkar.

Bosfor’daki en iyi Jazz Kulübü’nü bile Afroamerikan kökenli, Moskova’lı işadamı Frederick Bruce Thomas açmıştır. Herkesi şaşkına çeviren 'siyah Rus’, eskiden restoranlarına müşteri olarak gelen soylu kesimden insanlara iş verir olmuştur.

Boş iş alanı bulunamayanlar için ise Fyodor Fyodoroviç Tomas bedelsiz yemek veriyordu. Kırım’dan Konstantinopol’e (ancak 1930’dan sonra İstanbul olur) haberler gelmekteydi. Bu haberleri duyup ta geri dönmeye cesaret eden kimse çıkmamıştı.

Rus göçmenler Konstantinopol’de dostane bir karşılamayı beklemiyorlardı. Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu, Almanya’nın müttefiki olarak Rusya’nın karşısındaydı. Savaş pek de Türklerin istediği gibi gitmiyordu. 1914 Sarıkamış operasyonu 90 bin askerin hayatına malolmuştu. Birden, bu olayın üzerinden altı yıl geçmişken Rus askerlerini taşıyan gemiler Konstantinopol’de kıyıya yanaşırlar. Yerel tüccarlar Rusları canı gönülden karşılarlar, çünkü sattıkları malların karşılığında astronomik rakamlar talep etmektedirler. Gemi güvertesinden iple kıyıya indirilen ailevi ziynet eşyalarının karşılığında ekmek alınırdı. Birçok insanın bundan başka çıkar yolu yoktu. Günlük olarak verilen çorba ve kuru ekmek hayatta kalmak için yetecek gibi değildi. Kadınlar ve çocuklar bundan en çok acı çekenlerdi.

Rusların şansından Türkler her zaman istediklerini alamıyorlardı, çünkü onlar da şimdi kaybedenler tarafındaydılar. Birinci Dünya Savaşı’nın bitmesinden sonra şehir Britanya ve Fransız ordularının işgalindeydi. Vrangel’in ordusundan bazı askerler bu birliklere katılırlar. Eski birlik askerleri olarak Rusları esir almaları mümkün değildi, bu yüzden de İstanbul’a yakın yerlere Rusları yerleştirirler. Çok geçmeden de çoğunu o zamanlar Fransa’nın kontrolü altında bulunan Tunus’a götürürler. Rusların elinde kalan filo da oraya gönderilir.

Akdeniz kıyılarında Rus göçmenleri zor günler beklemekteydi. Öncelikle Vrangel taraftarlarına Konstantiopol’den kaçış karşılığında bir fatura keserler. Eldeki gemiler yok pahasına satılır. Ardından Sovyet hükümeti tarafından açılan dava gelir. SSCB’nin ve Fransa’nın birbirlerini tanımasından sonra Bolşevikler bu gemilerin geri verilmesini talep ederler, ancak sonuç alamazlar. Dava o kadar uzun sürmüştür ki gemilerin piyasa bedelleri neredeyse sıfıra iner. Sonuçta imparatorluk filosunun son gemileri hurdaya verilir.

Kendine Konstantinopol’de bir gelecek oluşturamayan Ruslar için sayısız yol açıktı, ancak hiçbiri çekici değildi. Çoğunluk sonuçta Fransa’ya yerleşir. Çünkü Fransa az da olsa Vrangel’e yardım eden tek ülke olur. Bazıları Yugoslavya’ya yerleşirler. Başkent Belgrad, sürgündeki mimar Krasnov sayesinde Sankt-Peterburg’u hatırlatır olur. Subaylar savaşın çıkması muhtemel olan Güney Amerika’ya, Paraguay’a giderler. O günler geldiğinde Konstantinopol’de hemen hemen hiç Rus kalmamıştı. 20’li 30’lu yıllarda uygulanan yabancılar kanunu burada çalışma imkanı bırakmıyordu. Bazıları sonuçta tekrar Kırım’a döner ve Bolşeviklerin yanında yeralırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder